Ateş Evirgen

Salı, 15 Ağustos 2017 11:24

Adalar'da Sualtı : Güvercin Çatlağı...

Büyükada’nın Heybeliada tarafına bakan batı yüzündeki “Güvercin Çatlağı” denen su altından su üstüne uzanan çatlağın oluşturduğu kovuk; sanki adanın su altından yükselişinin bir tanığı gibi.
Pazartesi, 17 Temmuz 2017 16:18

Son kayalık: Neandros

Yanı başımızdaki ufacık bir kayalık İstanbul’un her gün artan kalabalığına, günden güne genişlemesine, kirlenmesine adeta tek başına direniyor. Hâlâ deniz kuşlarına ev sahipliği yapıyor, hâlâ kıyı balıkçılarının ümidi oluyor. Prens Adaları’nı oluşturan adaların en küçüklerinden birisi... Ama hâlâ eski adıyla anılıyor; Neandros. Sanki geçmişin anısını hatırlatır gibi.
Cuma, 16 Haziran 2017 17:42

Adalar’da Sualtı: Gidenler

Bir şehir ve onun kıyısında bir deniz! İkisi birden değişiyor. Biri gün geçtikçe kalabalıklaşıyor, diğeri gün geçtikçe tenhalaşıyor. Birinde gidenlerin yerine yenileri geliyor, diğerinde gelmiyor. Biri kirlenirken, diğeri daha fazla kirleniyor.
... Bir dalgıca Şakayık veya Anemon denildiğinde, kırlarda, bahçelerdeki çiçekler hiçbir şekilde aklına bile gelmez.
Salyangoz denilince bir deniz canlısı akıllara gelir mi? Üzerinde kabuğu ile aheste yol alan salyangozları, hele yağmurdan sonra kabuksuz “sümüklü böcek” dediğimiz canlıları Ada bahçelerinde görmeye gözümüz alışıktır.
Marmara Denizi’nde, özellikle Adalar Denizi’nde balıkların çok azaldığı bir gerçek. Balık olmayınca da deniz bomboş... Öyle ya, deniz ve balık birlikte; biri yaşayan, diğeri yaşatan! Ama bu bizim bakış açımız. Doğanın dili farklı; hep denge üzerine kuruludur.
Salı, 31 Ocak 2017 20:55

Adalar'da Sualtı: Beyaz Diken

Dalışın da bir dili vardır. Örneğin “Kıyı açma” denildiğinde bir dalgıç, bunun kıyıdan veya kıyıya yakın bir yerden dalışa başlayıp, kıyı yapısına göre derinlere inip sonradan yaklaşık aynı rotadan dönüş şeklinde bir dalış olacağını bilir.
Pazartesi, 02 Ocak 2017 23:31

Adalar'da Sualtı: Hayalet Avcılar

Su altında hayaletler olur mu? ... suyun altında, filmlerdeki hayaletler gibi canlılık belirtisi göstermeden diğer canlılar için korkutucu olan, hatta onların ölümüne neden olan varlıkların olduğunu biliyorum.
Çarşamba, 30 Kasım 2016 15:33

Adalar’da Sualtı: Güçlü, ama korkak...

Bugüne değil de düne dönsek, çocukluk yıllarımıza. Hep denizin kıyısında geçirdiğimiz altmışlı yılların yaz günlerine. Adalar’da veya İstanbul’un herhangi bir yerinde dizlerimize kadar suyun içinde olduğumuzu, yürüdüğümüzü, bir yosunluk alana geldiğimizde içimizin ürperdiğini, hafifçe korktuğumuzu hatırlasak. Bizi ne korkuturdu? Örneğin ahtapotlar mı? O dönemler bir ahtapot ile karşılaş mıydık, nedir bilir miydik ki korkalım!
Su altından beklentisi, masmavi bir dünya içinde süzülmek, birbirinden farklı, renkli balıkları izlemek, dipte kendilerine yer edinmiş mercanları fotoğraflamak, kısaca bu su dünyasını görerek keşfetmek olan bir dalgıç için Marmara Denizi’nin yeşile yakın rengi ve derinlik arttıkça giderek karanlık hale gelen yapısının cazibesi ne olabilir?