Balıkçılık konulu Adalar Dergisi makaleleri - Adalı Dergisi
Seçimler öncesinde, uzun zamandır takipçisi olduğumuz önemli bir konuda, yapay resifler konusunda müjdeli haber aldık.
Akillas Millas’ın yeni kitabı “Marmara, Balıklar, Balıkçılar” Atina’da yayınlandı.
Yanı başımızdaki ufacık bir kayalık İstanbul’un her gün artan kalabalığına, günden güne genişlemesine, kirlenmesine adeta tek başına direniyor. Hâlâ deniz kuşlarına ev sahipliği yapıyor, hâlâ kıyı balıkçılarının ümidi oluyor. Prens Adaları’nı oluşturan adaların en küçüklerinden birisi... Ama hâlâ eski adıyla anılıyor; Neandros. Sanki geçmişin anısını hatırlatır gibi.
Su altında hayaletler olur mu? ... suyun altında, filmlerdeki hayaletler gibi canlılık belirtisi göstermeden diğer canlılar için korkutucu olan, hatta onların ölümüne neden olan varlıkların olduğunu biliyorum.
Adalarımızı çevreleyen, yüzdüğümüz, gezdiğimiz, balığa çıktığımız denizlerde köpekbalıklarının bulunmasını ister miyiz? Buna “evet” diyenler çok olmayacaktır şüphesiz. Çünkü köpekbalıkları hangi tür olursa olsun, korkulan deniz canlılarının başında geliyor.
Eylül geldi mi bir hüzün sarar Marmara Adası’nı… Okulların başlamasıyla çocuk sesleriyle dolu sokaklar ve plajlar boşalır, insandan arınır, tüm çıplaklığıyla kalanlara sunardı kendisini doğa.
Dört yıl önce ticari avcılığa kapatılmış Adalar Denizi’ndeki koruma altındaki alanın Hayırsız Adalar ve Balıkçı Adası (Neandros)’nı da içine alacak şekilde genişletilmesinin gerekliliği belirtilmesine rağmen bu bölgeler korumaya alınan bölgenin dışına bırakılmıştır. O nedenle kalmış küçük siyah mercan kolonilerinin bu denizlerdeki geleceğinin ne olacağı belli değildir.
change.org’da “İstanbul Boğazı’nda gırgır avcılığı yasaklanmalı” adlı bir kampanya başlatılmıştı. Bu kampanyanın ilerleyen günlerinde Slow Food, Fikir Sahibi Damaklar “Lüferde avlanma alt boyu neden en az 27 cm olmalı?” adlı bir açıklama yayınladı.
Şehrimin coğrafyası deniz ve denizi de kaderi olduğundan balık benim ve ben gibi nice İstanbullu için candır, canandır. Lüferine şiirler, palamuduna, orkinosuna sikkeler, uskumrusuna güzellemeler boşuna değildir İstanbul’umun.
… Dünya buna bir standart koymuş, ne demiş? 50 metreden daha sığ suya girme. Niye? Dibi tarıyorsun, dibi öldürüyorsun diye. Balık tutmaktan değişik şeyler yapıyorsun! Balık tut, sana balık tutma diyen yok. Ama dibi öldürüyorsun. Dipteki yaşamı, yumurtayı, yavruyu…