Cuma, 31 Mart 2017 16:12

Adalar'da Sualtı - Yosun Salyangozları

Ögeyi değerlendirin
(0 oy)
Bazı deniz salyangozları derin sulardaki kırmızı gorgonların Paramunicea clavata üzerlerini mesken ediniyorlar - Manastır taşı / Büyükada Bazı deniz salyangozları derin sulardaki kırmızı gorgonların Paramunicea clavata üzerlerini mesken ediniyorlar - Manastır taşı / Büyükada Fotoğraflar: Ateş Evirgen

rapana venosa 1 280xSalyangoz denilince bir deniz canlısı akıllara gelir mi? Üzerinde kabuğu ile aheste yol alan salyangozları, hele yağmurdan sonra kabuksuz “sümüklü böcek” dediğimiz canlıları Ada bahçelerinde görmeye gözümüz alışıktır. Bizim toplumumuzda çok sevimli görülmeyen canlılar, başlarındaki iki anteni, kabuklu kabuksuz tüm salyangozları doğanın sevimli figürleri olarak hayatımıza sokar. Ama yine de o yumuşak, salgı üreten yapıları uzak tutar bize onları, bırakalım hep toprakta kalsınlar! Ama onların yaşam ortamları sadece toprak mı, bitkili alanlar mı, duvar yüzeyleri mi? Aslında salyangozlar kara canlısı mı, yoksa bir su canlısı mı? Sulak alanlarda, denizlerde o kadar çok salyangoz türü yaşar ki, onların tür çeşitliliği, türlerin popülasyonları karadaki akrabalarından kat kat fazladır. Hem kabuklu olanlarının, hem de kabuksuz olanlarının. Özellikle kabuksuz deniz salyangozları kutuplardan, ekvator denizlerine kadar dağılım gösteren canlılar. Doğal olarak Türkiye denizlerinde de birçok deniz salyangoz türü yaşar. Özellikle kabuksuz olanları karadakilerin aksine inanılmaz renklere ve vücut formlarına sahip canlılar. Özellikle dalgıçlar onları “deniz tavşanı” olarak tanıyorlar. Başlarının üzerindeki antenlerinden bu adı almış olsalar gerek. Ama bu kadar yavaş hareket eden canlıları tavşana benzetmek de o kadar çelişkili olsa gerek.

rapana venosa 2 280xRapana venosa. Bir zamanlar Karadeniz’i istila eden Rapanalar sert kabukları tarafından iyi korunurlar. Onların hedeflerinde de midyeler vardır. - Neandros Adasıİstanbul’un Karadeniz’e kıyıları olsa bile, İstanbullu dalgıçlar uzun yıllar bu denize ilgi göstermediler. Buna en büyük neden, dalış sezonunda Karadeniz’de kuzey rüzgarlarının hakim olması ve Karadeniz’in korunaklı kıyılarının az olması nedeniyle, dalış şartlarının çoğu zaman elverişli olmaması gösterilebilir. İstanbul’un güney kıyıları hem yerleşimin yoğun olduğu, hem de Prens Adaları çevrelerinin de dalgıçlar için yeterli tüm özelliklere sahip olması dalgıçları İstanbul’un kuzey kıyılarına tamamen ilgisiz bıraktı. Benim de ilk dalış yıllarımda hiç Karadeniz dalış deneyimim olmamıştı. Gün geldi, 1984 yılında Boğaz’ın Karadeniz çıkışına çok yakın Rumeli Feneri’nde bir kulüp gezisine katıldım. İlk defa Karadeniz’e bu kadar yakın, hatta Karadeniz sayılabilecek bir bölgede dalış yapacaktım. Daha önce rastlamadığım deniz canlılarını görme ihtimalimin olacağı bir gün olacaktı. Teknemiz fenerin tam karşısındaki iskeleye bağlıydı ve iskelenin hemen bacakları arasından dalışa başlayacaktık. Öyle de yaptık, ama daha ilk metrelerde son derece şaşırtıcı bir manzara ile karşılaştım. İskelenin bütün bacakları ben midyeleri beklerken tersine kocaman salyangozlar ile kaplıydı ve iskelenin bacakları neredeyse görülmüyordu. İskeleden uzaklaşıp biraz daha derine doğru gitmeye başladığımda bu defa deniz tabanının tamamen salyangozlar ile kaplanmış olduğunu görüp şaşırmıştım. Nedense bu salyangozlar, bu kadar bolluğa rağmen adalarda yaptığımız dalışlarda karşımıza çıkmıyordu. Bu salyangozlara “Rapana” isminin verildiğini o gün öğrendim. O günlerde çevre duyarlılığımız bu derecede değildi. Bu kadar bol salyangoz arasından birini kendime seçtim yanıma almıştım ve sonrasında içini boşaltıp temizledikten sonra onu odamın bir köşesine koymuştum. İç kısmı, kabuk ağız çevresine kadar, dış tarafının tam aksine parlak kaygan çok canlı bir turuncu renge sahipti. Rapana kabuklarını o günden sonra birçok yerde süs eşyası olarak, çoğu zaman da sigara küllüğü olarak görür olmuştum. Belki birçoğumuzun evinde de vardı.

rapana venosa 3 280xRapana’lar ters çevrildiğinde kabuğunun girişini kemikleşmiş bir yapıdaki doku ile kapatır ve dış etkilerden kendini korur. Kabuğunun dış kısmının aksine iç tarafı can alıcı parlaklıkta turuncu bir renktedir.
rapana venosa 4 280xRapanalar Marmara’da hiçbir zaman bir zamanlar Karadeniz’de olduğu gibi büyük popülasyonlar üretemedi ama bu istilacı tür varlığını hep sürdürdü. Dalışlarımızda sık sık onları çiftleşirken görebiliyoruz.
rapanalar midyeler ve istiridyeler ile beslenirler 280xRapanalar, midyeler ve istiridyeler ile beslenirler. Deniz yıldızları da öyle. Ancak Rapanalar’ın deniz yıldızlarına yem olabileceğini bu fotoğraf belgeliyor. - Neandros Adası
 

rapana venosa 5 280xRapanaların bu tarihten sonra hikâyeleri farklı oldu, çünkü insanlar tarafından lezzetli bir deniz canlısı olduğu ortaya çıktı, adeta bir devir açtılar ve hızla tüketilmeye başladılar.

Rapana, halk arasındaki ismini, bilimsel ismi olan Rapana venosa’dan alıyor. Aslında bu salyangoz denizlerimize ait bir tür değil. Anavatanı Uzak Doğu’da Japonya, Tayvan ve Çin kıyılarındaki denizler. Bu denizlerden gelen gemilerin sintine suları ile Karadeniz’e taşınmış. Aslında çok yeni bir tarihte de değil. Daha 1930’lu yıllarda Karadeniz’de varlığı ortaya çıkmış. Ama ülkemiz kıyılarında ise, ilk defa 1960 yılında Trabzon sahillerinde görüldüğü rapor edilmiş, ancak 1980’li yılların başından itibaren özellikle Karadeniz kıyılarımızda popülasyonları hızla artmış, ortalama 10-15 cm, bazen de 20 cm.’e kadar büyüyebilen bu türün Rumeli Feneri’nde yaptığım o dalışta artık kıyılarımızda en yaygın olduğu döneme denk gelmiştim.

Rapanaların Karadeniz’de bu kadar artış göstermesinin ana nedeni Karadeniz’deki midye yatakları olmuş. Etçil bir tür olan bu salyangoz, Karadeniz’deki tüm midye yataklarını yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakmış. Ama çelişkinin en büyüğü ile bundan sonra karşılaşıyoruz. Çünkü bu defa midyeleri yok olmaktan kurtaran insan olmuş. Ekonomik değeri olan ve kıyı insanlarımız tarafından önemli ölçüde tüketilen midyeyi bu salyangozlardan kurtararak. Çünkü bu salyangozların çok lezzetli bir ete sahip olduğu fark edilmiş. Özellikle talep yurtdışından gelmiş. Sonrasında Karadeniz’in her tarafında bir salyangoz avcılığı furyası başladı ve salyangozlar çıkarılıp ihraç edilmeye başlandı. Adeta hiç yoktan bir sanayii oluştu ve salyangozlar önemli bir döviz kaynağı oldular. İşleme tesisleri kurulmaya başlandı, olanlar üretim kapasitelerini arttırdılar. Hatta boş kabuklar bile süs eşyası olarak yurt içine de yurt dışına da değerlendirilerek ticari bir değer kazandı. Salyangozlar kışın 90 metreye kadar ulaşabilen derin sulara çekiliyorlar, Nisan ayı başından itibaren sığ sulara geliyor ve Ekim ayına kadar sığ sularda kalıyorlardı. Bu da dalmak ve avlanmak için uygun bir sezon şartlarının yakalanmış olması demekti. Öyle ki salyangozları dipten çıkarıp tesislere yeteri kadar ulaşabilmeleri için dalgıçların sayısı yetersiz kaldı ve yeni toplayıcı dalgıçlar için biraz denize yatkın olanlar apar topar dalgıç yapılıp salyangozları toplamaları için çalışmaya başlıyorlardı. Deneyimsiz dalgıçların sayılarının artmış olması, daha fazla kazanç uğruna gereğinden fazla avlanma tutkusu sonucunda vurgun yiyen dalgıç sayısını ve dalış kazalarını arttırdı. O dönem sanki ülkemiz sualtı dünyası bir “salyangoz” devri yaşadı. Sonunda gün geldi bu furya sona erdi; çünkü salyangozlar tükendi! Denizlerimize dışarıdan gelen istilacı bir tür öylesine hızla tüketildi ki sonunda koruma altına alındı. Ekonomik değeri olan midyeler ve istiridyeler kurtulmuştu ama nerdeyse bir sektör oluşturan rapanalar tükenmişti ve oluşturdukları sektör de günümüzde yok denecek kadar küçüldü.

Nedense başından beri Rapanalar boğazdan dışarı çıkıp Marmara’da Karadeniz’deki gibi dağılım gösteremediler, bunun nedeni belki de Marmara’daki denizyıldızları popülasyonlarıydı. Rapanalar, midyeler kadar kolay teslim olmasalar da yine de denizyıldızları onların da yırtıcısı. Ama buna rağmen Rapanalar tükenmediler. Onlara adalar civarında yaptığımız dalışlarda yeşil algler ve midyeler arasında sık sık rastlıyoruz. Hatta o kendilerine özgü yumurtalarına yaz dönemlerinde dipte rastlıyoruz.

janolus cristatus 280xDoğa harikası bir kabuksuz deniz salyangozu Janolus Cristatus - Yörükali Büyükada İstanbulAma adalarda yumurtalarına rastladığımız salyangoz türleri sadece onlar değil. Zaman zaman taşların üzerinde bazen sarı, bazen beyaz, bazen kırmızı helezonik, gül goncasına benzer renkli yumuşak cisimlere rastlıyoruz. Onlar da bir başka salyangozlara ait yumurta kümeleri. Kafalarının üzerinde iki anteni ile “deniz tavşanı” olarak isim verilen, sevimli oldukları kadar rengarenk, değişik formları ile bu salyangozlar denizlerimizde, detaylarda gizli olan mükemmel yaratıklar. Su altı fotoğrafçılarının gözbebekleri. Kabuksuz deniz salyangozlarının da dünya denizlerinde binin üzerinde türü yaşıyor. Denizlerimizdeki tür sayısı da iki yüzün üzerinde. Kimisi gözlerimize takılacak büyüklükte, kimisi ise çıplak gözle görülemeyecek kadar ufaklar. Ama hep renkli, şık görünümlü canlılar. Kabuksuz ve yumuşak yapılarıyla çok savunmasız canlılar. Gerçekten de bazı yengeç türleri, deniz kaplumbağaları onlar için tehdit olurken bu kadar rahat diplerde gezmelerinin sırrı zehirli hücrelerinin olması. Deniz canlıları doğanın kodları gereği bu zehrin varlığını bilirler ve onlara dokunmazlar. Ama bu zehri başka amaçlar için kullanmazlar, bazı küçük omurgasızlar ile çoğu zaman da yosunlar ile beslenirler.

Çoğumuz kara salyangozlarına karşı önyargı, buna karşılık deniz salyangozlarına karşı hayranlıkla yaklaşıyoruz. Bunun nedeni, denizin kendi canlılarına kattığı değer olabilir mi?

 

armina maculata 840xYumuşak mercan türlerinden biri olan Veretillum cynomorium ile beslenen bir başka kabuksuz deniz salyangozu türü Armina maculata - Viran Bağ, Büyükada

 
Son değişiklik Cumartesi, 01 Nisan 2017 23:40
Yorum yapmak için oturum açın