“Kanserin ortaya çıkışının önlenebildiği, taramalarla ölümün yok edilebildiği ve erken tedavinin yaşam kalitesine çok şey katabildiği bir hastalıktır. Kanserli olguların yaklaşık üçte ikisi erkeklerde görülmekte olup önemli bir kısmı sigara ve obezite ile ilişkilidir. Sağlıklı yaşam davranışları ile kansere karşı korunabilir, tarama programlarına katılarak erken teşhisle yaşam süresini uzatılabilir.
09-10 Aralık 2015 tarihleri arasında yapılan Prostat Çalıştayı’nda; Türkiye’de prostat kanserinin erkeklerde en sık görülen ikinci kanser olmasından dolayı, toplumda farkındalık oluşturmanın önemli olduğu sonucuna varılmıştır. Bu amaçla; 15 Eylül Dünya Prostat Günü vesilesiyle; “ailesinde 1.derece akrabasında prostat kanseri olanların 40 yaşından itibaren üroloji kontrolüne gitmesi gerekmektedir.”
Prostat nedir?
Prostat, erkekte idrar kesesinin altında bulunan küçük bir salgı bezidir. Normal prostat ağırlığı yaklaşık 18-20 gram kadardır. Prostat salgı bezi sadece erkeklerde bulunur ve mesane (idrar kesesi) çıkımında idrar yolunu sarar. Ayrıca prostatın idrar yolunu sardığı alanda, meni kanalı idrar yoluna açılmaktadır. Erkeklerde idrar tutmaya yarayan iki adet sfinkter (büzük) sistemi vardır.
İç büzük prostat ile mesanenin birleştiği yerdedir ve istemsiz şekilde idrarın tutulmasını sağlar. Dış büzük prostatın hemen sonrasında leğen kemiği tabanını saran kaslardan oluşan ve istemli olarak (çok idrara sıkışıldığında idrar kanalını büzerek idrarın kaçmasını engelleyen) kasılan bir sfinkter sistemidir.
Prostat kanseri Türkiye’de erkeklerde en sık görülen ikinci sıklıkta görülmektedir. Her yıl kanser tanısı konulan üç erkekten biri prostat kanseridir. Ülkemizde daha az sıklıkla görülmektedir. Prostat, erkek üreme sisteminin bir bölümüdür. Rektumun (kalın bağırsağın son kısmı) önünde ve mesanenin altında yerleşmiştir. İdrar akımını sağlayan üretra (idrar yolu) tarafından çevrilmiştir. Sağlıklı prostat bezi bir ceviz büyüklüğündedir. Prostat, seminal sıvının bir kısmını üretir. Ejekülasyon esnasında seminal sıvı spermlerin dışarı atılmasını sağlar. Erkek hormonları (androjenler) prostatın büyümesini sağlar. Testisler testosteron dahil olmak üzere erkek hormonlarının esas üretim yeridir. Böbrek üstü bezi (adrenal bez) az miktarda testosteron üretir. Prostat aşırı büyüdüğü zaman üretraya baskı yaparak idrarın mesaneden penise akımını yavaşlatır ya da durdurur.
Risk faktörleri
Prostat kanserinin sebepleri kesin olarak bilinmemektedir. Bulaşıcı değildir, insandan insana geçmez. Araştırmalar prostat kanseri gelişme riskini artıran bazı faktörler olduğunu göstermiştir.
Yaş: Prostat kanserinin en önemli risk faktörüdür. 45 yaş altında nadir görülür. Yaşlandıkça risk artar. 65 yaş ve üzerinde daha çok sıklıkta görülmektedir.
Aile öyküsü: Erkek kardeşinde babasında prostat kanseri olanlarda risk artar.
Irk: Afrikalı Amerikalılarda beyazlardan daha yaygındır.
Belirli prostat değişiklikleri: Yüksek dereceli prostatik intraepitelyal neoplazisi olan hücreleri olanlarda prostat kanser riski artmıştır. Bu hücreler mikroskop altında anormal olarak görülürler.
Diyet: Hayvansal yağdan zengin ve et içeren gıdalarla beslenmenin bazı çalışmalarda prostat kanser riskini artırdığı gösterilmiştir.
Belirtiler
Prostat kanserinin hiçbir belirtisi olmayacağı gibi hastalar; idrar yapma ile ilgili problemler, ereksiyon zorluğu, semende veya idrarda kan ve sırt, bel, kalça ve uyluk ağrıları ile başvurabilirler.
İdrar yapma ile ilgili problemler; idrar yapamama, idrar yapmaya başlama ya da durdurmada zorlanma, sık sık idrara çıkma, geceleri idrara çıkma, idrar akımında zayıflama, kesik kesik zorlanarak idrar yapma, ağrılı idrar yapma şeklinde olabilir.
Bu belirtiler kanser dışı nedenlere (prostat büyümesi, enfeksiyon gibi) de bağlı olabilir. Bu belirtiler bulunduğunda bir üroloji uzmanına başvurmanız gerekmektedir.
Tanı
Prostat kanserinin belirtileri ortaya çıkmadan erken tanısı için bazı tarama yöntemleri kullanılır. Bu tarama yöntemlerinin 50 yaşından sonra tüm erkeklere yılda bir uygulanması önerilmektedir:
Prostatın parmakla muayenesi: Doktor vazelinle kayganlaştırarak eldivenli parmağı ile makattan prostatı muayene eder. Prostat sert ve nodüler alanlar açısından taranır.
Kanda prostat spesifik antijen (PSA) testi: Hastanın kan örneğinde laboratuvarda PSA bakılır. PSA prostat kanseri dışında bazı hastalıklarda da yükselebilir (prostatın iltihabı ya da iyi huylu büyümesi gibi). Kanseri düşündüren herhangi bir belirti olduğunda doktor bunun kansere mi yoksa başka bir nedene mi ait olduğunu anlamaya çalışır. Bunun için detaylı bir sorgulama ve aile öyküsü alınmasının ardından prostatın parmakla muayenesi, kanda PSA bakılması, idrar tahlili gibi tetkikler yapılır. Bunların dışında aşağıdaki tetkikler de istenebilir:
Transrektal ultrason: Hastanın rektumuna bir ultrason probu konularak prostat bezindeki anormal bölgeler görüntülenir.
Sistoskopi: İnce ve ışıklı bir tüp yardımıyla üretra ve mesane görülebilir.
Transrektal biyopsi: Rektum yoluyla prostata bir iğne yerleştirilerek doku örneği alınır. Patolog mikroskop altında dokuda kanser hücrelerinin varlığını araştırır. Prostat kanserinin kesin tanısı biyopsiyle konulur.
Fizik muayene ve yapılan testler sonucu kanser bulunamazsa doktor büyümüş prostatın yarattığı belirtileri azaltmak için bazı ilaçlar önerebilir. Cerrahi yolla da prostata ait belirtiler ortadan kaldırılabilir. Bu vakalarda genellikle halk arasında kapalı ameliyat olarak bilinen transüretral prostat rezeksiyonu (TUR veya TURP) yapılır. Kanser bulunursa patolog tarafında tümörün greydi (yani normal prostat dokusundan ne kadar farklılaştığı) rapor edilir. Yüksek greydli tümörler düşük greydli tümörlerden daha hızlı büyür ve yayılırlar. Bir greydleme sisteminde G1’den G4’e kadar kanser greydlenir. Bir başka greydleme sistemi ise Gleason skorudur. Gleason skorunda patolog kanser alanlarının her birine 1-5 arasında puan verir ve en sık iki puan toplanarak skor hesaplanır. Gleason skoru 2-10 arasında değişir.
Evreleme
Tedavinin planlanması için doktor hastalığın yayılım durumunu yani evresini bilmek zorundadır. Evreleme; tümörün boyutuna, tümörün prostat dışına yayılıp yayılmadığına ve uzak yayılımına göre yapılır. Kanserin yayılımı kan testleri ve bazı görüntüleme yöntemleri ile saptanır.
Kemik Sintigrafisi: Damar yoluyla enjekte edilen az miktarda radyoaktif madde kan dolaşımı yoluyla kemiklere ulaşır. Bir makine kemiklerde depolanan radyasyon miktarını ölçer ve bir film haline getirir. Bu resimde kanserin kemiklerdeki yayılımı görülür.
Bilgisayarlı Tomografi: Bir x-ray makinesi ve bilgisayar yardımıyla vücudun iç organları görüntülenir. Daha çok karın bölgesini görüntülemede kullanılır.
Magnetik Rezonans Görüntüleme: Güçlü magnetik dalgalar yayan bir makine ve bilgisayar tarafından vücudun iç organları görüntülenir.
Prostat kanserinin evreleri aşağıda özetlenmiştir:
Evre I: Kanser rektumun parmakla muayenesiyle hissedilmez. Daha çok tesadüfen, genelde prostat büyümesi nedeniyle yapılan cerrahi müdahale sayesinde ortaya çıkar. Kanser sadece prostattadır.
Evre II: Kanser biraz daha ilerlemiştir ancak hala prostat dışına yayılım yoktur.
Evre III: Kanser prostat dışına yayılmıştır. Belki seminal veziküllere yayılmış olabilir ancak lenf nodlarına yayılım yoktur.
Evre IV: Kanser yakın kas dokulara ve organlara, lenf nodlarına, vücudun diğer bölümlerine yayılmış olabilir.
Tedavi
Prostat kanserli hastaların çeşitli tedavi seçenekleri vardır bunlar; cerrahi, radyoterapi ve hormon tedavisidir. Kanser tedavisi lokal ya da sistemik olabilir. Cerrahi ve radyoterapi lokal tedavilerdir. Hormon tedavisi sistemik bir tedavidir, hastalığın yayılmasını önler.
Cerrahi: Cerrahi erken dönem prostat kanserinin en yaygın tedavisidir. Doktor prostatın tamamını veya bir bölümünü alabilir. Bazı vakalarda doktor sinir koruyucu yöntemle ameliyatı tercih edebilir. Bu tip cerrahide ereksiyonu sağlayan sinirler korunabilir. Sinirlere çok yakın büyük bir tümör varsa bu yöntem uygun değildir. Her bir cerrahi yöntemin kendine özgü yarar ve riskleri vardır.
Hormon Tedavisi: Prostat kanseri hücreleri gelişmek ve çoğalmak için erkek hormonlarına yani androjenlere ihtiyaç duyar. Hormon tedavisiyle tümör hücreleri androjenden mahrum kalır. Testisler en önemli erkeklik hormonu olan testosteronun esas üretim yeridir. Böbrek üstü bezleri de az miktarda testosteron üretir. Hormon tedavisi ilaçlar ve cerrahi tedaviyi kapsar.
Yaşlı ve ek sağlık sorunları olan prostat kanserli hastalarda tedavisiz yakın takip önerilebilir.
Tedavi sonrası izlem:
Tedavi sonrası vücutta kalan saptanamayan kanser hücreleri bir süre sonra kanserin tekrar ortaya çıkmasına yol açabilir. Hastalar düzenli olarak takip edilmelidir. Kontrollerde; fizik muayene, rektal muayene, laboratuvar testleri, röntgen ve biyopsi yapılabilir. Bazı gıdaların (domates gibi), ilaçların (finasterid gibi), bazı mineraller ve vitaminlerin (selenyum ve E vitamin gibi) prostat kanserini önleyebileceğine dair araştırmalar sürmektedir.