“Beybabanıza gösterebileceğiniz saygı ve teşekkürün en güzeli, kendi evladınıza da en iyi şekilde babalık etmektir. Tüm babalara, aileleriyle birlikte sağlıklı ve mutlu günler dilerim.”
Evvelki sayıdaki yazımda, bir Osmanlı lehçesi olan, İspanya’dan 520 yıl evvel gelen Yahudilerin konuştukları Judeo Espanyol’un (Yahudi İspanyolcası) yok olmak tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirtmiştim. Bu can çekişme bir müddet daha süreceğe benziyor.
Bugünlerde, Musevi Cemaatinin Yaşlılar Yurdu’nda ve de Büyükada’nın Anadolu Kulübü Bahçesinde, yaşlı Yahudilerin aralarında konuştukları Judeo-Espanyol veya Ladino olarak adlandırılan lisan, can çekişmektedir.
Bilindiği gibi, iki neslin bir arada yaşama modası tarihe karıştı. Yeni nesil, son yıllarda, yaz müddetince İstanbul Adaları’nın keşmekeşinden kaçarak, sayfiye olarak Ege ve Akdeniz sahillerimize rağbet etmektedir.
Yaşam şeklimiz değişti. Yakın zamana kadar insanlarımız, aileleriyle birlikte belirli bir mahallede, toplu bir halde yaşadıklarında, aile bireylerinin birbirlerini görme, kollama, yoklama imkânları vardı ve hasret giderilirdi.
Alkışlar çok defa düşünülmeden verilen bir tepki, hatta algılama olmadan verilen geçici bir toplum refleksi olabiliyor. Her zaman beğenildi veya anlaşıldı manasına gelen akılcı bir kıstas değildir.
1931-1961 arasındaki yaz mevsimlerinde Büyükada’da yaşadıklarımı anlatan “Bir Zamanlar Büyükada” adlı kitabım, Adalı Yayınları tarafından yayımlanmıştı. Güzel İstanbul’umuzun, eskiden mutena bir dinlenme yeri olan Adalar’ını son zamanlarda yazkış mesken tutan taze adalılarla, kitabımda bahsi geçen yıllanmış yazlıkçılar, anılarımla son derece ilgilenmektedirler.
...Bilmem evcil hayvanlarla ilgilendiniz mi hiç? Herhangi bir yiyeceği ağızlarına almadan evvel nasıl da defalarca kokladıklarına dikkat ettiniz mi? Ben, bahçemde yaşayan kaplumbağaların koku alma hassasiyetine hayranım.