Perşembe, 04 Ocak 2018 15:56

Ah Şu “Zaman” Denen Anlaşılmaz Kavram

Ögeyi değerlendirin
(0 oy)

 

Zaman, hem pozitif hem negatif olan tek kavramdır. Hem derttir hem derman... Zaman her şeyin ilâcıdır. Zamanla hafifler acılar. Zamanla geçer. Zamanla unutursun. Hele biraz zaman geçsin. Bana biraz zaman ver vs. vs...

Zaman acımasızdır. Zaman seni beklemez. Zaman her şeyi yıpratır. Zaman bitirir. Zaman asla geri alınamayandır. Zaman bir anda yok olandır. Ve öyle acıdır ki pişmanlığı... Geçip gitti mi, ne yapsan çare değil.

Bir de görecelidir ya hesapta... Sana göre başka, bana göre başka süratle geçer. Şimdilerde eskiye göre biraz daha hızlanmış olduğu da söyleniyor. Dünya bir sona doğru yaklaştıkça zamanın akışı da sürat kazanmış diyorlar. Hani suyla doldurulmuş bir küvetin deliğini açıp boşalttığında, su azaldıkça akışı hızlanır ya, onun gibi. Dünyamız ısınıyor, sularımız azalıyor, buzullar eriyor. Kimi yer çöl olacak, kimi yeri sel alacak... Ama daha şu kadar zamanımız var, biz belki de görmeyiz bile... Sanıyorduk... Ama göreceğiz bu gidişle, baksanıza sona doğru yaklaştıkça hızlanıyor olay. Küvetteki su gibi...

Zaman kalmadı zaman... Bir de bu kafa karışıklığında “Bütün zamanlar aynı zamanda var” kavramına takıldın mı bittin. O zaman, şu anki zaman hangisi? Aslına bakarsanız, insan yaşla takılıyor zaman kavramına. Gençken kolayca izin veriyor akıp gitmesine. Ne kadar acımasız bir hızla geçtiğini fark ettiğinde zaten geç kalmış oluyor. Hele de daha yapacak çok şeyi olursa ki “Ben artık bitirdim” demek hiç kolay değil... “Yetişemeyeceğim” korkusu sarıveriyor benliğini.

Biz doğarken zaten belirlenmiş bir sürenin içine düşüyoruz. Ne yapsak, ne etsek o kadar zamanımız var. O belirli süreyi doğru değerlendirmek önemli... Bir bilebilsek ne kadar zamana sığmamız gerektiğini... En sinir olduğum şey de “Boş zamanlarınızda ne yaparsınız?” sorusudur. Ne demek boş zaman? Boş zaman olur mu? Yaşanmamış zaman mı yani?

En zoru ise ara nesil olmak. Senden genci ile de ilişkin olur, senden yaşlısı ile de... Genç olanın zaman israfı da dokunur, yaşlı olanın zaman tasarrufu da... Birine anlatmak istersin değerini, diğerinde geleceğini görür hayıflanırsın. Genç olan, yayıldıkça yayılır, bekler, erteler... Yaşlı olan telaşlıdır, şimdi ister. Benim gibi iki arada bir derede olanlar ise, bir o yana çekilir bir o yana. “Ben daha genç sayılırım, sabredebilirim” mi dese, “Vaktim daralıyor, şimdi yapmalıyım” mı dese?

Senden yaşlı olup da, içindeki ateşi hep harlı tutmaya çalışana, “Daha yapacaklarım var” diyene “Sen artık şunu yapamazsın” demek kolay mı? Hele sen de süratle oraya doğru gidiyorsan...

Bir sabah uyanıyorsun; Pazartesidir... Hafta başı ve yeni bir gün. Bir takım planların var ya da hiç yok. Akşam yatağına girerken bir de bakıyorsun; Cuma gecesindesin. Ne zaman bitti hafta? Ne zaman bitti ay? Ne zaman bitti yıl? Daha yeni alışmıştı elimiz 2017 yazmaya. Buyur, 18 oldu bile.

Daha ne zamandı... kardeşimle ‘acaba 2000 yılında kaç yaşında oluruz’ diye hesapladığımız gün? Dün gibi... Matematik dersinde, ünlülerin doğum ve ölüm yılının verilerek, kaç yıl yaşadığını hesaplama problemlerini çözmeyi yeni öğrenmiştik. O sıralar önümüze gelene doğum tarihini sorup, yaşını hesaplamaya merak sarmış, hatta olur olmaz zamanlarda söyleyerek mahcup etmiş ve neden bozulduklarına akıl erdirememiştik.

Zaman işte... zaman öğretti; en zor kabul edilen şeyin insanın yaşı, dolayısı ile de geçen zaman olduğunu. Biz daha ilkokuldayken, 2000 yılında kaç yaşında olacağımızı hesapladığımızda çok üzülmüştük. Ne yazık, çok yaşlı olacağız, belki de görmeyiz diye. Oysa gördük ve 17 yılını da geride bıraktık... Ayrıca hiç de yaşlı değiliz. Merak etmeyin, siz isterseniz düşünebilirsiniz ama ben; insan hissettiği yaştadır gibi klişe bir laf etmeyeceğim. Ama beden eskimese iyi olurdu valla...

Biliyor musunuz? Einstein zamanı düz bir kâğıda benzetirmiş. Bir ucundaki noktayla diğer ucundaki nokta arasında bilmem kaç yıl olduğunu varsayarsak, kâğıdı ortadan katladığımızda iki nokta pıt diye üst üste geliyor. Yani iki uzak zaman birleşiyor. İster misiniz ki bir sabah uyanıp da kendimizi gencecik buluverelim? Tersi de olabilir tabii ama onu aklıma bile getirmiyorum.

Bütün bu kavram karmaşasına bir yılı daha devirdiğimize kafayı takınca düştüm. Aldırmayın. Ama zamanınızı boşa harcamayın. Yeni yıl kavramına da takılmayın. Düşünün ki her gün bir yıl öncesinin bir yıl sonrası... kutlama ya da dertlenme gerektirmiyor. Ama ben yine de adı 2018 olacak bu yeni yılda size her şeyin en iyisini diliyorum.

 

Son değişiklik Cuma, 05 Ocak 2018 15:37
Yorum yapmak için oturum açın