“Normal” eşiğimiz demokrasi standardı yüksek ülkelerin epey altında olmasına rağmen normalleşemiyoruz.
Hayatın bizim standartlarımıza göre “normal” akışının bile epey uzağındayız uzun zamandır.
Yaşadığımız ülkede, kentte, sokakta. Duvarlarda. Baktığımız ekranda. Ekrandaki konuşmalarda. Kaleme alınan yazılarda. “Haber” diye okuduklarımızda.
Sorun sadece “OHAL” koşullarında yaşadığımızdan değil.
Hepimizin üzerine çöken ruh halinde.
Türkiye tarihinde ilk kez, bir darbe girişimi elbirliğiyle boşa çıkarıldı diye sevinecek ve birbirimize sarılacakken, darbe koşullarını hep birlikte ortadan kaldırmak için daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi diyecekken, darbe günlerini aratır ortama yuvarlandık.
Darbe girişiminin üzerinden 1,5 yıl geçmesine rağmen, normalleşememe durumu, isteksizliği en tepeden aşağıya kademe kademe boca ediliyor her gün. Korku iklimi her yere hakim.
Alınan kararlar, uygulamalar, gözaltılar, cezaya dönüşmüş tutuklamalar, el koymalar, görevden almalar, ağır hak ihlalleri, en küçük muhalif seslere bile tahammülsüzlük, içeride ve dışarıda savaş çığırtkanlığı...
Sonra da dönüyor, toplum ortadan yarıldı, kimse kimseye güvenmiyor diye üzülüyoruz.
Cemaatçilikten çok çekmiş olmamıza rağmen, insanlar huzuru kendi küçük cemaatlerine çekilmekte, kapanmakta arar oldu. Düne göre daha fazla.
“Hiç bu kadar ümitsiz, çaresiz hissetmemiştim kendimi” diyenlerimizin sayısı artıyor. Çoluğu çocuğu güvenli ellere gönderme arayışı da...
2017’yi böyle geçirdik. 2018’de durumun çok farklı olması için bir neden yok. İlk günlerin uygulamaları, olup bitenleri de bunu doğruluyor.
Tümden çaresiz miyiz gerçekten de?
Yapabileceğimiz hiçbir şey mi yok?
Dünyayı, ülkemizi, çığırından çıkmış megapolü normalleştirecek gücümüz yok belki.
Ama ya yaşamakta olduğumuz Adalarımızda, mahallemizde, sokağımızda?
Vapurda motorda seyir halinde iken, sokakta yürümekteyken, o ocu, bu bucu diye birbirimizin gözünün içine bakamayacak, bir günaydını, merhabayı esirgeyecek hallere mi düştük? Gördüğümüz her yabancı bizim için bir tehdit unsuru mu olacak?
Yaşadığımız ortamı korumaya, koşulları iyileştirmeye yönelik girişimlerde hangi görüşte olursak olalım, birlikte hareket etmekten uzak mı duracağız? Küçük siyasi hesaplarla sürekli engeller mi oluşturacağız yoksa?
Gelin 2018’de, dünyanın ve ülkenin daha da kötüye gideceğinden endişe ettiğimiz bu yıl Adalar için küçük ama güzel şeyler yapalım.
Hep birlikte.
İyi yıllar...