Çarşamba, 01 Nisan 2015 12:07

ben, onu özledim

Ögeyi değerlendirin
(0 oy)
nedir bu içimdeki özlem?
bilmez miyim?
anlamaz mıyım?
bilirim de, nasıl söylerim?
özlemin yok mu başka, derler.
dilin kemiği yoktur denir ya
kemiklisi de olsa ne fark eder?
kemikleri gevşetirler
dil sahibini değil
eli eleştirir.
özledim onu özledim
bir balığı özledim
istavritim, mezgitim
palamutum, lüferim
kırlangıcım, kefalim
mercanım benim.
balığın nesi özlenir?
yemini oltaya takıp avladığımı mı?
martıların takibini
denizin kokusunu mu?
yoksa bir tek atıp
iştaha gelip
neşe bulduğumu
neşe dağıttığımı mı?
bunu mu özledim?
hayır
ben, balık adabını özledim.
çavelaların balık aşkını
yaşayan balığı temizlemeyen
balığı çizmeden mangala atan
balıkçıyı
uskumruyu gözünden anlayan
mırlanı renginden tanıyan
kalkanın dişisini seçebilen
ıstrangilozu bilen müşteriyi
özledim.
hangi balık nasıl pişer
balıkla hangi içki içilir
hangi meze yenir
balığın yanağını, dilini
bıçağı ile yiyen
balık yemenin zevkini çıkaran
insanları özledim.
lakerdayı bilmeyen
çiroza şaşkın bakan
likorinosa, sarı balık diyen
bilmeli ki
rakı sohbet isterse
balık da sofra ister
örtüsü
kadehi, bıçağı
salatası, rokası
kırmızı turp ile soğanı, tabakları süsler.
balık aşkla yenir
gönül ferahlığı ile
sevgi ile muhabbetle yenir.
hele hicazdan bir nağme
şu yüreğe dokunursa
balık, sohbetle bütünleşir.
bir yuvanın sıcaklığından
başka bir yerde
sofrada balık varsa
orası bir su kenarıdır
denizin yanı
doğanın ruhunuzu okşadığı yerdir.
eğer o sofra
sokakta, trafiğin tam içinde
şehrin göbeğinde ise
otobüs yolcularının
bakışları üstünüzde
egzoz kokuları ciğerlerinizde ise
balığın kılçığıdır yenen
o sofraya benzemeyen masada
balığın adabına hakarettir
bilmezler mi ki
balık nimettendir
nimetten.

nedir bu içimdeki özlem?
bilmez miyim?
anlamaz mıyım?
bilirim de, nasıl söylerim?
özlemin yok mu başka, derler.
dilin kemiği yoktur denir ya
kemiklisi de olsa ne fark eder?
kemikleri gevşetirler
dil sahibini değil
eli eleştirir.
özledim onu özledim
bir balığı özledim
istavritim, mezgitim
palamutum, lüferim
kırlangıcım, kefalim
mercanım benim.
balığın nesi özlenir?
yemini oltaya takıp avladığımı mı?
martıların takibini
denizin kokusunu mu?
yoksa bir tek atıp
iştaha gelip
neşe bulduğumu
neşe dağıttığımı mı?
bunu mu özledim?
hayır
ben, balık adabını özledim.

çavelaların balık aşkını
yaşayan balığı temizlemeyen
balığı çizmeden mangala atan
balıkçıyı
uskumruyu gözünden anlayan
mırlanı renginden tanıyan
kalkanın dişisini seçebilen
ıstrangilozu bilen müşteriyi
özledim.
hangi balık nasıl pişer
balıkla hangi içki içilir
hangi meze yenir
balığın yanağını, dilini
bıçağı ile yiyen
balık yemenin zevkini çıkaran
insanları özledim.
lakerdayı bilmeyen
çiroza şaşkın bakan
likorinosa, sarı balık diyen
bilmeli ki
rakı sohbet isterse
balık da sofra ister
örtüsü
kadehi, bıçağı
salatası, rokası
kırmızı turp ile soğanı, tabakları süsler.

balık aşkla yenir
gönül ferahlığı ile
sevgi ile muhabbetle yenir.
hele hicazdan bir nağme
şu yüreğe dokunursa
balık, sohbetle bütünleşir.
bir yuvanın sıcaklığından
başka bir yerde
sofrada balık varsa
orası bir su kenarıdır
denizin yanı
doğanın ruhunuzu okşadığı yerdir.
eğer o sofra
sokakta, trafiğin tam içinde
şehrin göbeğinde ise
otobüs yolcularının
bakışları üstünüzde
egzoz kokuları ciğerlerinizde ise
balığın kılçığıdır yenen
o sofraya benzemeyen masada
balığın adabına hakarettir
bilmezler mi ki
balık nimettendir
nimetten.

Son değişiklik Salı, 07 Nisan 2015 02:01
Yorum yapmak için oturum açın