Seval Karadeniz ile yeni çıkan şiir kitabı “adaarakara” üzerine konuştuk.
Yeni şiir kitabınızın adı Adaarakara. Niye?
Kitap üç bölümden oluşuyor: Ada-Ara-Kara. Konumsal olarak birbiriyle ilişkilendirdiğimiz ada, ara ve kara yer imlerini birbirinin devamı olan bütüncül bir süreç olarak görüyorum. Ada, ara ve kara, hem mekân hem de birer zaman imgesi olarak karşımıza çıkıyor. Adaarakara; zamanın bölünmeyen, parçalanmaz akışı, insanın serencamının tümüdür aslında. Bu sebeple kitabın adını alışıldık gramer kuralından sapma oluşturacak şekilde bitişik yazmayı tercih ettim.
Başlığı görünce, bir zamanlar Adalı dergisinde yayımladığımız bir yazı geldi aklıma. Başlığı "adada olmak arada olmak" idi. Sizin için de böyle miydi? Şiirler aradalığı mı betimliyor, ada imgesinde? Niye şiir?
Ara, üç bölümden oluşan kitabın, ikinci bölümü. Ada; yaz bahçeleri, mimoza ve begonvildir. Nar çiçeğinin zarifliğidir. Derin hatıraları saklayan metruk ahşap evler, yeryüzü çirkinliklerine karşı gürleşen ormanlardır. Deniz aşırı olmaktır kötülüğe karşı. Karalar benim şiirimde ölü kentler, kinli bulvarlar ve kalp ağrısı... Kötücül olan.
Arada olmak ise, ada ile kara arasındaki gelgitlerimiz. Nereye aitiz biz? Nerede konumlandırıyoruz kendimizi? Uzakta olmak ve izolasyon da yorar insanı. Bazen karaların karşı konulmaz daveti karşısında kayıtsız kalamıyoruz.
Tam da bunun için Ara bölümüne şu ön deyişle başlıyorum: “hilm ile geçerim sanma o denizleri,/ölümün taç yaprağı,/gövdenden bağış gibi dökülen/her gün bir gül biriktiriyorsun arafa;/ne ada, ne kara!”
Niye şiir? Georg Lukacs: “mutlak yalnızlık içindeki insanın dili liriktir” diyor. Ada ve kara bende imge ve eğretilemelerle lirizme varıyor.
Şiir yolculuğunuzun bundan sonraki teması için söyleyeceğiniz neler olabilir?
Bellek ve zaman kavramları üzerinde çalışıyorum.
Siz bana “Pruvanız neta olsun!” deyiniz. Sürprizlerle doludur şiir yolculuğu.
Söyleşi için teşekkür ederim.
Kitaptan seçmeler
Ada Postası
bir mektup: ada
alıp başınızı gittiğiniz yazlardan
gide gide vardığınız yazlara
meydanlarda, sinagogda,
kilisede, otellerde
kalbiniz! o eski sulardan
eski sulara sürdüğünüz
üzgün at. kurumuş, hazin gövdesi
cefası, biriken her günden
nereden açılırsa oradan unutulan
bir mektup: veda
çoktan dağılmış içine bu hoyrat ağıt,
kime gitseniz, kırgın kış bahçeleri
en güvendiği yerinden yırtılan zarf
(Büyükada, 7 Kasım 2017)
Son Ada
narçiçeği gençliğin
batık,
beyaz bir gemidir
dokunaklı
seni kırgın bir begonvil
anacak.
zağnospaşa’da.
ay ışığı,
o yoksul ve tenha
rakkasesi hüzünlerin
dolaşacak.
çiçekliyalı sokağı’nda.
geçmiş günlerin yağmuru
kayan yıldızlar mı,
onlar ki daima yalnızlığa akacak.
(Büyükada, 14 Ağustos 2018)
Uzak Anıların Yağmuru
ne kalır, bir ada bir insandan giderse
narın kırmızı sevinci, yaprakların hevesi,
gökyüzünün iyiliği kalır
uzak anıların yağmuru,
ve yarım bir kış, ah’lar içinde
bir ada bir insandan giderse,
aynı hüzne eğilen uzak kuşlar kalır
bir ölü kent, kıyısı acı denizi
bulvarlar kin taşından
ufalanır kalır çirkinliğinde
(Büyükada, 7 Mart 2017)
Uzaklıklar
“Gel gel beru ki savm u salâtın kazası var
Sensiz geçen zamân-ı hayatın kazası yok”
Sâbit
kimse bilmiyor,
arka bahçesindeki uğultu nedir
hevesle aşk arasında,
bir masalın sonunda
eksilen üç harf, neden?
biri kış hecesi,
biriken nem.
öteki bahçe: yasemin, nar çiçeği, limon
ve bir gün birdenbire,
olmayacağım.
biri de im, derunum ada
kimsem yok,
bu kadim uzaklıktan başka
(Büyükada, 11 Ocak 2019)
Yokvar Ada
vordonisi, yitik bir adanın anısıdır
terrarum orbisli haritalarda,
salnamelerde, sürgün lekesi gibi duran
içe kapanması bir adanın,
yer değiştirmesi sonra, yok ile varın
şaştığı budur belki şimdilerde bir balıkçının
makiler boy atmış, ve mimozalar saçılmışken,
çalılar, dikenler ve kaktüsler düşteyken,
sular altında uyanması dev bir kayanın,
izlemek için ay tutulmasını
(Büyükada, 17 Eylül 2019)
İki Deniz Arasında
anılar ince mavilikti, eski kıyılardan
gök ağrısı şimdi, kan yaprağı,
uğrun kara ağıdı, dağlarca ölüm,
dolanan geceyi geceyle
bir yaban yeşil, dağılan yas
iki deniz arasında
(Heybeliada, 26 Aralık 2019)
Seval Karadeniz
1978’de İstanbul’da doğdu. 1995 yılında Kandilli Kız Lisesi’nden mezun oldu. 1995-1999 yılları arasında Mimar Sinan Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde okudu. 2002 yılında aynı üniversitenin Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim dalında “Ahmet Muhip Dıranas ve Şiirleri Üzerine Bir Araştırma” adlı tezi ile yüksek lisans programından mezun oldu. Adalar Halk Eğitimi Merkezi’nde yönetici olarak görev yapmaktadır.
Halid Ziya Uşaklıgil’in Kırık Hayatlar adlı romanını Osmanlı Türkçesinden günümüz Türkçesine aktarmıştır. Bu sadeleştirme-sözlük çalışması 2006 yılında Özgür Yayınları’ndan yayımlanmıştır. Şiir, öykü, inceleme ve röportajları; Türk Edebiyatı, Kaşgar, Akatalpa, Patika, Üvercinka, Eliz Edebiyat, Ada, Hayal, Halk Edebiyatı ve Edebiyat Nöbeti dergilerinde yayımlanmıştır.
İlk şiir kitabı Kanaviçe 2016 yılında Hayal Yayınları’ndan yayımlandı. Kanaviçe, 2017 yılında Seyhan Erözçelik İlk Kitap Şiir Ödülü’ne değer bulundu.