Doğup büyüdüğüm Büyükada’da son elli yılda çok şeyin değiştiğine, “ada karakteri”nin bozulduğuna, hatta yok olduğuna şahit oldum. Zamanın hızlı ve kötü erozyonu, ne yazık ki Marmara’nın incisi kabul edilen Adalar’ı da törpüledi. Eskinin nezahatinden eser kalmadı. Oktay Akbal’ın değerli bir eserinden mülhem; Önce ekmekler bozuldu’ya nazire olarak ben de “önce insanlar bozuldu” demek istiyorum. Neden mi? 1964 sürgünü, Adalar’ın ve İstanbul’un insan bazındaki bozulmasının kırılma noktasıdır. Bu şehrin insan profilinin alt-üst olduğu tarihtir 1964. Yunan uyruklu Rumların sürgünü daha çok yazılacak ve tartışılacaktır. Burada nokta koyup, bir başka yazımda devam etmek istiyorum.
Ne oldu 1964 sürgününden sonra diye sorup öğrenmek isteyen yeni nesil Adalılara tek cevabım; Büyükada Özel Rum İlkokulu’na bakıp anlarsınız demem olacaktır. Şimdi, Ayios Dimitrios Kilisesinin yanında ve Orman bölge şefliğinin karşısındaki o görkemli viraneye bakıp içinizin sızladığını hissediyorum. İçi sızlayanlardan biri de, kitaplarıyla bize ulaşan ve geçen ay aramızda olan ada aşığı Dr. Akillas Millas’tır.
Rum vakıflarına ait gayrimenkullerin değerlendirilmesi, eskimemesi ve gelir getirmesi tartışmasız en doğru yöntemdir. Vakıflar bu gelir sayesinde ayakta durmaya çalışıyor. O halde; yukarıda bahsettiğim okulun da kiralanması düşünülemez mi? Adalar’da çok olumlu bir hareket olan Adalar Kent Müzesi neden Rum Okulunda konuşlanmasın? Adalar Vakfı ve okulun bağlı olduğu Rum Vakfı ortak hareket ederek burayı önce tamir ile kurtarmalı, görkemine yakışır bir bina haline getirmeli ve kültür hizmetine sunmalıdır.
Bu konuda girişimde bulunacak ilk iki isim, yukarıda da belirttiğim gibi iki vakıftır. Konuyu destekleyecek olanların başında da kanaatime göre; güzelliklere açık olan Fener Rum Patriği Bartholomeos Hazretleri olmalıdır. İşin mali yükümlülüğü söz konusu olunca da, bu konulardaki desteklerin Avrupa fonlarından, dünya çapında kültür hizmeti veren ve isimlerini yazmaktan imtina ettiğim Türk vatandaşı kişilerden gelebileceğine inanıyorum.
Cunda adasındaki Aya Tehliya Kilisesi senelerce metruk kaldıktan sonra onarılarak nasıl müzeye dönüştü ise, Büyükada’mızın Rum ilkokulunun da böyle bir değişimi ve gelişimi hak ettiğine inanıyorum. Bu konuda Rum cemaatinin “büyük düşünmesi”, olumsuzluklardan arınması, Patrik Hazretlerine konuyu götürmesi, Adalar Vakfı’nın da desteğini yanında hissetmesi, hem bizleri, hem de Yunanistan’daki Büyükadalıları mutlu edecektir. Silkinme ve olumlu eylemi hayata geçirme için herkesin yardımını, desteğini görmek istediğim için yazdım.
Ne dersiniz? Neden olmasın?