Cumartesi, 02 Aralık 2017 01:02

Sonbaharın hafifliği

Ögeyi değerlendirin
(1 Oylayın)
Yaprak dökümü Yaprak dökümü Fotoğraflar: Viktor Albukrek

agac 280x

Sevgili okurlar,

Yaz güneşinin parlaklığı bana göre değil. Beyaz tenli ve çilli olduğumdan dolayı, cildime yakıcı, gözlerime kör edici tesir eder. Hele de günün sıcak saatlerinde; göğüs kafesim sıkıştırılmış gibi daralır, nefes almam zorlaşır, havayı soluyamaz durumda kalırım.

Sonbaharın serin günleriyse, yaşama ümidi ve zindelik getirir bana.

Geçtiğimiz 2017 sonbaharı, mutedil bir iklim olarak yaşadık. Beklenen şiddetli fırtınalar teğet geçti. Havalar, genellikle 16 derecelerdeydi. Adalarda esen lodos, tam kıvamındaydı. Yağmur gerektiği kadar yağarak damları yıkadı; rüzgâr ağaçlarımızın yükünü hafifletecek kadar esti. Bahçelerimizin zemini, altın renkli kuru yapraklarla süslendi.

Hava değişimi öncesinde, toprağa inen ozon gazının yüklü oksijeni, can kattı canlılara, ferahlık ve mutluluk getirdi, gelecek için ümit verdi.

Ben çocukken, rüzgârı yaratmak gayesiyle sokaklarda yürümez, hep koşardım. Şimdi ise peronlarında metro beklerken, trenin süratinden dolayı yarattığı tazyikli havayı içime iştahla çektiğimde, çocukluğumu hatırlarım. İstanbul havasının ağırlaştığı rüzgârsız günlerde, şehirde isem, ozon gazının ferahlatıcı kokusunu ve hafifliğini his etmek için bir metro istasyonunun peronuna iner, hava tazyikini ciğerlerime doldurur, oralarda oyalanırım. Antalya’nın Damlataş Mağarasına kadar uzanmama gerek kalmıyor.

altin renkli cinarim 280xAltın renkli çınarımHani ilkbahar ümit ve hayat mevsimiymiş? Her nedense büyüklerimin bu dünyadan göç etmeleri, nisan ve mayıs aylarına rastlıyor. Baharın uyanışına katlanamayan bazı bünyelerin, genellikle o günlerde iflas ettiği söyleniyor.

Dolayısıyla ilkbaharın uzayan günlerine nazaran, sonbaharın kısalan günlerini ve bilhassa akşamüstü saatlerini ben çok severim. Bazılarımız ise günün bu saatlerini, kasvetli bulur.

Unutamadığım, Büyükadalı, eşsiz tiyatro sanatkârımız, müteveffa Bedia Muvahhit Ştatzer Hanımefendi, gün bitimlerinde ve akşamüzeri saatlerinin hüzünlü ve durağan zamanında, bilhassa sokaktan geçen yoğurtçunun yanık sesini duyduğunda, depresyona girdiğini anlatırdı.

Ben ise arıyorum, yarım asır evvel, gerilerde kalan, o sokak satıcılarının seslerini. Bize günün saatlerini müjdeleyen, bilhassa yoğurtçunun o boğuk sesini anımsadığım zaman, bir zamanların Büyükada’sı canlanır gözlerimin önünde.

 
buyukada hurmasi 280xBüyükada Hurması
Salkim 2 280x
salkim 280x
 

Sonbaharlarda, Kutsal kitaplarda adı geçen en gerekli ve en çok sevilen meyvelerden üzüm, zeytin, ceviz, hurma ve nar gelişir. Herhalde İbranilerin ‘Roş Aşana’ (Sene Başı)’nı sonbaharda kutlamaları bundandır. Ne mutlu Adalılara ki, Büyükada’nın toprağı, bu lezzetli meyvelerin tümünün cömertçe yetişmesine yatkındır.

yapraklar 280x

Birçok hayvan ve bitki, sonbaharın son günlerinde, gelecek neslin daha sağlıklı, daha güzel olarak devamı için, kış uykusuna girmeye başlar. Hayatlarının bu dönemini, karanlıktan aydınlığa geçişini, aylarca uzatırlar. Baharın parlak ışığını, tabiatın uyanışını dinlenerek, uyuyarak, sabırla beklerler...

Bu düşüncelerle oyalanırken gözüm televizyona takıldı ve dövizin, canlılar gibi sonbahar uykusuna dalacağına, birden yukarı fırladığını, şaha kalktığını gördüm. Öyle bir atağa geçti ki, kasım sonuna geliyoruz, bir türlü yatışmıyor. Dövizin, altının fiyatları yükselince, sonbahar serinliğinin keyfi ve sevinci kursağımızda kaldı.

İnşallah, değeri hafifleyen paramız, kısa bir zamanda ağırlaşır ve 2018 yılına güzel haberlerle gireriz.

Ümit etmek zorundayız, aksi halde, hayat zordur.

Bekleyelim, ümitle ve sağlıkla yaşayalım...

 

Son değişiklik Cumartesi, 02 Aralık 2017 04:49
Yorum yapmak için oturum açın