Heybeliada Hüseyin Rahmi Gürpınar Evi, restorasyon amacıyla kapatıldığı 2016 yılından bugüne yeniden belirsizlikler içinde çürümeye bırakılmış görüntüsü veriyor. Tıpkı ünlü romancının evinin 1964 yılında İl Özel İdaresi tarafından müze yapılmak şartıyla satın alınıp, müze olarak açıldığı 2000 yılına kadar geçen yaklaşık kırk yıllık dönemde olduğu gibi.
Bu defa, dünden farklı olarak bina üzerinde bir mülkiyet sorunu yaşanıyor.
Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın, hayatının büyük bölümünü geçirdiği ve eserlerini kaleme aldığı, Heybeliada tepesinde, orman içindeki yalnız evden söz ediyoruz.
Uzun süre metruk kaldıktan ve eşyalarının bir bölümü kayıp, bir bölümü de zarar gördükten sonra 1999-2000 yıllarında o zamanın kaymakamı Mustafa Farsakoğlu'nun ısrarlı takibi ve Adalar Vakfı'nın da sahiplenmesi ile evin müze eve dönüştürülmesi için çalışmalar başlamış, Kültür Bakanlığı, Adalar Kaymakamlığı, Adalar Vakfı ve çok sayıda gönüllünün ortak çalışmasıyla ev 2000 yılı sonunda müze olarak ziyarete açılmıştı.
Bakanlıkla Adalar Vakfı arasında imzalanan protokolle müzenin ziyarete açık tutulması, temizliği Adalar Vakfı sorumluluğuna bırakılmıştı.
Adalar Vakfı kendi sınırlı olanaklarıyla ve görevlendirdiği personelle bu evi 13 yıldır ziyarete açık tutmuş, gerekli küçük bakım ve onarımlarını da yapmıştı.
Bütünüyle ahşap evin restorasyondan 6 yıl sonra, boyalarında dökülme ve çatı-izolasyon sorunları yaşanmaya başlanınca, protokol gereği evin restorasyonunun yapılması için İl Özel İdaresi'ne ve Kültür-Turizm Bakanlığı’na Adalar Vakfı tarafından başvurulmuş, bir gelişme sağlanamayınca 2007 yılında bu defa teknik rapor hazırlatıp ihtiyaçları içeren yeni bir yazıyla restorasyon başvurusu yinelenmişti.
Nihayet 2009 yılında restorasyon projesi için İl Özel İdaresi bütçesine kaynak tahsis edilmiş, ihale 2010 yılı içinde ve proje de 2012 yılında tamamlanabilmişti. Bu süre içinde binadaki yıpranma da devam etmekteydi.
Gerek Adalar Vakfı’nın, gerek proje müellifinin ve gerekse bakanlık komiser müze denetçilerinin (Türk ve İslam Eserleri Müzesi), müzenin bu koşullarda ziyarete açık tutulmasının doğru olmayacağı yönündeki uyarılarına rağmen, bu konuda Bakanlıktan resmi bir açıklama-talep gelmediği için Adalar Vakfı yönetimi müzeyi kontrollü olarak ziyarete açık tutmaya devam etti.
Evin mülkiyeti İBB’ye devroluyor
Restorasyon projesi 2012 yılında koruma kurulundan onay aldı ama uygulama için yeniden bütçeye kaynak konulması gerekiyordu. Yapılan ısrarlı takipler sonucu 2013 Haziran ayında nihayet bütçeye kaynak konduğu haberi alındı.
Bu arada yeni bir gelişme yaşandı ve İstanbul İl Özel İdaresi’nin, 6/12/2012 tarihli ve 28489 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6360 sayılı kanun ve kanun hükmündeki kararname ile, 29 ildeki il özel idareyle birlikte kapatılması ve mal varlığının büyük bölümünün İBB’ye devredilmesi gündeme geldi. Devir sürecinin 2013 yılında tamamlandığı anlaşılıyordu.
Devri söz konusu olan mülkler arasında Hüseyin Rahmi Gürpınar Evi de bulunmaktaydı.
Restorasyon ihalesinin yapılması beklenirken alınan bu karar, devir teslim süreci de düşünüldüğünde restorasyonun gecikeceğinin de habercisi gibiydi.
Nitekim öyle de oldu.
8 Temmuz 2013 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlığı Adalar Vakfı’na bir yazı gönderiyordu: Yazıda, Hüseyin Rahmi Gürpınar evinin Bakanlığa tahsisinin kaldırılmasının ve kendilerine iadesinin İBB tarafından istendiği belirtiliyor, bu talebin bakanlık tarafından da uygun bulunduğu belirtiliyor ve bu kapsamda “Hüseyin Rahmi Gürpınar Müze evine ilişkin Bakanlığımız ile Adalar vakfı arasında imzalanan 28.08.2000 tarihli protokolün Bakanlığımızca tek taraflı olarak iptal edildiği ve söz konusu taşınmazın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na tahsisinde, görev ve yetki alanında konularda ilgili Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’ndan izin alınmak koşuluyla, Bakanlıkça sakınca bulunmadığı” bildiriliyordu.
Sözleşme tek taraflı feshedilmişti ama devir teslim için gelen giden olmayacaktı uzun süre.
Aynı günlerde basında konuya ilişkin haberler de yer almaya başlamıştı. 2014 mahalli seçimlerinden sonra bu haberler sıklaşacaktı. Bunlardan biri, İBB’nin evde işlev değişikliğine gideceği ve İSMEK olarak açmayı planladığına ilişkindi.
Adalar Vakfı, Bakanlığa yazdığı yazılarda ve yapılan ikili görüşmelerde, evin müze ev olmaktan çıkarılamayacağını bildirdi. Her şeyden önce mirasçıların böyle bir talebi vardı ve İl Özel İdaresi tarafından evin satın alınması sırasında, evin devir teslimi yapılan tüm eşyaları ve varlığı ile birlikte müze ev olarak korunacağı taahhüt edildiği hatırlatılıyor, Bakanlığın bu işlev değişikliğine onay vermesi mümkün değildi ve bu kabul edilemezdi.
Ortada bir yanlış anlaşılma olmalıydı.
Nitekim, bu yazışmalar ardından yaklaşık 2 yıllık bir suskunluk-sessizlik dönemi başladı.
Bu süreçte müze evde, daha önceki tavsiyeler de dikkate alınarak Adalar vakfı yönetimi tarafından gerek bina ve gerekse sergilenmekte olan eşyaların ve eserlerin yıpranmaması için kontrollü ziyaret dönemine geçildi. Bu dönemde önceden aranmak şartıyla müze grup ziyaretlerine açılacaktı, öyle de oldu.
Müze’de devir teslim
2016 yılı Ekim ayında İBB Kütüphaneler ve Müzeler Müdürlüğü ile Adalar vakfı arasında sonuçlanan görüşmelerde, İBB yetkilileri tarafından evin müze olarak korunacağı açıkça dile getirildi. Müze ev, Adalar Vakfı ile İBB Kütüphaneler ve Müzeler Müdürlüğü arasındaki devir teslim sonrası kapatılacak, evin restorasyonuna, eserlerin de konservasyonuna başlanacaktı.
İki kurum arasındaki devir teslim 2017 şubat ayında tamamlandı. Evdeki tüm eserler, eşyalar İBB tarafından konservasyonu yapılmak üzere evden alındı ve İstanbul’a taşındı.
Evin restorasyonunun 2017 yılı içinde başlayacağı ve en geç 1 yıl içinde bu işlemin tamamlanacağı dile getiriliyordu.
Adalı dergisinin 2017 Şubat sayısında bu gelişme “Heybeliada Hüseyin Rahmi Gürpınar Müzesi onarıma giriyor” başlığı ile duyurulmuştu.
Vakıflar el koyuyor
Evin restorasyonunu beklerken, bu kez ikinci bir şok yaşandı.
Evin tapusunda, Adalar’daki çok sayıdaki tarihi mülkte de rastlandığı üzere Şehzade Mehmet Vakfı payı vardı. 2008 yılında yürürlüğe giren 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun “Vakıf yoluyla meydana gelip, her ne suretle olursa olsun hazine, belediye, özel idareler, köy ve tüzel kişiliğin mülkiyetine geçmiş vakıf kültür varlıklarının mazbut vakfına devrolunacağını” düzenleyen 30. maddesi gereğince Vakıflar, aralarında Galata Kulesi, Selimiye Kışlası, Adile Sultan Sarayı, Pera Palas Otel, Vefa Lisesi, Şişli Etfal Hastanesi, Sait Halim Paşa Yalısı gibi İstanbul'da ve Türkiye genelinde 1014 taşınmazın Vakıfları adına tescil ettirmişti ve bu mülkler arasında Hüseyin Rahmi Evi de vardı. Aslında evi yaptıran Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın kendisiydi ve herhangi bir vakıf yoluyla meydana getirilmiş de değildi. Ama böyle çok sayıda mülk nedeniyle Belediyelerle Vakıflar arasında dava sürmekteydi ve anlaşılan Hüseyin Rahmi Evi de böyle bir çıkmaz yola girmişti.
2021’in bu son günlerinde, ünlü romancımızın ölümünün 77’inci yılına yaklaşırken, evinin bu hüzünlü halini kabullenmek mümkün değil elbette.
Heybeliadalılar başta olmak üzere edebiyat tutkunları ve kültür camiası, dün olduğu gibi bugün de seslerini yükseltiyorlar, bu vurdumduymazlık karşısında. İmza kampanyaları açılıyor, evin yolunu aşındırıyorlar, Heybeliada mezarlığında ziyaretler gerçekleşiyor.
Eve tereddütsüz el koyan Vakıflar’ın romancımıza, Adalar’a ve Adalılar’a karşı sorumluluğu var ve hepimiz bu sorumluluğun yerine getirilmesini bekliyoruz.
Ev, müze ev olarak yeniden ziyarete açılıncaya kadar da takipçisi olacağız.