Kasım ayı, kimilerine göre hüzün ayı olmasına rağmen bana sanat ayı izlenimi veriyor. Tabiatın pastel tonlarını en cömert kullandığı, sıcak renklerin insanın gönlünü ısıttığı, arkasından gelecek kışın habercisi olmasına rağmen zorluğun yanındaki kolaylıkların hatırlatıcısı gibi beni mutlu eder.
Beni mutlu eder de çocuklarımı ayrı mutlu eder. Tam bir yıl kasım ayı beklenir bizim evde. Aslında onlar kasım ayının TÜYAP Kitap Fuarı ayı olduğunu keşfedene kadar ben bu ayın güzelliklerini de fark etmiş değildim.
Her şey sevgili öğretmenimiz Fatma Bozkurt’un çok ince hesaplarla daha ilkokul 3.sınıfa giden öğrencilerinin güvenliğini sağlayarak götürdüğü bir okul gezisi olarak başlamıştı. Anneler ve öğrenciler öğretmenimizin peşine takılmış önceden seçtiğimiz kitapları almak için yola çıkmıştık. TÜYAP Kitap Fuarı (Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş ) Bizim için tam bir bilinmez sayılmazdı ama tam bir önem de arz etmiyordu. Bilmek önemsemek ya da değer vermek için şart. Bilgisizliğimiz zevk duymamıza da engel oluyordu. Belki çok az veli bunu farklı hissediyordu ama çoğumuz yaşadığımız deneyimin değeri hakkında aynı fikri paylaşmıyorduk. Bizlerin ne duyumsadığı, ne anladığı ya da ne beklediği konusundan çok, zaman süreçlerinde neyin değişebileceğinin deneyimine sahip Fatma öğretmenimiz o yıl olduğu gibi bu yıl da öğrencilerini aylar öncesinden, götüreceği kitap fuarına hazırlarken gelişimlerine katkı sağlayacağına inandığı eserler konusunda bilgilendirdiği gibi bu serüveni nasıl yaşayacaklarının hayalini de önceden kurdurmuştu.
Henüz 3. ve 1. sınıf olan kızlarım o gezide hayatlarının en fantastik serüvenlerini yaşadıklarını hissederek bambaşka duygularla ayrılmışlardı fuardan. Artık onlar sevgili Orhan Veli’nin dediği gibi
‘Bir yer var; biliyorum;
Her şeyi yaşamak mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.’
demek zorunda kalmayacaklardı.
TÜYAP, mekan olarak sağlıklı bir bireyin enerjisi hesaplanarak dolaşabileceği en üst sınırlarda inşa edilmiş bir mekan izlenimi vermekle birlikte okumakla ilgili, buna 2017 TÜYAP Uluslararası Sanat Fuarı olan Artist’i de ekleyince görsel okumayı da katabiliriz hatta bilinçli gidenler için önceden belirledikleri adresleri bulabilmelerini sağlayan yerleşim programı sayesinde harita okumak da dahil, her türlü envanteri bünyesinde barındıran bir özerk alan.
Bu yıl 8. ve 6. sınıfa giden çocuklarım, hiç aksatmadan ellerimden tutup her yıl beni TÜYAP Kitap Fuarı’na götürdüklerinde aldıkları kataloglar sayesinde bilinçli bir okur olmayı da başardılar. Yazarlar hakkında da eserler hakkında da son derece duyarlı oldukları gibi her yıl meraklarına yeni meraklar eklemekten de geri kalmadılar.
Artık kış sıkıcı, geçmesini bekledikleri bir zaman değil kitapları sayesinde zamana ve mekâna bağımlı olduklarını düşünmedikleri, zamanı zamansız yaşadıkları bir bilinçle geçirdikleri değer olmuştu.
Yazın güneş ve denizin verdiği keyif kadar kışın o karanlık günlerini aydınlatan ve neşelendiren bir keyfe dönüşen kitap okuma sevgisi onların hayatlarını kalıcı olarak değiştirmeyi başarmıştı.
Bir anne olarak yaptığım tek şey onlara yüreklerinin götürdüğü yere kadar eşlik etmek oldu.
Sonrası dünyaya ışık olmayı başarmış aydınlık bekçisi yazarları karanlık bekçilerinden ayırmayı başarmış yayın şirketlerinin şefkatli ve bilinçli ellerine teslim olmaktı. Okudukları kitapları araştırıp fikirler edinmek de benim görevimdi.
Bu yılki gezimize mahallemizden bir çocuğu da dâhil ederek neşemize neşe katmakla birlikte mucizelere de şahit olduk. Her zamanki kapıdan değil de Artist’tin kapısından girdiğimizde ilk gün saat 08.40’da hala kapılar açılmamış, Artist’in eksiklikleri tamamlanmamış, kitap fuarında kitapların örtüleri henüz kaldırılmamış, görevliler daha yerlerini almamışken bizler bu yılki fantastik maceranın kamera arkasına şahitlik etmiştik.
Ben de TÜYAP’a da çocuklarımın TÜYAP aşkına da hiç bu kadar bilinçli bakmamıştım.
