Sicilya: ‘Akdeniz’in gözünü seveyim’
Ne varsa Akdeniz’de var. Daha doğrusu, Akdeniz’de her şey var.
Denizse deniz, hem de en temizinden, en laciverdinden, sıcaklık-tuz oranı en iyisinden. Deniz ürünüyse deniz ürünü... En yenilebilir, en lezzetlilerinden. Uygarlıksa uygarlık. Hem de en kadim, en iyi korunmuş olanlarından. Çevreyse çevre. Şehirse şehir. Mutfaksa... En iyisinden. Akdeniz mutfağından şaşma diye boşuna dememişler.
Sicilya gezimizin ilk çağrıştırdığı bunlar oldu. Etiyopya-Tanzanya gezimizin bıraktıkları üzerinden yazılmadı bunlar. Yani bir karşılaştırma niyetiyle değil. Ama uzakları ve yakınları birlikte gezdiğimiz şu son 10 yıl içinde, Akdeniz, yukarıdaki kriterlere göre açık ara fark attı. Etiyopya’dan, Tanzanya’dan, ÖzbekistanKazakistan-Kırgızistan’dan, Güney Afrika’dan, Küba’dan, Peru ve Bolivya’dan, Vietnam, Laos ve Kamboçya’dan, Nepal ve Hindistan’dan, Akdenizli olmayan Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerinden sonra yaptığımız değerlendirmelerde, hepsinden de çok hoşlanmış ama hep bir şeyler de eksik kalmıştı. Ya çevre, ya tarih, ya hijyen, ya mutfak, ya hava, ya deniz vs.
Türkiye ve Yunanistan zaten elimizin altında. Ama İtalya, Fransa ve İspanya’nın Akdeniz’ini tanıdıkça insanoğlunun on binlerce yıldır neden bu havzadan kopamadığını bir kez daha anladık.
Ve kendimizi, buralarda doğduğumuz için şanslı hissettik.
Sicilya’dan bu duygularla döndük.
Sicilya turu için 1 hafta ideal.
Gitmeden önce Sicilya öyle tek bir seferde gezilmez demişti arkadaşlarımız. Doğru ama ikinci kez sıralamaya ne zaman girer sorusu hep askıda kalacağı için, ilk seferde ne kadar çoğu olursa o kadar iyi olur diye düşünüyor insan.
Biz 6 günlük gezi programı yapmıştık. THY’nin uçuş noktası olduğu için Catania’ya gidecek ve oradan dönecektik. Buna herkesin ortak değerlendirmesiyle Taormina ve Palermo’yu ekledik. Dolayısıyla Etna, Cefalu ve çevresi de programa dahil oldu. Siracusa biraz aşağıda kaldığı için yetişebilir miyiz kuşkusu vardı. Palermo dönüşü son güne koymuştuk onu ama Catania-Palermo otoyolu, bir köprünün yıkılması sonucu birkaç aydır geçit vermez olunca ve daha uzun olan Messina yolunu kullanmamız gerekince Siracusa hayalimiz suya düşmüştü. Sonra bir mucize oldu. Sis yüzünden dönüş uçağımız iptal edildi ve seyahatimiz bir gün uzadı. Otel de bedavaya geldi. Daha ne olsun. Hemen ver elini Siracusa.
Anladık ki, Siracusa’sız Sicilya eksik kalacakmış. Bütün günü bu şehirde geçirdik. Hem Ortegia adasını, hem de ana karadaki tarihi yerleri adım adım dolaştık. Günü, Ortegia adasının batı sahilindeki bir lokantada, çok güzel bir gün batımıyla tamamladık.
Gezimizin en güzel üçü hangisi derseniz, tereddütsüz Siracusa Ortegia adası, Taormina ve Cefalu deriz.
Diğerlerinin hakkını yemeyelim. Çoğu kişinin basıp geçin dediği Cataina’nın hiç de öyle olmadığını anladık. Bir kere çok güzel bir şehir. Düzenli, bakımlı. Üniversite şehri olduğu için her daim canlı, hareketli. Etna’nın eteklerinde. Dağa doğru uzanan Etna caddesi de şehrin kalbi. Pazarı ve özellikle balık pazarı gözlere şenlik. Gündüz gördüklerimizi akşam pazarın hemen yanıbaşındaki lokantada (adı sonra) mideye indirdik. Değmeyin keyfimize.
Sicilya’nın en büyüğü ve güzeli Palermo ise biraz hayal kırıklığı oldu. O da Catania gibi adım başı tarih kokan, meydanları ve daracık sokaklarını saran muhteşem binalarıyla güzel ama biraz değil epey yıpranmış. Bizim eski Beyoğlu gibi yorgun düşmüş, yıpranmış ve de boşvermiş görüntü hakim. Bir zamanlar ihtişamın hüküm sürdüğü belli olan mekanların büyük bölümü ya boş, ya da göçmenlerin işgali altında. Çöpler toplanmıyor. Ana caddeleri bile sönük. Hele şehrin içerilerine giren o güzelim liman içler acısı halde. Tekneler kullanılmadığından ve bakımsızlıktan çürümeye terkedilmiş. Zaten en yenisi 20-30 yıllık.
Hakkını yemeyelim, biz yine de iki günümüzü dolu dolu geçirdik. Keyif aldık.
İlk iki günümüzü Taormina’ya ayırmıştık (bir günü Etna ziyaretiyle geçti). İki gece sur içinde, tarihi şehri boydan boya geçen cadde üzerindeki bir otelde kaldık. Şehre tepeden bakan kaleye de, 360 derecelik bakış sunan antik tiyatroya da çıktık. Şehir bizim Adalar gibi gündüz kalabalık, akşam gün batımından sonra el ayak çekiliyor ve ortalık şehirde konaklayan az sayıdaki yabancı turistlere kalıyor. Yaza doğru yabancı turist trafiği de yoğunlaşacak, belli. Ve Taormina, gezdiğimiz yerlerin en pahalısı. Hem otel, hem lokantalar ve hem de alışveriş. Catania, Palermo ve hatta Siracusa’da bire yediğiniz Taormina’da iki. Değer mi, ortam ve çevreden aldığınız keyif itibarıyla evet.
Başı sürekli tüten Etna’ya bir günümüzü ayırdık. Aracımızla 2000’e, teleferikle 2500’e, yürüyerek 2800 m yüksekliğe kadar çıktık. İlginç bir deneyim oldu.
Cefalu, Messina-Palorma arasında (Palermo’ya yakın), adanın kuzey sahillerinde bir inci tanesi. Yarım günümüzü keyifle geçirdik. Gezimizin en güzel fotoğraflarını o verdi. Kapak fotoğrafını da oradan seçtik.
Messina programımızda yoktu. Ama zorunlu değişen yolumuz üzerinde olduğu için Palermo’ya gidişte değil ama dönüşte, Siracusa gündemden düştüğü için uğradık. İtalya ile Sicilya arasındaki daracık Messina boğazı üzerinde kurulmuş bir liman şehri. Ama liman, deniz ile şehrin bağlantısını kesmiş. 2-3 saatten fazla zaman harcamaya değmez. Biz de öyle yaptık.
Sicilya gezisi için araç kiralama olmazsa olmaz. Catania havalimanı da bunun için ideal nokta. Rentalcars.com sitesi sağ olsun. 6 günlük 520 TL’ye kiraladığımız Opel Corsamız ile pek güzel gezdik. Günlük 17 Euro ödememek için gps almadık. çok da haksız değilmişiz. Palermo’daki ikinci günümüzde Monreale’yi bulamamak dışında bir sıkıntımız olmadı. Siracusa için kiraladığımız ikinci araçta vardı ama kafamızı karıştırmaktan başka bir işe yaramadı.
Sicilya kentlerinde park sorunu yok. En azından bizim gittiğimiz tarihler için böyle. Çoğu bedava ya da günlük 10-15 Euro civarında.
Otellerimizi de booking.com’dan seçtik. Hepsi de tarihi şehir merkezinde, yürüyerek gezmeye imkan veren yerlerdeydi. Ortalama oda-kahvaltı fiyatları 70-90 euro idi.
Sicilya mutfağı olağanüstüydü. Akdenizli İspanya’dan da (Endülüs), Fransa’dan da (MonakoNice-Marsilya) da daha keyif verdi bize. Aradığımız her şeyi en tazesinden, en lezzetlisinden bulduk. Bizim gibi balık ve deniz ürünü sevenler için yeme de yanında yat cinsten. Ama makarnadan da, pizzadan da, hatta barbekü etlerinden de hoşlandık. Fiyatlar, Taormina hariç uygundu. Şarap dahil yemek için kişi başı ortalama 20-25 euro ödedik. (15 ödediğimiz de oldu, 40 ödediğimiz de..)
Sicilyalılar sıcak insanlar. Otel görevlileri de, garsonlar da, yol iz sorduğumuz sokaktakiler de çok yardımsever ve güler yüzlüydü. Sokaklarda rahatsız olacak hiçbir şeyle karşılaşmadık. İtalya’ya ilk kez 2000 yılında gitmiştik ve hem Roma, hem Floransa ve hem de Venedik’de karşılaştığımız her kesimden İtalya’nın o burnu büyük, zorla hizmet veren havalarından burada hemen hiçbir iz yoktu.
İstanbul-Catania uçuşu 2 saat.
Sicilya her zaman hatırlayacağımız yerler arasında kalacak.