Modern insan öyle kibirli öyle kibirli imiş ki, her şeyi kendi kontrolünde zannedermiş ve her şeyi bildiğini ya da bilmesi gerektiğini... Modern insanlar modern olmayan insanları ve tabi kendilerini anlamak için psikoloji, antropoloji gibi bilimler icat etmişler. Ve bu kalıpta düşünen insan beyinleri yaratmışlar. Yani modern olmayan hayatta insanlar nasıl yaşıyorlar da mutlu oluyorlar ya da oldular biz de öğrenelim biz de yapalım diyorlarmış.
Bu yüzden kitaplar okur, kurslara gider, seyahatlere çıkar “modern olmayan” insanları öğrenmeye çalışırlarmış. Aslında ‘şaman davulu’ merakı da bu tür bir meraktan doğmuş ve popüler olmuş. Yoga yapmak, nefes çalışmak, pasta ve dans kurslarına devam etmek, her hangi başka bir ‘ilkel’ ayini uygulamak gibi...
İşte bu yazı tam da böyle olmadan nasıl olur bu işler onun denemesidir. Yani bildiğimiz kadarı ile Sibirya, Orta Asya, Kuzey Amerika, Orta Amerika, Güney Amerika, Afrika ve Avusturalya yerli halklarının kullandığı bu ‘Şaman Davulu’ biz oralarda yaşamayan modern hayatların içinde bulunan insanları neden ilgilendiriyor, neden öğrenmek istiyoruz, öğrensek ne olacak?
Hiçbir şey! Okumuş, öğrenmiş, genel kültürümüze yeni bir bilgi daha eklemiş olacağız. Bu kadar fazla bilgi bombardımanı da modern insana fazla ve gereksiz gelebilir. O yüzden şimdi şaman davulunun sırlarını bilen yukarıda saydığımız coğrafyalardan biri ışınlanıp (ya da uçağa binip) İstanbul’a gelse ve yaşasa ne yapardı ona bakalım.
Varsayalım Yunpir (kahramanımız yukarıdaki yerli halklardan biri, genç, güzel ve oldukça neşeli) Adalardan birinde yaşıyor. Hangi ada olduğunu söylemeyelim. Okuyucularımız bulsun. Yunpir önce bulunduğu ‘an’a rezone olurdu. Bunun için elbette zaman ve mekânın yardımına ihtiyacı olabilir.
Örneğin mevsim bahar, vakit geç öğleden sonra ise ve Yunpir deniz kenarında yürüyüş yapmakta ise, Yunpir sadece martının ve dalgaların sesini değil belki az ilerideki meyhaneden gelen tatlı müzik sesini de duyacaktır. Onun kültürel kodlarında olmayan bir şarkı çalıp çalmaması fark etmez. Yunpir’i o yöne çekecek rezonansta olması yeterlidir. Yunpir ritmin sesini duymayı bildiği için sevdiği ve hoşuna giden ritimlerle rezone olur, hayatı dans eder gibi yaşardı. Rakı varsa rakı, şarap varsa şarap, pazı dolması varsa pazı dolması, kırlangıç varsa kırlangıç. O ‘an’ın sunacakları sürpriz, ‘an’ı okuma sanatı ise Yunpir’in uzmanlık dalı idi. Yunpir uzak diyarlarda akrabalarının şaman davulu ile yaptıklarını belki bir müzik eşliğinde güzel bir sofra sohbetinde yapabilirdi.
Yunpir için fark eder miydi? Fark biz modern hayat insanında vardı. Yunpir için her şey birdi.