Sayı 194 - Ağustos 2021

Sayı 194 - Ağustos 2021

 Sıcak günler

Geçtiğimiz Temmuz ayında, bugüne kadar kaydedilen en yüksek üçüncü hava sıcaklıkları ortalamasını yaşamış dünyamız. Gazete haberi böyle diyordu. Buna benzer haberleri artık sıkça duyar olduk. “Yaşadığımız en sıcak kış”, “bir tarafta seller, öte yanda kuraklık”, “alışılmışın dışında hortum vakası… vurdu”… Son bir yıla baksak, böyle nice başlık buluruz. Dünyada, ülkemizde. Geçtiğimiz temmuz…
Yangınlarla yatıp kalkmamız, Antalya Manavgat’ta temmuz ayı sonlarında başlayan büyük yangınlarla oldu. O kadar hızla yayıldı ki, hektarlarca ormanlık alan bir iki günde küle döndü. Üzerinden 10 güne yakın süre geçmiş olmasına rağmen, Antalya ve Muğla gibi iki büyük ilimizdeki yangınlar kontrol altına alınabilmiş değil.
Geçtiğimiz yaz, önce Büyükada, ardından Heybeliada ormanları yanmıştı. Büyükada Hristos Tepesi yakınlarındaki yangın fazla büyümeden hızlı müdahale ile kısa zamanda söndürülmüş, ama Heybeliada Çam limanı tepelerinde başlayan yangın öyle olmamıştı bilindiği gibi. Hızlı ve etkili müdahaleye rağmen yaklaşık 5 hektarlık kızılçam ormanı küle dönmüştü.
Tarih bize insandan milyonlarca yıl önce de orman yangınlarının olduğunu söylüyor. Cam mam, sigara filan daha icat edilmemiş yani! Dinozorun ağzından fışkıran alev de mevzubahis değil! E nasıl oluyor da kendiliğinden yangın başlıyor? Cevap: Doğal yollarla ortaya çıkan kıvılcımlarla. Bu aydaki gibi aşırı sıcaklarda yağmur yağmasa da, biz görmesek de…
Burgazada yangınından sonra yapılan ağaçlandırma üzerine Prof. Dr. Doğan Kantarcı ile 2004 yılında yapılan söyleşiden…
Ağaçlandırmanın netice verdiğini görüyoruz. Gerçekten de aradan geçen on sekiz sene sonra resme baktığımızda ada yemyeşil! Ama bu yeşillik nasıl bir yeşillik?
Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi ve 28 Temmuz tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Yeni kanunun, tam da Manavgat-Marmaris yangınlarıyla Türkiye’nin sarsıldığı günlerde yayınlanması, bir dizi tartışmayı da beraberinde getirdi.
Çocuklara yaşadıkları doğayı nasıl koruyacaklarını ve olası iklim felaketleri sırasında nasıl hayatta kalabileceklerini öğretmek için Adalar’da belediye, sivil toplum kuruluşları, deniz ve spor kulüpleri el ele verip kamplar organize etse, kurslar düzenlese, belgeseller izletse ve bu yolla bir farkındalık yaratsa fena mı olur?
Adalar dahil bütün sahil beldeleri hınca hınç doluydu. Sosyal medya çalkalanıyordu. İzdihamın “Esnafın yüzü güldü” şeklinde değerlendirildiği Adalardan sıra sıra fotograflar videolar paylaşılıp durdu tatil süresince.
1935 yılı Ağustos ayının gazetelerinden seçtiğimiz Adalar’la ilgili yazıları aşağıda derledik.
Aysel’in adaya dair projelerinden biri de, Büyükada’da bir kütüphane oluşturulması ve kendi kitaplarının da bu kütüphanenin nüvesini olmasıydı. Sağlıklarında gerçekleştiremediler, ama biz dostlarının Aysel ve Vefa’ya böyle bir borcumuzun olduğunu düşünüyorum. Umarım başarırız.
Oysa biz sadece "insan" olmayı, dostluğu, paylaşımı, yoklukta gönül bağlarını bilerek büyümüşüzdür. Dünyanın ortasında; kanadı mavi martıların çırpınışlarını, çocuk kalbimizi, masumiyetimizi gözlerimizde saklamaya çalışıyoruzdur. Belki de adalı olmak budur sadece.
İlk baskısı kısa süre sonra tükenen kitabın Hasan Kuruyazıcı tarafından hazırlanan yenilenmiş ikinci baskısı 10 yıl sonra, Haziran 2021'de Adalı Yayınları tarafından yayımlandı.
İyi yetişmiş yabancı dil bilen elemanlar aileleri ile beraber yurtdışına temelli gittiler, göç ettiler. Elde avuçta iyi eleman kalmadı. Yabancı ortaklar ayrıldı, ortak girişim şirketleri kapandı, finansman imkanları bitti artık, kalmadı. Ülkenin değişime ihtiyacı var.
Bir kedinin hayata tutunmasının öyküsü bu. Böyle de okuyabilirsiniz. Kim bilir başına daha neler gelecek?