Pazar, 01 Şubat 2015 13:57

Cem Kuşadalı aramızdan ayrıldı

Ögeyi değerlendirin
(0 oy)
Soldan sağa: Can Kuşadalı, Zerrin Kuşadalı, Cem Kuşadalı ve eşi Mine, torunu Ercan Kuşadalı, önde diğer torunu Suna Kuşadalı. (Büyükada: Bir Ada Öyküsü, Semiha Akpınar, Adalı Yayınları) Soldan sağa: Can Kuşadalı, Zerrin Kuşadalı, Cem Kuşadalı ve eşi Mine, torunu Ercan Kuşadalı, önde diğer torunu Suna Kuşadalı. (Büyükada: Bir Ada Öyküsü, Semiha Akpınar, Adalı Yayınları)

Adalar, çok güzel bir insanı yitirdi. Herkese karşı sonsuz bir sevgi ve saygıyla yaşamış, çalışmış, üretmiş bir insanı. Cem Kuşadalı, 20 Ocak 2015 Salı günü aramızdan ayrıldı. Yine her zamanki gibi sessiz sedasız. 2 yaşında ailesiyle birlikte Büyükada’ya taşınmış, o gün bugündür hiç ayrılmamıştı. Sadece 7 gün sonra 75. yaşını kutlayacaktı Adasında, sevenleriyle. Olmadı. O, Adalar’daki kimsesizlerin, yoksulların en büyük yardımcısıydı. Yıllarca Adalar Sosyal Yardımlaşma Vakfı’nda görev yaptı. Her yardım isteğine yetişti. ihtiyacı olan herkese ayrımsız ulaştı. Hakkında tek bir şaibe çıkmasına meydan vermeden, yine sessiz sedasız, yine müthiş bir alçak gönüllülük ve sevgiyle görevini yaptı. Sevgili Cem Kuşadalı. Seni, o yumuşak, gülen yüzünü hiç unutmayacağız. Rahat uyu.

Halim Bulutoğlu

Cem Kuşadalı, yaşam öyküsünü anlatıyor

Cem Kuşadalı’nın anısına Eda Yiğit tarafından, 18 Aralık 2012 tarihinde yapılan görüşmenin bir bölümünü deşifre edilmiş haline dokunmadan yayımlıyoruz:

Nerede ve kaç yılında doğdunuz?

Ankara, 1940, 27 Ocak.

Ankara doğumlusunuz.

Ankara’da doğmuşum ama iki yaşındayken adaya gelmişiz. Babam öğretmendi. Onun tayini dolayısıyla adaya geldik. Ogün bugün adadayım. 70 senedir buradayım.

Göç etme hikâyenizi anlatabilir misiniz? Ankara’dan adaya nasıl göç ettiniz anlatabilir misiniz?

Hiç aklımda yok. Ben sadece dedemle yataklı vagonda gelirken bir onu hatırlıyorum. Vagonla restoranın arasında koşturup duruyordum. Beni önce dedem getirmiş buraya. Arkadan aile taşınmış. Adaya gelince burada bahçe içinde rahat bir çocukluk geçti.

Babanızın aile kökeni?

Esas dede tarafı İzmir’de Kuşadası’nda yaşarlarmış. Kuşadası’ndan memuriyet dolayısıyla İzmir’e tayin olunca soyadı kanunu çıkmış. Hangi İbrahim Bey Kuşadası’ndan gelen İbrahim Bey, Kuşadalı İbrahim Bey diye anlattığı için Kuşadalı soyadını almış.

Peki...

Daha çok anne tarafı onlarla beraber olduk zaten adaya anne tarafının yanına geldim.

Anne tarafınızın kökeni nereye dayanıyor?

Anne tarafım Selanik Gümülcine’den gelmişler. Annemin babası dedem İbrahim Necmi Dilmen, edebiyat profesörü, avukat. Son zamanlarda Burdur Milletvekili ve Türk Dil Kurumu Genel Sekreteri idi. Yeni harflerin kabulünde ön ayak olmuş. Atatürk’ün yanında bulunmuş. Zaten soyadını da Atatürk vermiş, Dilmen soyadını. Dedem birkaç soyadı sıralamış bunlardan hangisini uygun görürsünüz diye. Atatürk de Dilmen’i paraflamış.

Peki, anne tarafınızın adaya yerleşme hikâyesi nasıl olmuş?

Hiç onu bilemiyorum yazlık gelirlermiş buraya. Yazdan yaza kışın İstanbul’da oturur yazın buraya gelirlermiş. Ondan sonra da burada bir ev alalım yaz kış burada kalalım sakin sessiz bir yer diye demişler. Yerleşmişler.

Peki, hangi tarihlerde gelmişler?

1938’den önce buraya onların gelmesi. Ben 40 doğumluyum, benden önce. Annem belki de daha evlenmemişti. Burada sessiz sakin rahat bir hayat olsun diye gelmişler. Şehrin gürültüsü olmasın diye, o zaman bile şehir neden ne kadar olsa buraya göre daha gürültülü. Dedem de çok seyrek gelebiliyor Ankara’daki görevinden dolayı. Onun için anneannem burada rahat ettiği için burada kalmışlar.

Adada çocukluğunuza dair ilk hatırladığınız ada hayatı nasıldı?

Şimdi ha deyince akla gelmiyor ama Kumsal’da denize girerdik çok ufakken. Çıkar giderdik böyle değildi, halka açık bütün böyle tertemiz kumsaldı. Zaten çoğunlukla bahçeden dışarı çıkmazdık. Büyük bahçesi vardı evin. Arkadaşlar, komşular oraya gelirlerdi. Orada gezip, oynardık.

Babanız hakkında bilgi alabilir miyiz?

Babam Mahmut Kuşadalı. Hüseyin Rahmi Gürpınar Lisesi’nde edebiyat öğretmeniydi. Bir müddet müdür muavinliği yaptı. Evinizi anlatabilir misiniz?

Koskocaman bir tarihi köşktü. Beş altı katlı kuleli. Üzerinde kocaman ay yıldız vardı. Cumhuriyetin 10. yılında yapılmış. Büyük, iki dönüm bahçesi vardı. Meyve ağacı, işte sebze gibi... kırda ormanda gibi koşar, oynardık.

Siz hep aynı yerde mi oturdunuz?

Tabi on sene öncesine kadar aynı evde oturduk sonra büyükannem vefat edip de mirasçılara bölününce diğer taraf satmak istedi. Mecburen satıldı orası. Çıktık. İlkokulu burada okudum beş sene. Rahattı güzeldi yani hep sınıftakiler arkadaştı. Adalıydı. Rahat rahat geçti o zaman bitirme sınavı vardı şimdi yok galiba öyle bir şey. Üç sene de Heybeli’de ortaokulu okudum ondan sonra adada lise yoktu o zamanlar. İstanbul Erkek Lisesi’ne gittim. Oradan mezun oldum.

Siz İstanbul Erkek Lisesi’ni bitirdiniz daha sonra nelerle uğraşmaya başladınız?

Askere gittim hemen. Askerden dönüşte burada Yapı Kredi Bankası’nda boş yer varmış. Gireyim çalışayım da ondan sonra üniversiteye devam ederim dedim ama bir girdim kaldım. 23 sene aşağı yukarı burada Yapı Kredi’de çalıştım.

Hangi görevde?

Memur girdim, son iki senede İstanbul’da Yel Değirmeni’nde müdür olarak çalıştım. Müdürlüğe kadar 25 seneyi de doldurunca emeklisin dediler.

Kaymakamlıktaki göreviniz.

Resmi bir görev değil o, sözleşmeli olarak orada Yardım Vakfı var. Muhtaç kişilere yardım yapılıyor orada görevliyim.

Son değişiklik Cuma, 06 Şubat 2015 14:30
Yorum yapmak için oturum açın