Gel zaman, git zaman, dön zaman derken, dünya iyice rayından çıkarken Dünya Ana duyurmuş:
“Ey ahali! Duyduk duymadık demeyin fazla yağlı yemeyin benimle ilgilenin. Ben de sizin gibi canlıyım unutmayın ve bir kalp atışım var. Kalp atışım yükseliyoooor...’’ Dünya Ana’nın kalp atışına bazı bilim adamları Schumann rezonansı diyorlarmış ve hızla arttığını söylüyorlarmış. Peki, neymiş şu rezonans (tınlaşım)?
Dünyada herkes ve her şey bir frekansa yani titreşime sahipmiş. Bir insan sahip olduğu titreşime (frekansa) yakın titreşim ve frekanstaki başka insanlarla, yerlerle, zamanla ve olaylarla rezonansa girermiş. İki insan aynı ya da yakın frekansta iseler yan yana gelebilir, birlikte olabilir ya da ortak şeylere sahip olabilirmiş. Eğer bir insan rezone olmadığı bir çevrede çalışıyorsa, orada fazla kalamazmış. Oradaki insanlarla aynı titreşimde salınmadığını hissederse sonunda oradan ayrılmasını gerektirecek bir olay vuku bulurmuş.
Frekans ya da titreşim sayısı bir olayın birim zaman içinde hangi sıklıkla tekrarlandığının ölçümüymüş. Titreşim bir denge noktası etrafındaki salınıma verilen isimmiş. Bu salınımlar rastgele ya da periyodik olabilirmiş.
Rezonans, 1602 yılında sarkaç ve müzik aletleri üzerine araştırmaları sonucunda, Galieo tarafından keşfedilmiş. Mühendisler rezonansı “genliğin sonsuza gitmesi” olarak açıklarmış.
Peki, Dünya Ana’nın kalp atışı hızlanırsa ne olur ya da olmaktaymış? Dünya tersine dönermiş. Yavaş yavaş da yok olurmuş. Dünya Ana aslında feryat ediyormuş: ‘ölüyorum, beni kurtarın!’
Bu esnada önce zaman hızlanır, 24 saatlik bir gün 16 saat veya daha kısa görünür olurmuş. Günler aylar yıllar ömür çabuk geçer olurmuş.
Bu arada güzel haberler, müjdeler de varmış. ‘Korku temelli kavramlar’, para ve zaman anlam ve önemini değiştirmekteymiş. Düşündüğümüz veya arzu etti-ğimiz şeyler hemen gerçekleşir hale gelebilirmiş. Sevgi ve korku temelli her şeyi de kendimize çekebilirmişiz. İşler çığırından çıkarken, dünya neredeyse tersine dönerken, insanlar para, korku ve hırs için dünyayı durma noktasına getirirken ancak ve ancak tek çıkış yolu varmış.
Ancak ve ancak eğer insanlık sevgiye ve Dünya Ana’nın ritmine rezone olursa dünya yok olmaktan kurtulacakmış. Sevgi evrendeki en güçlü en şifalı titreşimin sihirli koduymuş. Dünya Ana’ya, titreşim ve sevgiye, doğaya rezone olmanın ‘Şaman Davulu’ ile ne mi ilgisi varmış? Dünya Ana’nın ve insanın, kalp atış ritminin, ‘Şaman Davulu’ ile ne mi ilgisi varmış?
Ödenecek onca fatura, yapılacak onca iş, yarışılacak onca insan, alınacak onca unvan varken ‘Şaman Davulu’nun dünya ile ne ilgisi varmış?
Masalımız daha yeni başlıyor dostlar, rahat bir yere oturun şöyle…