Volkan Narcı, Gırgır ve Trol avcılığının denetimlerinin arttırılması, cezaların daha caydırıcı boyutlara getirilmesi, Marmara ve Adalar bölgesinde tekne boy sınırı getirilmesi ve bunu koruma, denetleme, yasaları uygulama sorumluluğu olan kurumun Adalar’da bulunması amacıyla change.org’da bir imza kampanyası başlattı.
İstanbul Boğazı bir biyolojik koridordur. Lüfer gibi birçok balık (dil, pisi, kalkan, palamut vb) bu biyolojik koridoru kullanarak Karadeniz’den Marmara denizine oradan Karadeniz’e konaklamak, üremek için göç halindedir. Bunu bilen - okyanusta avlanması gereken büyüklükteki - Gırgır ve Trol tekneleri her sonbahar Karadeniz’den geri göçe geçen lüferleri avlamak için bir huni ağzı gibi daralan Boğaz girişine en genişinden ağlarını atar, sonarların, radarlarının yardımıyla balığa kaçacak yer bırakmamacasına avlanırlar. Özellikle TC Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın harita 104 ile yasaklamış olduğu bölge olan Adalar’da bu talan her kış devam etmektedir. Lüfer, yok olmanın kıyısında olan balıklarımızdandır. Geçtiğimiz dönemde bu sucul hayatın devamı için getirilen kimi yasaklar hepimiz için umut verici birer adım oldu. Bununla birlikte, Türkiye’nin balığının %90’ını tutan Gırgır ve Trol teknelerinin bu yasaklara uymadıkları bugün tezgâhlarımızda endişesizce satılan boy altı lüfer balıklardan bellidir.
İstanbullular olarak dört yıldır tüm iyi niyetimizle herkesi yasaya uymaya, yasayı uygulatmaya davet ediyoruz. Sonuçta gene kaçak Gırgır ve Trol tekneleri arzu ettikleri gibi avlanabilmekte, yasak avları için ceza almadıkları gibi tebliğde arzu ettikleri değişiklikleri yaptırabilmekteler. Bu değerli deniz, bu fevkalade kırılgan sucul hayat inatla, ısrarla avlanacağım diyen, yasak tanımayan, yasağı delmek için her yolu deneyenlerin kullanımına bırakılamaz! 30 Aralık’ta patlayan fırtınanın ardından başta lüferler olmak üzere bütün balıklar yatak yerlerini terk edip Marmara’ya kaçmaya başlayınca balıkçı tekneleri de peşi sıra akın etti. Balıkçılar, Kumkapı ve Fenerbahçe’de mevzilenip vakit kaybetmeksizin "24 metre yasağı"na meydan okuyarak ağ atıp etrafı çevirdi. Ertesi gün de bu kez Gırgırlar Adalar’ın etrafındaki avlanmaya yasak bölgeye akın etti. 2/1 numaralı ticari amaçlı su ürünleri avcılığını düzenleyen tebliğe göre, 24 metreden sığ sularda ve çevirme ağlarıyla avcılığa kapatılan Adalar bölgesinde gırgır ve Trol ağlarıyla avcılık YASAKTIR. (...)
Kaçak avcılığın vurduğu tek canlı balıklar da değil. Adalar’ın etrafında hassas sualtı ekosistemi var. Gırgır ağları, bu ekosistem içinde oluşması yıllar süren mercan kolonilerini de geri dönüşü olmayan biçimde tahrip ediyor.
Adalar’da kesinlikle Sahil Güvenlik Bürosu konumlandırılması; Gırgır ve Trol teknelerinin ağlarına birkaç metre ara ile avcı bilgilerinin olması zorunluluğunun getirilmesi; Olta ve yerel balıkçılığın korunması; Marmara’da yaşamaya zorla dayanan su altı habitatının koruma altına alınması; Yasakların caydırıcı boyutlara getirilmesi; Marmara ve Adalar bölgesine gırgır ve trol tekne boylarında sınırlandırılma getirilmesi gerekmektedir. 50 metre boyunda okyanus avcılığı yapabilen milyon dolarlık teknelerin tek iç denizimiz, gölümüz olan Marmara’da ne işi vardır? Denizlerimiz müşterekimizdir. Sucul hayat bize çocuklarımızın emaneti, bizden sonra yine çocuklarımıza bırakacağımız tek oksijen ve yaşam kaynağımızdır.