Cuma, 03 Eylül 2021 20:57

Afganistan’dan kaçış

Ögeyi değerlendirin
(2 oy)

“Havaalanına ayağa kalkmadan adeta sürünerek yaklaştık. Ayağa kalkarsak Taliban sopayla vuruyor, ya da başımızın üstüne ateş ediyordu.

Bu arada ‘Sahipleriniz, efendileriniz Batılılar sizi terk etti’ diye bağırıyorlardı.

‘Lütfen karıma vurmayın, o bir kadın ve hasta’ diye yalvarıyordum. Eşim doktordur.  Taliban’ın 1996’daki ayrılışından sonra Parwan Tıp Fakültesine kabul edilen ilk kadındır. Yedi yaşındaki oğlum o kadar etkilendi ki, ‘Artık eve gidelim, Talibana oyuncak arabalarımı veririm, anneme babama vurmayın.’ diye ağlamaya başladı.

Umutsuz, kırık ve korku içinde 13 saat sonra gece yarısı evimize döndük. Tüm değerlerimi, kendime güven duygumu yitirdim. Ailenizin herkesin gözleri önünde dövülürken hissedilen çaresizlik duygusunu hiçbir kelime anlatamaz. Karım bir daha kaçışı denemek, o aşağılanmışlık, yalnızlık, terkedilmişlik duygusunu yeniden yaşamak istemiyor. ‘Taliban beni burada evimde gelip öldürsün daha iyi’ diyor” [1]

Bunlar yazılarında Batı değerlerini demokrasiyi, insan haklarını, kadınların parlamento seçimlerine katılmasını, kadınlar için miras haklarının önemini ele almış, incelemeler yapmış aynı zamanda profesyonel bir belgesel yapımcısı da olan Afgan’lı bir gazetecinin Kabil’den başarısız kaçış denemesi sırasında havaalanı yolunda iki çocuğu ve eşiyle birlikte yaşadıkları.

***

Amerika’nın (ABD) Afganistan’a “demokrasi getirmek” için sürdürdüğü savaş, 20 yıl sonra “İnsanlık trajedisi”yle sonuçlandı. ABD yenildi. Nedeni ve nasılı konusunda “Afganistan’da bir devletin yaşaması için gereken kurumlar yoktu.  ABD bu kurumları oluşturamadı.” yönünde bir görüş birliği var.

“Başarısız devletler ve kurumsallaşma” üzerine çalışan Ermeni kökenli Türk iktisatçı Daron Acemoğlu’na göre başarısızlığın nedeni “Tepeden inme” bir ulus oluşturulurken uygulanan “Önce devlet” yönteminin yanlışlığıydı. Böyle bir yöntem, Osmanlı ve Qin hanedanları gibi, ancak yerel güçlerle yaptığı işbirliğiyle sağlanan dengelerle ve ancak uzun bir dönemde gerçekleşebilirdi [2]

***

ABD’nin “Bir ulus oluştururken, tepeden inme, önce devlet” yöntemi, Vietnam, Irak ve Afganistan gibi “Ev sahibi” ülkelere “Demokrasi” getirirken kullandığı kontrgerilla (Counterinsurgency- COIN) Sahra Talimatnamesi (2006)’ine göre yürütülüyor. Talimatname, “Temizle, elinde tut ve yapılandır” temeline dayanıyor: Yani, ayaklanmacıları temizle, temizlenen bölgeleri elinde tut, yasal hükümeti kur, güvenlik güçlerini oluştur, ülke ekonomisini sağlamlaştır.”

Afganistan ve Irak’ta başlangıçta işe yarayan bu stratejinin işgal sonrası süreçte işe yaramadığı, bundan 8 yıl öncesinde bile görülebiliyordu. Çünkü talimatname ABD’nin “Ev sahibi ülke”lerde iktidarı ele geçirirken sadece Lawrence’i oynamasına elveriyordu. Yani ülkedeki yönetime karşı direnişçileri güçlendiriyor ve yeni bir hükümet kurulmasını sağlayabiliyordu. Ama işgal sonrası süreçte ülkenin varlığını sürdürmesi için gereken Batılı toplumsal yapılanmayı, “Başarılı” bir devletin varlığı için gereken kurumsallaşmayı sağlayamıyordu.

Örneğin, Afganistan’da “Halkı korumak” gibi bir amaç nasıl gerçekleştirilecekti?  Halk kimden korunacaktı? Taliban’dan mı, uyuşturucu trafiğinden mi, rüşvetçi güvenlik güçleri ve mahkemelerden mi? Hükümetteki daha güçlü etnik kabile reisinin diğer kabilelerine karşı öç alıcı uygulamalarından mı? Bu sorunların üstesinden gelmek askerlerin değil, yetiştirilmesi ve kullanılması yıllar süren sivil görevlilerin (belki) baş edebileceği işlerdi. Sonuç alıp alamayacağı belli olmayan böylesine büyük bir “Sosyal danışman” ordusunu askeri bir ordu gibi hazırda tutmak ise mümkün değildi.

Bu nedenle işgal sonrasında, devletin işlevini görmesi için gereken yerli polis ve güvenlik güçleri, etkin bir adalet sistemi ve bürokrasi oluşturulamadı. Üstelik uygulamada yerel hükümetle bir uyum da sağlanamadığı gibi, bu yapılanmayı sağlaması gereken o dönemin devlet başkanı Karzai için, böyle bir devlet yapılanması kendi ekonomik vurgunculuğu ve politik gücüne karşı da bir tehditti. ABD için sorunun kökeni Afganistan’daki Taliban, Karzai için ise kökü Pakistan’daki dış güçlerdi.[3],[4]

Karzai iktidardayken ABD yönetimi bu zorlukları bildiği için, Karzai’den sonra kendisiyle uyumlu çalışak “İyi adam” diye, ABD’de yetişmiş ve “Başarısız Devletleri sağlamlaştırmanın yolları” üzerine kitap yazmış ve Karzai’nin kabinesinde maliye bakanlığı yapmış Profesör Ashraf Gani’yi Başkan yaptı.  Gani 12 yıl önce yazdığı kitabının girişinde, “Dünyadaki ülkelerin yarısı piyasa temelli ekonomi ve demokrasilerle refah içinde yaşarken diğer yarısı sürünüyor” tespitini yaptıktan sonra, refaha ulaşmanın yollarını gösteriyor ve çözümün kurumsallaşmadan geçtiğini savunuyordu.[5] Oysa aynı Gani, 7 yıllık iktidarı (2014-2021) döneminde, kitaptaki önerilerini gerçekleştirmek bir yana, sonunda yolsuzluk batağına dönüşen Afganistan’ı Taliban’a bırakıp kaçarak canını zor kurtarabildi.

***

Batı’nın Vietnam’dan bu yana aynı yöntemleri kullanarak “İnsanlık trajedisi” ile biten aynı sonucu veren işgalleri, “Bilerek, kaos çıkarmak için” savlarını güçlendiriyor, ABD düşmanlığını körüklüyor, “Onlar”a güvensizliği arttırıyor, “Biz”i sıkılı yumruğa dönüştürüyor.

Oysa “İnsanlık trajedisi” ile biten başarısızlığın nedeni “Deccal” ülkelerde, başkanlarda, rüşvetçi yönetimlerde değil, “Kapitalist dünya ekonomik sistemi”nin yapısından kaynaklanıyor. Kapitalist sistem varlığını sürdürebilmek için, daha fazla üretmek, daha fazla tüketmek, harcayamayacağı fazla parayı borç vermek, faiz almak üzerine kurulu. Bu çarklar bir ülkenin içindeki insanlar ve kurumlarında da Uluslararası ilişkilerde de aynı kurallara göre, aynı şekilde çalışıyor, karmaşık bir yapı oluşturuyor.

***

Soğuk Savaş döneminde kapitalist sistemdeki sorunlara Batı’nın kendi kültürü içinde aranan çözümler, tüm dünyada “antiKomünist” oluşumlarla ortadan kaldırdı. Afganistanistan’dan Türkiye’ye kadar uzanan coğrafyada da “Yeşil Kuşak projesi” uygulandı. O ülkelerde Batı değerlerini önceleyen tüm siyasi ve kurumsal oluşumlar etkisizleştirildi. Yerlerine dini ve etnik ayrılıkları önceleyen “böl-yönet” yapıları geçirildi. Batı şimdi Yeşil Kuşak’daki o ülkelerde bir zamanlar yıktığı kurumları arıyor, tohumlarını atmaya çalışıyor (!). “İnsanlık trajedisi”yle biten sonuçlar alıyor.

***

Nasıl oluyor da ayağında ayakkabısı bile olmayan kalaşnikoflu Taliban, dünyanın en büyük silahlı gücü ABD’nin desteğindeki bir devleti yenebiliyor?

Çünkü Taliban, ABD’nin desteklediği kadrolara göre “dava”ya daha bağlı, daha yürekli, daha itaatkar ve her biri ortak yarar için kendini feda etmeye hazır militanlardan oluşuyor[6]. Tıpkı bir zamanlar Soğuk Savaş döneminde Batı kültürü içinde kapitalizmin ürünü eşitsizliklere karşı çözüm arayan Yeşil Kuşak projesiyle etkisizleştirilen “Devrimci”ler gibi. Ama Devrimcilerden farklı olarak, onlar çözümü Batı kültürü içinde değil, dini ve etnik kökenli ideolojilerde arayan, bir zamanlar Batı’dan beslenip eğitim almış, çok daha güçlü silahlı gruplar.

Soğuk Savaş sonrasında, ABD’nin devlet kurmaya çalıştığı, 2001’de Taliban’ı, 2003’te Saddam’ı deviren ilk nesil “antiKomünist” ideolojiyle donatılmış muhalif gruplar, bir süre sonra “Fedakar” olarak değil, “Dış güçlerin adamıı” olarak algılandı. Afganistan ve Irak’daki ABD varlığı, yenilenmiş bir “Biz” aidiyeti oluşturarak, yeni nesil örgütleri ortaya çıkardı. Soğuk Savaşın ilk nesil “antiKomünist” işbirlikçileri yerlerini, IŞİD, El-Kaide vs. ve nihayet “Yeni Taliban” gibi daha yakıcı, daha yıkıcı ikinci nesil terör örgütlerine bıraktı.

Şimdi ABD çekildi.

Artık “İslamcı” (?) örgütlere o ülkelerde aidiyet kazandıracak bir “Dış güç” yok. Varlıklarını sürdürebilmek için gereken yeni aidiyetlerini, diğer gruplara karşı kendisinin “En İslamcı” olduğunu kanıtlayarak bulacaklar.  Bu da Afganistan’da gruplar arası savaşı yaygınlaştıracak. Yeşil Kuşak’taki diğer ülkeleri etkileyerek, göçler, çatışmalar ve başka savaşlarla istikrarsızlaştıracak.

Büyükada, 3 Eylül 2021

 

[1]     Özetlendiği kaynak: https://www.yahoo.com/news/what-its-like-for-an-afghan-family-trying-to-make-it-to-the-kabul-international-airport-173444316.html

[2]     Why Nation-Building Failed in Afghanistan, Daron Acemoglu, Aug 20, 2021 https://www.project-syndicate.org/commentary/afghanistan-top-down-state-building-failed-again-by-daron-acemoglu-2021-08

[3]     The Limits of Counterinsurgency Doctrine in Afghanistan (Foreign Affairs, 5, 2013), Karl W. Eikenberry (Commanding General of the Combined Forces Command–Afghanistan from 2005 to 2007 and as U.S. Ambassador to Afghanistan from 2009 to 2011

[4]     Why Counterinsurgency Doesn't Work (Foreign Affairs, 2, 2015), James F. Jeffrey (U.S. Ambassador to Iraq, 2010-12 and to Turkey 2008-2010)

[5]     Fixing Failed States, A Framework for Rebuilding a Fractured World, Ashraf Ghani Clare Lockhart (2008)

[6]     “Üyelerinin büyük çoğunluğu yüksek düzeyde yurtseverlik, bağlılık, sözdinlerlik, yüreklilik ve duygudaşlık anlayışına sahip, başkalarına yardım etmeye ve ortak yarar için kendini feda etmeye hazır olan bir kabile, öteki kabilelere karşı üstünlük kazanır. Ve bu doğal seçim yoluyla olur.” Darwin, Charles (1871), İnsanın Türeyişi, Onur Kitapevi, 2016, Sh. 188.


Son değişiklik Pazartesi, 06 Eylül 2021 18:43
Yorum yapmak için oturum açın