Burçin Altınsay’ın 27 Ağustos 2021 tarihli Büyükada Rum Yetimhanesi toplantısında yaptığı konuşmanın tam metnini okurlarımızla paylaşıyoruz.
Merhaba saygıdeğer konuklar, hepinizi selamlıyorum.
Başta sayın Patrik Hazretleri olmak üzere, Laki Vingas’ın nezdinde Patrikhane makamına bizi davet ettikleri için teşekkür ederim. Bugün burada Yetimhane‘nin kurtarılması yolunda adımların atıldığını duymak gerçekten sevindirici.
Kıymetli Yetimhane yapımız arkamızda hala ayakta. Her ne kadar dimdik ayakta diyemesek de, hala dayanıyor. Çünkü iyi yapılmış yapılar dayanırlar, kalırlar. Bizler gideriz onlar kalır!
Ben Europa Nostra’yı temsilen buradayım. Bizim yetimhanenin korunması, yıkılmaktan kurtarılması sürecine dahlimiz 2018 yılında Europa Nostra Türkiye olarak Büyükada Rum Yetimhanesi yapısını Sayın Patrik’in icazeti ve UAB ve KMKD’nin destekleriyle Europa Nostra ve Avrupa Yatırım Bankası'nın ortak yürüttüğü Avrupa’nın 7 En Fazla Tehlike Altındaki Kültürel Miras Alanı programına aday göstermemizle ve Yetimhanenin bu listeye kabul edilmesiyle oldu.
Bizim bu girişimimiz, yıllardır pek çok kişi ve grup tarafından yetimhanenin kurtarılması için gösterilen çabalarla örülmüş bir tarihin içinde sadece küçük bir nokta. Bu tarih
90'lı yılların başında otel olarak kullanılmak üzere dönüştürülmesi ve bir nevi özelleştirilmesi projesine razı gelmeyen duyarlı vatandaşların, sivil toplum inisiyatiflerinin mücadelesiyle başlar. O zamanlardan beri bu benzersiz yapının kaybedilmemesi için çok fazla kişi çaba gösterdi. Bunların içinde özellikle Ulusal Ahşap Birliğini ve bu işe baş koyan Emine Erdoğmuş’u selamlamak isterim, kendisi henüz yapı çökmemişken, tahribat sadece basit çatı onarımlarıyla büyük ölçüde durdurulabilecekken bu önleyici müdahalelerin yapılması için çok uğraşmıştı. Koruma Kurulundan izinler de alınmış olmasına rağmen ne yazık ki bunlar gerçekleşemedi. Bu yapının geçmişinde zorlu bir sahiplik meselesi de oldu. Resmi sahipliğin de ötesinde korumak için gösterilen çabalara, verilen emeklere bakınca; aslında seveni çok Yetimhanenin, sahipleneni de çok. Bir bakıma çok sahipli bir yapı burası ve yalnız Rum cemaatinin, adalıların, İstanbulluların değil hepimizin ortak mirasımız. Dolayısıyla buraya gönül veren ve kıymet veren herkesin bu yapıda bir parça hakkı var ve aynı ölçüde de sorumluluğu var.
“7 Tehlike Altındaki Miras” listesi sürecine geri dönersek, listede yer aldıktan sonra her zaman yapıldığı bir misyon heyeti alanı ziyaret ediyor ve bir yol haritası çiziliyor. Yetimhane için de böyle oldu fakat, burada farklı olarak çökme risklerini ve acil olarak destekleme yöntemlerini çalışmak üzere önceden bir inşaat mühendisi uzman yollandı. Europa Nostra tarafından yollanan bu uzman, önerilerini de içeren bir rapor hazırladı. 2019 Mayıs ayında Europa Nostra ve Avrupa Yatırım Bankası uzmanlarından oluşan bir heyet buraya geldi, yapıyı yerinde incelediler. Bizler de bu misyon ziyaretini vesile ederek Laki Bey ile birlikte Yetimhane ile ilgilenmiş bütün kişileri, tarafları bir araya getirmek için çalıştık. Hem Patrikhanenin ev sahipliğinde ve burada adalılarla, Ada ve İstanbul yerel yönetimleriyle, Kültür Bakanlığı, Kültür Varlıkları Koruma Kurulları, Daire Başkanlığı ve ilgili Kurul üyelerinin, uzmanların, mimarların, sivil toplum temsilcilerinin, sürece katkısı olan kişilerin, Yetimhaneye gönül verenlerin katıldığı toplantılarda herkesin görüşleri derlenmiş oldu, heyete aktarıldı. Bu ziyaret sonrası bir yol haritası çizen, içinde önerilerin olduğu bir rapor hazırlandı ve 2019'un Temmuz ayında bu rapor yayınlandı.
Bu raporda vurgulanan önemli noktaları sıralamak isterim:
- Öncelikle halen çürümeye terk edilmiş durumda olduklarından, yapıları daha fazla bozulmaya karşı korumak için acil, önleyici, destekleme müdahaleleri ivedilikle tasarlanmalı, planlanmalı ve uygulanmalıdır. Daha önce yapılmış olan Teknik İnceleme raporunda (Nisan 2019) sunulan teknik değerlendirme ve teklifler, bu konuda yapılmış diğer çalışmalarla birlikte ön müdahalelerin uygulamalarının planlanmasında temel olarak kullanılabilir.
- Kurtarma projesinin ilk faaliyeti, Yetimhanenin gelecekteki kullanımı hakkında kesin bir konseptin geliştirilmesi olmalıdı Öncelikli düşünce, herhangi bir siyasi yaklaşımdan bağımsız olarak Yetimhaneyi Çevre Enstitüsü ve İnançlar Arası Diyalog Merkezine dönüştürmektir. Bununla birlikte, projenin uygulanabilirliğini sağlamak için ve ihtiyaç duyulacağı açık olan geliri elde edebilmek için bununla uyumlu farklı kullanımların da bir arada düşünülmesi gerekli olacaktır. Bütün paydaşların ve tarafların bu sürece katılımı hayati önem taşımaktadır.
Herhangi bir rehabilitasyon müdahalesini uygulamaya koymadan önce
- Bir Yönetim Birimi kurulmalı ve sonuç ürünün gelecekte ne kadar sürdürülebilir olacağını değerlendirmek için ve kapsamlı bir Yönetim/İş planı yapılmalıdır. Yönetim/İş Planı, temel olarak, kabul edilecek rehabilitasyonun tanımlanması ve tasarımının yanı sıra, inşaat, işletme ve bakım için gerekli yatırım maliyetlerinin analizinden oluşmalıdır. Risk analizi, inşaat ve diğer hizmetleri elde etme stratejisinin belirlenmesi ve proje uygulama planı ile ilgili çalışmalar da hazırlanmalıdır.
- Disiplinler arası bir ekip oluşturmak ve bu ekibe uluslararası uzmanların katılımı önemli bir gereklilik olmalıdır. Yetimhanenin konumu ve içinde bulunduğu çevre ve binanın özgül özellikleri nedeniyle, yasal olarak zorunlu olmamakla birlikte, uluslararası düzeyde oluşturulan standart prosedürleri izleyen, bir Çevresel Etki Değerlendirmesi yapılması tavsiye edilir, bu çalışma özellikle inşaat süreci için gereklidir.
- Projenin işletilmesi ve yönetimi yapı sahibinin sorumluluğunda olacaktır. Patrikhane, ana işleri finanse etmek ve projenin uygulanmasını yürütmek için gerekli fonları toplamaktan sorumlu olacaktır. Bu amaçla farklı niteliklerde olası uluslararası kaynaklar da araştırılmalıdır
Yapının 3 boyutlu taramalarının yapılarak rölöve çizimlerinin hazırlanması ile bir eşik atlanmış oluyor, destek ve katkıları için İBB ve Bimtaş’a teşekkür etmeliyiz. Bundan sonra acilen gerekli destekleme uygulamaları için yasal izinleri sağlamak kuşkusuz kolaylaşacaktır.
Evet Yetimhane eşi, benzeri olmayan bir yapıdır. Zihinlerdeki manevi yerinin büyüklüğü bir yana, benzersizliği her şeyin ötesinde ölçüsünden, büyüklüğünden gelir. Avrupa'nın o dönemden kalan en büyük, dünyanın ikinci en büyük ahşap konstrüksiyon ve yapısı olduğunu biliyoruz. Fakat yapım teknikleri açısından çok da sıra dışı bir yapı değildir, restorasyonu ile ilgili de büyük bir teknik zorluk yoktur aslında. Burada alışılagelmiş, basmakalıp bir restorasyon sürecinin dışında düşünülmelidir. Çünkü yapıda malzeme bozulmaları ve kayıpları çok fazla olduğu için genel geçer yaklaşımla büyük ölçüde bunların yeniden yapımı gerekli görülecektir. Bunu bir yenileme, bir ayağa kaldırma projesi gibi düşünülmemelidir. Bu bir mimari koruma meselesidir. Tıpkı farklı kullanım biçimlerini bir arada barındırabileceği gibi, farklı derecelerde restorasyon ve mimari koruma uygulamaları da tasarlanabilir. Örneğin bazı kısımları belki sadece belge olarak sergilenmek üzere olduğu gibi bırakılırken, bazı kısımları bütünlenebilir, bazı kısımları da kullanımlara göre yenilenebilir. Bu sürecin kendisi de bir öğretici bir atölye örneği olabilir. Yani çoklu fikirleri, görüşleri derleyerek kararlar üretilebilir. Yapının büyüklüğü idare etmeyi de zorlaştırır. Buna da herkesin katkısı olabilir, mutlaka olmalıdır.
Yetimhane çok kişinin maddi manevi hakkının olduğu, çok kişinin gönül verdiği kıymet verdiği bir yapıdır. Bu nedenlerle de herkesin katkısını alarak, herkesin de kullanımına açık, yaşantılara katılacak şekilde adalılara, İstanbullulara sunulmasını bekliyor, bunu umut ediyoruz.
Konuşmamı ICOMOS’un (Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi) bu sene için belirlediği tema ile bitirmek istiyorum. Bu tema “Complex Pasts/Diverse Futures” - “Karmaşık Geçmişler/Çeşitlilikleri Gözeten Gelecekler” olarak belirlendi. Yetimhane de geçmişi oldukça karmaşık olan ama bugün ve gelecekte de bütün çeşitlilikleri barındırabilecek gücü olan bir yer olarak bu temanın hayata geçirileceği bir örnek olabilir.
Teşekkür ederim.
Burçin ALTINSAY ÖZGÜNER– Europa Nostra Türkiye YK Başkanı
Açıklama:
Bilgilendirme etkinliği çerçevesinde Europa Nostra Türkiye’yi temsilen, kısa bir konuşma isteğiyle davet edilmemiz üzerine hazırlanmış olan bu metinde Yetimhanenin Avrupa’nın 7 En Fazla Tehlike Altındaki Kültürel Miras Alanı Listesi’ne girmesinden sonraki gelişmelerden bahsedilmiştir. Konuşmanın bağlamı ve süre sınırı bakımından adaylık sürecinin nasıl hazırlandığı anlatılmadığı gibi sürece çeşitli biçimlerde ve derecelerde katkısı olan kişilere yer verilememiş, sadece destek veren kurumların adı anılmıştır. Büyükada Rum Yetimhanesi Avrupa’nın 7 En Fazla Tehlike Altındaki Kültürel Miras Alanı Programı’na Europa Nostra Türkiye/Bizim Avrupa derneği tarafından kurum olarak aday gösterilmiştir, şahsi bir girişim değildir.