Perşembe, 02 Eylül 2021 22:55

Büyükada Rum Yetimhanesi’nin korunmasında bir eşik aşıldı mı?

Ögeyi değerlendirin
(0 oy)
Büyükada Rum Yetimhanesi’nin korunmasında bir eşik aşıldı mı? Fotoğraflar: Deniz Akkuş

İstanbul Rum Patrikhanesi 27 Ağustos Cuma günü Büyükada Rum Yetimhanesi bahçesinde bu dev tarihi binanın restorasyonu ile ilgili bir bilgilendirme toplantısı düzenledi. Büyükada Rum Yetimhanesi için yeni bir sayfa açılıyor diye duyurulan bu toplantıya Patrik Hazretlerinin yanısıra, T.C. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı, İBB yetkilileri, Adalar İlçesi Kaymakamı ve Belediye Başkanı, ayrıca kültürel miras konusunda çalışan sivil toplum kuruluşları temsilcileri, uzmanlar, adalılar ve medya mensupları katıldılar. ‘Yeni bir sayfa’ nitelemesi önemli; Yirminci Yüzyılın başlarından 1964’te kapatılana kadar yetimhane olarak işlev görmüş bu tarihi miras varlığının korunması konusunda uzunca bir süredir Patrikhane tarafında izlediğimiz hareketsizliğin değişeceği yönünde bir beklenti doğduğu açık.

Büyükada Rum Yetimhanesi, 1964 yılında dönemin azınlıklar politikasının sonucu olarak kapatılmasının ardından Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne geçirilmiş ve 2010 yılında mülkiyetinin tekrar Patrikhaneye iade edilmesine kadar geçen süre boyunca büyük bir sessizliğe bürünmüş ve bakımsız kalmıştı. 2010 yılında mülkiyeti İstanbul Rum Patrikhanesi’ne devredildiğinde tamamen ahşaptan yapılmış olan bu binadaki çürüme ileri safhalara erişmiş durumdaydı.

2010 yılında İstanbul’un Avrupa Kültür Başkenti olması ile birlikte İstanbul’un çok kültürlü ve çok dinli kültürel kimliğinin yeniden sahiplenilmesi yönünde ortaya çıkan olumlu hava Büyükada Rum Yetimhane’sinin de el birliği ile hayata yeniden kazandırılabileceği yönünde ortak bir angajmanı ortaya çıkartmıştı.  Ancak geçen süreçle birlikte Avrupa’nın en büyük, dünyanın da ikinci büyük ahşap yapısı olan bu tarihi yapının restore edilerek hafızasının korunması ve yeni kullanım işlevleri ile topluma kazandırılmasının kolay olmadığı ortaya çıktı.

Nitekim çalışmalar yakın zamana kadar o denli yavaş ilerlemekteydi ve binanın durumu o kadar endişe verici bir hale gelmişti ki Avrupa’nın önde gelen kültürel miras koruma derneği EuropaNostra, Türkiye Europa Nostrasının uğraşmasıyla, Yetimhane binasını 2018 yılında Avrupa’nın Yedi en Tehlikedeki Kültürel Miras Listesi’ne aldı.

Hatırlatmakta fayda var; adalardan ve İstanbul’dan bir çok sivil toplum kuruluşu, sanat kurumu, sanatçılar ve uzmanlar senelerdir Yetimhane binasını tüm hafızasıyla yıkılıp gitmekten alıkoymak için büyük gayret gösterdiler. Önce mülkiyetinin Rum Patrikanesi’ne iade edilmesi için verilen mücadele, ardından bu tarihi miras değerinin anlaşılması, hala hayatta olan yetimlerin tek tek bulunup görüşmelerle hatıralarının kayda alınması, Yetimhanenin kurum olarak Büyükada ve İstanbul tarihi içindeki yerinin araştırılması, binanın çöküş süreci ile birlikte fiziki varlıklarının kayda geçirilmeye çalışılması ve biran evvel korumaya alınması için ulusal ve uluslararası ölçekte yapılanlar… Yetimhane’yi sessizliğe sürükleyen hoşgörüsüzlük, hoyratlık ve de Celal Üster’in deyimiyle kayıtsızlık sarmalından kurtarmayı hedefleyen çabalamalar…  Büyükada Rum Yetimhanesi’nin nasıl yokolup gitmekten kurtarılacağı meselesi sivil toplumu hep meşgul etti.

2018 yılında, İstanbul Galata Rum Okulu’nda Hera Büyüktaşçıyan’ın küratörlüğünde gerçekleşen ‘206 Odalı Sessizlik: Büyükada Rum Yetimhanesi Üzerine Etüdler’ sergisi ve etkinlikleri izleyenlerine iki zıt hissi birden yaşatmıştı: hüzün ve umut. Osmanlı toplumundan devralınan çokkültürlü geçmişi simgeleyen miras varlıklarının karşılaştığı sayılmama ve değer verilmemenin hüznünün tanığı olmak bir taraftan, öbür taraftan kendisi de benzeri şekilde sahibine iade ve yeniden ayağa kalkma sürecinden geçmiş İstanbul Galata Rum Okulu’nda böyle bir hafıza çalışmasının yapılabiliyor olmasının yarattığı umut.

27 Ağustos Cuma günü Yetimhane bahçesinde yapılan toplantıda Büyükada Rum Yetimhanesinin restorasyonu projesinin koordinatörü Laki Vingas’ın verdiği bilgiler 2018’de yeşermiş ümidi beslemek bakımından önemliydi: binanın rölövesinin İBB BİMTAŞ tarafından üstlenilerek tamamlandığını ve binayı korumaya alacak geçici destekleme tedbirlerine ilişkin projenin de Koruma Kurulu’na yakında verileceğini öğrendik. Toplantı ertesinde, Kültürel Miras ve Koruma: Kimin için Ne için başlıklı Açık Radyo programımızdaki konuşmasında* Laki Vingas, teknik konulardaki ilerlemelerin yanısıra,  ‘evet buradayız, hep birlikte çözeceğiz’ iradesinin ortaya çıkmış olmasının da umutlanmamız için önemli olduğuna işaret etmekteydi; bir eşik aşılmış gibiydi.

Terkedilmişliğin bir kader olmadığını, gerek siyasi gerekse de toplumsal temelleri olan bu ‘kaderci’ kültür politikasının değiştirilebileceğini, evet, Yetimhane için ümit etmeyi sürdürmek önemli. Yetimhane kültür varlığını toplumsal hafızamızın ve yaşantımızın bir parçası haline getirerek bu değişimi başarmak mümkün. Bu da binanın geleceğinin ne olacağı ile yakından ilgili bir konu. Laki Vingas bir söyleşisinde farklı uzman ve sponsorların görüşlerinin binanın gelecekte yükleneceği işlevi belirleyeceğini söylüyordu. Sadece uzman ve sponsorlar mı, diye sormak gerekiyor. Yetimhane yıllarına ilişkin hafızanın korunması, adalar, İstanbul ve Türkiye Rum toplumunun hafızasının bir kesiti olarak yorumlanarak geleceğe aktarılması, öbür taraftan da bu varlığı topluma ve insanlığa yaşayan ve günümüz sorunlarına deva bir değer olarak kazandırmak, bütün bu beklentiler  ve zor sorular tüm çeşitliliği ile toplulukların katılımı olmadan karşılanabilir mi?

Büyükada Rum Yetimhanesini’nin restorasyonu ve yeniden işlevlendirilmesi süreci aslında öğrencilerin, adalıların, konuyla ilgilenenlerin ve tüm tarafların katılımı, öğrenme, birlikte yapım ve düşünmek için mükemmel bir fırsat sunuyor. Mimarlık, tasarım, restorasyon, tarih araştırmaları ve yönetim atölyeleri ile, yetimhanenin hafızasına ilişkin kültürel programlamalarla, bu varlık konuşmaya, seslenmeye başlayan bir değer haline dönüşmeye başlayabilir. Geçmişte yaşanmış çatışmalı ve sancılı süreçlerin geleceğe çok katmanlı bilgi dağarcığı ve öğrenilecek deneyimler olarak aktarılmasının yolu açılabilir.

Laki Vingas, Yetimhane’nin bahçesindeki okul binasını bu tür faaliyetler için biran evvel restore edip açmayı istediklerini söylerken katılımın önemine ilişkin benzeri bir hissi ima ediyordu belki. Katılımcı süreç kuşkusuz bir çok kurumla, sanat ve kültür aktörleriyle, karar vericilerle, sivil toplumla işbirliklerinin geliştirilmesine dayanıyor. İşte, 27 Ağustos’ta Yetimhane bahçesindeki toplantı, tüm paydaşları bir araya getirmesi ve Laki Vingas’ın dediği gibi bir ruh tamiratına birlikte girişilmeye başlanması bakımından ümit vericiydi. Hepimizin merak ettiği bundan sonraki sürecin, yani binaya verilecek işlevlerin ne olacağı, bunlara nasıl karar verileceği ve bu kararların restorasyon sürecini nasıl besleyeceği, etkileyeceği. Bu soruların cevaplarının meşakkatli ve zor arama, sorgulama ve müzakere süreçleri gerektirdiği açık. Bu sürecin uzmanlık bilgisine ve sponsorluk vizyonuna dayanan teknik ve finansal bir sorunsal perspektifinden ziyade (veya yanısıra) esas olarak toplumsal, siyasi ve hatta ekolojik boyutları ile ele alınması suretiyle Yetimhane’de gerçek bir dönüşümün kapısı aralanabilecek.

 

1 Eylül 2021
Açık Radyo’da yayınlanan “Büyükada Rum Yetimhanesi Geleceğe Ne Söyleyecek?” başlıklı programın podcastı:
https://acikradyo.com.tr/podcast/230197

 

 

Son değişiklik Cumartesi, 04 Eylül 2021 00:04
Yorum yapmak için oturum açın