Cuma, 01 Mayıs 2020 23:07

Merhaba

Ögeyi değerlendirin
(1 Oylayın)

Tanıyıp tanımadığım, yüreğimde canımda olan, yakınımdayken uzaklarda kalan, uzaktayken yakınlaşmasını bilen, kötünün iyisini yaşadığımız şu günlerde sesi ile, sanal yoldan yolladıkları moral takviyeleri ile, çiçeklerin güzelliği, şarkıların duygusallığı, videoların oyalaması ile karanlığa loşluk, endişeye umut veren gönül dostlarıma tüm güzel dileklerimle sarılıyorum.

Ne güzel sözdür “Merhaba” demek. Yalnız nezaket ve saygı ile alakalı kalmayıp, bu günlerde insanlığı yeşerten bir söz oldu “Merhaba” demek. Kaldı ki selam sabah Allah’ındır. Bir Merhaba, insanın tüm duygularını yumuşatır. Corona virüsü salgını ile ruhumuzun ve vicdanımızın yara aldığı, bedenimizin direncini kaybettiği şu zor günlerde bir “Merhaba”, “seni düşünüyorum, seni merak ediyorum, seni özlüyorum, seni seviyorum” demektir.

Karantina günlerinin bir müddet tüm yurtta yaş sınırı olmadan uygulanmasını öngörenlerdenim. Yaşadığım müddetçe imkânlar el verdiğince yaşlanmak ve ihtiyarlamak arasındaki o ince çizgiyi korumak gerektiğine inanırım. Hayatımızın bize ait olduğunu, onu harcamamamız gerektiğini öngören bir eğitim sistemi ile yetiştirilmiş olmayıp egomuzun yükselmediği, insan olma yolunda güzel adımlar atarken, bize günümüzü yaşatmayanı, her kim olursa olsun affetmiyorum. Hele sen, nereden geldiği açıkça söylenmeyen iğrenç virüs, sen bize ihtiyarlık yaşatmak istedin, çaresiz ve savunmasız kalan insanları öldürdün, vefat eden dostlarımızın cenazelerine bile katılamadık. Bununla da kalmayıp insanları birbirine düşüreceksin, değerlerimizi yıkacaksın, yakıp yıkacaksın dünyayı. Ama bir ışık belirecek, dünya insanı acılarına derman bulacak, sen ise o ışıkta yanıp kül olacaksın.

Karantina günlerine karşı isyan etmeyip itaat etmek zorundayız. Ya hastanelerde bir virüse karşı savaş verseydik, ya yenik düşseydik, ya elimiz kolumuz bağlı yakınlarımızdan sağlık haberi bekleseydik, ya sonu olmayan bir yara olsaydı, düşündünüz mü hiç? Derman bulunacak ama ne zaman?

Karantina kâbusu sardı hepimizi. Yalnızlık değil ama endişe bizi yıpratacak. Umudumuzu yitirmedik, ufuktan bir güneş doğacak yarınlara.

Günler nasıl geçiyor? Ben yepyeni bir dünya görüyorum. Kötülüklerin artacağı, iyiliklerin parlayacağı bir dünya olacak. Karanlıkların içinden ışıklar içinde belirecek bir kapı ve biz iyiyi ve doğruyu seçme içgüdümüz ile sanırım görüşümüz ve kararlarımızda da değişiklikler yaşayacağız. Metamorfoz mu olacak? Ben kendimi buna mı hazırlıyorum? Öyle bir duygu var içimde. Hayatı daha mı kolaya alacağız? Yoksa bize sunduklarını mı kolaylıkla kabulleneceğiz? Sahip olduğumuz şeylerin, gönül verdiklerimizin kıymetini daha çok anlayacağız, bir başka bağlanacağız birbirimize.

Aylar geçiyor. Ev hayatı beni dinlendirir. Yapılacak bunca iş varken sıkılmamaya gayret etmeli, yeter ki huzur ve mutluluk olsun. Güzel hatıralar veya anlaşan insanlarla paylaşılan bir yuva olsun. Çocuklarımıza bir değil birkaç hobi aşılamanın ne derece önemli olduğunu umarım ebeveynler daha çok anladılar. Sürüncemede kalan işler, kitaplar, kendimize harcamaya vakit bulamadığımız zaman, denemek istediğimiz projeler, düşünceler, anılar, değerlendirmeler, yüreğimizdeki sevgi ve yaralar bile bize destek olacaktır.

Gelelim ebru çalışmalarıma. Birkaç oyalayıcı ebrulama dışında zaman ayırmadım çünkü içimi kemiren bir duygu var. Ben evde güvende sayılırım ama gençler hayatın içinde ve daha çok risk altındalar. Dünya çaresiz ve vicdansızlık da hüküm sürerken bana keyif veren şeylere el uzatamıyorum. Oysa bahar aylarında kumaş boyayacaktık atölyede. İçimdeki endişe, zaman zaman kızgınlığa dönüşüyor, isteksizlik sarıyor ve işte o anda biraz müzik imdadıma yetişiyor veya en çok mutluluk veren de telefonun sesi oluyor.

Bir bekleyiş içindeyim oysa bekletilmeyi ve bekletmeyi sevmem. Ne beklediğimi de tam olarak bilmiyorum. Hayal değil ama değişik bir duygu var içimde. Ben sanaldan da bıktım usandım, sosyalliği seviyorum, doğayı, doğal olmayı özledim. Kokulara, renklere hayatın sıcaklığına doya doya sarılmak istiyorum, sevdiklerime kavuşmak istiyorum.

Umudumu yitirmedim. Keşke bu virüsün üretilmiş ve mutasyona uğratılmış olduğu fikrini zihnimden atabilsem, keşke bir ütopya uğruna milyonlarca günahsız insanın acımasızca yok edildiğine inanmasam. Allah’ın bilime bir ışık tutmasını ve bu korkunç virüse bir çare, bir ilaç, bir aşı bulunması için dua ediyorum.

Aileme, tüm sevdiklerime ve bütün dünyaya sağlık ve sabır diliyorum. Yakın zamanda “Merhaba hayat” demeyi bekliyorum.

Son değişiklik Pazartesi, 04 Mayıs 2020 02:15
Yorum yapmak için oturum açın