Aşı, hastalıklara karşı bağışıklık sağlama amacıyla insan veya hayvan vücuduna verilen zayıflatılmış hastalık etkeni, hastalık etkeninin parçaları veya salgıları ile oluşturulan çözeltidir. Bakteri, virüs ya da hastalık etkenine karşı vücudun bağışıklık sisteminin hazırlık yapması ve etkenin kendisiyle karşılaştığında hızla savaşması amaçlanmaktadır.
Burada bağışıklık sistemi devreye giriyor. Hastalık etkeni ile ilk kez karşılaşan kişinin bağışıklık sistemi yabancı/zararlı olarak gördüğü bu antijene (burada COVID-19 virüsüne ait proteinler) karşı antikor oluşturuyor. Bu antikor, bu antijene karşı ilk kez oluştuğunda (yani aşılamanın temel amacına ulaşıldığında) hafıza sisteminde yerini alarak tekrar aynı etkenle karşılaştığında çok daha hızlı ve çok daha fazla sayıda antikor oluşturabiliyor.
Aslında aşı geliştirmek oldukça uzun ve meşakkatli bir iş. Bir aşının güvenli bir şekilde yaygın olarak uygulanabilmesi için önce hayvan çalışmalarını tamamlaması, ardından giderek artan sayıda kişinin katıldığı üç farklı fazda (aşamada) klinik çalışma yapılması gerekiyor. Tüm bu çalışmaların ortak amacı kaş yapayım derken göz çıkarmamak. Üretilecek aşı kişiyi karşılaşabileceği hastalık etkeninden korumak için yapılacağı için zaten hastalığı olan kişilere tedavi seçeneği sunma amaçlı ilaç araştırmalarından daha titiz bir süreçten geçmesi zorunlu.
Çünkü, sağlam ve sağlıklı bir kişiye aşı uygulandığında en önemli iki hedeften birincisi aşının güvenliliği yani beklenmeyen ve istenmeyen bir olumsuz etkiye yol açmamak. Hele de her ne kadar yüksek bulaşıcılığa sahip olsa da COVID-19 adı verilen koronavirüs ile karşılaşan kişilerin nerdeyse %80’inde herhangi bir hastalık belirtisi olmayabilirken.
İkincisi ise etkililik. Yapılan aşının, özellikle de hastalığı daha ağır geçirmesi öngörülen 65 yaş üstü, ya da hipertansiyon, diyabet, solunum sistemi hastalığı olan (astım, KOAH, vs.) bağışıklık eksikliği gibi ek bir risk etmeni olan kişilerde %100’e yakın koruyucu olması hedefleniyor. Hedef yüksek ama örneğin bu yılki grip aşısının koruyuculuğu yaklaşık %45.
Klinik Çalışma Fazları
Klinik çalışma fazlarına biraz daha yakından bakalım:
Faz I çalışma: güvenliliğin ölçüldüğü çalışma. Küçük bir grup sağlıklı gönüllüde en yüksek bağışıklık yanıtının (etkinin) ciddi yan etkiye yol açmayacak olası en düşük dozla görülebileceği doz hesaplama çalışması. Bu doz netleştikten sonra ikinci faz çalışmaya geçilir.
Faz II çalışma: Aşı yapılması planlanan hedef kitleyi temsil edecek kişilerde aşının etkisinin araştırılması. Bu çalışmaya genellikle yüzlerce kişi, daha geniş yaş grubundan ve farklı sağlık durumu olanlardan dahil edilmeye çalışılır.
Faz III çalışma: Aşı adayı bu kez binlerce kişiye uygulanarak “doğal hastalık koşulları” sırasında ve hedef hastalık etkeni ile karşılaşma olasılığının yüksek olduğu bir sırada verilerek aşı uygulamasının uygulamaya dahil edilen kişilerde hastalık oluşma olasılığını azaltıp azaltmadığına bakılır. Bu fazda genellikle bir kontrol grubu da oluşturularak iki grup arasındaki farka bakılır.
Her üç faz çalışması da tamamlanıp ulaşılmak istenen sonuca ulaşıldıktan sonra ruhsatlanma/onaylanma süreci ve gerekli izinler alındıktan sonra büyük miktarlarda üretim süreci başlar.
Bugüne kadar en kısa sürede üretilen aşının üretimi 5 yılı bulmuş durumda. Süreçleri grafik üzerine yerleştirirsek:
Aşı Adayları
Tüm aşı adayları (DSÖ aşı adayı listesinde yer alan ve sayısı yaklaşık 80’i bulan tüm aşı adayları farklı yöntemlerle aşılanan kişide COVID-19’a karşı bağışıklık yani koruma oluşturmayı amaçlıyor.
Halen COVID-19 için yedi aşı adayı insanların katıldığı klinik çalışma aşamasına gelmiş bulunuyor.
AD5-NCOV
Bu aşı adayı insanların yer aldığı klinik çalışma safhasına ilk gelen. Çin merkezli biyoteknoloji firması CanSino Biologics ve Çin ordusunun ortak ürünü. Halen Faz II çalışması devam ediyor ve 6 ay içinde sonlanarak Faz III çalışmaya geçilmesi planlanıyor. Etkililikle ilgili sonuçların 2021 başında belli olması bekleniyor. Aşıda COVID-19 diken proteininin (spike-S) DNA’sı adenovirüs (zararsız taşıyıcı virüs) ile vücuda verilerek kişinin bağışıklık sisteminin S proteinine karşı antikor geliştirmesi hedefleniyor.
CHADOX1
İngiltere’deki bilim insanlarınca geliştirilen CHADOX1 kullanılan teknik açısından AD5-NCOV aşı adayına benziyor. Halen FazI/II aşmasında. Oxford Üniversitesi’nin aşısı olarak da adlandırılan bu aşı adayı Eylül ayına kadar bir milyon doz aşı üretimi için Hindistan’daki Hindistan Serum Endüstrisi ile anlaşmış durumda. Normal şartlarda çalışma takvimine göre klinik çalışmaların tamamlanması Mayıs 2021 olarak gözüküyor. 30 Nisan 2020 tarihinde Astra Zeneca firması Oxford grubuyla ortaklık kararı aldığını açıkladı.
INO-4800
ABD kökenli biyoteknoloji firması Inovio Pharmaceuticals tarafından geliştirilmekte olan INO-4800 halen Faz I klinik çalışma aşamasında. Faz I çalışmanın 2021 ilk yarısında (yaklaşık 1 sene içinde) tamamlanması planlanıyor. Bu aşı çalışmasını destekleyenler arasında Hindistan ve Norveç hükümetlerinin ortaklığında kurulan Epidemi Hazırlık Koalisyonu, Bill ve Melinda Gates Vakfı ve başka kuruluşlar da yer almakta. Bu aşının da mekanizması virüs DNA parçasını vücuda vererek bağışıklık sistemini harekete geçirmek.
İNAKTİVE ÇİN AŞI ADAYI
Bu aşı adayı Çin’de yer alan lokal bir ilaç firması tarafından geliştiriliyor ve Nisan sonunda Faz II aşamasına geçmiş bulunuyor. İnaktive edilmiş koronavirüs içerdiği belirtilen aşının yaklaşık bir yıl içinde klinik çalışmalarının sonlanması planlanıyor.
PICOVACC
Çin’de geliştirilen bir diğer aşı adayı. Aşıyı geliştirmekte olan özel biyoteknoloji firması Sinovac. Halen Faz I/II çalışması devam eden bu aşı adayı da inaktive koronavirüs içeriyor.
BNT162
Alman BioNTech ve Amerikan ilaç devi Pfizer ortaklığında geliştirilen BT 162 mRNA* konseptine sahip 4 aşı adayından biri. Bu aşı adayının Faz I/II çalışmaları Almanya’da başlamak üzere ve A.B.D.’de de klinik çalışmalarının yapılması planlanıyor. Aşının hedefi vücudun kendi hücrelerinin coronavirus spike (diken) proteinini sentezleyip buna karşı bağışıklık geliştirmesi. BT162’nin ilk çalışmalarının da bir yıl içinde tamamlanması bekleniyor.
*mRNA: mesajcı RNA, sentezlenecek proteinin aminoasit dizisine (yapı taşları) karşılık gelen kimyasal şifreyi taşıyan molekül. mRNA, DNA’dan kalıp yoluyla sentezlenir ve proteinin sentezleneceği bölgeye protein kodlayıcı bilgiyi taşır.
MRNA-1273
ABD kökenli 10 yıllık geçmişi olan biyoteknoloji firması Moderna tarafından geliştirilen mRNA-1273 kullanıyor. BNT162 gibi bir mRNA aşısı olan mRNA1273 ABD hükümeti ve Ulusal Sağlık Enstitüsü tarafından destekleniyor. Halen Faz I çalışmaları devam eden aşı adayının bir kaç ay içinde Faz II çalışmalarına başlaması bekleniyor.
Belirtmek lazım ki mRNA temelli aşılar daha önce denenmemiş ve radikal bir yöntem, o nedenle şu anki krizde ne kadar başarılı olacağını bilmiyoruz.
Akla gelen bazı sorular...
Bir kez aşılama ömür boyu bağışıklık sağlayacak mı?
Aşının düzenli olarak (örneğin grip aşısında olduğu gibi her yıl) tekrarlanması gerekecek mi?
Aşı(lar)nın en kısa sürede tüm onay süreçlerini geçtiği varsayılsa bile bu kadar bulaşıcı bir virüste toplumun %60-70’inde bağışıklık gelişmesi ve hastalığın bulaşının yavaşlatılıp mümkünse ortadan kaldırılması için tüm dünya nüfusunun aşılanması (8 milyara yakın kişi) belki de birden fazla kez aşı yapılması için üretim/dağıtım planları nasıl olacak?
Aşı nasıl saklanacak? Geleneksel yöntemlerle hazırlanan aşılar -4 derecede (soğuk zincir) saklanırken bazı aşı adayları DNA ve RNA içerdikleri için -80 derecede saklanmaları gerekebilir. Tüm dünya nüfusunun aşılanması planlandığında lojistik planlamalar bu tür bir saklama için ne kadar gerçekçi olacak?
Referanslar:
https://www.klimik.org.tr/2018/09/02/asi-nedir-ne-ise-yarar-asiya-karsi-olunabilir-mi/
https://www.gatesnotes.com/Health/What-you-need-to-know-about-the-COVID-19-vaccine
https://tr.wikipedia.org/wiki/Mesajc%C4%B1_RNA