Sayı 179 - Mayıs 2020

Sayı 179 - Mayıs 2020

Normale dönmek mi?

Adalar’ın normale dönmesi? Kabusa dönmek. Ne yapabiliriz? Yan gelip yattığımız bugünlerden kabusa dönmeyi beklemek yerine, dönüş seferberliğini örgütlemek.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca nisanın son günlerinde C-19 salgınının Türkiye’de pik noktasına ulaştığını açıkladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ekonomiden ve turizmden sorumlu bakanlar da halihazırdaki sıkı önlemlerin Ramazan Bayramı sonrası gevşetilebileceğini ve buna yönelik hazırlıklar yaptıklarını söylediler.
Aslında aşı geliştirmek oldukça uzun ve meşakkatli bir iş. Bir aşının güvenli bir şekilde yaygın olarak uygulanabilmesi için önce hayvan çalışmalarını tamamlaması, ardından giderek artan sayıda kişinin katıldığı üç farklı fazda (aşamada) klinik çalışma yapılması gerekiyor.
Bu yazı dizisinin ilk bölümünde salgınlarda kullanılan modellemelere, bu modellerdeki parametrelere bakacağız. Dizinin ikinci bölümünde de bugünlerde etkileri iyice görülmeye başlayan önlemlerin modelleri nasıl etkilediğini, ikinci, üçüncü dalgaları inceleyeceğiz.
Yaşadığımız felaketin raf ömrü var. Sorun, sokağa çıktığımızda tüketim tercihlerimizin ne olacağı. Dünya sağlığına en büyük tehdit, kitle manipülasyonuna açık davet, belki de aile sofralarının dağılmasıydı. Bu süreçte yaşayabildiğimiz telaşsız sofralara geri dönebilecek miyiz? Neyi var edeceğimiz, neleri tarihe gömeceğimiz, bize bağlı.
Olağanüstü bir süreç geçiriyoruz. Hem devlet hem de yerel yönetim olarak aldığımız öncü tedbirler sayesinde bugüne kadar Bozcaada’ya bu salgın bulaşmadı. Bununla birlikte son günlerde vaka sayılarındaki artış hızının düşmesinin bir rehavet getirmemesi gerektiğini düşünüyorum.
Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Ateş Kara (A.K.), 1 Mayıs günü Bozcaada TV’nin (B.T.) konuğu oldu. Programa Bozcaada Belediye Başkanı (B.B.) Dr. Hakan Can Yılmaz da katıldı. Söyleşinin Ateş Kara ağırlıklı bölümünü, İstanbul Adaları için çok sayıda öneriyi de barındırdığı için yayımlıyoruz:
Konunun biz Adalıları en fazla ilgilendiren kısmı, sanırım adalarda sürecin uygulama ve özgün koşullara göre çözüm üretme tarafı. Komşuda ana kararlar merkezi hükümet tarafından alınıyor ve kriz yönetimi uygulanıyor.
İstanbul’un yanı başındaki Adalar, tarihte İstanbul’u etkisi alan kolera, veba, tifo gibi salgınlarda sığınılan başlıca yerlerden biri olmuş. Dünyayı ve Avrupa’yı kırıp geçiren veba salgınlarından, İstanbul da çok büyük ölçüde etkilenmiş.
Covid-19 salgını bütün ülkelerde insanların ilgi merkezlerini de değiştirdi. Virüs ve salgına ilgili gelişmelere ilişkin haberler ve konuya ilişkin bilimsel yaklaşımlar pek çok insanın merak odağına oturdu. Bu kapsamda tarihte yaşanmış benzer salgınlara ilişkin değerlendirmeler de öne çıkıyor. Tarihin en büyük salgınlarından sayılan Kara Veba salgınına ilişkin olarak Mustafa Özmat…
Bayram tatillerinde iskelelerde ezilenlerin bayılanların olduğunu gördük, çok yakın bir zamanda. Vapur sayısını azaltmak bir çözüm değil, tam tersine daha büyük bir risk. Peki ne yapılabilir? Bu verili duruma bakarak "hiç bir çare yok, ne başımıza geldiyse razı olmalıyız" mı diyeceğiz? Geçtiğimiz yıllarda yaptığımız tam anlamıyla buydu.
Covid-19 Salgınında Adalar’da neler yaşanıyor? Hangi tedbirler alındı? Neler yapılması gerekiyor? Eksiklikler nasıl giderilebilir? Sorunlara nasıl yaklaşılmalı?
Elbette yaşamak birinci önceliğimiz ama bunca yıldır üzerine titrediğimiz dayanışma, adalet, eşitlik duygularımız ne oluyor? Yarın olursa eğer, bugün ısrarla öne sürdüğümüz “sokağa çıkma yasağı” çağrılarımızı, kimileri çok güzel kullanmayacaklar mı? Karşı çıkarsak eğer, toplum, 2020 Mart, Nisan günlerinde... diye hatırlamayacak mı?
Covid-19 salgın süreci devam ediyor. Evde kapalı kalma durumunun dördüncü haftasını bitirdik. İyimser siyasi açıklamalar var ama gerçekçi akademik yorumlar bu sürecin Haziran sonuna kadar devam edeceğini, hafiflese bile gelecek yıl mutasyon görmüş yeni dalgalarla beraber 1-2 yıl süreceğini söylüyor.
Valla bilemiyorum, başka bir hastalık için bu kadar şarkı, şiir, karikatür, parodi v.s. yapılmış mıydı bu güne kadar? İnsanların hayal gücü dorukta... Uzaylı saldırısı bile diyen var valla. Uzaydan bütün dünyayı savaşsız mavaşsız kırıp geçirecek minicik bir şey gönderdiler.
Aileme, tüm sevdiklerime ve bütün dünyaya sağlık ve sabır diliyorum. Yakın zamanda “Merhaba hayat” demeyi bekliyorum.
Bir vapur düdüğü yankılandı, hemen ardından bir diğeri. Büyükada'dan kalkan Şehir Hatları vapuru ağır ağır uzaklaşırken bacasından çıkan duman asılı kaldı o griliğin içinde. Yanaşan emektar meslektaşı vapura yol verirken selamlaştılar.
Hikayeye göre bir metropolit bir gemiyle bir yerden bir yere gitmektedir. Gemide köylülerin kendi aralarındaki konuşmalarından yakındaki bir adada üç adamın nefislerini arındırmaya çalıştıklarını ve tüm insanlık için Allah'a dua edip durduklarını duyunca onları tanımak ister ve bir şekilde adaya iner.