Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun kararı ile 1984 yılında SİT Alanı ilan edilmiş olan Adalar’ın bilindiği gibi yeni Koruma Amaçlı İmar Planları hazırlanmış bulunmakta. Önce İBB tarafından 1/5000 ölçekli planlar hazırlandı ve 2011 yılında yürürlüğe girdi. Ardından 1/1000 ölçekli planlar Adalar Belediyesi tarafından hazırlattırıldı ve Koruma Kurulu’nda hâlihazırda incelemede. Buna mukabil, söz konusu planlar ile ilgili kamuoyu tarafından ulaşılabilen bilgiler sınırlı. 1/5000 ölçekli planı okumak mümkün buna karşılık uygulama adımlarını gösteren 1/1000’lik planlara erişim mümkün değil.
Bu noktada sormamız gerekiyor: Adaların kültürel ve doğal miras değerlerinin korunmasını sağlayacak bu planlar konusunda neden kamuoyunun bilgiye erişimi sağlanmıyor? Adalar planları koruma vizyonu toplumun tüm kesimleri tarafından araştırılarak ve tartışılarak ortaya çıkarıldığı bir katılımcı süreçle elde edilmiş değil. Adalara ilişkin koruma vizyon ve hedefleri, eylem adımları ne olacak meselesi gerçek ve etkin bir şekilde katılımcı bir süreçle aranmamış. Adalar Belediyesi, Koruma Amaçlı İmar Planları’nı yaparken süreci katılıma açmayarak aslında Adalıların katkılarından yararlanamamakta ve planın başarısını gölgelemekte.
Belediye, daha ziyade kentsel gelişim alanları için yapılan tipik imar planlaması süreci gibi yaklaşmış konuya. Oysa Adalar gibi, koruma meselesinin önceliğe sahip olduğu sit alanları için yapılan planların rutin imar planlaması usul ve mantığına göre yapılmaması gerektiği açık. Katılım sayesinde koruma gibi zor, kamusal perspektif ve yatırım gerektiren bir alanda paydaşların konuyu sahiplenmeleri, sorumluluk almaları ve konunun takipçisi olmaları sağlanabiliyor. Sit alanları, adı üstünde, korunması gereken yerler ve Koruma Amaçlı İmar Planlarının temel işlevi bu koruma beklentisinin koruma alanındaki tüm sosyal, ekonomik, demografik, faktörlerin yarattığı dinamikleri de gözeterek nasıl sağlanacağına dair bir perspektif sunmasıdır. Bu bakımdan Adalar Koruma Amaçlı İmar Planı’ndan beklenen, sürdürülebilir bir koruma pratiğinin, yaşayanlarının refahını yükselterek, ziyaretçi ve kullanıcıları için daha kaliteli deneyim imkanı sunarak nasıl hayata geçirileceğine dair bir vizyon ortaya koymasıdır. Bu vizyon ise en geniş katılımla geliştirilir ve hayata geçirilir.
Peki, Adalar Planları hangi vizyonu ortaya koymakta?
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Planlama Müdürlüğü tarafından 2007 yılında hazırlanıp 2011’de yürürlüğe giren 1/5000 ölçekli Adalar Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı, ‘ilçenin nazım planın biran önce hazırlanarak bölgedeki yapılaşmanın kontrol altına alınması ve koruma kullanma dengesinin sağlanması zaruridir’ demekte. Koruma kullanma dengesi şöyle izah edilmekte: ‘Hızla değişen yaşam koşuları, hızlı kentleşme, nüfus artışı ve teknik gelişmelerle birlikte doğal ve kültürel varlıkların korunması, bakımı ve günümüz yaşamı ile bütünleştirilerek kullanılabilmesini sağlamak.’ 2007 yılında hazırlanan Planın vizyonu bu: Adaların doğal ve kültürel değerlerini kullanarak yaşatalım, kullanarak koruyalım. Çok geniş bir tanımlama; çekileceği yöne göre doğruluğu ve etkinliği belirlenecek muğlaklıkta. Planın doğal ve kültürel varlıkların korunması ve kullanılarak yaşatılması amacını nasıl sağlamayı düşündüğünü, yani vizyonun ete kemiğe kavuşmuş halini, II. Derece Doğal Sit alanlarındaki kararına baktığımızda anlıyoruz.
Yapılaşma tehdidi karşısında zayıf halka gibi görülen doğal sit kapsamındaki 2-b alanlarında kullanım olarak ‘Rekreasyon Amaçlı Günübirlik Tesisler’ tanımlanmakta ve böylelikle buraların yapılaşmasının önüne geçilerek, günübirlik turizm kullanımı sayesinde bu alanların korunacağı düşünülmekte. Adalar Koruma Amaçlı Planı Adaların tüm orman dışı arazilerinin kullanım tanımlarını yaparak koruma beklentisinin sağlanacağını düşünüyor. (Planlarla ilgili ayrıntılı bir değerlendirmeyi ayrı bir yazıya bırakıyorum.) Konut alanları (düşük, orta ve yüksek yoğunluklu), konut+ticaret, turizm, kentsel sosyal donatı, açık ve yeşil alanlar, tematik alanlar, askeri alanlar, aynen korunacak alanlar ve özel koşullu alanlar, hepsi haritalarda ayrı lejand renk/desenleri ile işaretlenerek yerleri itibarıyla sabitleniyor. Maksat yapılaşmanın saldırabileceği tüm ‘boş’ alanları bir takım kullanımlarla tarifleyerek yapılaşmaya kapatmak ve bu sayede de Adaların kültür mirasını ‘korumak’.
Ancak burada, plan hazırlık sürecindeki katılıma kapalılıkta olduğu gibi, tipik yapılaşma odaklı imar planlaması yaklaşımından öteye geçilemediği görülüyor. Adaların korunması fiziki olarak tanımlı, hektarı belli alanlar ve bu alanlara yüklenen işlevler üzerinden şekilleniyor. İBB ve İlçe Belediyesi yaklaşımında, plan demek, arazi kullanım kararları üretmek demek. Bu kararları üretirken de yine enteresan bir durum söz konusu: aynen erken modern dönemde sanayi alanları, konut alanları, konut+ticaret, merkezi iş alanları şeklinde kenti işlevlerine göre parçalara ayırarak planlayan yaklaşım burada da karşımıza çıkıyor. Adaların fiziki alanı tematik parklar, konut alanları, orman alanları, kıyı alanları... olarak birbirinden ayrı alanlar olarak tanımlanıyor ve düzenleniyor. Burada karşımıza çıkan artık terkedilmiş olan erken modernleşme dönemi arazi-odaklı planlama yaklaşımıdır; oysa beklentimiz koruma-odaklı bir plan yaklaşımıdır. Mevcut plan Adaların korunarak değerlerinin geleceğe taşınması sorumluluğunu yerine getirmek beklentisinin uzağına düşmektedir. Bu şekilde geçtiği takdirde bu plan hâlihazırda yönetilemeyen ziyaretçi akınına tematik parklar gibi yeni bir adres göstererek mevcut kaosu derinleştirmenin ötesine gidemeyecektir. (Diğer sakıncalı başlıklara burada değinmedim).
Yazının başlığını “Dünya Mirası Adaylığı Bir Koruma Vizyonudur” diye koyarken Adalar için bir 21. yüzyıl koruma planının nasıl yapılabileceğinin ipucu verilmekte. Adaların koruma odaklı plan hedefi UNESCO Dünya Miras Listesi’ne girmek olmalıdır. Bunun için Adaların üstün evrensel değerlere sahip olduğunun, bunları korumaya ilişkin yönetim planları yapılacağının ve arazi kullanım kararlarının da koruma-odaklı ilkeler çerçevesinde mikro-ölçekte ve sürekli bir şekilde, ihtiyaç ortaya çıktıkça, verileceğinin ilan edilmesi beklenir. Adalar Belediyesi’nden beklenen bu ve benzeri fikirleri çalışması ve tartışmaya açmasıdır.