Pazar, 10 Eylül 2017 20:57

DOSYA: Adalar Kent Konseyi Mimarlık ve Şehircilik Çalışma Grubu raporu

Ögeyi değerlendirin
(0 oy)
DOSYA: Adalar Kent Konseyi Mimarlık ve Şehircilik Çalışma Grubu raporu Görsel: Adalar Müzesi Arşivi

ADALAR KENT KONSEYİ

MİMARLIK VE ŞEHİRCİLİK ÇALIŞMA GRUBU

ADALAR KORUMA AMAÇLI İMAR PLANLARI (1/5000 – 1/1000) İLE İLGİLİ

DEĞERLENDİRME RAPORU

 

SÜRECE DAİR

Koruma Kurulu kararı ile 1984 yılında SİT Alanı ilan edilmiş olan Adalar'ın Koruma Amaçlı İmar Planları hazırlanmış bulunmakta. Önce İBB tarafından 1:5000 ölçekli planlar hazırlandı, 2011 yılında yürürlüğe girdi. Ardından 1:1000 ölçekli planlar Adalar Belediyesi tarafından hazırlattırıldı ve Koruma Kurulu'na sunuldu. 1:1000 Adalar Kentsel Sit Alanları Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı halihazırda İstanbul V numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından incelenmekte. 1:1000 ölçekli plan askıya çıkmadan önce, Koruma Kurulu’nda incelenmekte iken, İlçe Belediyesi’nden sivil toplum kuruluşlarının ve ilgili sivil paydaşların plana ilişkin bilgilenmelerini ve görüşlerini iletmelerini sağlayacak katılım toplantıları düzenlemesini, taslak 1:1000 Koruma Amaçlı Uygulama İmar planının sivil toplumun görüşüne açılmasını, Kent Konseyi Mimarlık ve Şehircilik Çalışma Grubu olarak Belediyeye önerdik. Zira, söz konusu planlar ile ilgili ulaşılabilen bilgiler sınırlıydı ve plan yapım süreci etkin bir katılım ile gerçekleştirilmedi. Halihazırda 1:5000 ölçekli plana erişim mümkün. 1:1000 Plan’a ilişkin ise, gerek Kent Konseyinin, gerekse de Adalı sivil toplum kuruluşlarının Belediyeye verdikleri dilekçeler ve de çeşitli basın yayın organlarında planlarla ilgili yapılan haberler sonucu, Belediye 23 Eylül tarihi itibarıyla bilgi talebi durumunda gerekli bilgilendirmeyi yapacağını ilan etti.

Çalışma Grubu olarak, Adalar gibi, koruma önceliği taşıyan sit alanları için yapılan planların rutin imar planlaması usul ve mantığına göre yapılmaması gerektiğini vurgulamak istiyoruz. Sit alanları, adı üstünde, korunması gereken yerlerdir ve Koruma Amaçlı İmar Planlarının temel işlevi bu koruma beklentisinin koruma alanındaki tüm sosyal, ekonomik, demografik faktörlerin yarattığı dinamikleri de gözeterek nasıl sağlanacağıdır. Bu bakımdan Adalar Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı'ndan beklenen, sürdürülebilir bir koruma pratiğinin, yaşayanlarının refahını yükselterek, ziyaretçi ve kullanıcıları için daha kaliteli deneyim imkanı sunarak nasıl hayata geçirileceğine dair bir vizyon ve ilkeleri ortaya koymasıdır. Tüm dünya pratiği, yerel yönetimlerin böyle bir vizyonu ancak tüm paydaşların planlara ilişkin düşünce geliştirme sürecine katılımlarını sağlayarak gerçekçi bir şekilde ortaya çıkartabildiklerini göstermektedir. Katılım sayesinde koruma gibi zor, kamusal perspektif ve yatırım gerektiren bir alanda paydaşların konuyu sahiplenmeleri, sorumluluk almaları ve konunun takipçisi olmaları sağlanabiliyor.

Bu amaçla, Kent Konseyi Mimarlık ve Şehircilik Çalışma Grubu olarak, halihazırda Koruma Kurulu’nda incelenmekte olan 1:1000 ölçekli Kentsel Sit Alanları Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı’na ve aynı şekilde Adalar 1:1000 Koruma Amaçlı İmar Planı Doğal Sit Alanları ve Çakışan Sit Alanları Planı’na dair Plan Rapor ve Notlarının tüm sivil topluma açılmasını ve sivil toplumun koruma vizyonu konusundaki yaklaşımlarını paylaşabileceği platformların İlçe Belediyesi’nce sağlanmasını tekrar talep etmekteyiz.

TESPİTLER

Plan Yaklaşımı ve Kararlarına İlişkin Tespitler:

İBB tarafından hazırlanan 1:5000 ölçekli Plan Adaların doğal ve kentsel sit alanlarının tümünü bir bütün olarak ele alırken, İlçe Belediyesi tarafından hazırlattırılan 1:1000 Planın bir bütün olarak düzenlenmiş olduğu, buna karşılık 2011 sonrası değişen planlama mevzuatı gereği, planların onama süreçlerinin ve makamlarının farklılaşması nedeniyle, kentsel sit, doğal ve arkeolojik sit ve dolgu alanlarına ilişkin olmak üzere 3 farklı plan olarak hazırlandığı anlaşılmıştır. Ayrıca, söz konusu Uygulama İmar Planı Büyükada, Heybeliada, Kınalıada ve Burgaz Adalarını kapsamakta, Sedefadası’nda doğal, arkeolojik ve kentsel sit alanlarının çakışması söz konusu olduğundan, bu ada doğal ve çakışan sit alanlarını ele alan plan kapsamında değerlendirilmektedir. Bu ‘parçalı’ plan yapma tekniği başlı başına bir tartışma konusu olmakla birlikte bu Rapor’da halihazırda Koruma Kurulu’nda incelenmekte olan kentsel sit için hazırlanmış Kentsel Sit Alanları Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı ele alınmıştır.

1: 5000 Ölçekli Adalar Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı planlama ilkelerini şu şekilde özetlemektedir:

  • Geri kazanılması olanaksız olan doğal alanların mutlak surette korunması,
  • Doğal sit alanlarının korunması,
  • Kentsel sit alanlarının korunması,
  • Koruma stratejileri ve uygulama programlarının geliştirilmesi,
  • Estetik, işlevsel ve yapısal yaşam kalitesinin yükseltilmesinin sağlanması,
  • İnsan faaliyetlerinin yaşam destek sistemlerine, hassas ve kritik ekosistemlere zarar vermeyecek nitelik ve nicelikte gerçekleştirilmesinin sağlanması,
  • Adalar ilçesinin, beş tanesi yerleşik alan olmak üzere, dokuz ayrı parçadan oluşması sebebiyle, kentsel hizmetlerin kent bütününde dengeli bir şekilde dağıtımı yapılarak, kentin sunduğu imkânlara erişmede adaletin sağlanması,
  • Ekoloji-ekonomi dengesi gözetilerek ekonomide yeniden yapılanmanın sağlanması, Adanın sınırlayıcıları ve potansiyelleri doğrultusunda ekonomiyi canlandıracak sektörlerin desteklenmesi,
  • Sürdürülebilir turizmin geliştirilmesi,
  • Plan kararlarının, deprem başta olmak üzere afet risklerinin dikkate alınarak üretilmesi.

 

Doğru bir şekilde tanımlanmış olan bu plan ilkelerinin 1:5000 ölçekli Planın hedef ve amaçlarında ve getirdiği hükümlerinde esas alınmadığını görmekteyiz. Yukarıda sıralanan koruma normlarına uygun ilkelere rağmen 1/5000 plan kendi içinde çelişkilidir.

İlkeler bölümünün ilk 3 maddesinde net olarak korumadan bahsederken, hedef ve amaçları sıralarken sanki kentin başka bir ekonomik faaliyeti olamayacağını varsayan bir yaklaşım ile ‘kentin turizm potansiyelinin çevre ve topluma ve kültür varlıklarına zarar vermeden geliştirilmesi’ denilmektedir. Ayrıca ‘kullanılmayan tescilli yapıların çeşitli fonksiyonlar yüklenmek suretiyle kullanılarak korunmasının sağlanması’ cümlesinden plan raporu okundukça bu binaların sadece günübirlik ve konaklamalı turizme hizmet edeceği anlaşılmaktadır.

Başka bir çelişki de ‘günübirlik rekreasyona yönelik mekanların zenginleştirilmesi ve çeşitlendirilmesi’ veya ‘ II Derece Doğal Sit Alanlarında doğal yapının korunması ve kamu yararı göz önüne alınarak sadece turizm yatırım ve turizm işletme belgeli turistik tesisler ile hizmete yönelik yapı ve fonksiyonlara izin verilmesi’ denilmekte, tanımı yapılmayan “kamu yararı” önermesi ile sadece bu mekanların özelleşmesine olanak ve dayanak sağlayacak ve tamamen koruma ilkelerine aykırı bir yaklaşım sergilenmektedir.

Plan amaç ve hedefleri arasında ‘Her adaya nitelikleri (potansiyeli) doğrultusunda, kendine özgü bir kimlik kazandırılması’ şeklinde ifade edilmiş bir madde var. Bir kültürel ve coğrafi yapının, tarih içinde kendi deneyimi ile kazanmış olduğu kimliği yok sayan, tepeden inmeci ve haddini aşan bir yaklaşım, çağdaş dünyada nazım plan yapan planlama ekibinin işi olmamalıdır. Ayrıca koruma normları yerinde yapılan tespitlere dayanan net somut ve tarihi gerçekler üzerine kurulmuştur. Bir kente tematik fonksiyon atfetmek veya dikte etmek korumacılık olamaz. Zaten belli bir karakteri olduğu için sit alanı kabul edilmiş bir kente kimlik kazandırmaya gerek var mıdır?

Halihazırda kıyılar kamu tarafından kullanılmamakta ve özelleşmiş durumdayken; ‘kıyı alanlarının kamu yararı ilkesi esas alınarak değerlendirilmesi ve kullanım olanaklarının arttırılması’ ifadesi ile tam olarak ne kastedilmektedir?

Ulaşım şu an Adalar’daki en güncel sorunlardan biri olarak dururken; bir ulaşım planı olmaksızın plan, koruma amaçlı uygulama imar planı yapmak mümkün müdür?

Plan kararlarının deprem başta olmak üzere afet risklerinin dikkate alınarak üretilmesi’ Plan İlkesi doğrultusunda; afet risklerine karşı planda hangi hükümler vardır?

1/5000 plandaki bu tutarsızlıklar ve çelişkiler, 1/1000 plan hazırlama sürecinde tespit edilip, ana koruma ilkelerine uyarak, yerel yönetimin önderliğinde bütün paydaşların katılımı ile giderilemez miydi?

Görüyoruz ki geldiğimiz noktada 1/1000 plan yapıcıları, 1/5000 planın doğru olan plan ilkelerine sadık kalmamış, 1/5000 de sapma ve çelişki olarak ortaya çıkan plan hükümleri için bu temel koruma ilkelerini esas göstererek bir önlem almamıştır. Ana ilkelerden sapan karar ve hükümler ile hareket etmiştir. Paydaş katılımının o aşamada sağlanması ile 1/1000 planlar bugün daha doğru bir platformda tartışılıyor olacaktı.

1/1000 Plan Açıklama Raporuna ilişkin Tespitler:

1:1000 ölçekli Plan Açıklama Raporu doğrudan Plan Kararlarına geçmektedir. 1:1000 Plan Kararları Mülkiyet ve kadastral dokuya ilişkin kararlar; alan kullanımı ve yapılaşmaya ilişkin kararlar; doku, ada, sokak ölçeğinde korunacak kültürel değerlere ilişkin kararlar; yapılaşma düzenine ve yapılara ilişkin kararlar; ulaşıma ilişkin kararlar; teknik altyapıya ilişkin kararlar, olmak üzere 6 başlıkta karar üretmiştir.

Mülkiyet ve kadastral dokuya ilişkin olarak kadastral dokunun değiştirilmeden korunması ilkesel olarak benimsenmiş, ifraz ve tevhid bu bağlamda yasaklanmış, buna karşılık ‘uygulamada ortaya çıkacak ifraz ve tevhid zorunluluğunda ise Belediye önerisi, KUDEB görüşü, Koruma Bölge Kurulu’nun alacağı karar ile bu işlemlerin yapılabilmesi’ kararı alınmıştır. ‘Uygulamada ortaya çıkacak ifraz ve tevhid zorunluluğu’ kavramı belirsizlik taşımakta ve kadastral dokuyu bozmama ilkesinin delinebileceği tehlikesine işaret etmektedir.

Planlar’ın değerlendirmeye almadıkları en önemli konu Adalar’da plan hükümleri dışında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgeleri ve Turizm Merkezleri (Tanımlar için bakınız, 4957/2634 sayılı turizmi teşvik kanunu, madde 3), gibi uygulamaya dönük doğrudan Bakanlar Kurulu Kararı ile tasarrufta bulunabilmesidir. Bu tür yerel koruma planı dışındaki kararların, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından belirtildiği şekilde, ‘ayrıca yerel yönetimler veya turizm sektöründe faaliyet gösteren firmalar tarafından, potansiyel arz eden alanlar Bakanlığımıza KTKGB ve/veya TM ilan edilmesi için önerilebilir’ olması bu konunun mutlaka Adalar için yapılan Planlar kapsamında değerlendirilmesi gereğine işaret etmektedir. Adalarda bu kapsamda halihazırda yapılmış uygulamaların sonuçları ortadadır (Büyükada’da, Seferoğlu adıyla anılan parseldeki uygulama bu yöndeki çarpıcı örnekler arasındadır).

Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu tarafından 25/01/2017 tarihinde alınan 681 sayılı İlke Kararı ile, Kentsel sit alanlarında, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün idaresinde veya denetiminde bulunan taşınmaz kültür varlıklarına ilişkin uygulamaların 2863 sayılı Kanun, ilgili Yönetmelikler ve ilgili koruma bölge kurulu kararları çerçevesinde Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce yürütülebileceği kararının da yine Planlarda, plana bütünlüklü bakışın sağlanması ve paydaşlar arasında uygulamaların koordinasyonunun sağlanması bakımından değerlendirilmesi, beklenirdi. Örneğin, bu yönde, 23 Ağustos 2017 tarihli Basına ve Kamuoyuna Duyuru başlıklı resmi web sitesi duyurusunda Adalar Belediyesi endişe verici bir cümle sarf etmektedir: ‘Sit sınırlarını değiştirme yetkisi ne İBB’nin ne de İlçe belediyesinin yetkisinde değildir. Bu konuda asıl çalışmalar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından bir süredir devam etmektedir.’ Bu konunun Koruma Amaçlı Planda mutlaka ele alınması ve değerlendirilerek hakkında ilke kararlarının verilmesi beklenirdi. Plan ilke kararlarının bu nitelikte can alıcı sorunlara cevap verecek nitelikte somutluk taşıması büyük önem taşımaktadır.

MESELELER [Adaların Koruma Hedefi için Sorun Oluşturan Konu Başlıkları]

1. Adaların Doğal ve Kültürel Varlıklarının ‘Nitelikli’ bir biçimde Korunması ve Sürdürülmesine ilişkin ‘Vizyon’ Meselesi:

İBB tarafından yapılan 1:5000 Plan’da ana vizyon tarif edilmektedir. Adalar İlçe Belediyesi 1:1000 Plan’da bu vizyonu aynen benimsemiş ve uygulama ölçeğinde somutlaştırmıştır. Adalar Planları hangi vizyonu ortaya koymaktadır? Dikkat edilirse şimdiye kadar gazete haberlerinde ve ardından yapılan resmi açıklamalarda vizyon meselesi ele alınmıyor. Tartışılan konu, tipik imar planlaması mantığından giderek, planda öngörülen nüfusun ve bu nüfusa yönelik arazi kullanım kararlarının ne olduğu. Korumayı ana odağına almış 1:5000 Plan’ı böyle dar bir imar mantığı çerçevesinden değil vizyonunun ne olduğu sorusundan yola çıkarak tartışmamız gerekiyor.

1:5000 ölçekli İBB Plan vizyonunu en net bir şekilde Adaların doğal sit alanları ile ilgili verilen ilke kararından anlıyoruz. Plan şöyle diyor: ‘Planda, sit alanı olan bölgenin doğal yapısının korunabilmesi amacıyla doğal sitler, yapılaşmaya açılmamış; halka açık rekreasyon amaçlı günübirlik tesisler ile alanın ve çevrenin özelliklerinden kaynaklanan faaliyetlerin korunması- geliştirilmesine yönelik faaliyetlere izin verilmiştir.’ Adalar Koruma Planları’nın ana vizyonunu ifade eden bu cümle şunu diyor: korumacı olarak yapılaşmaya izin vermedik ancak bu alanların korunabilmesini sağlamak için de kullanıma açtık. Zira eğer kullanımın ne olacağını belirtmez ve düzenlemezsek yapılaşmayı kontrol edemeyiz. Böylelikle plan ‘ilçenin uygulama planının biran önce hazırlanarak bölgedeki yapılaşmanın kontrol altına alınması ve koruma kullanma dengesinin sağlanması zaruridir’ diyerek Plan’ın uğraştığı iki temel konuyu, yapılaşma tehdidi ve korumakullanma dengesini sağlamak, olarak ortaya koymuş durumdadır. Koruma kullanma dengesi şöyle izah edilmekte: ‘Hızla değişen yaşam koşulları, hızlı kentleşme, nüfus artışı ve teknik gelişmelerle birlikte doğal ve kültürel varlıkların korunması, bakımı ve günümüz yaşamı ile bütünleştirilerek kullanılabilmesini sağlamak’. 2007 yılında hazırlanan ve ardından 2015 yılında uygulama ölçeği olan 1:1000’de tekrarlanan vizyon bu: Adaların doğal ve kültürel değerlerini kullanarak yaşatalım, kullanarak koruyalım. Özü itibarıyla yanlış bir cümle değil, ancak burada önemli olan ‘kullanım’ kavramından ne anlaşıldığı, bu kavrama ne yüklendiği ve ikinci olarak da, hangi kullanımlar olacağına kimler tarafından karar verildiği (verileceği). Planların her ikisi de, kullanım konusunu/içeriğini plancıların belirlemesinde bir sorun görmüyor, tam tersine kıyı alanları, 2-b gibi kamusal alanlarda kullanımın ve yüklenecek işlevlerin ne olduğunu ince detayına kadar tanımlıyor. Adalılarla, sivil toplumla bu konuda hiç bir çalışma ve arama yapılmadan işlevleri plancılar kendi başlarına saptayıp plan kararlarına işleyebiliyorlar.

Önerilen kullanım tema parkı-odaklı turizm şeklinde tanımlıyor. Plan kararlarında Adaların ‘Tematik Parklarla’ ve ‘Günübirlik Kullanım Alanları’ ile günübirlik ve konaklamalı turizme daha da açıldığını görüyoruz. II. ve III. Derece Doğal Sit Alanlarındaki eski tabiriyle 2-b alanlarında (İlçe Belediyesince yapılan 2-b açıklamasına göre ‘Tematik alan fonksiyonu verilen alanlar orman paftalarında açıklık alan tanımlaması altında olup orman niteliği olan bir alanda yer almamaktadır’) ‘Rekreasyon amaçlı Günübirlik Tesisler’ yapılmasının kararlaştırıldığı ve bu kapsamda Büyükada’da 28,83 hektar büyüklüğünde rekreasyon ve eğlence parkının, Burgazada’da 9,6 hektarlık ‘Kültür Parkı’nın kararlaştırıldığını anlıyoruz. Her ada tematik turizm ‘atılımından’ payını alıyor. Kıyı alanlarında, kamu kullanımının arttırılması amacıyla açık hava müzesi, açık hava sinema, tiyatro, konser alanları, gezi ve dinlenme alanları, seyir terasları, çocuk oyun alanları gibi yine günübirlik kullanıma yönelik kararlar alındığını anlıyoruz. Günübirlik turizm şeklinde tanımlanan kullanım sayesinde bu alanların korunacağı ve yapılaşmalarının önüne geçileceği düşünülmekte. Strateji yapılaşmanın saldırabileceği tüm ‘boş’ alanları günübirlik turizme kullandırarak buraları kontrolsüz yapılaşmaya kapatmak ve bu sayede de Adaların kültür mirasını yapılaşma karşısında ‘korumak’. Yapılaşma tehdidi o kadar büyük ki bir alanı yapılaşmaya kapattım demek yetmiyor o alan için bir kullanım bulunması gerekiyor. Tarihi binalar da bu yaklaşımdan payını alıyor ve tescilli mi tescilsiz mi bakılmadan, konut alanlarında olanlar da dahil olmak üzere, 500 metrekare üstü olan konutların hepsi potansiyel bir pansiyon olarak kurgulanıyor. Benzeri şekilde büyük parsellerin sahipleri de isterlerse tarihi miras değeri taşıyan bahçelerine ilave bir bina yapabilir hale geliyorlar.

Burada sorun tariflenen kullanım önerilerinin korumacı olmamasıdır. Adalar, şu anda dahi yönetilemeyen bir ziyaret yükü ile karşı karşıyadır ve Adaların her biri için günübirlik ziyaret odaklı tema park önerisi içinde bulunulan ziyaretçi krizini daha da derinleştirecektir. Adalara yüklenecek ekstra ziyaretçi talebi ve ziyaretçi yükü nasıl ve kim tarafından yönetilecektir? Bu tür kamusal nitelik taşıyan alanların ‘özelleştirilerek’ – yani girişininin ücretlendirilmesi – kamusal niteliğini kaybetmesi nasıl önlenecektir? Daha da önemlisi, her bir Adanın gerçekten bir tema parkı haline gelmesi midir istenilen? Heybeliada’nın teması sağlık, Kınalıada’nın spor, Büyükada’nın eğlence ve Burgaz’ın kültür! Korumadan anlaşılan gerçekten bu mudur? Adalar’da Bizans’tan kalan ve arkeolojik araştırmaları bekleyen bir çok kalıntı var, Osmanlı milletlerinin kurmuş olduğu çokkültürlü yaşamın hala izleri var, en az bir yüzyıllık bir Osmanlı, Levanten ve erken Cumhuriyet sayfiye kültürünün büyük ölçüde ayakta kalmayı başarmış doğasıyla, kültürü ve mimarisiyle bütünlük taşıyan ve üstün evrensel değer niteliği taşıyan peysajı hala ayakta. Ama tüm bu miras değerleri İstanbul’un megakent dinamiklerinin baskısı karşısında kırılgan ve güçsüz. Adaları tahripkar etkilerden etkin bir şekilde koruyabilmek için, eşsiz bir kimliğe ve bir “dünya mirası” olabilecek özelliklere sahip olduğunun herkes tarafından bilinmesi gerekiyor. Adalar koruma vizyonu işte böyle bir duruştan inşa edilmeye başlanabilirdi.

Adalardaki kültür mirasının korunması vizyonunun kullanarak koruma olduğunu gördük. Bu yaklaşım, kullanımı turizm ile sınırlamakta ve koruma konusunda Adaların karşı karşıya olduğu sorunların çözümüne yönelik ve Adaların kültür mirasını daha etkin ve iyi bir şekilde gelecek kuşaklara aktarımını sağlayacak stratejiler sunmamaktadır. Planlarda örneğin yeni tescillemelerin yapılması gerektiği söylenmektedir; mülk sahiplerinin binalarını tescillettirmeleri nasıl sağlanacaktır? Korunması gereken binalar nasıl ele alınacak, korumayı teşvik edecek finansal ve yönetsel mekanizmalar neler olacaktır? Modern mimari eserler nasıl korunacak? Yıpranmış ve yıkıma yüz tutmuş, Yetimhane gibi eserler nasıl Adalar hayatına kazandırılacaktır?

Nitelikli, korumaya aday bir mimarlık ve peyzaj üretimini teşvik edecek koşulların oluşturulmasına yönelik bir vizyon söz konusu mudur?

Adalar, Yirminci yüzyıl öncesi ve sonrası önemli mimarlık eserlerinin ortaya çıkmasına vesile olmuştur; örneğin Türkiye modernizminin önemli sivil mimari örnekleri Adalarda ortaya çıkmıştır. Yine sivil mimarinin çok özel alanı olan kentsel-sayfiye evleri/konutları, dönemin otel tipolojileri ve farklı kültürlerin vernaküler görünümleri olarak farklı konut denemeleri, hibrid örnekler olarak Adalarda belirmiştir. Bu çerçevede, gerek yeni konut üretiminde gerekse kıyılar, iskeleler, kültürel alanlar gibi ortak kullanımlı alanların projelendirilmesinde 1:1000 planın yaratıcı mimari ve tasarım projeleri elde etmeye ve bunları uygulamaya yönelik nasıl bir vizyonu söz konusudur?

Adalar ilçesinde kentsel doku homojen ve birbirine benzeyen elemanlardan oluşmamaktadır.

19. ve 20. Yüzyılın çok kültürlü ve varlıklı insanlarının , geleneksel Rum köylerinin çevresinde ve yer yer de içinde oluşturdukları çok özel bir yapı koleksiyonundan söz etmekteyiz. Bu her biri ayrı bir mimari ve kültürel bir değer olan ve kendi aralarında dönemlere göre kategorize edilebilen bir açık kent sivil mimarlık tarihi müzesidir. Her kategori başka bir şeyi anlatır, her bina da başka bir şeyi. Bir anlamda bu binalar kaybolmuş İstanbul kent tarihinin bir aynasıdır. Bu kavranmadan Adalar için bir koruma vizyonu geliştirilemez. Bu da kültürel değerlerin tanıtımı ve korunması ağırlıklı, dünya normlarına uygun tavır ile sağlanabilir.

2. Turizm-odaklı Kullanım Meselesi

Günübirlik Kullanım kararı, halihazırda ziyaretçi yönetiminin yapılamadığı Adalar’a ekstra ziyaretçi yükü getirecek ve parasız bir şekilde tüm halkın serbestçe kullanabileceği kamusal alanların ‘günübirlik tesisler’ adı altında ‘özelleştirilmelerinin’ önü açılacaktır. Yeni günübirlik kullanım alanlarının açılmasıyla Adalara yüklenecek ekstra ziyaretçi talebi ve ziyaretçi yükü nasıl ve kim tarafından yönetilecektir? Bu tür kamusal nitelik taşıyan ancak ziyaretçilerin ve Adalıların daha iyi kamusal kullanımı için ‘iyileştirilebilecek’ ve hatta ‘günübirlik tesislerle’ desteklenebilecek alanların ‘özelleştirilerek’ – yani girişinin ücretlendirilmesi – kamusal niteliğini kaybetmesi nasıl önlenecektir?

Planda ‘yeni alanlar açmak yerine mevcut yapı stokunun turizm amacıyla kullanılması hedeflenmiş ve konut alanları içerisinde konaklamaya imkân tanıyan plan kararları verilmiştir’ denilmektedir. 1:1000 ölçekli Adalar Kentsel Sit Alanı Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı teklifini değerlendiren İstanbul Büyükşehir Belediyesi İmar ve Bayındırlık Komisyonu “Konut Alanlarında 500 m² den büyük parsellerde pansiyon kullanımı yapılabilir, ancak Bitişik Nizam yapılanma şartı olan parsellerde pansiyon yapılması durumunda yan parsellerin muvafakatı alınmadan uygulama yapılamaz” şeklinde görüşünü paylaşmıştır. Bu karar Adalar Belediyesi tarafından hazırlattırılan 1:1000 ölçekli Plan’da geçen konut alanlarında ev pansiyonculuğu ve butik otel yapılabilmesi için minimum parsel büyüklüğünün 1000 metrekare olması gerektiği kararını değiştirmektedir. Aşağıdaki 1:5000 plan raporunun verilerinden yola çıkarak hazırladığımız tablodan izlendiği şekilde Adalar ilçesinde özel mülkiyette 500 m2 den büyük 1254 adet parsel vardır, buna karşılık 1000 m2 den büyük parsel sayısı 264 dür. 1254 parselin tümü ev pansiyonculuğuna yönelmek istemese dahi, oransal olarak alan sınırının 500 metrekareye geriletilmiş olması Adalarda konut alanlarında pansiyonculuğun patlama yaşayacağı öngörüsünde bulunulabilir.

 

ADALAR KORUMA AMAÇLI İMAR PLAN HÜKÜMLERİNDE YER ALAN KRİTİK PARSEL BÜYÜKLÜKLERİNİN ADALARA DAĞILIMI*

 

BÜYÜKADA

HEYBELİADA

BURGAZADA

KINALIADA

TOPLAMLAR

 

adet

adet

adet

adet

adet

500 m2 ve 1000m2 arası parseller

530

160

118

182

990

1000 m2 ve 2000m2 arası parseller

71

40

33

36

180

2000 m2 ve 4000m2 arası parseller

11

5

7

8

31

4000 m2 ve 6000m2 arası parseller

23

4

1

2

30

6000 m2 ve üstü

18

0

4

1

23

TOPLAMLAR

653

209

163

229

1254

* Vakıflar,Maliye,İBB,Adalar Belediyesi, Valilik vb kamu alanları dışarda tutulmuştur. Tabloda rakamlar sadece özel mülkiyet parsellerini kapsar

 

Plandaki ‘konut alanları’ diye tabir edilen alanların kentsel sit alanı olduğu ve buralarda yer alan yapıların önemli bir kısmının tarihi miras niteliği taşıdığı ve korunması gerektiği göz önüne alınacak olursa, mevcut yapı stoğunun konaklamalı turizme yönelik kullandırılması kararının koruma normları ile nasıl örtüştürüleceği sorusu ortaya çıkmaktadır. Mevcut yapı stoğu miras değerini kaybetmeden, mahalle kültürü ve dokusuna zarar vermeden ve hangi kontrol mekanizması ile konaklamalı turizm için kullanıma açılacaktır? Mevcut yapı stokunun koruma ilkeleri önden tespit edilip üzerinde tüm paydaşların anlaşması sağlanmadan pansiyon kullanımına açılması, kültür mirası değerlerinin tahribatı tehditini taşımaktadır. Tarihi miras olarak tescillenmiş yapıların turizme yönelik işlev değişikliği sonunda odalarında tuvalet ve banyo olan otel odaları elde etme teşviki bu özellikli yapıların (bunlar çoğunlukla Adalar tarihi mirası içinde yer alan ve Adalar geçmişinden yansımalar taşıyan yapılardır) gerek plan özellikleri, gerek anlamsal duruşları ve gerekse de aktardıkları yapı teknolojisi verileri açısından önemli değişime uğrayacağını görmekteyiz. Bu da koruma yönünde olumlu bir gelişme olamaz.

Gördüğümüz kadarıyla planlar, yeni günübirlik ziyaret alanları açarak, konaklamalı turizm için konut alanları tanımlayarak, pansiyonculuğu destekleyerek, rekreasyon odaklı turizm kullanımı geliştirmeyi birinci plana almaktadır. Planda öngörülen tüm bu turizm adımları gerçekleştiğinde ortaya çıkan ziyaretçi ve turist akınının nasıl yönetileceğine ve Adaların korunmasının nasıl sağlanacağına ilişkin sorular cevapsız kalmaktadır. Oysa öncelik Adaların hem kültür mirasının sürdürülebilir korunmasını sağlayacak, hem de Adalıların yaşam kalitesini yükseltecek, Adaları ziyaret edenlerin kaliteli zaman geçirmelerini sağlayacak koruma-odaklı bir kültür turizmi vizyonu geliştirmektir.

Gerek günübirlik, gerekse de konaklamalı ziyaretçi ve turistlere yönelik kültür turizmi odaklı bir yaklaşımın eksikliği görülmekte, ziyaret odağında rekreasyon, eğlence, dinlenme, sağlık, spor, deniz, güneş, doğa, yeme-içme, yer almaktadır. Oysa Adaların kültür ve doğal mirasının tüm yönleriyle korunabilmesi ancak bu değerlerin paylaşılması ile mümkün olacaktır. Bu bağlamda, Plan kararları günübirlik ziyaret için rekreasyon vb. kullanımlara yönelik alanlar açar ve kullanım ilkeleri belirlerken, kültür mirasının aktarılmasına yönelik, örneğin müzelerin, kütüphanelerin, sanat merkezlerinin yapılmasına yönelik kararlarında yetersiz kalmaktadır. Plan kapsamında kültürel tesislere ayrılan alanların toplamının işlev yüklenmiş tüm alanlar içindeki payı %5,5’ta kalmaktadır. Buradaki istisna Burgazada’da önerilen Kültür Parkı’dır. Tek başına bu alanın işlev yüklenmiş tüm alanlar içindeki payı %5,3’tür. Tek başına bir adaya kültür parkı işlevini yüklemek ne derecede doğrudur? Kültür mirasının aktarılması ve yorumlanması, sergilenmesi ve yeni sanat ve kültür aktivitelerinin desteklenmesi sadece bir adanın yüklenebileceği bir işlev değildir. Tek bir adaya böylesi bir işlevin yüklenmiş olması, kültür konusunun daha ziyade tüketim nesnesi olarak, bir tema parkı şeklinde görülüyor olduğu sonucunu bize göstermektedir.

Adalar için turizmin tek geçim kaynağı olmaktan çıkarılması ve geçim kaynaklarının çeşitlendirilmesine ilişkin plan önerileri görmemekteyiz. Örneğin, sanat ve kültür yöneticiliği, müzecilik, rehberlik gibi, balıkçılık, arıcılık, bostancılık, bahçe peysaj ve bahçıvanlık, restorasyon ustalığı, faytonculuk, veterinerlik, botanikçilik, gibi, mesleklerin özendirilmesi, bu alanlarda girişimciliğin desteklenmesi, bu alanlara yönelik yapılabilecek yatırımların teşvik edilmesi gibi konular değerlendirilmemiştir. Tam tersine, Adalardaki ‘canlılığın sürekli kılınması için alana gelen ziyaretçi sayısının arttırılması (...) ve bunun için ziyaretçileri alana çekecek düzenlemelerin / restorasyonların yapılması’ önerilmektedir. Adalardaki canlılığın sürekli kılınması meselesi ziyaretçi sayısının arttırılması değil, çeşitlendirilmesi ve kültür turizmine yönelik ziyaretlerin teşvik edilmesi ve tercih edilmesi suretiyle elde edilebilecek bir hedeftir. Planlarda kültür turizminin özendirilmesinin önemi konusunda herhangi bir mütalaanın bulunmaması şaşırtıcıdır. Turizmin çeşitlendirilmesine getirilen perspektif tema parkları açma kararından ibarettir.

Ziyaretçilerin alanda daha fazla vakit geçirmeleri gerektiğine vurgu yapmaktadır Planlar. Alanı günübirlik aktiviteler için kullanan turist profilinin konaklamayı tercih eden bir yapıya dönüştürülmesi gerekiyor saptaması yapılmaktadır. Bunun sebebi ekonomiyi geliştirmek olarak açıklanmaktadır. Ancak konaklamalı turizmden işletme sahiplerinin kazanacağı gelirin Adaların kültür mirasının sürdürülebilir korunması için ne tür bir katkısı olacağı tartışılmamaktadır. Belediyenin bu işyerlerinden toplayacağı küçük vergiler koruma ve bu kültürel değerlerin önemini kamuya kavratma çalışmalarının gerektirdiği bütçenin ne kadarını karşılayacaktır? Konaklamalı turizmin Adaların mirasının korunmasına yapacağı katkı ne olacaktır? Kültür turizmi yönetimim konusunda bir bakış açısı olmadan gelen turistlerin Adalar hakkında bilgilenmesi nasıl sağlanacak, rotalama çalışmaları kim tarafından yapılacak, Adalar miras değerlerinin yorumlanarak sunulma imkanları nasıl gerçekleşecektir?

3. Koruma Sorunlarını Planlar nasıl ele almaktalar?

Koruma konusunda Plan kararları ‘Doku, ada, sokak ölçeğinde korunacak kültürel değerlere ilişkin kararlar’ ve ‘Yapılaşma düzenine ve yapılara ilişkin kararlar içinde Korunacak Yapılar’ başlıklarında ele alınmıştır. Bu başlıklarda somut olarak karşımıza çıkan, ‘büyük parselli yapıların bahçelerine yeni yapı yapılarak yapı yoğunluğunun arttırılması gibi sorunların çözümüne yönelik olarak yerleşim dokusunda var olan yoğunluk değerlerinin korunmasına ve zeminde yapı yoğunlaşmasının engellenmesine yönelik kararlar’ alındığını görüyoruz. ‘Üzerinde yapı bulunmayan boş parsellerde uygulamanın yönlendirilmesi amacıyla, ayrı ayrı her boş parsel için yapılacak yapının konumunu yazılı olarak tarifleyen bir çalışma’nın yapılmış olduğu belirtilmektedir.

‘Korunacak Yapılar’ başlığında ise, ‘döneminin mimari özelliklerini, yapım tekniğini ve malzemesini koruyarak günümüze kadar ulaşmış’ tescili olmayan yapıların tescile önerilmesine yönelik olarak bir öneri listesinin hazırlandığı anlaşılmaktadır. Tescilleme sürecinin mal sahiplerinin de katılımıyla gerçekleşmesi konusunda nasıl bir yöntem izleneceği, teşvik mekanizmalarının ne olacağı ve yeni tescil önerilerinin nasıl özendirileceği ele alınmamıştır.

İlçe Belediyesi tescilli yapı parsellerinde ve tescilli yapı koruma alanlarında, basit onarım, esaslı onarım, ‘üzerinde yapı bulunmayan tescilli parsellerde’ yapılacak projeler ve ‘mevcut yapı izi değişecek/yeni yapı yapılacak’ parsellerdeki projelerle ilgili kararlar İlçe Belediyesine bırakılmıştır. İlçe Belediyesi bu kararları alırken Plan Hükümleri, 3194 sayılı İmar Kanunu, Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği ve 2005’te yayınlanan KUDEB yönetmeliği doğrultusunda değerlendirecektir. Bir tek tescilli yapılarda ve tescilli yapı koruma alanı olarak belirlenmiş sınırlar içinde, işlev değişikliğine ilişkin başvurular doğrudan belediye tarafından Koruma Bölge Kurulu’na iletilecek ve Kurul kararına tabi olacaktır.

Adalar’da KUDEB kurulmamış olması İlçe Belediyesi’nin koruma alanındaki tüm bu projeleri değerlendirmesinde ne tür bir sorun yaratacaktır? Bugünkü uygulamada Büyükşehir KUDEP aracılığı ile yapılan uygulamalar denetimsiz kalabilmektedir.

Bilindiği gibi, 11.06.2005 tarihli KUDEB yönetmeliğine göre, ‘Tescilli kültür varlıkları ile sit alanlarının yoğun olduğu büyükşehir belediyeleri sınırları içinde kalan ilçe belediyelerine, bünyelerinde KUDEB'in kurulmasına ilişkin büyükşehir belediyesinin görüşü alınarak Bakanlıkça ilgili ilçe belediyesine gerekli izin verilir. KUDEB’in, büyükşehir sınırları içinde kalan ilçe belediyeleri bünyesinde kurulamaması halinde görevler, büyükşehir belediyesi bünyesinde kurulan KUDEB tarafından yürütülür.’ Koruma Amaçlı İmar Planı’nın uygulamaya konulmasını takiben esaslı onarım dışındaki kararları KUDEB’ler verebilmekteler. KUDEB’ler aynı zamanda yönetmeliğe göre, ‘Koruma bölge kurulları tarafından uygun görülen koruma amaçlı imar planlarının plan hükümleri çerçevesinde uygulanmasını denetlemek’ ile de sorumlular. Adalar Belediyesi’nde bir KUDEB kurulması bütün bu bakımlardan bir zorunluluktur.

Sonuç olarak Planlar, yaşam ve mimarlık kültürü, doğal ve kültürel olanı birlikte, iç-içe taşıyan topoğrafya ve peyzaj, anımsama ve sanatsal üretime açık atmosfer ve mekan kaliteleriyle birlikte çok-kültürlü yaşam alanı olarak Adalardaki Dünya Miras Listesine girmeye adaylığını sağlayacak özgün ve karakteristik özelliklerinin bütün olarak nasıl sürdürülebilir bir şekilde korunacağına ve nasıl paylaşılacağına dair perspektif açmamaktadır. Adalar, dünya tarihinde her dönemde önemli olan bir kentin ve çağımızın büyük megapollerinden birinin yani hem Constantinople’un, hem de İstanbul’un, önemli bir kültür merkezi olma özelliğine sahipken sıradan bir günübirlik turizm anlayışına kurban edilmektedir. Bu Adaların uzun ve renkli tarih çeşitliliğini yok etmek demektir. Sadece bu toprakların değil dünya tarihinin önemli insanlarının ve olaylarının bu küçücük Adalarda bıraktıkları kültür yoğunluğu yok sayılmaktadır. Dünyada bir çok kent bu tarih zenginliğini kendi yaşayanları ve ziyaretçileri için maddi ve manevi kazanç kaynağı ve vesilesi yaparken Adaları kültür mirasını korumak ile doğrudan ilgisi olmayan bir turizm endüstrisinin kazanç kaynağı yapacak önerilere teslim etmek doğru mudur?

Adalar için steril bir koruma anlayışını savunmak tabii ki gerçekçi değildir, fakat Adaların tarihsel öneminin bugüne katacaklarını yok sayan bir koruma planı esas misyonundan uzaktır.

Adalar “Kültür Mirasının Korunması” konusunda bölgesinde ve dünyada önemli bir merkez olacak niteliklere sahiptir. Örneğin Nazım planda ‘Bir Kültürel Miras Koruma Enstitüsü’nü Adalar’da kurumsallaştırılacak ilkeleri belirleyip, kararlar alınamaz mıydı? Akademi ve üniversite Enstitüleri gibi yapılanmaların tarihi sitlerde yer alması hem koruma anlayışının o kentte içselleştirilmesine katkıda bulunacak hem de kentin demografik yapısına öğrenci ve öğretim üyelerinden oluşan yeni bir insan potansiyeli kazandıracak, Adaların ekonomisine katkıda bulunacaktır.

4. Yeni Yapılaşma Meselesi:

1:5000 Ölçekli Adalar Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ve Raporu ve 1:1000 ölçekli Adalar Kentsel Sit Alanı Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı Raporu incelendiğinde, Adalar Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı’nın tipik bir imar planı mantığından çıkamadığı görülmekte. Plan’da, ‘değişen yaşam koşulları ile birlikte doğal ve kültürel varlıkların korunması ve kullanılarak yaşatılması temel amaç’ olarak ifade edildikten sonra, Adaların gelecekteki (2025) nüfus büyüklüğü tahmini yapılıyor. Burada korumacı tutum, ‘hedef nüfus’ yerine ‘doyurulmuş nüfus’ projeksiyonunun yapılmış olması. Yani, yeni konut alanları açılmadan, korunması gerekli eski eserlerdeki nüfus aynen devam ettirilmekte, bu eserlere komşu binalardaki yoğunluk eski eser yoğunluğu ile denk tutulmakta, kent içindeki boş parseller gibi diğer parsellerde konut alanının yoğunluk kararları çerçevesinde barındıracağı nüfus, toplamı doyurulmuş nüfusu vermektedir. Adalar İlçesi nüfusunun 2000 Nüfus sayımına göre 16,200 civarında olduğu görülmekte. Yakın zamanda Adalar Belediye Başkanı Adalar yaz-kış yerleşik nüfusunu 14,700 olarak ifade etmiştir. Bu rakamlara yazlıkçı nüfus dahil değildir. 2007 yılında Plan ekibinin yaptığı alan çalışması neticesinde yazlıkçılarla birlikte nüfusun 49500 kişi mertebesinde olduğu tahmin edilmiştir. 1:5000 ölçekli Plan yaptığı ‘doyurulmuş nüfus’ projeksiyonunda 2025’te yazlıkçılarla birlikte bu rakamın 53 bin mertebesine erişeceğini öngörmektedir. Plan Adalar toplam nüfusunu 52664 kişi olarak belirlemiş ve arazi kullanım kararlarını bu nüfus üzerinden yapmıştır. Bunun %52’si yazlıkçı tabir edilen ikinci konut nüfusudur. Kısacası, 2007 yılında toplam 49,500 olarak tahmin edilen Adalar toplam nüfusu Plan’da 3000 kişi kadar arttırılmıştır. Gerek 1:5000 Plan’ın kararları gerekse de Adalar Belediye Başkanı, Adalarda yeni konut alanları açılmayacağını söylemektedir. Ne yapılacaksa mevcut konut alanlarında yapılacaktır. Adalar Belediye Başkanı Aytaç’ın belirttiği üzere Adalar’da konut alanı içinde kalan sadece 150 adet boş parsel mevcuttur. Diğer parsellerde halihazırda tescilli ve tescilsiz yapılar bulunmakta ve bunlar mevcut yerleşik ve yazlıkçı nüfusunu barındırmaktadır. Belediye tarafından belirtilen 150 adet boş parselin büyüklüğü ifade edilmemekte ancak Atilla Aytaç tarafından verilen gazete röportajında ‘150 özel parselden bahsediyoruz. Hepsi altı daireli olsa 900 konut ilave edilebilir’ denilerek bu parseller nedeniyle gelecek ek nüfusun 2700-3000 kişi civarında olacağı ortaya çıkmaktadır. Bu durumda, eğer boş parseller söylendiği gibi imara açılacaksa, 49,500 olarak tahmin edilen mevcut yazlıkçı+yerleşik nüfus ileriye dönük olarak tahmin edildiğinde 3000 kişi mertebesinde arttırılmalıdır. Bu da 1:5000 Plan’ın öngördüğü 53 bin mertebesine yakın bir rakam olarak çıkacaktır. İlçe Belediyesi tarafından yapılan 23 Ağustos tarihli resmi açıklamada, ‘Hazırlanan 1/1.000 ölçekli Koruma Amaçlı İmar Planı, üst ölçekli nazım plan kararlarına sadık kalarak hazırlanmış olup, nüfus ve yoğunluk arttırıcı hiç bir karar taşımamaktadır. Üst ölçekli planın hedef nüfusu olan 52.500 kişi değeri aşılmamaktadır’ denilmiştir.

Nüfus projeksiyonları arazinin nasıl kullanılacağına işaret etmesi bakımından önemlidir. Nüfus projeksiyonu bizi Planlar’ın arazi kullanım kararlarına getirmektedir. 1:5000 ölçekli Plan’ın ‘Özel Hükümler’ kısmında konut alanlarında 2500 metrekareye kadar parsellerde 1 yapı, 2500 metrekare üstü parsellerde, her 2500 metrekareden sonraki alan için ilave 1 yapı yapılabilir denmektedir. Bu rakamlar İBB Komisyon nihai görüşünde, “2000 m² ye kadar bir adet yapı yapılabilir”, “2000 m² ile 4000 m² arası parsellerde iki yapı yapılabilir, 4000 m² büyük parsellerde birden fazla yapı yapılabilir” şeklinde değiştirilmiştir. Plan’da verilen bilgilerden 2000 m² üstünde Adalarda özel mülkiyette olan 84 parsel olduğu görülmektedir. Bunun 53’ü 4000 m² ve üstüdür.

Bu arazi kullanım kararlarından çıkarılacak sonuç, tescilli-tescilsiz ayrımı yapmadan Plan’ın, 2000 m² üstü parsellerde ve boş parsellerde yeni yapı yapılmasına izin vermekte olduğudur.

Planlar, büyük parsellerde ilave bina yapılmasına olanak sağlayarak, bir sit alanının korunması ilkesi ile tamamen ters düşmektedir. İBB Komisyon Raporu, “4000 metrekareden büyük parsellerde birden fazla yapı yapılabilir” diyerek Adalarda yapılaşmayı tetikleyerek, özellikle kentsel sit alanını karakterize eden kültürel peysaj niteliği taşıyan büyük parsellerin ilave binalarla tüm tarihi özelliklerini kaybetmeleri tehditine kapı açmaktadır. 4000 m2 nin üzerinde bir parsele yazlık siteleri bu kararla yapılabilecektir. 1970-80 lerin yapsatçı inşaat faaliyeti Adalarda ciddi kültürel miras tahribatı yapmıştır. Benzeri bir tahribatın önünü açan bu kararların Adalar’ın kültür mirasının korunmasına katkıda bulunamayacağı açıktır.

Adalarda yer alan büyük parseller üzerinde mevcut kültür mirası dokusunu ve kültürünü tahrip edecek bir yapılaşma baskısının ortaya çıkması nasıl engellenecektir? Büyük parsellerde yapılabilecek binalara ilişkin Plan çeşitli büyüklük, yoğunluk sınırlamaları getirmektedir. Ayrıca, KUDEB görüşü, Koruma Bölge Kurulu’nun alacağı karar ile bu işlemlerin yapılabilmesi’ ve tevhid yapılamaz ilke kararı ile bu ilave binaların ayrı tapular şeklinde düzenlenmesi mümkün olmayacaktır. Ancak kat mülkiyeti düzenlemesi ile siteler oluşabilecektir. Buna karşılık, ‘zorunlu durumlarda’ ifraz ve tevhidin Kültürel miras olarak kabul edilip tescillenen yapılar parselleri ile birlikte koruma altına alınırlar; parseller mirasın bir parçasıdır. Koruma altına alınmış bir sit alanında belirli büyüklükteki parselleri imara açmak koruma normları açısından doğru değildir. İşte bu noktada ‘kullanarak korumak’ vizyonu tartışılabilir. Adalarda kültür mirası özelliği gösteren belirli büyüklüğe sahip parsellerde, bu parsellerin doğal ve kültürel miras değerlerinin korunabilmesi ve bu değerlerin kamuoyuna aktarılabilmesinin sağlanması amacıyla müze, ziyaretçi merkezi, eğitim-öğrenim merkezi, spor faaliyetleri türü kamusal kullanıma yönelik işlevlere ve bu işlevlerin gerektirdiği yapılaşmaya izin veren bir yaklaşım, örneğin, düşünülebilir. İşte planlamaya sivil toplumun katılımı ile birlikte bu tür önerilerin ortaya çıkarılması ve geliştirilmeleri, taraflarca tartışılması ve benimsenmesi mümkün olabilir.

1:1000 ölçekli Plan Raporu’nda, ‘Adalar’ın özgün yerleşim dokusunun, uyumsuz şekilde ortaya çıkan yeni yapılaşmalardan arındırılması hedeflenmiştir’ ve ‘parsel üzerinde kapladığı alan, kat sayısı vb. yapılaşma özellikleri açısından farklı nitelikte, dokuya aykırı yapılaşmış bölümlerde, dokunun geri kazanılmasına yönelik müdahale kararları geliştirilmiştir’ denilmektedir. Her sokak için ayrı ayrı verilen TAKS değerlerine göre bu tür binalar için geliştirilen projeleri Belediye Plan Hükümleri, 3194 sayılı İmar Kanunu, Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği ve 2005’te yayınlanan KUDEB yönetmeliği doğrultusunda değerlendirecektir. Bu tür yapılaşmaların istisnasız tüm adalarda ve her tür parsel üzerinde, farklı yoğunluklar ve büyüklükler olarak gerçekleşmiş olduğu düşünülecek olursa, bu plan kararının nasıl uygulamaya geçirileceği büyük bir soru işaretidir.

1:5000 ölçekli Plan eğimden dolayı 1’den fazla bodrum kat kazanılamaz derken, İBB İmar ve Şehircilik Komisyonu’nun 1:1000’lik Plana ilişkin nihai görüşünde, ‘Konut Alanlarında eğimden dolayı açığa çıkan 1. bodrum kat emsal harici olup zemin katla bağlantılı olarak dubleks konut yapılabilir, birden fazla çıkması halinde diğer bodrum katlar ortak alan olarak kullanılacaktır’, denilmektedir. Buna karşılık, Belediye Başkanı Atilla Aytaç tarafından Basına ve Kamuoyuna yapılan bilgilendirme başlıklı duyuruda, 1/1000 ölçekli Plan’ın bu konudaki kararını şöyle anlatmaktadır: ‘...Binaların kot alma biçimini değiştirmek amacıyla hafriyat ve dolgu yapılamaz. Bu planın onayından önce yapılmış olan hafriyat ve dolguların bulunduğu alanlarda, komşu parsellerin topografyaları ile eski tarihli hali hazır haritalar ile parselin özgün topoğrafik yapısı dikkate alınarak kodlandırma çalışması yapılacaktır. Yeni Yapının oturacağı köşe noktalarının aritmetik ortalaması binanın sıfır kotu olarak kabul edilecektir. Yeni yapılacak yapılara bu koşullara uyarak kot verilecektir.’ Aytaç, bu kararı, ‘1/1000 ölçekli planın koruma yaklaşımı çerçevesinde arazi eğiminden faydalanılarak bodrum kat kazanılmasının önüne geçmektedir’ şeklinde ortaya koymaktadır. Bu düzenlemenin nihai durumunun belirginleştirilmesine ihtiyaç vardır.

1:1000 Plan Özel Proje Alanları (ÖPA'lar) tarif etmektedir. Bunlar :

Büyükada İskele Meydanı
Büyükada Birlik (Lunapark) Meydanı
Heybeliada Sahil Yolu ve Kilise Meydanı
Burgazada Kilise ve İskele Meydanı
Kınalıada Çınar Meydanı’dır.

Tariflenen bu alanlar tüm Adalıları doğrudan ilgilendiren kamusal merkezi kullanım alanları (meydanlar) dır. Söz konusu ÖPA’lara ilişkin ayrıntılı tasarım ve uygulama ilkeleri ve kriterlerinin Planda tariflendiği görülmektedir. Buraların her birinin ‘iyileştirilmesi’ne yönelik vizyonun ve ardından tasarım kriterlerinin saptanması için tepeden alınmış kararlar yerine, Belediye liderliğinde katılımcı çalıştayların düzenlenmesi önerilmelidir.

Ayrıca 1/5000 Plan Kararlarında ‘Kentsel Tasarım Rehberi’nden söz edilmektedir: 1/5000 plan hükümlerinde 4.1/24 maddede ‘Kentsel Tasarım Rehberi’nin 1/1000 planlar hazırlanırken hazırlanması gerektiğine ve uygulamanın bunlara göre yapılması gerektiği’ belirtilmektedir. Adalar için böyle bir Rehber nasıl oluşturulmalıdır? Eğer Adalardaki mimarlık eserleri birbirinden farklı üsluplarda, farklı zamanlarda yapılmışsa farklı mesajlar taşıyan mimari bir dile sahip iseler böyle bir rehberin hazırlanması mümkün müdür, nasıl olacaktır? Adalar bir tarihi sit ama mimari doku tartışmasına girdiğimizde, homojenlik gösteren diğer sitler gibi değildir. Adalar , kültürel miras değeri olan bir yapılar koleksiyonu ise yeni yapılacak yapılar da 21. yüzyılın tasarım kuram ve pratikleri ile şekillenecek ve Adalar kültür değerleri dizisinin sonuna eklenmiş olacaktır. Yeni mimarinin kültürel değer olarak katılımını sağlamak ve kaliteli yapılaşmayı teşvik etmek için ‘kentsel tasarım rehberi’ gibi mimarlığın özgürlüğünü kısıtlayan bir uygulama doğru mudur? Yanı sıra özgür bırakılan mimarın çalışmasını Adalar özelinde estetik ölçütlerde değerlendirecek bir ‘estetik kurul’ dan söz etmek ve bu kurumsal yapıyı düzenlemek gerekir mi? Bunlar tartışılmalıdır.

5 Ulaşım Planlaması Meselesi:

Planda Ulaşım konusundaki tavır çok belirsizdir. 1/5000 Koruma Amaçlı İmar Planı adalardaki ulaşım konusunda, daha önce verilmiş kurul kararlarına hiçbir sorgulama ve tartışmaya mahal vermeden atıf yapmakta ve Adalar’ın hem deniz hem de ada içi ulaşım sorunlarını, çözülmüş gibi sunmaktadır. 1/1000 planda ise bu karara gerekçe olarak, ‘Adalar’a özgü sokak dokusunun sadece geleneksel olarak motorsuz kara taşıtları olan faytonlar ve yük arabalarına imkan verdiği’ söylenmektedir. Adalarda bugün çok artmış olan yasa dışı elektrik motorlu araç kullanımı konusu ele alınarak yarattığı sorunlar irdelenmeli ve planda, adalarda toplu taşıma, bisiklet kullanımı, yaya yolları, fayton yolları ve park yerleri gibi tüm bu konular yer almalıdır.

İmar planları ulaşım planları ile birlikte tartışılır ve her iki plan da birbirlerini etkileyerek olgunlaşır. Geleneksel ulaşım sistemi bir kültürel miras niteliği taşıyan Adalar gibi sitlerde bu tartışma çok daha özenle yapılmalıdır. Bu eksiklikten dolayı ‘Plan’ dolaşım sistemi çözülmemiş, damar oluşumunu tamamlamamış prematüre bir organizma gibidir. Adalar Ulaşım Master Planı ile birlikte Koruma Amaçlı İmar Planı çalışmaları yürütülmelidir.

6 Depreme Hazırlık Meselesi:

Tarihi, doğal ve arkeolojik sit alanlarında yapılan imar planlarının ‘koruma’ amaçlı olmasının nedeni koruma alanını etkileyecek her türlü insan ve doğal kökenli tahrip edici etkilerin en aza indirilmesidir. İnsan kökenli sosyal, ekonomik ve endüstriyel etkilerin yanısıra deprem, sel, tsunami, heyelan, çığ ve taş düşmesi, fırtına gibi doğal kökenli olaylar da korunması gereken varlıkları tehdit etmektedir. Tarihi ve kültürel varlıklar dahil her türlü taşınmazın ve insanların bu tür olaylardan en az etkilenmesini sağlayacak koruma ve sakınım yöntem ve eylemlerinin her ölçekte yerleşim planlanlarında mutlaka yeralması gerekir. Sit alanlarında belirlenen olası risklere göre tüm tarihi ve kültür varlıklarının özelliklerini ve kimliklerini kaybettirmeden afetlere dirençli duruma getirilmeleri, güçlendirilmeleri ve geleceğe miras bırakılmaları sağlanmalıdır. İBB Deprem ve Zemin İnceleme Müdürlüğü’nün İstanbul İl Sınırları içerisinde yapmış olduğu mikrobölgeleme çalışmaları kapsamında Adalar’ın zemin, heyelan, kıyı dolgu alan, tsunami ve maruz kalınacak yer hareketleri ile ilgili bilgiler çerçevesinde oluşturduğu “İmar Planlarına Esas 1/2000 ölçekli Yerleşime Uygunluk Haritaları"na göre 1.000’lik plan kararları gözden geçirilmelidir. İlgili kurumların sorumlulukları çerçevesinde sit alanı Adalar ilçesindeki tüm yapıların deprem dahil diğer olası afetlere karşı direncinin arttırılması ve insan kaybının en aza indirilmesinin sağlanmasına yönelik “güçlendirme” çalışmalarını teşvik edici ve destek sağlayacak yönde önermelerde bulunması beklenir.

Tarihi mirasın afetlere karşı korunması konusunda mevzuatın yeterli olmamasından dolayı koruma ilkeleri ile güçlendirme tekniklerinin zaman zaman çatışması sözkonusu olmaktadır. Bu eksiklik koruma aleyhine sonuçlar veren ve güçlendirme gerekçesi ile yapıların kültürel değerlerini zedeleyebilen sonuçlar getirmektedir. Öte yandan can güvenliği olmayan bir tarihi yapı da kullanılamaz ve yok olmaya mahkumdur. Bu konuda dengeli çözümler arayışında olmak gerekmektedir.

7. Yönetsel Plan Meselesi:

Koruma amaçlı imar planında belirlenen fiziki mekan organizasyonu ile sosyo-kültürel, ekonomik ve yönetsel konularda gerçekleştirilmesi planlanan eylemlerin uygulamaya geçirilme sürecini, bu süreçte görev alan kurum ve kuruluşları ve finans kaynaklarını belirlemek amacıyla 1:1000 plan bir ‘yönetsel plan’ hazırlamıştır. Bu yönetsel planı uygulamak üzere İlçe Belediyesi bünyesinde bir Denetleme Birimi kurulması önerilmektedir. 2005 yılında, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu uyarınca hazırlanan Alan Yönetimi yönetmeliğinin Adalar gibi bir alan için açabileceği yönetsel imkanlar bu başlıkta tartışılmamaktadır. Oysa, bu yasal düzenleme ile, ‘ören yerleri, sit alanları ve etkileşim sahaları ile bağlantı noktalarının kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütlerinin koordinasyonunda sürdürülebilir bir yönetim planı çerçevesinde korunması ve değerlendirilmesini sağlamak’ amacıyla Alan Yönetimleri kurulabilmektedir. Yönetsel plan, mevcut haliyle gerek önerdiği yönetim yapısı gerekse de finansman yaratma kapasitesi itibarıyla soyut kalmakta ve uygulanabilirliği bir soru olarak karşımızda durmaktadır.

PLAN ÇALIŞMASI İÇİN YOL HARİTASI

Sonuç olarak, Plan Adaların korunarak değerlerinin geleceğe taşınması sorumluluğunu yerine getirmek beklentisinin uzağına düşmektedir. Bu şekilde geçtiği taktirde bu plan büyük parsellerde yeni yapılaşmalarla kültürel peysajın tahribatının ve halihazırda yönetilemeyen ziyaretçi akınına tematik parklar gibi yeni bir adres göstererek mevcut kaosu derinleştirmenin ötesine gidemeyecektir.

Kent Konseyi Mimarlık ve Şehircilik Çalışma Grubu olarak Planların yeniden gözden geçirilmesine yönelik önerimiz, Belediye önderliğinde, yukarda belirlediğimiz başlıklar kapsamında katılımcı bir şekilde plan kararlarının çalışılması için etkin bir imkanın yaratılmasıdır. Belediye tarafından üstlenilebilecek geniş katılımlı çalışma toplantısının moderasyonu profesyonel bir ekip tarafından yapılmalıdır. Bu çalışma toplantısında Kent Konseyi Mimarlık ve Şehircilik Çalışma Grubu hazırladığı bu raporu ile ‘kolaylaştırıcı’/’kapasite kazandırıcı’ bir rol oynayabilir.

Geniş katılımlı çalışma toplantısının arayacağı başlıklar/sorular şöyle özetlenebilir:

  • Adaların Koruma Vizyonu ne olmalıdır?
  • Yeni Yapılaşma konusundaki yaklaşım ne olmalıdır?
  • Adaların Turizm stratejisi ne olmalı; ve Adalar bir turizm destinasyonu olarak nasıl bir yönetim yapısına kavuşmalıdır?
  • Adalar Kültürel, Mimari ve Sanatsal anlamda yenilikçi oluşumları ve girişimleri nasıl destekleyebilir?

Bu çerçeve ve başlıklarda;

  • Adaların Doğal ve Kültürel varlıklarının korunmasına ve yaşatılabilmesine yönelik olarak, tüm paydaşların üzerinde anlaştığı ortak ilkelerimiz nelerdir?

 

Son değişiklik Pazar, 10 Eylül 2017 22:25
Yorum yapmak için oturum açın