Pandeminin sonu halen gözükmüyor!

Pandemi Çin’de başlayıp bütün dünyaya yayıldığında herkes, acaba gripteki gibi ilkbahara girilip havalar ısındığında, güneş kendini gösterdiğinde COVID-19’dan kurtulabilir miyiz diye umutlanmıştı. Ne yazık ki umut edilen olmadı, maske kullanımı, evlere kapanma gibi önlemlerin etkisiyle vakalar haziran ayına kadar bir miktar azalsa da sonrasında tam da yazın ortasında, önlemlerin gevşetilmesiyle tekrar yükselişe geçti.

Ülkemizde pandemi öncelikle İstanbul’u etkilemişken (ki Mart-Nisan aylarında tüm olguların %40 kadarı sadece İstanbul’daydı), yaz döneminde olayın ağırlığı Anadolu’ya kaydı. Önce Güneydoğu Anadolu, sonra İç Anadolu ciddi etkilenen bölgelerimiz oldu. Bunun yanında tatil yörelerinden gelen haberler de vaka sayılarında ciddi artış olduğu yönündeydi.

Ülkemizde pandeminin başından beri il il vaka sayılarını takip etmek ne yazık ki mümkün olmadığından, filyasyon işlemi, hasta olan kişilerin virüsü kimden kaptığının geriye dönük tespiti tam yapılmadığından net olarak söylemek mümkün değil. Ancak, vakaların İstanbul’dan Anadolu’ya kayışının sebebi muhtemelen yaz döneminde memleketini ziyaret edenler ve tatile giden aileler olarak değerlendirildi.

Bunun doğal sonucu da İstanbul’dan giden kişilerin geri dönmesi ile pandeminin tekrar İstanbul’da yükselişe geçmesidir. Son 1 ayda İstanbul’daki vaka sayılarının artışına dair aldığımız duyumlar da bunun gerçekleşmekte olduğunu gösteriyor.

Ülkenin sağlık alt yapısının önemli bir kısmının İstanbul’da toplanmış olması, pandemi yükünün artışından diğer illerden daha fazla dirençli olmamızı sağlayacak, ancak bu sınırın aşılması şu an Anadolu’daki pek çok ilin yaşadığı kaderi paylaşmamıza yol açacaktır.

Adalar olarak pandeminin altı ayını nasıl geçirdiğimizi değerlendirdiğimizde, özel bir önlem almadan doğal gelişmelerle çok etkilenmeden atlattığımızı söyleyebiliriz. Bunda Adalar’a ulaşımın kontrol edilebilir olması, Adalar’da devamlı yaşayan nüfusun daha çok konutlarında izole yaşamaları, yazın gelen günübirlikçilerin Adalılarla çok da temas etmeden gelip gitmeleri önemli gibi gözüküyor. Ancak en önemlisi Adalar’da yaşayanların önemli bir kesiminde pandemi bilincinin İstanbul’un diğer kesiminden görece daha fazla olması olabilir.

Havaların tekrar soğumaya başlamasıyla insanların daha çok kapalı ortamlarda zaman geçirmeye başlayacağı düşünüldüğünde, bir de buna beklenen grip salgınının eklenmesiyle durumun giderek kötüleşmesini bekleyebiliriz. Ülkemizde, İstanbul’da kötüleşecek durum elbette Adalar’da da etkisini gösterecektir.

Adalar özelinde gelmekte olan tehlikeye karşı ne önlemler alabiliriz sorusunun cevabı ne yazık ki hep aynı; sosyal mesafenizi koruyun, özellikle kapalı ortamlarda buna ek olarak mutlaka maskenizi takın. Havalandırmasının iyi olduğundan emin olmadığınız kapalı ortamlara girdiğinizde ise mümkünse N95 maske dediğimiz daha koruyucu maskeleri kullanmaya çalışın. Tüm hastaların %25 kadarının enfeksiyonu belirtisiz geçirdiğini, bu kişilerin enfeksiyonu geçirdiği zaman etrafa bulaştırma potansiyeli olduğunu düşünürsek, karşılaştığınız, markette birlikte alışveriş ettiğiniz kimselerden birinde hastalık olup olmadığını bilmek mümkün değil. Her zaman bunu düşünerek hareket etmek gerekli. Yapabiliyorsanız da kapalı ortamlardan uzak durmak, zorunlu alışverişlerimizi internet üzerinden yapmak bu dönemde akılcı olacaktır.

Unutmayın, hasta olmanız için virüsün size ulaşması gerekli...