Geçen ay büyük bir endişe ile duyurduğumuz tehdit bugün kalktı ve 2. Hamson Evi için İstanbul 5 numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tescilleme kararı aldı. Bundan böyle bu yapı ve üzerindeki parsel taşınmaz kültür varlığı olarak envantere girdi. Bu konuda hassasiyet gösteren İBB Kültür Varlıkları Dairesi’ne, Adalar Belediyesi İmar Müdürlüğü’ne ve müdür Hüseyin Yılmaz’a, Koruma Kurulunun tescil kararını imzalayan bütün kurul üyelerine ve bu konuda emek ve gönülleri ile katkıda bulunan bütün Adalılara ve Ada dostlarına teşekkür ederiz.
Adalar’da 1920’li yıllarla birlikte yoğunlukla artış gösteren kargir mimari kültür mirası olarak yeterince incelenmedi, uzun dönem üzerinde dahi durulmadı, kültür varlığı sayılmadı. Kargir mimari tanımını çok geniş tutuyoruz, bunun içinde çok önemli sayıda değerli yığma yapı var. Modern mimari mirasından çok fazlasıyla söz ettiğimiz bir dönemdeyiz. Bu tanımı kullanırken sadece 20. yüzyılın önemli mimarlarının yapıtlarını kastetmiyoruz, bu döneme ait, mimarı ve kalfası belli olmayan birçok yapı da bu kapsam içinde.
Geçen yüzyılın ilk çeyreğine kadar yangınlardan çok fazla zarar görmüş bir İstanbul düşünün. Bu tarihlerden yaklaşık 25-30 yıl önce şiddetli bir deprem yaşamış ama ahşap mimarisi ve çok katlı olmayan yapıları sayesinde bu şiddetli depremin kötü etkilerinden az zarar görmüş bir İstanbul. Cumhuriyet dönemi yapıcılığı ahşap yapı gelenek ve teknolojisini tamamen bırakıyor ve yeni kargir yapılarını tuğla ve yeni tanıştığı beton ile yapmaya başlıyor. Adalar da bu coğrafyanın bir parçası, yeni boş parsellerin veya yanan yıkılan ahşap binaların yerine o dönemin asri yani modern kargir yapıları yapılıyor.
Bu bina grubunun içinde teknolojisi ağırlıkla yığma tuğla olan birçok üslubu temsil eden yapılar var. Ampir, Art Nouveau, Neo klasik, Art-Deco ve Bauhaus üslupları. Bazen de bu üslupların birlikte kullanıldığı yapılar. Bunun yanında o dönemin gene orta sofalı ve bu sofadan odalara açılan geleneksel planın bir tür devamı olan başka bir mimariyi görüyoruz. Bu yapıların belli bir boyuta kadar olanlarının sahipleri memur ve tüccar kesimin mensupları. Tek veya iki katlı, murç taraklı duvarları olan, yukarıda saydığımız üsluplarda sıva teknikleri ile dış bezemeleri yapılmış yapılar. Osmanlı ve Selçuklu bezeme unsurlarının cephelerde derlendiği bir yeni milli mimari akımının örnekleri de ayrıca bu grubun içinde mevcut. Bu çok büyük bir zenginlik.
Hepimizin ilk gördüğünde mutlaka tarihi eserdir ve tescillidir diyeceği ahşap yapılarla birlikte yukarıda tek bir paragrafa sığdırmaya çalıştığımız bu kargir yapılar koleksiyonu Adalar mimari peyzajının bambaşka ve çok değerli bir yanıdır. Eğer İstanbul ve Anadolu’nun bir çok şehrinde geçtiğimiz son 60 yılda yaptığımız gibi bu mirası görmezden gelirsek kaybımız sadece o yapılarla olmayacaktır, bütün Adalar peyzajını ve mimarisini kaybedeceğiz. Kalan son İstanbul mimarisinin bir özet koleksiyonu yok olacak. Bu bakış açısının eksikliğinden dolayı bunların bir kısmını 80’li yılların geçiş dönemi yapılaşma koşulları mevzuatı yüzünden kaybettik.
Adalar’da bir çok kent mekanı özel ve eşsiz kaldıysa bu yapıların da bu mekanlarda hala yer almayı sürdürmesindendir.
Bu karar bundan sonra bu tür yıkım taleplerine örnek olacak bir karar. Gerçi buna benzer yapıların 2013 den bu yana kurul tarafından tescil edildiğini biliyoruz, gene de bu sürecin olabildiğince geniş bir kesimle paylaşılmasının gereğine inanıyoruz. Bundan sonra gerek belediyenin ve gerek kurulun yaklaşımının böyle olacağını umuyoruz. Tam da 1/5000 Koruma Amaçlı Nazım İmar planı çalışmaları öncesi çokça tartışmamız ve önemle üzerinde durmamız gereken bir konu bu.