Yaz aylarında Büyükada’ya (Prinkipo) yolunuz düşerse Aya Yorgi tepesine çıkın. Denizden yaklaşık 200-metre yüksektedir. Adanın ortasında yer alan Lunapark (Birlik) meydanından bir dik yokuş çıkarsınız. Yokuşun uzunluğu aşağı meydandan AyaYorgi manastırı kapısına kadar 970-metredir.
Taş döşeli Arnavut kaldırımdan yürümenin belirli bir usulü (ritüeli) vardır. Arkanıza bakmayacaksınız, konuşmayacaksınız, sizi yaratana dua edeceksiniz, çocuklarınız, aileniz, milletiniz için iyi dilekler dileyeceksiniz. Kesinti vermeden, bir yerde dinlenmeden, mola vermeden ağır bir tempoda 20-25 dakika içinde yukarı çıkacaksınız. Sonra manastır içinde mum dikersiniz, elinizi açar istediğiniz gibi dua edersiniz, dışardaki kafede çay içersiniz, hatta yemek yersiniz, manzara seyredersiniz. Dileklerinizin hepsi zaman içinde gerçekleşir.
Ağustos ayı son yarısında ve devam eden Eylül içinde, boğaz yönüne Rumeli Kavağı tarafına bakın. Gün içinde zaman zaman ufukta bir kara nokta belirir, yavaş yavaş size yaklaşır, bunlar göçmen kuşlardır. Aya Yorgi tepesinden önceki Hristos tepesine konarlar. 1-2 saat nefes alırlar, avlanırlar, beslenirler, dinlenirler. Avrupa'dan gelmişlerdir, Romanya, Bulgaristan kıyı çizgisini takip ederler, kuzey Trakya kıyısından, Kilyos, Rumeli Feneri, sonra Anadolu Feneri, Boğaz, Kadıköy, Moda derken Büyükada'ya varırlar. Gece gelmişlerse sabahı beklerler, Hristos tepesi eteklerinde göçmen kuşların gaga seslerini duyarsınız. Sabah binlercesi havalanır, Yalova, Orta Anadolu, İskenderun Samandağ, Süveyş kanalı, Nil vadisi boyunca uçarlar, Afrika’nın güneyine dağılırlar.
Daha sonra nisan mayıs ayları gelir, aynı rota üstünden Avrupa'ya dönerler. Milyonlarca yıldır yaptıkları uçuştur. Leylekler, flamingolar, başka göçmen kuşlar. Toplam sayıları beş milyon civarında tahmin ediliyor. Geçen yıl ilk defa ağustos ortası öğle vakti onları AyaYorgi tepesinden izledim. Hergün öğle vakti geçiyorlar. Sıcak hava onlara planör imkânı veriyor, fazla kanat çırpmadan, fazla enerji harcamadan, çok yükseklerden uzun mesafeler geçiyorlar.
Tabiat göçmen kuşlara genetik bir rota vermiş, onu takip ediyorlar, değişmesine imkân yok. Bu genetik rota tam İstanbul yeni açılan kuzey hava rotası üstünden geçiyor. Biz istedik diye, kuşlar göç rotalarını mı değiştirecekler? Gürültü yapıp göçmen kuşları rota dışına kaçıracak mıyız? Olacak iş mi?
Buzul çağından beri aynı rotayı kullanan göçmen kuşları ne yapacaksınız? Göçmen kuşlar dünyanın her yerinde havalimanlarının, uçakların korkulu rüyası olmuşlar. Pilot kabini camına çarpanlar, türbin içine girenler, kanatlara zarar verenler, bütün bunlar yaşanmış. Uçaklar zarar görmüş, tehlikeli kazalar atlatılmış, hatta yaşanmış. Yeni Havalimanı kontrol kulesinin göçmen kuşlara karşı devamlı teyakkuzda olması gerekecek. Yılın bazı aylarında havalimanını uzun süreli kapatmak gerekebilir.
Yatırımcılar göçmen kuş göçü risklerini gördüler. Kuş göçleri konularında ciddi yayınları olan bilim adamları ile - kuşbilimcilerle çalışmaya başladılar. Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği'nin (IATA) kontrol ve güvenlik kapsamında ciddi denetimine tabi olacağız. Henüz bu denetimlerden geçmedik. Göçmen kuşlar, her yıl nisan-mayıs ve ağustos-eylül aylarında yeni açılan uçuş rotaları üstünden geçiyorlar.
Seçilen mekân, kuş göçleri yüzünden çok riskli. Yeni uçuş alanları gelecekte bir şekilde yetersiz kalırsa, Sabiha Gökçen ve Çorlu havalimanlarının genişletilmesi- büyütülmesi gündeme gelebilir. Tabiat inat kabul etmiyor. Tabiat kanunlarına, insan kanunları ile karşı çıkamazsınız. Tabiat bildiğini okur. Şimdi hepsini bizler bir kez daha yaşayarak öğreneceğiz.
Prinkipo, 27-Temmuz 2019