Defne Türk-Yunan Derneği’nin Leros’ta düzenlediği “Barış Buluşmaları” etkinliğinde, Ege’den bölgeye ve dünyaya barış çağrıları yapıldı. Etkinlik, el ele oluşturulan barış zinciri ve Büyükadalıların muhteşem İstanbul sirtakisi ile hafızalarda yer etti.
Ege’de Yunanistan’a ait Oniki Adalar’dan biri olan Leros, 2. Dünya Savaşı yıllarında bombardımana maruz kalmış, işgale uğramış, bu yüzden barışın kıymetini iyi bilen insanların yaşadığı sessiz sakin bir yeryüzü cenneti. Geçtiğimiz 13-15 Temmuz tarihlerinde Leros, Defne Türk-Yunan Derneği’nce düzenlenen “Barış Buluşmaları” etkinliğine ev sahipliği yaptı. İmroz’da (Gökçeada) bir arada yaşamaya dönük adımların ön plana çıkarıldığı Leros Barış Buluşmaları’nda, Dernek Başkanı Emekli Büyükelçi Yalım Eralp, “geleceğe yönelik barış odaklı etkinliklere olan ihtiyaca” işaret etti.
Barış Buluşmaları’na, İstanbul’dan, Adalar’dan, Bodrum’dan ve yurt dışından çok sayıda dernek üyesi ile gazeteci, yazar ve barışsever katıldı. Bodrum’dan 12 Temmuz sabahı feribotla adaya gelen Dernek Başkanı Eralp ve diğer konukları, Atina-İstanbul-Leros üçgeninde yaşayan ve Yunanca’ya anadili gibi hakim olan Defne’nin Genel Sekreteri Nilüfer Tarıkahya karşıladı. Ada sokakları, meydanları, beş dilde hazırlanmış barış etkinliği broşürleri ile donatılmıştı. Megafonlu araçlar sokak sokak gezip adalıları etkinlik programından haberdar ediyordu. Aynı akşam, Avrupa’dan gelen konukların, Leros’ta yaşayan Türklerin ve Türk dostu Lerosluların da katılımı ile Taverna Dimitris o Karaflas’ta bir yemek yenildi. Karaflas mezelerinin çeşitliliği ve lezzeti ile konuklardan tam not aldı. Yemek sonrası konuklara Nilüfer Tarıkahya’nın hazırladığı tatlıdan ikram edildi.
Programdaki etkinlikler 13 Temmuz Cuma akşamı Agia Marina’daki ilkokulun bahçesinde halk oyunları gösterileri ile başladı. Kanada’dan, Selanik’ten, Paros’dan gelen Yunanlı halk oyunları ekiplerinin gösterileri yanında, Leros adasının geleneksel halk dansları ve müziğini yaşatan Artemis Müzik-Dans Topluluğu’nun özellikle genç dansçılardan oluşan ekibinin dansları, okul bahçesini dolduran izleyicilerden büyük alkış aldı. Karşı kıyıdan gelen konuklar olarak, “Keşke bizden bir halk oyunları ekibi de bu gösteride yer alsaydı” demekten kendimizi alamadık.
Etkinlikte İmroz’da (Gökçeada) barışa yönelik adımların ana tema seçilmesi nedeniyle, 14 Temmuz Cumartesi akşamı Alinda’daki Metropolitlik binasında “İmroz-Karşı Bellek” temalı bir fotoğraf sergisi açıldı. Açılışa Patrik Barthelomeos da bir mesaj göndererek, barış deyince cesaret, açık yüreklilik, cömertlik, şiddete ve savaşa karşı olmak, adalet, haysiyet gibi kavramların akla geldiğine vurgu yaptı, “Günümüzde belki biraz daha değişiyor barış sözcüğü ile akla gelenler. Küresel ekonomi, yüksek öğrenim, bilinçli toplum gibi konular da giriyor işin içine. Hatta kültürel kimlikleri korumak, kültürler arası çelişkiler, terör, kökten dincilik, milliyetçilik, silah sanayi, insan hakları, özgürlük. Bizler barışa dönük tüm hakiki girişimleri destekliyoruz. Dini kurumlar da barışa destek verebilir, vermelidir. Eğer dinler arası sulh sağlanırsa kültürler arası barışa giden yol kolaylaşır. Ama köktendinci yaklaşımlar fayda sağlamaz” dedi. Patrik, Leros’tan başlayan bu kıymetli teşebbüsün Ege’den süzülüp bütün dünyaya yayılmasını dilerken, kendi doğum yeri olan İmroz’da eğitim kurumlarının, Rum okullarının tekrar açılmasına el verenlere şükranlarını sundu.
Merkezi İstanbul’da bulunan Defne Derneği’nin Başkanı Yalım Eralp da açılıştaki konuşmasında Atina merkezli kardeş Dafne Derneği’nin başkanının sağlık sorunları nedeniyle etkinlikte bulunamadığını belirtti. Eski bir Gümülcine Konsolosu olarak İmroz’da yaşanan olayların iki yönünü de iyi bildiğini söyleyen Eralp, “İmrozlular mallarını kaybettiler, temel haklarından yoksun kaldılar ve çoğu adadan gitti. Türkiye’deki bazı menfi gelişmelere rağmen azınlıklar için umut ışığı doğdu. İmrozlular geri geliyor, mallarını geri alıyorlar ve Rum okulları tekrar açılıyor. Bu sergideki fotoğraflar karanlık günleri ve bunun yanı sıra umut ışıklarını gösteriyor. Bunların bir kısmı tanınmış fotoğraf sanatçısı İzzet Keribar’a aittir” dedi. Eralp, geleceğe yönelik barış odaklı etkinliklere ihtiyaç olduğunu, adada yaşayanların yetkililer ve sivil toplumla birlikte bunları yapabileceğini söyledi.
Dedesi Didimli olan Leros Belediye Başkanı Mihalıs Kolias ise, “Buraya gelen herkes sağolsun. Burada bulunduğumuza göre hepimiz barışa ve dostluğa inanıyoruz diye düşünüyorum. Bizler karşı kıyı ile iyi ilişkiler içinde olmaya hep önem verdik. Dört yıl önce Didim Belediyesi ile kardeşçe ilişkiler içine girdik. Çocuklarımız için, bizler için, gelecek kuşaklar için barış ve huzur!” diye konuştu.
Açılışa mesaj gönderen Bölge Valisi Hacimarkos da, Leros’un savaşlar görmüş bir ada olduğuna, bugün ise barış ve huzurla anıldığına işaret etti, “İmroz’un ise özel bir yeri var. Büyük sıkıntılara maruz kalmış, acılarla mücadele etmiş bir ada. Sanki bir mucize gerçekleşti ve İmroz’da Rum okulları tekrar açıldı. İşte barış buluşmaları deyince barış ve sevgi konuşuyoruz” dedi.
Defne Derneği Genel Sekreteri Tarıkahya’nın, “2013 yılında İmroz’da düzenledikleri festivalde, İmroz gümrük ofisinin ilk kez açıldığını ve karşıki Samostraki adasından ilk defa tekne geldiğini, artık gelişen ve barışa doğru giden bir İmroz’un var olduğunu” vurgulayan konuşmasının ardından, İstanbul Patrikhanesi’nde Sarkis ve aynı zamanda Rebet olan, dernek üyesi Stelios Berberis mini bir dinleti sundu. Hava muhalefeti nedeniyle metropolitliğin sahildeki bahçesi yerine salonda verdiği mini konserde iki ülkede de sevilen parçaları seslendiren Berberis, İmroz için yapılan barış etkinliğinin tek İmrozlu katılımcısının kendisi olduğunu söyledi, “Yunanistan’da genellikle bu coğrafyalardan bahsedildiği zaman ‘kaybolmuş vatanlar’ diye bir sıfat kullanılır. Ben bu sıfatı kullanmamamız gerektiğini düşünüyorum. Zorluklar yaşandı, tarih ortada, ama geleceğe yönelik ben çok ümitliyim, çünkü okullarımız açıldı, çünkü benim ailem orda yaşıyor ve ümidimi kaybetmek için hiçbir sebebim yok. İmroz orda hepimizi bekliyor” diye konuştu. Fotoğraf sergisini gezen konuklara ikramların da yapıldığı etkinliğin ardından Alinda’daki To Steki restoranda gecikmiş bir akşam yemeği yenildi.
Etkinliklerin son günü olan 15 Temmuz akşamı, adanın merkezi Platanos’un kafelerle çevrili küçük ve sevimli meydanı günlerdir duyurusu yapılan barış zincirine katılmak üzere gelenlerle hıncahınç dolmuştu. Önce, Defne Derneği üyesi, tanınmış belgeselci Enis Rıza Sakızlı’nın Türkiye’de yaşayan azınlıklarla ilgili olarak hazırladığı “Side by side” (Yan yana) adlı belgeselin İmroz bölümü izlendi. Gösterimden önce söz alan Sakızlı, “Defne olarak bütün faaliyetlerimizde olduğu gibi amacımız önyargıların önünde durmak ve değiştirmek. Dolayısıyla gerçeğin peşindeyiz. Kardeşliğin, dayanışmanın ve bir arada yaşamanın ruhunu güçlendirmek istiyoruz” dedi. Açık havaya kurulan ve mevsimsiz sert bir rüzgarın dalgalandırdığı perdeden yükselen, “Yazık değil mi bu insanlara? İki devletin sürtüşmesi arasında, İmroz’da Yorgo’nun, Batı Trakya’da Mehmet’in, Ahmet’in ne günahı var?” sözleri belleklerimize kazındı.
Stelios Berberis’in konseriyle devam eden gecede ilk şarkının ardından, aralarında Metropolit ve Belediye Başkanı’nın da yer aldığı tüm konuklar ayağa kalktı, bileklerinde kendilerine dağıtılan, Ege’nin denizinin ve güneşinin renklerini sembolize eden mavi ve sarı kurdelelerle, herkes yanındakinin elini tuttu. Bu yolla barışa bir zincir kurulurken dudaklardan her dilde “Ege’de barış” dilekleri döküldü.
Gecenin asıl sürprizi ise Büyükadalıların da yakından tanıdığı çok yönlü bir isim olan, “yaş alıp da yaşlanmayan” emekli diplomat Yalım Eralp ve onun gibi sirtakiye gönül vermiş adalı arkadaşlarımız Mehmet Ali Uğur, Nalan Er ve Zeynep Zihli’den geldi. Bir anda meydana fırlayıp muhteşem bir İstanbul Sirtakisi oynayarak, Yunanlıların bile ağızlarını açık bıraktılar ve onlardan “mükemmel” değerlendirmesi aldılar. Etkinliğe Almanya’dan katılan gazeteci Osman Okkan’ın deyişiyle “Platanos gecesinin beyazlara bürünmüş Kare Ası”ydı onlar ve hepimizi gururlandırdılar. Gece, Artemis Dans Grubu’nun genç mensuplarının meydanda iki-üç sıralı çember oluşturarak, konuklarla birlikte oynadığı oyunlarla geç saatlere kadar sürdü.
Adadaki son günümüzde ziyaret ettiğimiz bir müzenin önünde ayaküstü sohbet ettiğim bir Leroslu barış etkinlikleri için geldiğimi öğrendiğinde, “Sizleri çok seviyoruz madam” dedi ve ekledi: “Ama bilin ki Trakya’da yanlışlıkla sınırı geçen 22 yaşındaki iki gencin hapiste tutulması bütün Yunanistan’ı üzüyor, anneleri babaları aylardır hastanede, onlar için de bir şey yapılamaz mı?”
Yunan adaları arasında benim için ayrı bir yeri olan, sıcak kalpli insanların ve huzurun adresi Leros’tan ayrılırken bu sözler kulaklarımda yankılandı. Belgeselde konuşan İmrozlu Yorgo’nun, “Devletler arası sürtüşmelerde ezilen halklara yazık oluyor” sözlerine katılmamak mümkün müydü?
Ah Leros’taki barış zincirinde el ele verip barışa çaldığımız maya bir tutsa!
(Leros hakkında bilgi için: www.nilgunrefigpala.com / Prinkipo’dan Yunan Adaları’na)