Yavru Vatan Kıbrıs’ın coğrafi durumundan, turizminden, tarihinden, Adada tarım yapmanın zorluklarından ne de ekonomisinden bahsedeceğim.
Akdeniz’deki bu Ada, yabancı bir ülkede olsaydı bu yazıyı yazmazdım fakat kısa sayılabilecek bir tatil geçirdiğim Adada beni fazlası ile mutlu eden şeylerin başında Kıbrıs’ta gördüğüm insancıl davranışlar, saygı, terbiye, güven, kısaca Kıbrıs’ta karşılaştığım, göz zevkime, gönlüme, yüreğime hitap eden insan, Kıbrıs insanı, bu satırları karalamama neden oldu.
İlk bakışta Adanın turistik bölgesine ayrı bir özen verildiği hemen belli oluyor. Halkın yerleşim alanında maddi yetersizliklerden dolayı hala toz toprak içinde yollara rastlayabilirsiniz ama insanları temiz giyimli, güler yüzlü ve sevimli. Adada kaldığım müddetçe gençlerin, çocukların veya esnafın taşkınlık yaptığını görmedik, küfürlü tek bir söz sarf ettiklerini duymadık. Çalışan kesim çokça üniversite öğrencisi olup, büyük şehirlerimizden veya uzak diyarlardan Adaya gelip harçlıklarını çıkarma peşinde olan kültürlü gençler. Yaşlıları çok mu yorgun? Genelde sakin, sessiz ve nur yüzlüler. Turist sayısının azaldığından yakınan Ada sakinlerine rağmen Adayı kafileler halinde gezen ve otelde kalan yabancıların belirli yaşam ve kültür seviyesinde oldukları göze çarpıyor.
Eczaneye girmeye mecbur kalıyorum. Bir müdahale ve tabii ki kullanılan ilaçların bedelini ödemek istiyorum ama Ankara Fakültesinden mezun misafirperver eczacı çift ödemeyi kabul etmiyor. Son yıllarda müşterisi olmadığımız hiçbir yerde karşılaşmadığımız bu durum beni inanılmaz duygulandırıyor.
Konakladığımız otelden Girne Limanına taksi ile iniş 15 TL. Hiçbir taksi şoförü fiyatı arttırmıyor. Biraz uzak mesafeden yine o çok sevdiğimiz, nezih insanların buluştuğu Limana inişte, gece tarifesi olarak da düşünerek şoföre hali ile daha fazla ödeme yapıyoruz. Fakat paranın üstü yine 15 TL’den hesaplanıyor. Kıbrıs’ta taksilere kontör sistemi uygulanmadığı için şaşkınlıkla soruyoruz tabii. “Ben ara yollardan geldim zaten” diyor şoför. Kıbrıs insanı turisti kesinlikle yolunacak kaz gibi görmüyor.
Kıbrıs’ta alış-veriş yapılacak belli başlı ürünler var. Onlardan bir tanesinin fiyatını soruyorum. Satıcı bize bir adres tarif ediyor. Kendisine de pek uzak sayılmayan o yerden alın diyor. Farklı ürünler satan o güzel dükkândan aradığımız birçok ürünü buluyoruz. Başka bir tat var bu insanlarda, o kadar yumuşak, nazik ve güven veriyorlar ki biraz yüzü asık dükkâncı görünce “Aman, bu da ne suratsız şeymiş” diyebildik. Adam belki de dertliydi, kim bilir.
Toplumdaki insanların tümünün birbirine benzemesini bekleyemeyiz ancak biz keşke kendimizden bu kadarını verebilsek. Kıbrıs insanının anlayışını ilke edinebilsek, yeme içme turizminden biraz sıyrılıp ülkemizin değerlerini, tarihini, kültürel değerini, miraslarını araştırıp da bizi her yönümüzle tanımaya gelen turisti kendimize çekebilir ve turizmdeki saygın yerimizi koruyabiliriz. Zaten bunu yapabilmek için elimizde yeterince malzeme bulundurmanın mutluluğunu yaşıyoruz.