Dicle’den Burgazada-Marta Koyu’na uzanan mısralar…
Dicle’de akşam günbatımı sonrası bir avuç gökyüzü misali dışarıya hasret bırakılırken genç-yaşlı-çocuk bedenler, Marta Koyu’nda çok avuç gökyüzünde sılaya hasret, prangalı bir yürek olmak da zor zanaat.
Bu zor zanaatı kim bilir nasıl başarmışsa başarmış ve mısralarıyla her yanı donatmış İbrahim Batur. Bize de şiirlerini okumak düşer dedik ve Fahri Burgazlı İbrahim Batur’un köprüsüyle Dicle ve sınırsızlığa uzandık.
“Sidrasız Alya’m” ile kendi şiirinin ufkuna yürüyen şair; İbrahim Batur
“Kazandığın bir savaştan sonra, hüngür hüngür ağladın mı?”
Şair, kendi dağlarına ses verendir, yankısına varabilmek adına… Kendi toprağını, ocağını, insanını, kaleminin ucundan süzerek yatıştırır göğsünün pırpırını. Acısını, sevincini katıksız dizer, gönlünün en ücra köşelerini serer sayfalara ve bırakır önümüze… Uzatmadan, yerel olmadan has şair ve dahi has şair olmadan tüm dünyanın şairi olunamaz.
Ahmed Arif’in dört duvar içerisinde kalem-kâğıtsız, ezberine aldığı şiirleri bu sebepten saf şiirlerdir. Yalansız, katıksız, anadan üryan… Dünyanın öbür ucundaki Neruda’yı, en verimli yaşlarında öldürülmüş Lorca’yı evrensel kılan da hep aynı niteliktir; kendi gerçeğini yazmak.
‘Sidrasız Alya’m’ şiirlerinin okuyucusuna verilebilecek en iyi okuma kılavuzu bence bu. Şairlik postuma bürünmüş, ebleh bir abartıda mıyım, yoksa gayet mütevazı bir girizgâh ile şiir önünde ceketimin düğmelerini mi iliklemekteyim, şimdi göreceğiz.
İlk sayfada yer alan şiir, okuru dikkatli olmaya, savruk bir okuma hevesinde ise eğer, hemen vazgeçmeye zorluyor.
“Gözlerin, cömert bir zenginlik
Sisteme aykırı, düşünceli”
Süregiden şiirlerde, hissediyoruz ki ağırbaşlı ve özü insan olanı hızla kendine yaklaştıran bir tad, bir yarenlik sofrası, bir dost eli, ellerimize uzanmakta.
“dostla, hiç hesaplı dostluk yapamam, toplama bilmem!”
(…) İyi ile kötü arasında bir şeyler aramam, kimseyi hayatımdan çıkarmamama sebeptir bu…
Gelelim aşk’ın faslına.
İbrahim’in, bıçaklarla kanırtılmış, yarası yıllarca kabuk bağlayamamış, hep kanayan ama asla sertleşmemiş bir yüreği var. Sevda yüklü dizelerde, sızlayan fakat şikâyetsiz sözlerle şiirini bina eden şair, tüm açık kalpliliğiyle ‘ben de böyle sevdim yahu, halim de budur, ahvalim de’ deyip, sayfaları dillendiriyor.
Ardı ardına sıralayacağım alıntılar, onun sevda serüveninin sinopsisi (ön senaryosu) gibi.
Ben seni, sebebim ol diye sevmişim
“yeni tohumlar ekmişim, o şehir çöplüğü bedenine.”
İbrahim Batur’un iki kız çocuğunun diyalogundan esinlenerek SİDRASIZ ALYA’M adını verdiği şiir kitabı, Ağustos 2016’da okuyucuyla buluştu.
İbrahim Batur, kalemini asi kullandığı şiirlerinde; saygı, sevgi, dostluk, aşk ve özgürlük gibi, insanlığın olmazsa olmaz değerlerini dizelere dökmüştür.
(Sidrasız Alya’m şiir kitabının 30 Eylül 2016’da yapılan imza gününde, İbrahim Batur kitabını şiir severler için imzaladı. “İyi Değilim!” adlı şiirinin, şairin dilinden seslendirildiği imza gününe gösterilen yoğun ilgi, şiire ve sanata olan ilginin artması gerektiği ve yeni şiirlerle okurun buluşturulması dilekleriyle sona erdi.)