Çarşamba, 30 Kasım 2016 15:27

Züğürt Tesellisi

Ögeyi değerlendirin
(0 oy)
Züğürt Tesellisi Fotoğraflar: Viktor Albukrek

cinar agacim x280Çınar ağacımSayın Adalarla ilgilenen Genç Dostlarım,

Adalı Dergisi sayesinde fikirlerimi paylaşan “Ada Sevdalıları” dostlarıma teşekkürlerimi arz ederken, ay sonunda bitecek olan 2016 yılını, buruk bir şekilde selamlamak durumunda olduğumu itiraf ederim.

Dünyada artan huzursuzluklardan tek sığınma yerim olan Büyükada, son zamanlarda şehirvari değişimlere uğramakla kalmadı, değişimin değişmekte olduğunu kabul etmeyen kişilerdeki “Adadan Şikâyet” modası, ortam bularak yayılıyor ve bu alandaki endişeler aldı başını, gidiyor.

Adaya ayak basar basmaz karşılaştığım tanıdık kişilerin şikâyetlerini dinlemekten bıktım usandım. Bu arada ben, olumsuzlara, aksaklıklara alışmaya başladım. Lügatlerde ‘ada’ kelimesinin karşılığı, ‘sularla çevrili kara parçası’ olduğu yazılıysa da, etrafımızda bol su olmasına karşın kumsalların olmamasına, yosun-iyot kokusunu alamamaya, denizin sahile vuran şırıltısını duyamamaya, meltem rüzgârını hissetmemeye alıştım. Velhasıl adaya ihanet etmenin azabını çeke çeke maviyi ve yeşili anakarada aramaya başladım.

Çünkü değil mavi denizi görmek, yola bakan bahçelerdeki ağaç ve çiçekleri dahi göremememiz için parmaklıkların arkası hasır veya naylon örgülerle kapatılıyor ve buna alıştırıldık! Hâlbuki:

İmar Yönetmenliğinin 23 eylül1966 tarih ve 12.408 Sayı, Madde: 3.39

***

BAHÇE DUVARLARI:

Bahçe duvarlarının yüksekliği, binaların yol tarafındaki cephe hatlarının önünde (1) metreyi, gerisinde ise (1,50) metreyi geçemez. Ayrıca üzerlerine yükseklikleri (1) metreyi aşmayan parmaklık yapılabilir.

Denizden gelecek esintiyi çoktan unuttuğumuza ilaveten bu perdelemelerle sokakta yürürken hava cereyanını hissedemez olduk, arkalarındaki bitkilerle konuşmak, dertleşmek arzusunda olanlar, üzüntüden kahrolmaktadırlar.

Çiçekçi dükkânlarında oyalanıyor veya şehrimizin bazı sitelerdeki yapay kır görüntüsüyle avunuyoruz ve şüphesiz ki bu görüntüler hayalimizdeki ‘ada’ ile mukayese kabul etmez…  

1960 yıllarındaki klasik otel-pansiyonlarımız, kırk yıl kadar evvel getiri uğruna yazlıkçı müşteriye kiralamak üzere daire olarak tadil edildikten sonraki yıllarda, okul tatili kısa tutulduğundan ve anneler de erkekler gibi işe gitmeye başladıklarından, mevsimlik yazlıkçılar gelemez oldu. Yıllık tatil yapan yazlıkçılar ise Ege ve Akdeniz’e akıyor!

Haydi, sil baştan! Şimdi yazlık daireler otel-pansiyonlara çevrilmeye uğraşılıyor… Lakin 1930’ların yüksek tavanlı otel odaları yatay olarak ortadan bölündüğünden dolayı, çağdaş otel normlarına uymuyor, tavanları vapurlarımızdaki gibi alçak kalmakta…

Trafik malum, evvelce yazdığım gibi kaldırımda yürümek özel maharet gerektirmekte, önümüze çıkan engellerden dolayı yola inmek mecburiyetinde kaldığımızda, bisikletlerde zil yasağı olduğundan ve elektro-motorlar sessiz gittiklerinden dolayı, sırtımıza yapıştıklarını fark edemiyoruz.   

Turizm adına kalabalıklaştırılan ziyaretçilerden dolayı mevsim ortalarında sokağa çıkamaz, çarşıya gidemez olduk; hele hafta sonları…

Ağır kamyon ve itfaiye vasıtalarından dolayı gitgide azalmakta olan toprak yollara üzülenler, bu değişimin çağa uymak olduğunu kabullenmiyor.

sayfiye bitti 280xSayfiye bittiHenüz vapura binmeden, Bostancı iskelelerinin sol tarafındaki baraka dükkânlar yıktırıldığında yok edileceğini ümit ederken sabit inşaata dönüştü. Bu yeni dükkânlar yolun karşı kaldırımında bulunan otoparka bitişik yapılıp deniz manzarası ve rüzgâr halka açık bırakılamaz mıydı?

Onun gibi Büyükada’nın sahil lokantaları, Heybeliada’sında olduğu gibi dükkânlara bitişik yapılıp, deniz kenarı halkın istifadesine terk edilemez miydi?

Şüphesiz sayfiye ortamının nasıl yok edildiğini duyarlı Ada Sevdalıları üzülüyor, lakin yeni yılda yeni bir yaş almakla, ben, olayları göründükleri gibi kabul etmek durumdayım.

Ne yazık ki on beş milyonluk tarihi bir şehrin yirmi beş dakika mesafesindeki cennet adamız, basit bir şehir kasabasının görünümüne dönüşmekte ve sayfiye özelliğini yitirmektedir. Adaya, yaşamaya gelene, sayfiyede yaşam felsefesini anlatmak ve benimsetmek gerekirdi. Acaba bu eğitimi kimler verecekti?

Sevgili dostlar, sene bitecek, karamsar düşüncelere artık gerek yok, iş olacağına vardı.

Adanın keşmekeşinden kaçan çeşitli kuşlar dahi şimdi şehirdeki evimin penceresine dadandı, leblebi, mısır, ayçiçeği çekirdeği ikram ediyorum. Bir çırpıda tüketiyorlar erzakımı…

Ha, bir de kocaman iki yeşil papağanımız var ki, her gün binamızın etrafındaki ağaçlara konarak sevişmekten yemek yemeyi ihmal etmektedirler, onları bir türlü pencereme bitişik kurduğum sofraya buyur edemedim.

bahcemizdeki kediler 280xBahçemizdeki KedilerFakat en kalabalık misafirlerimiz kedilerimizdir. Yıllardan beri dillere destan komşumuzun yemek servis ekibi, sitemize günde bir kaç öğün lüks kedi maması getirmekte ve geldiklerinde mahallenin tüm kedileri aniden bahçemize dalmakta.

Maşallah, çoğu da ya gebe veya obez… Rengârenk görüntüleri ve oynaşmaları, yemeklerden sonra sere serpe değişik pozlarda ‘siesta’ için uzanmalarını seyretmek, bir safari seyahatine bedel... Lakin kedi doğumları olduğu gibi, kedi ölümleri de var. Belki de fazla yemekten çatladıklarından dolayı…

İşte o zaman, beyaz kefene sarılmış kedi cenazeleri bahçemizde gömülmek üzere getirildiğinde kıyamet kopmakta, konu komşu pencerelerden sarkarak itiraz bağrışmaları duyulmakta.

camlarimiz 280xÇamlarımız
sonbahar 280xSonbahar
yaprak dokumu 280xYaprak dökümü
 

palmiye 280xPalmiyeYirmi yıl kadar evvel sitemizin bahçesinde ektiğim Büyükada’daki palmiyelerimin tohumlarından şimdi dört metreye kadar yükselen ağaçlarım var. Hafif hava esintilerinde yaprakların titreşimlerini seyretmek o kadar dinlendirici ki, anlatamam.

Keza kırk yıllık sitemiz sakinlerinden, Noel haftasında evini çam ağacıyla süsleyenlerin yılbaşından sonra ağaçlarını bahçeye ekmeleri sayesinde, esasen çamlık adını taşıyan mahallemiz, Büyükada’yı andırmakta…

Bir de koca çınarlarımız var. Dalları, yılın her haftasında farklı desenler arz etmekte… Hele yaprakları, bilhassa sonbahar mevsimlerinde, günden güne ayrı bir renk cümbüşünde… 

Sayfiye huzurunu şehirde buldum desem inanır mısınız? 

Adadan daha rahat değil mi? Lakin 2017 baharında, sıcaklar bastırınca, fikrimi değiştirebilirim.

Aman Sevgili Genç Ada Sevdalıları, lütfen siz de şehri tercih etmeyin, Adanın sayfiye olarak kalması için fikir üretmeye gayret edin…

2017’de neşe ve sağlıkla görüşmek üzere…

Son değişiklik Cuma, 02 Aralık 2016 00:59
Yorum yapmak için oturum açın