Büyükada’da vapurdan indiğimde iskele üzerindeki Bel Tur Kafe’nin bir süredir kapalı bulunması nedeniyle, Adalar’daki diğer kapalı ya da boş tutulmakta ısrar edilen bina ya da alanlarla ilgili bir bilgilendirme yazısı kaleme almak istedim.
Bunların hemen hepsi, belli bir amaçla kullanılmak üzere milli emlak ya da hazine tarafından, İBB, Kültür Bakanlığı vb. kurumlara devir ya da tahsis edilmiş olan yerler. Ben bu bina ya da yerlerden bildiklerimi aşağıda saydım.
Adalar Müzesi’nin ve Adaevi’nin Büyükada Çınar’da belediye, tahsis edilmiş alanın bahçesini ihya edip müze sergileri ve kültürel etkinlikler için kullanması karşısında ayağa kalkan “bildik grubun” bu yerlerle ilgili tek kelime bile etmediklerine, tek bir girişimde bulunmadıklarına dikkat çekmek isterim. Bu yerleri sıralıyorum:
Eski Mektep (Sofronios Köşkü)
Büyükada Kadıyoran Caddesi Türkoğlu Sokak üzerindeki tarihi köşk, 1922-1979 arasında ilkokulu ve ortaokul olarak kullanıldıktan sonra boşaltıldı.
1987’de binanın sahibi İstanbul Belediyesi konukevi yapmak üzere restorasyon projesi hazırladı ve 1990’da inşaata başlandı. Ancak bina soyulduktan, orijinal kimi yapı elemanları tahrip edildikten sonra inşaat durdu.
2005’de Adalar Belediyesi’ne müze olarak kullanılmak üzere uzun süreli tahsis edildi. 2008’de Adalar Müzesi projesi için Belediye ile Adalar Vakfı el sıkıştı. 2009’da binanın Adalar Müzesi’ne dönüştürülmek üzere projesi hazırlandı, restorasyon kaynağı bulundu, ancak Mart 2009 seçimlerinden hemen önce İBB tarafından politik nedenlerle Adalar Belediyesi’ne tahsisi iptal edildi.
Vakfın İBB nezdindeki girişimleri sonuç vermedi, 2010 Şubat’ında 11 Şubat 2010’da da “Fiziksel Engelliler Rehabilitasyon Merkezi” kurulması amacıyla üç yıllığına İl Eğitim Müdürlüğü’ne tahsis edildiği açıklandı.
O gün bugündür bina için hiçbir şey yapılmadı. Çürümeye bırakıldı.
Turing Kültür Evi
Çankaya Caddesi üzerindeki önemli tarihi yapılardan Fabiato Köşkü, hazineye devrolduktan sonra Çelik Gülersoy’un girişimi ve Turing Kulübü’nün talebi üzerine, kültür merkezi olarak restorasyonu yapılıp kullanılmak üzere Turing tarafından kiralandı.
Bina 1997’de restore edildi, Turing Kültür Evi olarak açıldı. Çelik Bey’in ölümüne kadar (2003) aktif olarak kullanıldı. Turing yönetiminin 2005’de kayyuma devredilmesinin ardından, önce kışın tamamıyla kapatıldı; yaz aylarında alışılmış kültür faaliyetlerine son verildi, sadece bahçedeki kafeteryası açık tutuldu.
Son iki yıldır, bu bölüm de kapalı. Turing Yönetimi’nin zarar ettiği gerekçesiyle burayı devretmeye hazır olduğu konuşuluyor.
Aynı durum, İBB’nin mülkiyetinde olup Turing’e kiralanan iskele üzerindeki kafede de yaşandı. Önce Turing çıkarıldı, Bel-Tur kafe açıldı. Şimdi o da kapalı.
Büyükada Kütüphanesi
Büyükada 23 Nisan Caddesi üzerindeki ahşap bina, Kültür Bakanlığı’na tahsis edildi, 2001’de kütüphane inşaatı olarak başladı, ancak sonra çelik karkas olarak kaldı. 2004 yılında Adalar Vakfı’nın Belediye ve Kaymakamlık ortaklığıyla Kültür Bakanlığı’na Adalar Müzesi’nin nüvesini de oluşturacak Adalar Bilgievi işleviyle restore etmek üzere teklifte bulunduğu, malum grubun ortalığı ayağa kaldırması ve bakanlığın da kütüphane inşaatları için yeniden kaynak ayırmaya yeniden karar vermesi sonucu 2005 yılında inşaat başladı ve 2007 yılında Büyükada Kütüphanesi olarak açıldı.
Kütüphane bugün kapısından içeri kimsenin girmediği, yeni kitap ve periyodik yayın alınmadığı bir garip durumda.
Çınar Meydanı’ndaki Kültür Bakanlığı’na tahsis edilmiş kırmızı konturlu bina
Hazineye gaiplikten intikal etmiş, sonra da Kültür Bakanlığı’na tahsisi yapılmış bu binayı, 2010 yılında belediye ile anlaşarak parasını da vererek vakıf olarak temizletmiştik.
Amaç, belediye kontrolünde tüm STK’ların ortak kullanacakları bir edebiyat ve STK evi yaratmaktı. Malum grup harekete geçti, siyasiler araya girdi ve çalışmalar durduruldu.
Ardından bakanlıkla belediyenin bu binayı edebiyat evi yapmak üzere anlaştıklarını, projesinin hazırlandığını duyduk. Sonrası gelmedi.
Heybeliada Kütüphanesi
Uzun yıllar viran şekilde tutulduktan sonra, Heybeliadalı STK, inisiyatif ve kültür insanlarının devreye girmesiyle Kültür Bakanlığı harekete geçti. İl Özel İdaresi’nden alınan kaynakla restorasyonuna başlandı.
Bu bina için de dedikodu mekanizması, siyasi engellemeler devrede. Sonrası merakla bekleniyor.
Bütün bunları neden mi yazdım?
Tekrar bu ve benzeri maceralara vakıf olarak girelim diye değil. Tövbe... Sadece birilerinin niyetlerinin iş yapmak, bir eser ortaya çıkarmak değil, onu bunu karalamak, ihbar etmek, iyi niyetle bir şeylerin ucundan tutmak isteyenlere hayatı zehir etme olduğunu hatırlatmak için aklıma geldi...
Eminim böyle boş ve atıl durumda olan başka yerler de vardır. Ama bizim yaşadıklarımızdan sonra kim bu gibi yerlere “kültür, müze, galeri…” gibi para getirmeyecek ulvi işler için girmek ister?
Galiba hiç kimse...
Bu yerlerin kaderi de gelişen otel-turizm yatırımcılığımıza mekân olmaktır. Heybeliada Rum İlkokulu’nu bekleyen tehlike gibi… Devletimizden kurtarabildiklerini gelir kaygısıyla değerlendirmeye çalışan Azınlık Vakıflarımız bile bu tuzağa düştüklerine göre...
Varın gerisini siz düşünün...
Bir süre sonra yorgan gitti, kavga bitti durumuna gelinecek ve herkes rahat edecek... Amin...