Bahar’ın maceraları
‘Üç vakte kadar biriyle sarmaş dolaş oluyorsun’ dedi Songül Abla. Matematik ve fen dersleri verdiği küçük Ahmet’in annesi Songül Abla ile yoğun bir ders ve ardından da yemek faslı sonrası kahve içmeye bayılırlardı. Aynı sokakta oturdukları Songül Abla, Bahar’ın en yakın komşularından olmuştu. Ablacım bu oğlan kimse bak haberi gelecek bana, mutlaka gel bize göster tanıştır bir bakalım biz de deyip gülmeye başladılar. Songül Abla’nın falları çıkıyordu. Ada’da artık herkesin çok sevdiği kızı, kardeşi, arkadaşı, komşusu olmuştu Bahar. Çarşı’da ufak bir dükkân işleten Madam Anita pek çok adalı gibi İstanbul’a çok sık inmez, inmeye fırsatı olmazdı. Bahar’a ne zaman karşıya geçecekse de İstiklal Caddesi üzerindeki meşhur lokumcudan kaymaklı lokum ve likörlü çikolata sipariş ederdi. Yine Bahar’ın karşıya geçeceği bir gün Madam, Bahar’a aynı siparişleri ve parayı vererek Bahar sanki çok uzak bir yere gidiyormuş gibi haydi kızım iyi yolculuklar güzelce git gel dedi.
Bahar vapur keyfi yaşamaya, her vapur yolculuğunda sanki başka dünyalara gizemli bir yolculuk yapıyormuş gibi hissetmeye, vapurdaki hamam böceklerine bile bayılırdı. Bahar ‘Dişiliğin Antropolojisi’ adlı kitaba ara vermiş kütüphaneden bulduğu Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ‘Huzur’ adlı kitabını okumaya vermişti kendisini uzun süredir. Vapurda güzel bir yere yerleşir yerleşmez de bitirmeye yaklaştığı kitabını okumaya başladı heyecanla. Tam o sırada vapurda karşısına biri oturdu ve o da gazete okumaya başladı. Bahar oldukça ilginç bulduğu bu insandan etkilenmişti ama bu etkilenmenin üzerinde fazla durmadı. Kitabı okumaya çalıştı. Kitapta da karakterler bir ada vapurunda tanışıyorlar ve Bahar’ın hoşuna giden kıvamda bir aşk yaşıyorlardı. Bunlar Bahar’ın aklından geçerken hafifçe gülümsedi ve anlayamadığı bir şekilde Şahin’le tanıştılar. Şahin karşıda oturuyormuş fakat adada oturan hocasıyla bir kitap hazırlıyorlarmış. O yüzden sık sık adaya gidip geliyor, hocasının evinde kalıyormuş. Adalar vapurunda oldukları ve ikisi de Kabataş’a gittiği için uzunca sohbet ettiler. Kitaplardan, adadan, edebiyattan, Bahar bu Hoca’yı Şahin’in anlatımından sanki çıkarmıştı bile. Sizli bizli konuşuyorlardı fakat aralarında bir çekim olmuştu. Şahin Bahar’ın sadece adada oturduğunu anlamış ona başka bir şey sormamıştı. İkisi de birbirinden hoşlanmıştı. Uzun zamandır adada yalnız olan Bahar ilk defa farklı duygular içine girmişti. Vapur yaklaşırken Şahin ertesi gün Dil Burnu’nda Hoca’sı ve başka hocalar yani arkadaş grupları ve ders verdikleri üniversiteden birkaç felsefe öğrencisi ile piknik yapacaklarını, mangal yakacaklarını söyledi. Bahar’ı kibar bir ısrarla bu pikniğe davet etti Şahin. Bahar teşekkür etti tamam belki gelirim dedi.
Aslında ikisi de İstiklal Caddesi’ne doğru gidiyorlardı. Fakat Bahar vapurdan inerken memnun olduğunu söyleyerek vedalaştı Şahin’le. Bahar İstanbul’daki işlerini bir an önce halledip Ada’sına geri dönmek ve komşular heyetine Şahin’den bahsetmek için sabırsızlanıyordu. Madam Anita’nın siparişlerini de alan Bahar son vapura anca yetişebilmişti. Yine muhteşem bir yolculuğa çıkmıştı. Kulaklıklarını taktı, ay da vardı. Şahin’i düşündü, biraz ukala olduğu açıktı, Bahar da öyle tipleri hiç sevmezdi. Fakat gece, ay, o an çalan şarkı ve muhteşem şehir manzarası hiçbir şeyi umursamamasını ve yarın o pikniğe gidip eğlenmesini söyledi Bahar’a. Bahar ertesi gün Songül Abla’ya sabah kahvesine uğramadan edemedi. Olayı aynen anlattı. Songül Abla, ay git ablacım git pikniğe açılırsın biraz diye Bahar’ı tatlı tatlı cesaretlendiriyordu. Hem merak etme sen o hoca mı nedir, neyin nesidir soruştururuz biz, ayrıca benim kaynımın oğlu Dil Burnu’nda çalışıyor biliyorsun ona söylerim sana çaktırmadan göz kulak olur dedi Songül Abla.
Bahar adanın her yerinde hatta adaların her yerinde böyle bir gözetim ve koruma kalkanı altında olduğunu biliyor ve bundan hiç rahatsız olmuyordu. Hatta hoşuna gidiyordu. Bahar nasıl oldu bilemedi ama o akşam Dil Burnu’nda daha sonra da kendisini Şahin’le ilginç bir ilişkinin içinde bulmuştu. Şahin daha en başında size ‘Beatrice’ diyebilir miyim demişti? İlişkileri boyunca Bahar’a siz diye hitap etmişti Şahin ve bir kere bile adını söylememişti. Çünkü Bahar onun için Beatrice idi. Tabi kendisini de Dante… İlişkilerini de ‘İlahi Komedya’da bir yolculuk olarak gören Şahin, Bahar’ın hayatına adeta bir lunapark kurmuştu. Bahar’a da benimle oynar mısın demişti? Bahar’da bu oyunu oynamayı kabul etmişti bir nevi. 7 kat cehennem, 7 kat cennet, Araf dağı, ilk devindirici; ışık, Tanrı’dan gelen hediye bu oyunun yapı taşlarıydı.
Bahar tamamen sanal bir ilişki yaşıyordu aslında. Aralarında fiziksel bir etkilenme de olması Songül Abla’nın falının çıkması bu gerçeği değiştirmiyordu. O Bahar değil Beatrice idi, Şahin’leyken bu oyunu da sürdürdü. Uzun bir süre, oyunu oynadığı sürece mutlu da oldu. Fakat yavaş yavaş Şahin’in Tanpınar’ın ‘Huzur’ adlı kitabındaki huzursuzluğu yaşayan, günümüzdeki ‘Kış Uykusu’ sürecindeki ‘aydın’, ‘entel’ tipine uyan biri olduğunu görecekti Bahar. Gerçek bir ilişki, Bahar olduğu bir ilişki, yaşama isteği su yüzüne çıktıkça da bu eğlenceli oyundan çıkmak isteyecekti.
İlahi Songül Abla diye içinden geçiren Bahar şimdilik sadece Beatrice olmanın tadını çıkarıyordu.