Salı, 03 Aralık 2019 11:14

2019 İstanbul Maratonu

Ögeyi değerlendirin
(0 oy)

Ülkemin birçok şehri, aranan kaliteli yaşam olanaklarına İstanbul’dan çok daha fazla sahip. Doğal ürünler, işleyen taşıt sistemleri, gelişmiş şehircilik anlayışları, bozulmamış köy yaşantıları, ekonomik rahatlık vb.

Peki neden İstanbul o zaman?

Bu sorumun cevabıdır İstanbul Maratonu. Adı defalarca değişmiş. Anlamı anlaşıldıkça 1979’dan itibaren sahip çıkan güç büyüdükçe büyümüş. Çünkü asıl büyük güç, çok varlıklı şirketler ya da kurumlar değil koşunun sonuna eklenen “Halk Koşuşu” kavramındaki HALK olmuş.

Asya’dan Avrupa’ya koşmuş olabilmek için mi, sık sık koşanlar için “ İyi işte, bize de trafiği durdurup muhteşem bir parkur sunuluyor “ mantığıyla mı, insanlığa farkındalık kazandıracak kuruluşların sesi olunabileceği düşünüldüğü için mi, “Acaba bu zorlukla baş edebilecek kadar gücüm var mı?”lar mı, “İnsanlar beni görsün” arzusuyla mı, sıra dışı bir şey yapmak isteğiyle mi, yeni bir ilişkiye vesile yaratabileceği umuduyla mı (ki 140 bin kişinin katılımında bir eş bulabilme olasılığı da yok değil hani), “ Birilerine örnek olurum belki” düşüncesiyle mi, bağış toplanabilmesi için bir kuruma vesile yaratmak için mi, arkadaşlar ile güzel zaman geçirebilme ümidiyle mi, çocuğuna bedava eğlence yaratmak isteğiyle mi.......

Say say bitmez. Gerçekten bitmez, 140 bin kişi katılmış bu yıl bu maratona. Benim gözlemlerim ne kadar yeterli olabilir 140 bin ayrı bilincin arzusuna. Onlardan sadece birinin hikayesi bende, ondan emin olduğum için bir tane de olsa anlatabilmenin heyecan ve mutluluğu içimde.

Geçen sene Pınar Delen Satıoğlu bir arkadaşıyla Barış İçin Müzik Vakfı yararına Fonzip uygulaması aracılığıyla koşarak bağış topladılar. Çok değildi topladıkları meblağ. Ama öyle mutlu ve huzurlu görünüyorlardı ki insana “Ben de yapsam ya” diyen iç sesini duyuruyorlardı. Pınar Hanım’ın yanında arkadaşı Esra Hanım yoktu maceralarını anlatırken ama benim zihnimde ilkokul müdürü Recep Kızılırmak’ın odasında Pınar Hanım, Esra Hanım, Barış için Müzik Vakfından katılım sağlayanlar ve bir kaç kişi kalmış odada müdür bey ile sohbet ettiğimizde. Oysa ki o anda sadece Pınar Hanım vardı maraton maceracılarından. Peki ben neden zihnimde o ana dair diğer insanları da barındırıyorum diye düşününce anladım ki onlar “Onlar” olmuşlar. Artık bir kişi değillerdi. O andan sonra da “Onlar”lardı.

 
İstanbul Maratonu
İstanbul Maratonu
İstanbul Maratonu
 

 

Zihnimiz, biz olmak için yaratılmış gibi. Özgür düşünce üretebilecek olursak biz olmak rahatlıkla başarabileceğimiz bir eylem aslında. Maratonun sırrı da bu. Ne için gitmiş olursak olalım o gün asıl eylemimiz “BİZ” olmak oluyor. Elimizde değil ki, o esnada sevinç de protesto da sıkıntı da anında bize dair bir anlama bürünüyor. “Ne yapacağız şimdi?” sorusuna birlikte çözüm üretiliyor, güzel koşanlara karşı birlikte imreniliyor, yorulup ara verenleri kendimiz gibi görüyoruz. Çünkü fiziksel olarak hepimiz insanız ve vücudumuzun verdiği tepkiler yaklaşık aynı. Duygu olarak hissettiklerimizin 140 binde bir de olsa benzer olma olasılığı yüksek.

İşte bu nedenle İstanbul 20 milyonda bir olasılıkta, sahip olmam gereken değerlerimi ararken büyük bir şansım oluyor. Üstelik muhteşem bir coğrafi çeşitlilik ve 10 bin yıldan daha uzun bir süre yaşamış milletlerin kalan nesillerinin ananelerinin gölgesinde, hep sevilmiş, hep arzulanmış manzaraların eşliğinde, kendimi bulma serüvenim bu maratonla sanki gün yüzüne taşınmış gibi.

Maraton bir tür ümit aşılıyor halka çünkü orada gördüğümüz insan kitlesini bireysel olarak değerlendirince birey olma eğilimindeki insanlar çıkıyor karşımıza. Peki birey ne demek? Birey için, aklın ve vicdanın süzgecini fark etmiş, özgür irade sahibi olduğumuz cumhuriyet yönetiminde ne yapma bilincini devreye alabilmek için bütün yaptırımlardan kopmaya çalışan insan diyebiliriz.

Engelli sandalyesinde arkadaşının ittiği ve duyduğumuzda bizi de güldüren espriler yapan bir genç adam, yanında kas hastalığı nedeniyle kolunu kontrol edemeyen esprilere zekice karşılık veren başka bir genç adam, onların yanında son derece doğal davranan ve yüreği sevgi dolu olduğu dışarıdan da anlaşılabilen iki genç adam örneklerden bence en güzeliydi. Yaklaşık 70 yaşlarında koşarken gördüğüm ve temposuna katıldığım dede torunla yaptığım sohbette kısacık anlarda edindiğim teknik bilgi de şaşırttı beni. “Eğer koşarken rahat konuşabiliyorsan tempon doğrudur” demişti ama ben o koşmaya devam ederken yorulup yürümeye devam ettim. Üç dört genç hiç konuşmadan kah yürüdü kah koştu maraton boyunca ve ben onların temposundayken onlardan biri olmanın mutluluğu ve güven duygusunu tattım. Onlarla hiç tanışmadık ama hayatım boyunca da anılarımda olma ihtimalleri var. Bir ilkokul öğretmeninin öğrencilerine rap parçası öğretip sonra onları maratona getirmesi ve yüksek sesle şarkı söyletmesinden duyduğum haz ve edindiğim ilham da var tabii. Üniversitelerinin tanıtımı için gönüllü olarak gelen ve koşunun başlamasını beklerken yaptıkları entelektüel sohbetlerine şahit olduğum genç kızlar ve erkekler de ümit verirken, bebek arabasına iki yaşındaki oğlunu oturtup bunu da görsün diyen anne de, kendi zevkine beş yaşındaki oğlunu ortak etmek isteyen anne de, kızını yanına alıp sohbet ederek tempoyla koşan baba da, toplu kadın arkadaşlar da, şirkette kim varsa toplayıp getiren tişört bastırıp hem iş hem eğlence peşinde koşan yöneticiler de, çeşitli yardım kuruluşu tişörtü giymiş bağış için koşan üniversiteli gençler de sadece kendi için bireysel katılım sağlayanlar da vardı o gün. Ara ara müzik seslerinin eğlence merkezi hissi vermesi de, boşluklarda trafik ya da çevre gürültüsü olmaması nedeniyle mesire yeri duygusu yaşatması da, milletleri farklı olan yine de aynı kültüre maruz kalmış aynı dili ve değerleri bilen insanlarla olmak maratonun ana fikrine yoğunlaştırıyordu beni.

Neyi bilmemi sağladı dersek, içimizdeki ilkel; korku, kıskançlık, üstünlük, hırs, öfke, kin ve nefret duygularından arınabilmek için bütünün içinde yer almanın zihni geliştirdiğini bilmemi sağladı derim.

Fikri hür vicdanı hür olmanın cumhuriyetin temel ilkesi olması, bizlerin kendi hayat yolculuğumuzda daha hızlı ve başarılı olurken, insan olmanın hedefine yaklaşmamızı sağlıyor.

Ne mutluluk verici değil mi?

 

 

İstanbul Maratonu

 
Son değişiklik Perşembe, 05 Aralık 2019 05:43
Yorum yapmak için oturum açın