Salı, 03 Aralık 2019 10:29

Heybeliada Ruhban Okulu

Ögeyi değerlendirin
(1 Oylayın)
Heybeliada Ruhban Okulu Fotoğraflar: Oğul Özden, Bülent Özden - Harikalar Kutusu Arşivi

Heybeliada Ruhban Okulu

Türk Tarih Kurumunun yakın geçmişte Heybeliada’da yaptığı toplantıda Ruhban Okulunun da ele alındığı anlaşılmaktadır. Ben de birkaç şey söylemek isterim. Patrikhane’nin tarihteki faaliyetleri ve özellikle Patrikhane hakkında Eyüp Kaymakamına bağlı gibi ciddiyetten uzak ifadelere değinmeyeceğim. Ruhban Okulunun özel statüde açılmasının Lozan’a aykırı olduğu ifadesi geçersizdir. Lozan’ın 40 ncı maddesini hatırlatmakta yarar var:

“40. Müslüman olmayan azınlıklara ilintili olan Türk yurttaşları hukuk bakımından ve fiilen öteki Türk yurttaşlarına uygulanan işlemlerin ve sağlanan güvencelerin tıpkısından yararlanacaklar ve özellikle, harcamaları kendilerince yapılmak üzere, her türlü yardım, dinsel ya da sosyal kurumları, her türlü okul ve benzeri öğretim ve eğitim kurumları kurma, yönetme ve denetleme ve buralarda kendi dillerini özgürce kullanma ve dinsel ayinlerini serbestçe yapına bakımından eşit bir hakka sahip bulunacaklardır.”

Bugün Türkiye’de özel kişilerce dükkan açılır gibi açılan üniversiteleri hatırlatmama gerek var mı bilmem. Tarih Kurumu toplantısında atıfta bulunulan Anayasa’nın 24’ncü maddesine gelince; maddeye bakalım:

“MADDE 24- Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. 14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dinî âyin ve törenler serbesttir. Kimse, ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz. Din ve ahlâk eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlâk öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanunî temsilcisinin talebine bağlıdır. Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.”

Madde 24 dini eğitim devlet tarafından yapılır demiyor. Gözetim ve denetimden bahsediyor. Denetimin iyi yapılmadığı ortada. O ayrı bir sorun. Nitekim Türkiye’de özel okullarda dini eğitim vardır. Özel üniversitelerin ise ilahiyat fakülteleri mevcuttur.

 
Heybeliada Ruhban Okulu
Heybeliada Ruhban Okulu
Heybeliada Ruhban Okulu
 

Sefir Olmak adlı kitabımdan Ruhban Okulu konusundaki kısma ait alıntı yapmak durumundayım.

“Ortodoks din adamı yetiştirilmesi amacıyla ilk defa 1844 yılında Patrik IV. Germanos’ un destekleriyle Aya Triada Manastırı bünyesinde teoloji eğitimi veren bir okul açılmıştır. Bilindiği gibi, İstanbul’ un fethinden sonra İstanbul Rum Patriği’ ne “Millet-Başı” unvanı verilmiş ve kendisi Bab-ı Ali’ ye karşı Osmanlı İmparatorluğundaki tüm Ortodoksların lideri olarak kabul edilmiştir.

Okul bugünkü kapanma noktasına dört farklı dönem yaşayarak gelmiştir:

1-) 1844-1915 yılları arasında okul yedi sınıflıydı. Bunların dördü Lise, üçü Teoloji bölümüne aitti. 1915-1918 yılları arasında 1.nci Dünya Savaşı nedeniyle İstanbul’ un birçok okulunda olduğu gibi eğitim durmuştur.

2-) 1918-1923 arasında Okul beş yıllık yüksek Okul statüsüne yükseltilmiştir.

3-) 1923-1951 arasında Cumhuriyet Türkiyesi’nin okulları ile uyum sağlayarak eski yedi yıllık eğitim sistemine dönmüştür.

4-) 1951-1971 yılları arasında dönemin İstanbul Rum Patriği Athenagoras’ın çabaları ile yeniden statü değiştirilmiştir. Liseden sonra dört yıllık eğitim verdiği halde Milli Eğitim Bakanlığının Talim ve Terbiye Dairesinin 25 Eylül 1951 tarih sayı 2 ve 151.nci karar ile onayladığı Öğretim Yönetmenliğine göre, sadece rahiplik mesleğine girecek öğrencileri yetiştirmek amacıyla faaliyet göstermekte idi.

1964 yılına kadar Balkan Ülkelerinden, hatta Afrika’nın Mısır ve Ethiopia gibi ülkelerinden, Suriye’den, İngiltere’den yabancı uyruklu öğrenciler Heybeliada Ruhban Okuluna yatılı eğitim görmeğe geliyorlardı.

1964 -1965 ders yılında yabancı uyruklu öğrencilerin okula devam etmelerine yetkililerce izin verilmeyince uluslararası alanda tanınan okul büyük bir darbe yemiştir.

1971 yılında Türkiye’ deki bütün özel yüksek okulların devletleştirildiği, ya da kapanmak zorunda kaldığı dönemde, Türkiye’ de muadili olan başka kuruluş bulunmadığından, Heybeliada Ruhban Okulu kapattırılmıştır.

Tarihi bir bina olan Manastırın 120 bin kitabı olan zengin kütüphanesi, kilisesi ve içinde ve dışında mezarları vardır.

Mesut Yılmaz Başbakan iken bugünkü Patrik’in ziyareti sırasında özel bir kanun çıkarılması gündeme gelmiş ama gerçekleşmemiştir. Daha sonraki hükümetler zamanında da bazı umut işaretleri verilmişse de hepsi ya ideolojik takıntılar ya da pazarlıklara konu olmuş ve okul kapalı kalmaya devam etmektedir. Dikkat edilirse okul İstiklal Harbi sırasında dahi açık kalmıştı. Şimdi öyle pazarlık sonucunu bekliyor. Din adamı yetiştiremediği için de başka ülkelerde yetişen Ortodoks din adamlarını ithal ediyoruz. “

Türk Tarih Kurumunun kitapçığında yeterli sayıda öğrenci yokluğundan da bahsedilmektedir. Herhalde gelişmeler yeterince izlenmiyor. Bazı devlet üniversitelerinde de öğrenci yok.

Bütün mesele özel bir şekilde Patrikhaneye bağlı olacak kurumun YÖK veya bir üniversite ile ilişkisinin nasıl kurulacağıdır. Diğer söylenenler ise laf-ı güzaftır (boş söz).

Son değişiklik Perşembe, 05 Aralık 2019 03:57
Yorum yapmak için oturum açın