1 Kasım 2019 tarihinde, Türk Tarih Kurumu (TTK) tarafından Heybeliada Hüseyin Rahmi Gürpınar Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi konferans salonunda, “Heybeliada: Tarih, Medeniyet ve Adalet” başlıklı bir panel düzenlendi. Ancak, dört öğretim üyesinin konuşmacı olduğu panelde nedense konuşulanlar Heybeliada ile ilgili değil, Heybeliada Ruhban Okulu ve Rum Patrikhanesi ile ilgiliydi. Dolayısıyla afişte bunun neden belirtilmediği anlaşılamadı.
Panelde “Milli Kültür İçinde ‘Heybeliada’” başlıklı bir de kitapçık dağıtıldı. TTK tarafından basılmış bu kitapçıkta da Heybeliada ile ilgili bilgiler değil, Ruhban Okulu ile ilgili üç sayfalık bir metin ve Osmanlı Arşivi’nden alınmış Patrikhane ile ilgili belgeler mevcuttu.
TTK neden böyle bir toplantı düzenleme gereği duydu, neden içeriği yansıtmayan bir başlık kullandı, neden bunu bir lisede ve lisenin öğrencilerinin zorla konferansa getirildiği bir ortamda yapmayı tercih etti, bilinmiyor.
Ancak, kitapçıkta Ruhban Okulu’na dair metinde çok tartışmalı, şüpheli hatta açıkça yanlış ifadeler mevcut. Örneğin 1965 yılında çıkarılmış Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun bazı maddelerinin 1971’de Anayasa Mahkemesi’nce iptali üzerine kapatılan Ruhban Okulu’nun, Patrikhane’nin kararı ile kapatıldığı belirtilmektedir ki, açıkça yanlıştır. Kapatılma kararı, İstanbul Milli Eğitim Müdürü’nün imzası ile okula gönderilmiştir. Bu arada şunu da ifade etmek gerekir ki, aslında ayrı bir Ruhban Okulu yoktur. Kamuoyunda Ruhban Okulu denen yer, Heybeliada Rum Erkek Lisesi’nin ‘yüksek kısmı’dır. Milli Eğitim Müdürlüğü’nce kapatılan yer de burasıdır. Lise, öğrencisi olmadığı halde ve 80’li yıllarda Patrikhane tarafından kapatılması istendiği halde halen açıktır. Metnin ikinci sayfasında Ruhban Okulu ve Lise ayrı iki okul olarak sayıldığına göre, metni hazırlayanlar bu basit gerçeği bile bilmemektedirler. Üstelik bu iki okuldan söz ederken, adada iki “yabancı” okul olduğunu yazarak, Müslüman olmayan Türk vatandaşlarının okullarını yabancı gördüklerini de ortaya koymaktadırlar.
Metin, Ruhban Okulu tarihçesini anlattığı halde, nedense ‘yüksek kısmın’ nasıl açıldığından hiç söz etmemektedir. Acaba metni kaleme alanlar, bu izni Menderes Hükümeti’nin bizzat verdiğinin bilinmesini istememekte midirler?
Okulun “milli menfaatler aleyhine faaliyetlerin odağı olması ile dikkat çektiği” yazılmış ama nedense buna dair örnek verilmemiştir.
Bir diğer bilgisizlik örneği, Türk resmi protokolünde Patrik’in Eyüp Kaymakamı’na bağlı olduğu iddiasıdır. Bir kere Patrikhane Eyüp ilçesi değil, Fatih ilçesi sınırlarındadır. Ayrıca Patrikhane, Türkiye tarafından hukuken tanımlanmamış, statüsü belirsiz bırakılmıştır.
Metnin sonunda, Patrikhane’nin taleplerinin (Ruhban Okulu’nun açılması gibi herhalde) Lozan Antlaşması’nın azınlıklarla ilgili maddelerine aykırı olduğu iddia ediliyor ki, insan, metni kaleme alanlar, 40. maddedeki “her türlü okul açma” hakkını da mı bilmiyorlar acaba diye sormaktan kendini alamıyor.