Salı, 15 Ağustos 2017 11:14

Mavi kapak bahane, bu kampanya şahane!

Ögeyi değerlendirin
(1 Oylayın)

tekerlekli sandalyeler 280xKapaklar ve karşılığında edinilen tekerlekli sandalyeler.

Aslında geleceğimizin yapı taşları küçük yaşlarımızda atılıyor. Ama o zaman bile neye nasıl tepki verdiğimiz belli olmakla birlikte, kararlarımız değişebiliyor. Bu konudaki örneğim, aklımdan hiç çıkmayan bir anımda gizli.

Yaklaşık on yaşlarımdayken annem ve babam evimizi bir kırsala, küçük bir gecekondu mahallesine taşımak zorunda kalmışlardı. Altyapının olmadığı, derme çatma bu evin avlusunun duvarı bile yoktu. Tarlanın ortasına tepeden konma güvenliksiz ama hayatımın en güzel duygularını ruhuma dolduran, görünürde acınası, ilkel, çaresizlik hissi veren gerçekte ferah, özgür, sevimli ve bakir bir güzellikti.

Mahalle bile diyemeyeceğim bu semtte, 1980’lerin köyden kente göçünün meyvelerinden olan bir ailenin iki erkek çocuğu, insanlıktan zerre nasip almamış, vicdanının sesini hiç duyamamış, kendilerini dünyanın efendisi sanacak kadar da kibirle, sokaktaki çocuklarla dalaşır onları incitecek küfürler savurur, hayvanlara eziyetler ederdi.

O sabah, evimizin kapısının önüne oturan zihinsel ve bedensel özürlü ablam sadece güneşin tadını çıkarmaya çalışıyor, ben ve küçük kardeşlerimle sohbet ediyordu. Her zamanki savrukluklarıyla iki çocuk ablamın yanına geldi ve onunla alay ederek ‘Topal topal’ diye bağırmaya başladılar. Ablam da onlara karşılık verip kızınca ikisi bir olup ablamı tekmelemeye başladılar. Çocukların yaşları sekiz, bilemedim dokuzdu; ama hakaretlerindeki cüret yaşla açıklanamayacak kadar büyüktü.

Ablamın tekmelere maruz kaldığı anlarda benim küçücük zihnimden geçenler saniyelere sığdırılmış yıllar gibiydi. İlk düşüncem sakat bir ablaya sahip olmanın verdiği aşağılanma hissiydi. Çocukların hakaretleri bana böyle bir ablaya sahip olmakla ne kadar zavallı olduğumu hissettirmişti. Ablamı korumaya çalışırken savurduğum sözler -bunlara küfür diyemeyeceğim çünkü o zamanlar küfür etmek bana göre çok ayıptı- aslında gerçek düşüncelerimi de gösteriyordu. ‘Nasıl çocuklardı bunlar? Bir sakatla nasıl dalga geçilebilirdi? İnsan kendinden büyük bir insanı nasıl tekmelerdi. Biz ne kadar zavallıydık ki avlumuzun duvarı bile yoktu bu kötülükten korunmak için.’ Bir taraftan da özürlü bir abla sahibi olmaktansa ablamın ölmesini diliyordum yüreğimdeki acıma hissine rağmen.

İnsanın karar aşaması yıllarını alıyor, ablam gerçekten bir yük müydü benim için, bir dışlanma gerekçesi miydi, yoksa insan olma onurunu yaşamama vesile olabilecek en büyük araç mıydı? Ergenlikteki çelişkilerim insanlar arasındaki ilişkileri daha anlayabilir olduğum yetişkinlik çağımda cevabını buldu.

Ablam ve ablam durumundaki insanlar, etrafına en çok, insani değerleri yüksek kişilikleri topluyorlardı. Ona olan davranışlar hatta bir bakış dahi karşı tarafın karakterini de kapasitesini de bir anda ortaya serebiliyordu. Tıpkı, ayarının tespit edilebilmesi için altını sürttükleri MİHENK TAŞI gibi.

yani galici 280xYani Galici

7 yıl önce, inşaat Yüksek Mühendisi ve aynı zamanda da rehber olan Yani Galici’nin engelliler için toplamaya başladığı mavi kapaklar da aslında altındaki hikâye ve bilinç kadar bilinmeye değer. Hikâye enteresan; turizm rehberliği yaptığı yıllarda Yunanlı turistlerin mavi kapakları topladığını görür, kapaklar Yunanistan’da başlatılmış aynı etkinlik içindir aslında. O da kısa sürede çok kapak toplayarak Yunanistan’a yollar. Daha sonra Antalya’daki büyük otellerin lobilerinde bu kapakları turistlerin biriktirdiklerine şahit olur. Derken kapak toplamanın kendi içindeki topluma hizmet etmenin verdiği huzurla tanışınca, işin Türkiye için ne anlam ifade ettiğini araştırmaya koyulur.

Bingo...

İlk anda tanıştığı Çarşı Grubu’nun Caner Tükenmez ve ekibi, bu işin öncüleri olmakla birlikte kapak toplamak için gerekli örgütlenmeyi de en güzel sağlayanlardan olurlar. Beşiktaş taraftarları olmakla başlayan, ama aslında uzman bir sivil toplum kuruluşu çalışanına dönüşen bu gönüllü neferler, çöp toplamakla geri dönüşüm malzemelerini toplamak arasındaki ayrımı yapabilen, çoğu yükseköğrenim görmekle elde ettiği araştırmacı ve neyi nasıl öğreneceğini keşfedebilen insanlardır.

carsi kapak pankarti 280xÇarşı Grubu’nun kampanya pankartı

Bu konuda Çarşı grubunun bir ağabeyi olan Caner Tükenmez’in yazımıza katkı olması adına ekledikleri kalpleri dolduran şükran duygumuzu hak eder niteliktedir.

“Selamlar Çiğdem Hanım;

Öncelikle böyle hassas bir konuyu kaleme aldığınız için çok teşekkür ederim. Grup ilk etkinliğe 150 kg kapakla başladı; ilk etkinlikte bu pankartı kullandık daha sonra Büyük Beşiktaş Ailesi grubu olarak 15 kişi ile Türkiye’nin dört bir köşesinden ve Yani Bey’in dışarıdan getirmiş olduğu 1 ton ile birlikte toplam 19 ton kapak topladık. Bu güne kadar sponsor desteği de alarak 1250 manuel, 45 akülü sandalye dağıttık ve hâlâ da Büyük Beşiktaş Ailesi grubu olarak dağıtmaya devam ediyoruz. 3000 TL tutarında bir elektrikli akülü sandalye için 2,5 ton kapak, 200 TL tutarında olan 1 manuel sandalye için 180 kg kapak gerekli. Biz sponsor bularak bu kapaklar ile 1300 sandalye aldık. Bir akülü sandalye, 15 manuel sandalyeye tekabül ediyor; buna göre hesap edersek 2000 sandalyeye ulaştık. Bu işleri Büyük Beşiktaş Ailesi grubu emekleri ve Beşiktaşlı taraftarlardan toplamış olduğumuz kapaklar ile maddi destek almadan yaptık. Ben de bu gruba sadece ağabeylik, öncülük yapmaya çalıştım buraya kadar böyle geldik. Gelip sandalyesini alamayan kardeşlerimizin sandalyesini hediye forma, atkı, tişört, BJK eşofman takımı ile Van, Kırklareli, Ankara, Düzce, Tekirdağ, Bolu, Mersin’e gidip bizzat kendi ellerimizle teslim ettik.”

Bu durum, adalardaki, sivil toplum örgütü kadar bilinçli çalışmalara imza atan Şehit Murat Yüksel İlkokulu Müdürü Recep Kızılırmak tarafından duyulduğu anda hemen çalışmaların odak noktasına oturtuldu. Okullarımız ülke yararını gözetebileceğimiz, halkımıza ilk elden yardım edebileceğimiz aynı zamanda da bilinçli faaliyetlerin emin eller vasıtası ile yapılabileceği en uygun zeminlerdir. Bu tür faaliyetlere imza atan isimler birleşince ortaya doyumsuz güzellikler çıkabiliyor. Bunu her gün, etrafımızdaki engelli tanıdık ya da komşumuza karşı sorumluluklarımızdan da saymak mümkün. Çünkü ailemizde olsun olmasın dünyada karşılaştığımız her engelli hepimiz için sorumluluk duymamızı gerektirmektedir.

Yani Galici’nin Adalarda ilk karşılaştığı mavi kapakçılarsa başta Büyükada Muhtarı olmak üzere, Bay Yani’nin örgütlediği lokantaların çalışanları oldu. İskele içindeki çıkışta ilk soldaki hediyelik eşyacı, Malatyalıların işlettiği kahve, daha aklına gelmeyen birkaç isimle beraber asıl en büyük desteği Heybeliada’da ikamet eden Asuman Hanım, çuvallar dolusu ürünü arkadaşlarının depolarında istifleyerek sağlamıştır.

Burgazada ağaçlarının bir yaprağı gibi olan pet şişeler mavi kapaklarla dolarken her Perşembe gelip boşaltacak elleri beklemekteler.

Yapılan işteki bilinçli bir bakışın etkisi ile Yani Galici’nin oturduğu apartmanın kazan dairesine girildiğinde karşılaşılan manzara, bir atık deposundan çok bir fabrika düzenini andıran kutulama ve stoklama görünümü vermektedir. Zaman içinde keşfedilen ana fikir ise, ülkemizdeki duygusallık zaafımızdan yola çıkılarak öğretilmeye çalışılan geri dönüşüm kültürüdür. Çünkü mavi kapakların ham maddeleri başka ülkelerden döviz karşılığı alınıyor ve geri dönüşümü sağlanabilen her bir gram plastikse ülkemizde kalan milli servetimiz anlamına geliyor. Benim içinse kampanyanın en güzel yanı şişelere hapsedilen suyun özgürlüğüne kavuşurken duyurduğu huzuru.

‘Bu kampanya bitti mi?’ sorusu her fırsatta sorulsa da insan ve madde olduğu sürece geri dönüşüm olacağından bu kampanyanın da bitmesi imkânsız diyebiliriz.

 

 

 

 

Son değişiklik Çarşamba, 16 Ağustos 2017 18:14
Yorum yapmak için oturum açın