“Marmara’da Hayat Var Şimdilik – 2” Sergisi, Adalar Müzesi tarafından hazırlandı. Adalar Kent Konseyi ortaklığı ve ADYSK (Adalar Denizle Yaşam ve Spor Kulübü Derneği) ve Heybeliada Gönüllüleri Derneği işbirliği ile açılan serginin küratörleri, Ateş Evirgen, Serço Ekşiyan ve Eda Nur Topçu. Tasarım, Sera Dink imzasını taşıyor.
“Marmara’da Hayat Var: Şimdilik” sergisi 4 yıl önce, 17 Haziran 2012’de, Heybeliada İskele Alanı’nda açılmıştı. Sergi kitabı da, aynı tarihte Adalı Yayınları tarafından yayımlanmıştı. Marmara’da Hayat Var Şimdilik - 2 2016 sergi kitabı da 4 yıllık değişimi anlatan haliyle yeniden Adalı Yayınları tarafından yayımlandı ve sergideki önemli arşiv belgesi olarak yerini aldı.
Günümüzde İstanbul’un atıklarından, kumsalların hoyrat ve bilinçsizce doldurulmasından, gelecek düşünülmeden yapılan avcılıktan en çok etkilenen yerlerden biri olan Adalar’da denizin nasıl yok olduğunu fotoğraflarla gözler önüne seren bir sergi olma özelliği taşıyan Marmara’da Hayat Var – Şimdilik 2 sergisi, 18 Haziran 2016’da açıldı.
Büyükada Çelik Gülersoy Kültür Sanat Merkezi bahçesinde yer alan serginin açılışında konuşmacıların tümü bu sularda yaşayabilen canlılara verilecek son bir şansın kapıya gelip dayandığı konusuna dikkat çektiler. Dünyada tüm sınırları tek bir ülkeye ait tek deniz olma özelliğini taşıyan Marmara Denizi’nin nasıl adım adım yok oluşa sürüklendiğini göstermek için ve daha da fazla geç kalmadan bu suları kurtarmak için bu serginin düzenlendiğini ifade ettiler.
Serginin açılış konuşmasını Adalar Vakfı Başkanı Halim Bulutoğlu yaptı. İlk sergiden bugüne geçen dört yıllık süre hakkında yaptığı açıklamaların sergi panolarında net olarak görülebileceğini belirttikten sonra yeni serginin çağrısının; “Kaybedilen geleceğimiz!” olduğunun bilinmesi gerektiğini ifade etti.
Halim Bulutoğlu’nun ardından Adalar Belediye Başkanı Atila Aytaç, Adalar Kent Konseyi Başkanı Prof. Sinan Özbek, Sualtı Fotoğrafçısı Ateş Evirgen, Dalgıç Serço Ekşiyan, Heybeliada Gönüllüler Derneği Başkanı Prof. Haluk Eyidoğan Marmara ve Adalar sularında sualtı yaşamının geldiği vahim durumu anlattılar; serginin önemine vurgu yaptılar. Serginin bir adım olduğunu, sonrasında atılacak adımlara bir zemin hazırlayacağına işaret ettiler.
Sergi panolarında yer alan tüm fotoğraflar Adalar’ın etrafında ve su altında çekilmiş ve tümü Marmara’nın hızlı tükenişini gözler önüne seriyor. Sergi küratörlerinden İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Nur Eda Topçu, bu serginin “Halen Akdeniz’in en zengin mercan ve gorgonları Marmara’da yaşıyor. Aşırı ve bilinçsiz avcılık, kirlenme bu güzel mavilikleri yok etmeden harekete geçmeliyiz” çağrısı olduğuna dikkat çekti.
Bu sular çok hor kullanıldı, kullanılıyor!
Sergi, Türkiye’nin en büyük şehirlerine kıyısı olan ve pek çok sanayi tesisinin atıkları dökülen Marmara Denizi’nde yaşam savaşı veren canlılara dikkat çekiyor. Adalar’da yaşayan sualtı fotoğrafçısı Ateş Evirgen, dalgıç ve video çekimi yapan Serço Ekşiyan, Dr. Nur Eda Topçu, Volkan Narcı’nın bir yıl boyunca dalarak elde ettiği görüntülerin bulunduğu sergide en çok artık yok olma tehlikesi geçiren mercan ve gorgonlar vurgulandı.
Açılış konuşmacılarından Volkan Narcı, İstanbul Prens Adaları çevresinin gırgır avcılığına kapatıldığını hatırlatarak, “İzinsiz atık boşaltımları, Kurbağlıdere’nin çamurunun dökülmesi, sanayi tesislerinin atıkları ve bilinçsiz avcılık Marmara’yı yok ediyor. İnsanlar, evlerinden çıkan inşaat atıklarını çuvallara doldurarak acımadan Marmara’ya atacak kadar bu sulara hoyrat davrandı, davranıyor. Hayalet ağlar su altında canlı yaşamını yok etti. Olağanüstü renklere sahip mercan ve gorgonların söndüğüne kahrolarak tanıklık ettik. Şimdi canlılara son bir şans vermek için harekete geçmeliyiz!” dedi.
Yassıada inşaat toprakları ve derelerin dip çamurları da felakete tuz biber ekti
2015 yılı yaz aylarına kadar Prens Adaları çevresindeki birçok mercan türü tüm olumsuzluklara rağmen direnmeye devam ettiler. Ne yazık ki artık mercanların ve birçok canlının direnci kırıldı. Sualtı gözlemcileri yaz başında mercanların ölmeye başladığını söylediler. Buna neden olan çökeltinin kaynağının, Kurbağalıdere ve Kemiklidere ıslahları sırasında Adalar çevresine bırakılan dip çamurlarının olduğu söylendi. Dr. Nur Eda Topçu, “Yassıada’daki inşaat sırasında patlatılan kayaların denize dökülmesi ve genel olarak İstanbul kıyılarında artış gösteren kıyı dolgu çalışmaları da çok etkili. Çökelti arttıkça mercanlar, süngerler, pina denilen çift kabuklu yumuşakçalar gibi; suda askıda bulunan organik maddeleri tüketerek beslenen canlılar tıkanıp öldü. Artık Adalar’da deniz kalemi ya da yumuşak mercan görmek mümkün değil. Ölen gorgonların bazılarının iskeletleri görülüyor” diye konuştu.
Duyarlı olursak hâlâ bir umut var
Yine de umutsuzluğa kapılmamak gerektiğini belirten konuşmacılar, yumuşak mercan ve deniz kalemlerinin geri gelebileceğini belirttiler. “Yitirilenlerin geri gelmesi çok uzun sürer ama onlara bu fırsatı tanımalı ve yaşam alanlarını korumalıyız. Gırgır avcılığına kapalı alanın; Prens Adaları’nın güney kıyılarını, Yassıada, Sivriada ve Balıkçı Adası (Neandros) ile birlikte içine alacak şekilde büyütülmesini, ayrıca dipte bulunan eski gırgır ağlarının temizlenmesini tavsiye ediyoruz. Diğer yandan Marmara Denizi genelinde, karasal ve endüstriyel atık suların arıtılarak denize derin deşarj ile bırakılmaları daha iyi planlanmalı ve uygulanmalıdır” dediler.