Pazartesi, 04 Temmuz 2016 13:08

Nazım Hikmet Yaz Kampı coşkulu bir törenle açıldı

Ögeyi değerlendirin
(0 oy)

Kampçılar orkestra eşliğinde Barış ve Dostluk için seslendiler

Nazım Hikmet Büyükada Yaz Kampı görkemli bir törenle açıldı. Açılışta Kadıköy Belediyesi Çocuk ve Gençlik Sanat Merkezi Orkestrası mini bir konser düzenledi.

Geçtiğimiz yıl Nazım Hikmet Yaz Okulu olarak Büyükada İlköğretim Okulu’nda yapılan organizasyon bu yıl Nazım Hikmet varisleri adına Gündüz Vassaf, Kartal Belediyesi, Adalar Vakfı ve Adalar Kent Konseyi ortaklığıyla Büyükada’da Kartal Belediyesi’ne ait Ada Kartal Tesisleri’nde Nazım Hikmet Büyükada Yaz Kampı olarak düzenleniyor. Rekabetsiz bir ortamın hedeflendiği kampta çocuklar, yaratıcı dramadan resme, müzikten sinemaya, yogadan yüzmeye, dolu dolu bir kampın 12 gün boyunca tadını çıkartacaklar.

Türkiye’nin dokuz farklı ilinden, 13-14 yaş aralığında seçilmiş 56 kampçının katıldığı organizasyonun 20 Haziran’da görkemli bir açılışı yapıldı. Nazım Hikmet varisleri adına Gündüz Vassaf, Adalar Belediye Başkanı Atilla Aytaç, Kartal Belediyesi Başkan Yardımcısı Gülcemal Fidan, Adalar Kent Konseyi Başkanı Sinan Özbek ve Adalar Vakfı Başkanı Halim Bulutoğlu, hep birlikte katılımcıları ve kampçıları selamladılar.

Gündüz Vassaf, 2 yıl önce kurdukları hayalin gerçeğe dönüşmesinden mutlu olduğunu söyledi. “Aslında bu hayal, sağlığında Nazım Hikmet’in memleketinden ayrılmak zorunda kaldığı yıllarda, sürgünde katıldığı bir gençlik kampı açılışında kendi memleketindeki çocuklar ve gençler için kurduğu hayalin gerçekleşmesi, bir bakıma” diye sürdürdü konuşmasını.

Adalar Kent Konseyi Başkanı Prof. Sinan Özbek, Dünya Şairimiz Nazım Hikmet adına, Adalar’da bir yaz kampı açılmasının çok anlamlı ve onur verici olduğunu vurguladı. Onun şiirleriyle, oyunlarıyla, mesajlarıyla dolu dolu geçecek, müzik, drama, okuma-yazma, resim ile harmanlanacak bu deneyimden hepimizin öğreneceği şeyler olduğunu ekledi.

Kartal Belediye Başkan Yardımcısı Gülcemal Fidan ise, belediye başkanı Op. Dr. Altınok Öz’ün çok istemesine rağmen katılamadığını, herkesi ve özellikle de Türkiye’nin dört bir yanından gelen kampçı çocukları selamladığını söyleyerek başladı konuşmasına. Kartal Belediyesi olarak, Nazım Hikmet adıyla düzenlenen bu kampa ev sahipliği yapmaktan çok mutlu olduklarını söyledi. Şanlıurfa’dan gelen Muhammed ile diyaloğuna da konuşmasında yer verdi: “Muhammed’e sordum. Daha önce denize girmiş miydin diye. O da, girdim efendim, dün girdim.”

Adalar Belediye Başkanı Atilla Aytaç, Adalar’ın bu anlamlı kampa ev sahipliği yapmasından çok mutlu olduğunu söyleyerek başladı konuşmasına. “Dünyanın en büyük şairlerinden Nazım Hikmet’in anısının canlı tutulması, yazdıklarının kendi memleketinde dillerden dillere taşınması için yapılan her şey çık kıymetli ama özellikle çocuklarla birlikte yapılanlar... “

Kamp organizasyonu gerçekleştiren gönüllü ekip adına Adalar Vakfı Halim Bulutoğlu, destek olan herkese, ama özellikle Kartal belediye Başkanı Altınok Öz’e teşekkür etti. O’nun desteği olmasa bu kamp gerçekleşmezdi diyen Bulutoğlu, Sayın Öz’ün Kartal Belediyesi’ne ait Kapadokya’daki tesislerin de Nazım Hikmet Kış Kampı’na tahsis edileceği sözünü hatırlattı.

Konuşmaların ardından, Kadıköy Belediyesi Gençlik ve Çocuk Sanat Merkezi koordinatörü ve aynı zamanda Nazım Hikmet Büyükada Yaz Kampı’nın Müzik eğitmeni Yeşim Altınay, konseri gerçekleştirecek orkestrayı tanıttı ve iyi seyirler dedi.

Yaklaşık yarım saatlik mini konser, kampçı çocukların o gün öğrendikleri şarkıya hep birlikte eşlik etmeleriyle tamamlandı. Aynı şarkı izleyicilerden gelen taleple tekrarlandı, bu defa izleyicilerin de katılımıyla Marmara sularına dalga dalga yayıldı.

Hikmet Anıl, NHBYK – Büyükada

 

Kampta bir gün

02 nazim hikmet kampi 280xSabah, adanın en güzel manzarasına hakim terasta kahvaltı ile başlayan kamp, 09.30-09.45 arasında alt sette düzenlenen yoga egzersizi ile devam ediyor. Vücut, gün boyu yoğunluğa hazırlanıyor böylece. İlk ders saati 10.00. Öğle yemeği saati ise 12.30. Öğleden sonraki üniteler 15.15’de bitiyor. Sonrası yüzme, spor ve her türlü eğlence ile 18.00’e kadar süren serbest zaman. Bol bol havuz, deniz. Eğlencelikve öğrenmelik atölyelerin saati 18.00. Akşam yemeği 19.30’da ve sonrasında isteyenin film izlediği, isteyenin kitap okuduğu ya da ay ışığında sohbet ve arkadaşlıkların ilerlediği akşam saatleri. Yatma 22.30’da.

 

Kamptan portreler

07 nazim hikmet kampi 280xEylül Şekerci

Arkadaşlarının havuzda olduğu saatte, bitirmeye çalıştığı resmi yaparken buldum Eylül Şekerci’yi. 13 yaşında, Kartal’da yaşayan kuzeniyle birlikte katılmış kampa. Ama kendisi Ankara’dan geliyor. Bu sene en büyük hayalinin Ankara dışında bir yaz kampına gitmek olduğunu söyleyen Eylül, karşısına çıkan fırsatı değerlendirmiş ve adaya gelmiş. Burada olduğu için çok mutlu olduğunu söylüyor.

Neden havuz saatini balkonda resim yaparak kullandığını sorduğumda, bugün sınıfça portre çalışmasını yaptıklarını ama kendisinin zamanında resmi bitiremediğini söylüyor.

Yaptığı bu çalışmadan zevk aldığı yüzündeki gülümsemeden belli olan Eylül’ün aslında bu, sanatla ilk buluşması değilmiş. Üç seneden beri keman çaldığını belirten Eylül, “kemanı çok seviyorum. Sürekli kendimi geliştirmeye çalışıyorum, ders alıyor ve hayatım boyunca keman çalmayı bırakmak istemiyorum. Popüler müzikte Lindsey Stirling çok güzel bir hava yakaladı. Son zamanlarda en çok onu dinliyorum”, diyor.

Başar Arslan

Kampçılardan Başar Arslan, gezmeyi, yeni yerler keşfetmeyi çok seviyor. Ama bununla yetinmiyor, çektiği fotoğraflar ve gezi anılarını, oluşturduğu bir blogda paylaşıyor.

Başar Arslan, gazetemiz için geçtiğimiz yıllarda gezip dolaşma fırsatı bulduğu Hırvatistan’ın Dubrovnik şehrini bizim için kaleme aldı.

04 nazim hikmet kampi 280x‘‘Dubrovnik nostaljiyi yaşayabileceğiniz, tarihi özelliklerini günümüz koşullarında kaybetmemiş bir şehir. Birçok orta çağ filmine platoluk yapmış ve bugünlerde oldukça popüler olan Game of Thrones adlı dizinin bazı sahnelerine ev sahipliği yapmıştır. Şehri gezdiğiniz zaman ya da fotoğraflarına baktığınızda tarihi dokusunu görmeniz oldukça kolaydır. İki bölüme ayrılmış olan şehrin bir bölümü old town yani eski şehir olarak adlandırılmış. Benim için gezmesi en eğlenceli yerlerden biri oldu Dubrovnik. Gerek sokak sanatçıları, gerek şekerlemecileriyle çok güzel bir şehir burası. Turistlerin ekonomilerini zorlamayacak bir şehir. Kimi otellerin indirim kartı seçenekleri ile insanların tatillerini kolaylaştırdığı bir şehir. Keyifle dolaştığım Dubrovnik’in benim için tek kötü yanı ise gittiğim dönemde havasının çok sıcak olması. Bu nedenle yaz aylarında gidilmesini pek tavsiye etmiyorum. Gözlemlerime dayanarak şunu söyleyebilirim ki; tarihi bir şehir olan Dubrovnik’in en büyük avantajı, turistlere karşı oldukça cana yakın olan bölge halkı. Kesinlikle onlara karşı ticari bir gözle bakmayan bölge halkı Dubrovnik’in, gidip gezme fırsatı bulduğum şehirler listesinde rahatlıkla ilk sıralarda olmasını sağladı diyebilirim.

Sıla Çelik “Günlük” için yazdı

Merhaba ben Sıla Çelik. Sizlere bir anımdan bahsetmek istiyorum. Geçtiğimiz sene okulumuzda bir gezi düzenlenecekti. Manisa gezisi. Ama bu geziye sadece sınıflarında dereceye giren öğrencilerin gidebileceği söylendi. Hal böyle olunca dereceye ilk giren de ben olmak istedim ve olmuştum. Dereceye girip, geziye katılma hakkı elde ettiğim için çok mutlu oldum. Benimle beraber 19 öğrenci daha geziye katılmaya hak kazanmış. Okuldan verdikleri izin belgelerini ailelerimize imzalattıktan öğretmenlerimize teslim ettik.

Bir sonraki sabah ailesinden izin alanlarla birlikte geziyi yapacağımız otobüse bindik. Fazla değil yaklaşık iki saat sonra Manisa’daydık. Maalesef bu gezi bir günlüktü yani sabah gidip akşam dönülecekti. Bize ilk önce şehirdeki tarihi camileri dolaştırdılar. Sonra şehirdeki müzelere gittik. Burada çok eski resimler, heykeller ve eski tabutlar vardı. Hepsinin çok güzel olduğunu düşünüyorum.

Bizleri daha sonra Ağlayan Kaya’nın olduğu bölgeye götürdüler. Üstüne çıktık. Çok eğlenceli ve güzel bir yerdi. Artık karnımızın yavaş yavaş acıktığını hissediyorduk ve bir yerde hep birlikte bir yemek yedik. Yemeği yedikten sonra parka gittik. Orada da çok eğlendik, oyun oynadık ve güldük. Eve hiç dönmek istememiştim. Ama bu güzel gezinin de bir sonu olduğunu bilerek eve dönüş yolunu tuttuk. Seneler geçse bile, aynı burası gibi hiç aklımdan çıkmayacak bir deneyim oldu benim için.

03 nazim hikmet kampi 280xLara Daştan: Daha rekabetsiz bir dünya istiyoruz

Merhaba, ben Lara Daştan. Eylül ayında okulların açılmasıyla birlikte artık liseli bir öğrenci olarak anılmaya başlayacağım. Bu gazeteyi okuyacak olan siz büyüklerime, liseye geçme sürecinde olan 14-15 yaş grubu arasındaki çocukların sorun ve sıkıntılarından bahsedeceğim.

İlk olarak hangi tür liseye gideceğine hâlâ karar veremeyen öğrenciler var ve onları aileleri yönlendirmeye çalışıyor. İkinci olarak çocuğun kararını önemsemeyip, yaşantıları kendi hayatlarıymış gibi planlar yapıp, çocukları yerine kararlar alan aileler var. Üçüncü olarak ise, puanı istediği liseye yetmeyen ve yetse bile yapılan seçmelerden geçemeyenler var.

Bu sıkıntılı sürecimizde bizleri anlayan kişileri bulmak çok zor. Bu sebepten dolayı sık sık arkadaşlarımızla buluşmak ve onlarla sıkıntımızı paylaşmak istediğimiz zamanlar oluyor. Ailelerin bu tür durumları kolay kolay kabul etmediği muhakkak. Ailelerin baskısı çocuğu etkileyebilir, çocuklara ileriki yaşantılarında istemediği mesleği yaptırabilir ve bu hiç hoş bir şey değil.

Eğitim sisteminde sürekli sınavlar var. Bu bizi çok fazla geriyor, rahatsız ediyor ve yoruyor.

Geldiğim bu kampta ise bizler insan yerine koyuluyor, yarış atıymış gibi davranılmıyoruz. Burada bir rekabet ortamı yok. Herkes eşit burada. Öğretmenlerin eğlence ve ders anlayışı, sempatikliği, güler yüzlülüğü ve yaptırdığı aktiviteler böyle sıkıntılı bir süreçte, kısa bir süre de olsa rahatlamamızı, stres atmamızı sağlıyor.

Kampa katılan herkes adına bu kampı düzenleyenlere buradan teşekkür ediyorum.

05 nazim hikmet kampi 280xHayal ettik, birlikte yaptık.

21 Haziran akşamı saat 18.00-19.00 arasında güzel bir atölye çalışması gerçekleşti. Marmara Üniversitesi öğretim görevlisi ve Büyükadalı sanatçı Gül Bolulu, “Hayal Etme” Atölyesi’ni yönetti. Bolulu, atölyede yapılanları Günlük için anlattı: “Düşünceden hayallere dalarak, bu hayallerden özgün fikirlerin doğmasına ve çözüm aşamasına kadar olan bu süreci yaşattığımız HAYAL ETME ATÖLYESİ’nde, denge, dikkat, algılama ve farkındalığı arttırarak öğrencilerimizle atık malzemelerle hayallerini kâğıtlara aktardık.”

Çocukların kendilerine oyun oynama ve hayal etme fırsatı sağlandığı sürece hayal gücü ve yaratıcı düşünme becerilerini geliştirebildiklerini söyleyen Bolulu “Çocuk resimlerine bakarsak figürleri ve renkleri çok cesaretli kullanabiliyorlar. Büyüdükçe biz bu çocuk dünyamızı kaybediyoruz.” dedi.

Kampta ağız bakımı ve diş sağlığı

Ada gönüllüsü Diş Hekimi Pınar Satıoğlu, kampçılara ağız bakımı ve diş sağlığı konusunda bilgiler verdi.

Görüntülü ve uygulamalı atölyede, dişlerin nasıl fırçalanacağından, hekim kontrolüne kadar bir dizi konuda nelere dikkat edilmesi gerektiğini anlatıldı.

Diş çürüklerine karşı nasıl önlem alınabileceğini öğrencilere anlatan Satıoğlu, yanında getirdiği çene modeli ile öğrencilere uygulamalı olarak yapılması gerekenleri aktardı.

Diş fırçalamanın süresine ve sıralamasına dikkat çeken Satıoğlu, yapılması gerekenin diş fırçasını yuvarlak hareketlerle bölgeye temas ettirmek olduğunu ve dişlerimizi bölge bölge en az üç dakika fırçalamamız gerektiğini belirtti. Çürüklerle savaşta en önemli olayın dişlerimize bakmak olduğunu vurgulayan Satıoğlu “Yemek yedikten en fazla 40 dakika sonra dişler fırçalanmalı, eğer böyle bir imkânımız yoksa ağzımızı çalkalamalı ya da diş dostu sakızlar kullanarak dişlerimizi bakterilerden temizlemeliyiz.” dedi. Dişlerimizin ilk olarak dış yüzeyini fırçalamamız gerektiğini söyleyen Satıoğlu “Bu konumda diş macununu ıslatmak çok yanlış. Zaten fırçalarken tükürük bezlerimiz, macunu ıslatma işlemini fazlasıyla görecek. Bunun yanında altı ayda ya da bir yılda bir diş doktoruna giderek dişlerimizi florür ile kaplatabiliriz. Bu işlemde dişlerimizin çürümesini engeller.” dedi.

Etkinlik Pınar Satıoğlu’nun yanında öğrencilere dağıtmak için getirdiği diş fırçası ve dış macununun çocuklara dağıtılmasıyla son buldu.

Kampta Nâzım’la İlk Tanışma

Kampımıza sadece ismini değil ruhunu da vermeyi amaçladığımız Nâzım Hikmet’in, düşünce ve hayat görüşünün, bugün kampçılarla ilk buluşması yaşandı.

Yaratıcı drama ve okuma derslerini veren Çiğdem Odabaşı yönetiminde işlenen atölyede kampçılar, Nâzım Hikmet’i tanıma fırsatı buldular. Oyunlar oynayıp, şiirleri dinleyen kampçılar Nâzım Hikmet’in bakış açısını yakalamaya çalıştılar. Atölyede Nâzım Hikmet’in şiirleri Genco Erkal’ın eşsiz sesinden dinlendi.

Atölye boyunca oynatılan oyunlarla desteklemeye çalışılan Nâzım Hikmet’in hayatı ve fikirleri, anlatılan konunun daha iyi pekiştirilmesini sağladı. Bir insan duvarından oluşan zincir halkasını sırayla kırmaya çalışan kampçılar, böylelikle bedensel özgürlüğün önemini daha iyi anlamlaştırdı.  Bir başka oyunda ikişerli grup oluşturan kampçılar, grup arkadaşlarının kendilerini yönlendirmesine izin vererek baskıcı yönetim anlayışının, düşünce ve hareket özgürlüğüne nasıl bir engel oluşturduğunu gözlemlediler. Bu şekilde Nâzım Hikmet’in hayatı boyunca karşılaştığı zorlukları ve dünyaya bakış açısını daha iyi pekiştiren kampçılar, Nâzım Hikmet’in bu zorluklara karşı özgürlükçü düşüncesini ve evrenselliğini nasıl kaybetmediğini anlamlandırmaya çalıştılar. Hiçbir koşulda şiirlerinden kopmayan Nâzım Hikmet’in dünyaya nasıl bir miras bıraktığını, kendi şiirleri üzerinden görme fırsatı buldular.

Ders sonunda Gündüz Vassaf’ın şiirsel kalemiyle yeniden hayat bulan, yaşamı mücadelelerle ve umut yolculuklarıyla sürmüş “tepeden tırnağa insan” Nâzım Hikmet’i anlattığı eser olan Nâzım kitabı dağıtılarak, kampçıların Nâzım Hikmet’i daha iyi tanınması sağlandı.

Ata Akdağ, Ozan Aydoğan:

“Nâzım Hikmet, ölümünden onlarca yıl sonra bile bizlere yol göstermeye devam ediyor.”

Gerçekleştirilen atölye sonrasında kampçılardan Arda Akdağ ve Ozan Aydoğan ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Bu söyleşide Nâzım Hikmet’i diğer şairlerden ayıran en önemli özelliğin diğer şairlerden daha evrensel düşünmesi olduğunun altını çizen ikili “Nâzım hayatta karşılaştığı zorluklara rağmen şiirler yazmaya devam etmiş. Bu nedenle dünyanın en iyi şairlerinden birisi olmuş. Ölümünden onlarca yıl sonra bile bizlere yol göstermeye devam ediyor. Bedenini tutsak kılan kişiler onun düşüncelerini tutsak kılamamış. Asıl tutsak olanlar onu bu hayata mahkûm edenler. Çünkü onların düşünceleri özgür değil.” dediler.

Yaratıcı Drama Atölyesinin yöneticisi ve kampın eğitim koordinatörü Çiğdem Odabaşı, bu ilk Nazım atölyesi üzerine düşüncelerini yazdı:

Baskı ve Özgürlük

Kampçılar, Nâzım Hikmet’in ‘Yaşamaya Dair’ ve ‘Ben İçeri Düştüğümden Beri’ şiirlerinden yola çıkarak Nâzım Hikmet ve değerlerini, yaşama bakış açısını ve kişiliğine farkındalık geliştirdiler. Ezilenlerin Tiyatrosu tekniklerinden yola çıkarak baskı ve özgürlük kavramlarını sorguladılar. Baskının kendi içlerindeki yansımasını izlediler. Düşüncede ve duyguda özgürleşmenin ancak sevgiyle sağlanabileceğine fark ettiler. Kendi öncelikli değerlerini de ortaya koyan ve atölyedeki kazanımlarla karşılaştırarak değerlerini gözden geçirdiler. Bir değerin eksik oluşunun tüm değerleri sarsacağını ve her birinin bir önemi olduğuna dair yorumlara vardılar. Özgülük, adalet, barış, farklılık, yenilik, özgünlük, aşk, sevgi, hasret, memleket ve pes etmemek üzerine çıkarımlarda bulundular. İçeri ve dışarı kavramları sorgularken Nâzım Hikmet’in ne kadar evrensel baktığını şiirinde şu dizelerde fark ettiler.

‘Ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya
Ona sorarsanız: ‘lafı bile edilmez, mikroskobik bir zaman, mikroskobik bir zaman…’
Bana sorarsanız: ‘On senesi ömrümün…’

Ve gayrısı, mesela benim on sene yatmam Laf’ı güzaf…

Habertürk Ece Ünver ve CNN-Türk Deniz Bayramoğlu’ndan Kampa sürpriz ziyaret

Başarılı televizyon habercileri Ece Ünver ve Deniz Bayramoğlu kampımıza sürpriz bir ziyaret gerçekleştirerek, öğrencilerimize bu zevkli ve bir o kadar yorucu mesleğin inceliklerini anlattılar.

Habertürk’ün güzel haber sunucusu Ece Ünver ile CNN-Türk’ün yakışıklı “anchorman”i Deniz Bayramoğlu, cumartesi öğleden sonra, foto-safariden hemen önce kampa sürpriz bir ziyaret gerçekleştirdiler.  Drama atölyesinde karşılarında bu ikiliyi gören kampçıların şaşkınlıkları görülmeye değerdi. Bir yerlerden hatırlıyorlardı ama çıkaramamışlardı önce.

Deniz ve Ece kendilerini tanıtınca yüzler güldü. İkili televizyon ekranının ve ekrana gelen haberlerin arka planını anlattılar önce.  Sonra kampçıların merak ettikleri konuların başında gelen reyting ölçüm sistemi, haberlere nasıl ulaşıldığı, nasıl okunduğu, kapatılan medya kanalları, tutuklanan gazeteciler gibi birçok soru geldi peş peşe. Aktarılan haberleri güvenilir buluyor musunuz sorusuna kampçılardan çok az parmak kalkması ise oldukça manidardı. Bayramoğlu ve Ünver çifti, 45 dakika planlamalarına rağmen, kampçılardan ard darda gelen sorular nedeniyle hem bunalmışlar, hem de mutlu olmuşlardı. Sözlerine son noktayı koymadan önce kampçılara tavsiyelerde de bulundular: “Hayatınızın geri kalanında size birçok şey anlatacaklar. Biri gelecek, bu doğru diyecek. Sizden sorgulamanızı istemeyecek. Kimseye inanmayın. Sadece düşünün, sorgulayın, kafanızda tartın ve kendi kararlarınızı kendiniz verin. Dünyadaki en güçlü insanlar kendi kararlarını kendileri alabilen kişilerdir.”

06 nazim hikmet kampi 840x

Son değişiklik Pazartesi, 04 Temmuz 2016 20:24
Yorum yapmak için oturum açın