Ülkemizde yeme-içme işi ile uğraşan aşçı ve şeflerin neredeyse tamamını oluşturan erkeklere karşın, evimizde aynı işi yapan annelerimiz, eşlerimiz ve kızlarımız olduğunu unutmayalım.
“Kadına şiddetin artarak tehlikeli boyuta vardığı ülkemde hayatımızın çilekeşleri, iyi ve kötü günümüzde hep yanımızda olan; Kadınlarımız ve saygıdeğer eşim Aynur Tanrıverdi, kitabımı sizlere adıyorum.”
Ahmet Tanrıverdi’nin son kitabı “Prinkipo Mezeleri” raflardaki yerini aldı. Yeme-içme üzerine yazılan bu kitapta unutulmaması için tarihe not düşülen yemekler-mezeler kadar önemli olan bir yan da kitabın kadınlara ithaf edilmesi. Çağın sorununa vurgu yapan bir konuyu yine tarihin sayfalarındaki yerini almak üzere göndermesi bakımından taşıdığı bu duyarlılık için Fıstık Ahmet’e teşekkürler diyoruz…
Neden Prinkipo-Büyükada Mezeleri?
Ahmet Tanrıverdi bu kitabı yazma nedenini şöyle açıklıyor: “Bundan önce yayımladığım ‘Barba’nın Mezeleri’ kitabımın beğeni toplaması, okurlarımın ‘devamı gelecek mi?’ sorusunu da beraberinde getirmişti. Kültür, toplumun yerleşik değerlerinin uzun süre yaşatılmasıyla oluşur. Yöresel yeme içme kültürümüzün İstanbul gibi büyük bir şehirde, son elli yılda Anadolu’dan aldığı büyük ve süreli göçün etkisinde kalarak unutulmasına, neredeyse yok olmasına gönlüm elvermediğinden; bu kentte yaşamış Yahudi, Rum, Ermeni dostlarım ile tabii ki cennet mekân sevgili anneciğimden de öğrendiğim, yaptığım, tattığım ve sattığım İstanbul mezelerini geleceğe taşımak ve siz okurlarımla paylaşmak adına…”
Kitap, baştan sona öykü tadında, masalsı bir anlatımla başlayıp bitiyor. Pek çok temel bilgiyi de içinde barındıran, doyurucu bilgiler sunan kitabın birinci bölümü içeceklerle başlıyor. Devamında salatalar, deniz ürünleri, et, tavuk, bakliyat, hamur işleriyle mezelerin yolculuğunun durakları geçiliyor. Dolmalar, çorbalar daha neler neler…
Yaşamımızın önemli bir kısmını işgal eden ve olmazsa olmaz dediğimiz yemek yeme faaliyeti için harikulade bir lezzet şöleni Prinkipo Mezeleri…
En kısa zamanda bu lezzetlerle tanışmanız dileğiyle bu kitabı bize sunan Fıstık Ahmet’e ellerine, emeğine sağlık diyoruz…