Adalar’da yaşam, insana tabiatla barışık yaşama arzusu duyuracak kadar uyaranlarla dolu. Her mevsim ayrı güzellikler ve zenginliklerle karşılıyor adalıları.
Büyük bir ustanın fırçalarından dağılan boyalardan daha fazlası saklı doğada. Mesela birçok bitki gözümüze hitap ederken sağlığımız için de yararlar saklıyor hücrelerinde.
Bitkilerle ilgilenmek çocukluktan kalma bir uğraş benim için, insan emeğinin en hızlı şekildeki geri dönüşümü belki de. 14 yaşımda kendime ait bir bahçem vardı. İçinde pamuk, bamya, yerfıstığı, fasulye, domates, patlıcan, biber, maydanoz, nane, taze soğan yetiştirirdim. Bu arada kuru soğanın nasıl yetiştiğini öğrendiğimde 32 yaşındaydım ve neredeyse sokaktan geçen insanlara bile hayretle, öğrendiğim soğanın yetiştirilme hikâyesini sorup bilmiyorlarsa anlatıyordum.
Renklerin, kokuların ve tatların insan ruhunu beslediğine inanıyorum. Belki de ada sevdamızın temelinde bu duygu vardır diyorum.
Adada kaldığım ilk kış yabani ıspanakla tanıştım. O ne lezzettir mutlaka aramızda bilenler vardır. Ben hayatımda ıspanak yememişim diye düşünürken manavdan pazardan aldığımız ıspanaklara onu yedikten sonra değer verdim dersem inanılır.
Ebegümeciİlkbaharda bütün adayı saran ıhlamurun kokusuyla yetinilmemeli, mutlaka onun körpe, tüysüz yapraklarından bir sarma yapılmalı içine bir tutam ısırgan otu, bir tutam taze ada çayı yaprağı, bir tutam şeker otu, bir baş yabanı pırasa, bir turunç çiçeği ya da her sokakta neredeyse bulabileceğimiz ballıbaba çiçeği konularak.
Ya ebegümecine ne demeli? Onun zeytinyağlı yemeğini, ya sarmasını yediniz mi? En son bir dostum erguvan yapraklarını önermişti. Yine hayretler içinde kaldım ama durmadım ertesi gün denedim hemen öncesinde kiraz yaprağını da, değişik ama denemeli dedim. Ah ah asıl dut yapraklarından yapılan etli sarma. Benim en büyük favorim olmuştu. Üstelik renginin koyuluğu değişmiyor, görsel de bir mucize gibi.
Hepsinin ortak özelliği baharın ilk aylarında ve ancak yeşerdikleri iki ya da üç hafta içinde kullanılabilirlikleri ve en önemlisi köklerinden değil de yapraklarından toplanmaları yaşam haklarına saygılı olunmaları. Bunlar benim kendi deneyimlerim ama kendiniz denemek isterseniz bu ilkbahar sizleri beklerler adalarda.
Peki, hiç ısırgan otu denedik mi?
Isırgan otuİçeriğinde neler var ve neler yapabiliriz körpe, sanayi atığı ile kirlenmemiş, güneşi kısıtlanmamış, toprağı ve tohumu ile oynanmamış doğal seleksiyonun asırlık süzgecinden geçmiş bir fide ile. Üstelik GDO’dan habersiz, saf, sadece iyilik sunabilen.
Peki, size yoğurt mayası yapılabiliyor desem? Doğal, şüphesiz tıpkı Anadolu’nun yaylalarındaki hayvan otlatan halkın her ilkbahar önemsemeden yenilediği yoğurdunun mayası gibi desem sizlere!
Bizlerin de adalarda, bu defa bilinçli olarak ve şehirdeki yaşamın zorluğunu sevdiklerimizle paylaşarak bile isteye gönülden ısırgan otundan maya yapmaya var mıyız?
Eğer gelecek sayıdaki tarifi dikkatlice uygulayabilirsek bizler de, kendimiz ve sevdiğimiz şehirli dostlarımız için bu mayayı rahatlıkla yapabiliriz. Nereden mi biliyorum? Ben yaptım ve tadından da kıvamından da eminim. Yoğurt mayalamanın püf noktalarını da mayanın bakterilerinin duygularını da gelecek sayıda tercümanı olmayı diliyorum.
