Salı, 05 Şubat 2019 16:35

Slow Food Devrimi

Ögeyi değerlendirin
(7 oy)

1986 yılında İtalya’da Carlo Petrini tarafından ortaya atılmış ve 1989 yılında Paris’te 15 ülkeden delegelerin imzalarıyla uluslararası bir statü kazanmıştır.

02 slow food 280x

İnsanların yaşamlarını sürdürme şekilleri, değişen ekonomik sistemler ve teknoloji ile birlikte günümüze dek birçok değişim geçirdi. Eski zamanlarda insanların hem kendi ile hem doğa ile daha iç içe bir yaşamı vardı. Beslenme ihtiyacını, doğanın doğal döngüsünde sunduğu kadarı ile karşılıyorlardı. Doğanın sunduklarını üretecek vakitleri vardı. İhtiyacı olanından fazlasını üretmeye başladığı an tüm akış değişti. Yoğun iş gücü ile talebin fazlasını üreten bir üretim gerçekleşiyordu. İnsanlar her mevsim her ürüne sahip olmak istiyorlardı. Ekonomik sistemin yarattığı bu talep, beraberinde birçok endüstrinin oluşumuna ön ayak oldu; gıdaları saklayacak yüksek teknolojili dolaplar, gıdaların ambalajları, saklanması için kullanılan kimyasallar gibi. Her ürün her bölgede üretilmediği için de ulaştırılması için daha fazla fosil yakıt tüketmek gerekti. Hızla dönen bu çarkın içinde insanların yaşamları da hızlandı. Bireyler yoğun hayat akışları sebebiyle önlerine sunulanı tüketmeye başladı, çünkü bizlere sorgulayacak vakit bırakmadılar. Medya manipülasyonları ile de insanların vicdanlarını rahatlattılar. Bir gün bir gıda ürünü çok sağlıklı diye ortaya atılırken, bir başka zaman öldürücü bir şekilde karşımıza çıkabiliyor!

Bunları sorgulamak lazım... Hangi ürünün nereden geldiği ve içeriği ile ilgili tüm bilgiyi bilerek tüketme kararını almalıyız. Hızlı yaşamın getirdiği standartlaşma ve yerel olanın tehlikeye girmesi ile birlikte birçok grup tepki göstermeye başladı. Neden? Halkı bilinçlendirmek ve gıda seçimlerimizin dünyanın geri kalanını nasıl etkilediğini anlatmak, önlem alabilmek için. Endüstriyelleşen gıda sektörünün iklim ve biyolojik tür çeşitliliğine olumsuz etkileri göz ardı edilemeyecek kadar büyüktür. Özellikle endüstriyel hayvancılık için gerekli olan hayvansal yem üretimi, ormanların kesilerek tarlaya dönüştürülmesine sebep oluyor. Ormanların kesilmesi iklim değişikliğine neden olurken, iklim değişikliği ise kitlesel yok oluşa zemin hazırlıyor. Ayrıca hayvansal yemlerin hızlı gelişimi için kullanılan kimyasallar da biyolojik çeşitliliği tehlike altına sokuyor. Kimyasal uygulanmış yemlerle beslenen hayvanların sağlığı bozuluyor ve bu da doğrudan insan sağlığını etkiliyor. Bir diğer açıdan ise globalleşen dünyada ortaya çıkan standardizasyon sorunu, yerel üreticilerin ürünlerine olan talebi azalttı. Üretim ve tüketim zinciri arasındaki mesafe arttı. İşte bu mesafeyi daraltmak ve fast food tüketimine tepki olarak halk destekli bir oluşum kuruldu;

1986 yılında İtalya’da Carlo Petrini tarafından ortaya atılmış ve 1989 yılında Paris’te 15 ülkeden delegelerin imzalarıyla uluslararası bir statü kazanmıştır. Günümüzde 150 ülkede bulunmaktadır. Sembolü salyangozdur. Nedeni ise; yavaş ama kararlı ilerleyen salyangozlar zaman içinde çok fazla mesafe aşar, aynı zamanda geçtiği yerlerde de iz bırakır.

Bu hareketin amaçları; tüketilen gıdaların yerli üreticiden alınmasını, gıdaların mevsimine göre tüketilmesini, üretim faaliyetlerinin çevre dostu olmasını sağlamak ve bu konularda insanları bilinçlendirmektir. Kar amacı gütmeyen Slow Food hareketine göre yediğimiz yemekler iyi, temiz ve adil olmalıdır. İyi olması; kaliteli, lezzetli ve sağlıklı olduğunu, temiz olması; çevreye zarar vermediğini, adil olması ise tüketicilerin erişebileceği fiyatları ve üreticilerin emeklerinin karşılığını alabildiğini gösteriyor. Konviviyum ismini verdikleri bölgesel kollar, yıl içerisinde birçok tadım eğitimi, çiftlik ziyareti, toplantılar, film festivalleri gibi etkinlikler gerçekleştiriyor. Etkinliklerde sağlıklı, kaliteli yemek yemenin zevki ve yerel üreticiler ile ilgili bilgiler paylaşılıyor. Küçük üreticinin ürettiği ürünlere olan talebi arttırarak, yerel ürünler üreten üreticinin mağdur olmasını engelliyorlar; hem de bu sayede devam eden üretim ve talep sayesinde ürünlerin nesilden nesile aktarılarak o yöreye ait yemek kültürünün korunabilmesini sağlıyorlar. Ekolojik çeşitlilik korunmuş ve üreticiler direk emeğinin karşılığını almış oluyor. Yemek eğitimi ve yerel ekonomiyi destekleyen Slow Food hareketi, yalnızca fast food karşıtı bir hareket olarak düşünülemez. Aynı zamanda hızlanan hayatımızı yavaş yavaş normale döndürmek amacındadır. Topraktan çıkan ürünlerin tadına vara vara tüketmek ve zevkine varabilmeyi önemser. Slow Food hareketinin doğum günü ise her sene 10 Aralık’ta sürdürülebilir gıda sisteminin önemini vurgulamak için çeşitli etkinliklerle kutlanılan Toprak Ana Günü olarak bilinir.

Kısa sürede etkisini göstermeyen bir değişimi ne yazık ki hızlı yaşamımız dolayısıyla fark edemiyoruz ve önemsemiyoruz; iklim değişikliği gibi. Birçok şeyin bedelini bizden sonraki nesiller ödeyecek. Onlara daha yaşanılabilir bir dünya bırakmak ve ömrümüzü daha sağlıklı geçirmek adına doğanın akışını bozmamalı ve o akışa göre yaşamalıyız. Mevsimlik gıdalar tüketmeli, yerel üreticileri desteklemeliyiz. Önümüze konulanı değil, kendi seçtiğimizi yemeliyiz!

 

Son değişiklik Salı, 05 Şubat 2019 21:02
Yorum yapmak için oturum açın