Adalar Çocuk Orkestrası kutlamada kitapseverlere en güzel hediyeyi notalarıyla sundu.
Düşünen, üreten, soru soran-sorgulayan yaratıcı beyinlere sahip olabilmek için kitap, kitap ve daha fazla kitap okumamız dileğiyle...
Bu yıl 53.’sü kutlanan Kütüphaneler Haftası’nda Adalar Halk Kütüphanesi de kutlama töreni gerçekleştirdi. Adalar Halk Kütüphanesi’nin yetkililerinden Ceren Alptürkan Erdil’in açılış konuşmasıyla başlayan törende, Adalar Kaymakamı Hikmet Dengeşik de bir konuşma yaptı.
Bilindiği üzere Türk Kütüphaneciler Derneği’nin girişimleriyle 1964’ten bu yana Mart ayının son pazartesi ile başlayan haftası “Kütüphaneler Haftası” olarak kutlanmaktadır.
Hafta boyunca okullarda, görsel ve yazılı basında kütüphanelerin önemi anlatılır. Bu konuya halkın dikkati çekilir. Kütüphaneler hakkında bilgi verilir. Haftanın amacı öğrenciler başta olmak üzere, çocukların, gençlerin, yetişkinlerin kısacası toplumun tüm katmanlarının okuma alışkanlığını ve zevkini geliştirmek; kitap sevgisini artırmak ve herkesin kitaplardan daha çok yararlanmalarını sağlamaktır.
Her yıl belirlenen bir tema çerçevesinde kutlanan kütüphane haftasının 2017 yılındaki teması iki konudan oluştu: Yeni enformasyon teknolojileri ve üçüncü mekân.
Ceren A. Erdil açılış konuşmasında özellikle “üçüncü mekân” temasının neden tercih edildiğini somut örneklerle açıkladı:
“Bildiğiniz gibi insanların birinci mekânları evleri oluyor. İkinci mekan okul, işyeri vb., üçüncü mekanın da kütüphane olabileceğini vurgulamak amaçlı üçüncü mekan adı verildi. Evet, ev, işyeri, okul vb. dışında diğer bir mekânımız neden kütüphane olmasın? Çünkü kütüphanelerde her şeyi yapabiliriz. Mesela kitap okuma dışında konser mekânı olarak değerlendirebiliriz. Büyükada Kütüphanesi’nde bunu somutlayacak bir adım da atıldı. Adalar Çocuk Orkestrası kütüphane salonunda mini bir konser verdi. Böylelikle kütüphanelerden sadece kitap okuma mekânı olarak değil, çeşitli etkinlikler için de yararlanabiliriz.
Kütüphaneler için çok sessizdir, bu nedenle sıkıcıdır, burada kitap okuma dışında bir şey yapılmaz algısı var. Bu yıkılabilir. Konser bu anlamda pratik bir adım oldu.
Büyükada Kütüphanesi’nde bu algının yıkılmasına yönelik bir adım daha atıldı. Mekânda ders projesi hayata geçirildi. Okullar okuma derslerinin bir saatini burada uygulamaya başladılar. Çocuklarla oyunlar ve çeşitli etkinlikler yapılıyor. Filmler izleniyor. İlerleyen günlerde imza günleri ve söyleşiler düzenlenecek. Çağrımızdır; lütfen gelin ve bu mekânı kullanın.”
Adalar Kaymakamı Hikmet Dengeşik yaptığı konuşmada çarpıcı vurgularla kütüphanenin önemini anlattı:
“Bilindiği üzere her yılın Mart ayının son haftası Kütüphaneler Haftası olarak kutlanıyor. Bugün kutlamamızı mütevazı bir toplulukla gerçekleştiriyoruz. İsterdim ki daha kalabalık olalım. Zaten bu haftanın amacı da kitaba, okumaya ilginin oluşması, kütüphanenin kullanımının aktif olabilmesi için hazırlanan etkinliklerle farkındalığı yükseltmektir. Gençlere, çocuklara, yetişkinlere kitabın önemini anlatabilmek ve kitap sevgisini aşılayabilmektir. Bu aktivitelerle bir nebzecik olsun dikkat çekebilmektir.
Çağımızı anlatırken bilgi çağı, teknoloji çağı, iletişim-bilişim gibi terimleri kullanıyoruz. Bunun nedeni daha çok gündelik yaşamda insanların artık çok fazla bilgiyi kullanmaları ve bilgiye ihtiyaç duymaları nedeniyle bu ismi veriyoruz. Bu hem neden hem de sonuç aslında.
Tarihin her döneminde bu bilgiyi üretenlerin ve kullananların kullanmayan ve üretmeyenler üzerinde tahakküm kurduğunu biliyoruz. Bizler de ezilmemek için, her bir ferdimizin okumasını, araştırmasını ve bilgiyle donanarak üretmesini istiyoruz.
Bugün cazibe araçları telefonlar, tabletler, bilgisayarlar, televizyonlardan bilgi ediniyoruz. Ama derli toplu ve sonuca götüren bir bilgi edinildiği vaki değil.
Umuyorum ki bu kutlamalar ile hafta boyunca farkındalık yaratmaya yönelik adımlar karşılığını bulur. İçimizdeki kitap sevgisinin artması ve daha çok kitap okumamız dileğiyle kutlu olsun kütüphane haftamız.”
Adalar Halk Kütüphanesi, Kütüphane Haftası kutlamaları bünyesinde her yıl teşvik amaçlı en çok kitap okuyanlara ödüller veriyor. Bu yılda bu gelenek bozulmadı.
Bu yıl çocuk kategorisinde Şehit Murat Yüksel İlkokulu öğrencisi Elanur Atmaca ödülün sahibi oldu.
Genç kategorisinde Heybeliada Anadolu Lisesi öğrencisi Canan Yetim ödül aldı.
Yetişkin kategorisinde Loret Karaca ödülün sahibi oldu.
Son olarak kütüphaneyi çok düzenli kullanan, yaz-kış demeden her zaman kütüphane ve kütüphanecilerin yanında olan; çok fazla kitap okuyan ve okuduğu kitapları da kütüphaneye bağışlayan Semra Balkuy ödülünü aldı.
Genç kategorisinde ödül alan Canan Yetim bu ödülle ilgili duygu ve düşüncelerini şöyle ifade etti:
“Bana verilen bu ödülün nedeni, çok fazla kitap okuduğum ve kütüphaneden azami yararlandığım içindir. Gençlik kategorisinde bu ödülü bana verdikleri için Büyükada Kütüphanesi yetkililerine çok teşekkür ediyorum. Çok büyük bir onur duydum bu ödüle layık görüldüğüm için. Şu an çok mutluyum, burayı herkese tavsiye ediyorum. Gelsinler kitaplarını okusunlar, hem de sessizliği sakinliği yanında eğlendirici, motive edici bir mekân, emin olabilirler. Herkesin en az bir kez de olsa burayı ziyaret etmelerini diliyorum ve buradan çağrı yapıyorum. Umarım gelirler. Herkese tekrar teşekkür ediyorum.”
Sürpriz olmamakla birlikte Türkiye’nin kitap okuma karnesi yine zayıf çıktı. Bin kişiden sadece birinin kitap okuduğunu ortaya koyan araştırma gerçekten çok üzücü rakamlarla dolu. Gençlerin yüzde 70’i hiç kitap okumuyor.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 78 milyonluk Türkiye nüfusunda kişi başına 8,4 kitap düşüyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın yayımladığı 2017 Yılı Performans Programı’nda yer alan tabloya göre, 2017’de öğrenci başına düşen kitap sayısının ilkokuldayken 25 iken, yaş büyüdükçe de kitap okuyan öğrenci sayısının azaldığına dikkat çekiliyor.
Gençlerin yüzde 70’i yetmişi hiç okumuyor
Türkiye’de yılda kişi başı yapılan kitap harcamasının 45 cent olduğu, gençlerin yüzde 70’inin hiç kitap okumadığı, genel olarak düzenli kitap okuma alışkanlığı oranının ise binde 1 olduğu bildirildi.
Yüzde 40’ımız kütüphane görmemişiz
Açıklamada, araştırmaya göre, Türkiye’de nüfusun yüzde 40’ının hayatı boyunca kütüphaneye gitmediği, yüzde 31’inin birkaç kez gittiği, kütüphaneye gidenlerin ise sadece yüzde 8’inin kitap okumak amacıyla gittiği kaydedildi.
Ne diyelim!.. Umarız bu yılki kütüphane haftası etkinlikleri kitabı sevmeye, okutmaya bir katre olsun teşvik eder.
Kütüphaneler, tarihçesi ve gelişimi
Kütüphane, okur ve araştırmacılar tarafından kullanılmak üzere oluşturulmuş kitap koleksiyonu barındıran mekân ya da yapıdır. Bugün kütüphanelerde kitapların yanı sıra süreli yayın, film, dia, ses kaydı, teyp bandı vb. gibi düşünce ve sanat ürünlerine de yer verilmektedir. Kütüphanelerin kökeni, kayıt tutma uygulamasına dayanır. Daha İÖ 3. bin yılda, Babil kenti Nippur’da kil tabletlerdeki kayıtların bir tapınakta saklandığı bilinmektedir. İÖ 7. yüzyılda Asurlardan yaklaşık 20 bin tablet kalmıştır. İlk kütüphaneler, Eski Yunan’da İÖ 4. yüzyılda tapınaklarda ve felsefe okullarında oluşturulan kitap depolarıydı. Aristoteles’in Kütüphanesi, İskenderiye Kütüphanesi, Pergamon (Bergama) Kütüphanesi, Roma’daki Bibliotheca Ulpia, l. Constantinus’un İstanbul’da 4. yüzyılda kurduğu İmparatorluk Kütüphanesi, ilk çağların en önemli kütüphaneleriydi.
Rönesans’la birlikte başlayan bazı toplumsal değişmeler, kütüphanelerin büyüklük ve işlevini önemli ölçüde etkiledi. Bu arada din savaşları, siyaset, hatta düşünce alanındaki devrimler kütüphanelerin gelişmesini engelledi. 17. ve 18. yüzyıllarda gelişen büyük özel koleksiyonlar Fransa’daki Ulusal Kitaplık ve İngiltere’deki British Museum Kütüphaneleri gibi çağdaş ulusal kütüphanelerin temelini oluşturdu. 1800’de Washington, D.C.’de Kongre Kitaplığı açıldı. 1602’de Oxford’da, 1683’te de Harvard’da üniversite kütüphaneleri kuruldu. 18. Yüzyılın sonlarında ise üyelerine kitap ödünç veren ve başvuru hizmetleri sağlayan kütüphaneler yaygınlaştı. 20. yüzyılda çeşitli bilim dalları, mühendislik, tıp, işletme, hukuk gibi alanlardaki gelişmelerin yakından izlenebilmesi amacıyla, özellikle süreli yayınların derlendiği çok sayıda uzmanlık kütüphaneleri kuruldu. Çoğunlukla sanayi ya da meslek kuruluşlarının mali desteği ile çalışan bu kütüphaneler, kitap ve dergi koleksiyonlarının yanı sıra, okurlara başvuru kaynakları ile kaynakçalara ulaşma olanağı sağlayarak bilgi verme hizmetini de yerine getirdiler.
Türklerde kütüphane
Türklerde ilk kez Orta Asya’da Uygurların bir kütüphane oluşturduğu bilinmektedir. Karahoça ve Turfan kazılarında da 30 bin kadar yazma ortaya çıkarılmıştır. Türklerin İslam dinini kabul ettikten sonra kurdukları ilk devlet olan Gaznelilerde Gazneli Mahmut’un büyük saray kütüphanesi ünlüydü.
Büyük Selçuklular döneminde başkent Merv’de cami içinde yer alan Aziziye ve Kemaliye kütüphaneleri, Medrese-i Amidiye içindeki Medrese ve Hatuniye kütüphaneleri gibi 10 tane kütüphane kuruldu.
Nizam-ül Mülk’ün Bağdat ve Nişapur’da açtığı Nizamiye medreselerinin kütüphanelerindeki değerli yazma koleksiyonlar günümüze kadar korundu. Anadolu Selçuklularında kütüphaneler daha çok Konya’da toplanmıştı. Birçok İslam bilgininin yararlandığı Sadreddin Konevi Kütüphanesi’nden de 61 tane yazma günümüze ulaştı.
Osmanlılarda genellikle bir medrese bünyesinde yer alan kütüphanelerin ilki Osman Bey döneminde İznik’te, ikincisi Lala Şahin Paşa tarafından Bursa’da kuruldu. İstanbul’un alınışından sonra kentteki ilk medrese Ayasofya yakınlarında açıldı. Bu medresenin kütüphanesi de 1464’te kuruldu. Bunu Zeyrek Camisi’ndeki, Eyüp Sultan ve Fatih külliyelerindeki medrese ve kütüphaneler izledi.
Eyüp Sultan Camisi’ndeki kütüphane halka açık ilk vakıf kütüphanesiydi. İstanbul’dan başka Amasya’da, Edirne’de, Bursa’da, Taşköprü’de, Yozgat’ta, Manisa’da ve Trabzon’da medrese kütüphaneleri kuruldu.
Osmanlı döneminde tekke kütüphaneleri de yaygındı. Bunlarda daha çok tasavvufa ilişkin dinsel yapıtlar bulunurdu.
1. Mehmed (Çelebi) döneminde başlayan saray kütüphanesi kurma geleneği 2. Mehmed’in (Fatih) hükümdarlığında da sürdü. Ünlü bilgin Molla Lütfi, 2. Mehmed’in özel kütüphanecisi olmuştu. Sarayın kütüphanesi 3. Ahmed ve 2. Abdülhamid dönemlerinde çok zenginleşti.
Osmanlılarda ulemanın ileri gelenleri de pek çok vakıf kütüphanesi kurmuştu. Bunların en küçük ayrıntıları bile düşünülerek hazırlanmış iç yönetmelikleri vardır. Vakıf kütüphanelerinin ilki 1661’de Köprülü Fazıl Ahmet Paşa’nın kurduğu Köprülü Kütüphanesi’ydi.
1869’da çıkarılan Maarif-i Umumiye Nizamnamesi’yle kütüphanelerin denetimi Maarif Nezareti’ne verildi. Böylece kütüphaneler ilk kez devletin eğitim politikası içinde ele alınmış oluyordu. 1882’de ilk büyük devlet kütüphanesi olan Kütüphane-i Umum-i Osmani açıldı.
1912’de İzmir ve Kayseri’de, 1917’de Eskişehir ve Konya’da, 1918’de Diyarbakır’da, 1920’de Bursa’da Milli Kütüphane adıyla yeni kütüphaneler kuruldu.
1934’te çıkarılan 2527 sayılı yasa Türkiye’de basılan her yapıttan beş nüshanın Ankara İl Halk Kütüphanesi’nde ve İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nde toplanması hükmünü getirdi. 1976’da çıkarılan bir yasayla TBMM Kütüphanesi de bu kütüphaneler arasına katıldı.
Adnan Ötüken’in girişimiyle 16 Ağustos 1948’de Ankara’da Milli Kütüphane açıldı.
Devletin özel olarak kurduğu kütüphane sayısı 1987’de 72’ye ulaşmıştır. Günümüzde etkinlik gösteren toplam kütüphane sayısı 812’dir. Bunlardaki toplam kitap sayısı ise yaklaşık 6,5 milyondur. Çeşitli illerdeki halk ve çocuk kütüphaneleri, Kültür Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü’nün yönetimindedir.
Türkiye’deki kütüphanelerin önemli bir bölümünü oluşturan üniversite kütüphaneleri ise oldukça plansız bir örgütlenme ve gelişme göstermiştir. En önemli üniversite merkez kütüphaneleri İstanbul Teknik Üniversitesi, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Boğaziçi Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi’ninkilerdir.
Türkiye’de hızlı gelişme gösteren başka bir kütüphane türü de banka, fabrika, şirket, yayın ve meslek kuruluşlarının özel araştırma kütüphaneleridir.
Başlıca kütüphane türleri
- Milli Kütüphaneler
- Üniversite Kütüphaneleri
- Halk Kütüphaneleri
- Okul Kütüphaneleri
- Özel konulu Kütüphaneler
(kaynak bilgilerforumu.com)