Cuma, 02 Ekim 2015 22:20

İki mekân iki dost

Ögeyi değerlendirin
(8 oy)
Aba sahili Aba sahili

Kör Agop ile Pehlivan Ahmet

02 golgesinde uyudugum igde agaci 280xGölgesinde uyuduğum iğde ağacıTürkiye’de iç turizmin başladığı önemli yerlerden olan Marmara Adası 1950’li yıllardan itibaren artan turist sayısı ile bir anda cazibe merkezi haline gelmişti. Denizcilik İşletmeleri’nin en güzel gemileri haftada 3 gün yapılan seferleri artırmış, talebi karşılayabilmek için özel tarifeler ayarlamak zorunda kalmıştı. Hatta işletme, babalar gemisi seferi koyarak hafta sonu tatilini fırsata çevirmiş, birçok yerli turisti adaya çekmişti.

Akvaryum kadar berrak denizi, taze balık kaynayan inci gibi koyları ile tatilcilerin ve amatör balık tutkunlarının gözdesi olmuştu. 1950’lerin sonuna kadar geçimini balıkçılık, zeytincilik, mermercilikten kazanan adada turizm de başlıca gelir kaynağı durumuna gelmişti. Bazı yerliler lokanta ya da çay bahçesi açıp işletiyor, kimisi de evinin bir odasını gelenlere kiralıyordu. Marmara Adası’nda pansiyonculuğun başlamasında da şüphesiz Eşref Şefik’in payı büyüktür. Radyoda spor alanında spikerlik yapan Eşref Şefik’in kurulmasında ön ayak olduğu amatör balıkçılık kulübü vasıtasıyla birçok kişiyi Marmara Adası ile tanıştırmıştı. Hafta sonları küçük gruplar halinde gelerek avlanıyorlardı. Bir gün Gogoli lakaplı Mustafa Bozkurt ile tesadüf eseri tanışmış, dost olmuşlardı. Eşref Şefik; kendilerine hizmet etmesini, yemeklerini hazırlatmasını ve hafta sonları kalacak temiz bir yer ayarlamasını istemişti. Böylece Mustafa Bozkurt evinin iki odasını hazırlayarak Ada’da bir tür pansiyonculuğa başlamış oldu. Ve takip eden yıllarda ‘Gogoli Palas’ oteli Marmara’nın ilk oteli olarak hizmete başladı. Başta Adalılar tarafından kınansa da daha sonraları birçokları evini bu şekilde kiraya vermeye başlamıştı. Balığın bolluğu ve turizm potansiyeli sebebi ile adalı ve yabancı işletmeciler de lokanta ve meyhane açmıştı. O yıllarda Ada’ya birçok tanıdık sima geliyordu. Aralarında yazarlar, profesörler, ses sanatçıları ve heykeltıraşlar vardı.

03 gogoli lakapli mustafa bozkurt 280x‘Gogoli’ lakaplı Mustafa Bozkurt
04 pehlivan restorantindan genel gorunus 280xPehlivan Restaurantı’ndan genel görünüş
05 osman saim sarigollu ve esref sefik ayvalik 280x1961-68 Aydın Senatörü Osman Saim Sarıgöllü ve Eşref Şef ik Ayvalık veya Gemlik yolcu gemisinde

1968 yazında Marmara’da lokanta açan tanıdık simalardan biri de Kumkapı ile ismi özdeşleşmiş, meyhaneciliği, özellikle de iskorpit çorbası ile ün yapan ‘Kör Agop’tu. ‘Kör Agop Meyhanesi’ Agop İnciyan tarafından 1938 yılında Kumkapı’da kuruldu. Rakı ve balığa düşkün olan Agop, dedesi ve babası gibi balıkçılık yaparak geçimini sağlıyordu. İşi bitip de karaya her çıktığında soluğu meyhanede alırdı. Dışarıda içki içmenin çok pahalı olduğu gerekçesiyle, ilk meyhanesini birkaç tahta masa, balıkları ve rakısını koyduğu taş su havuzuyla derme çatma bir şekilde açtı. Zamanla burası küçük gelmeye başladı ve eşi Marta ile beraber daha büyük bir yere geçme ihtiyacı hissettiler. Adı bile olmayan bu ilk meyhanenin ardından yine Kumkapı sahilinde o zamanki iskele kazıklarının üzerindeki ikinci meyhanelerini kurdular. ‘Cansız Balık’ adında kurulan bu meyhaneyi 43 yıl boyunca 16 farklı dükkân izlemiş. Son olarak da bugünkü yerine taşınmıştır.

08 marmara sahil bandinda ahmet pehlivan 280xMarmara sahil bandında Ahmet Pehlivan - 19901967 yılında dostu Ahmet Pehlivan’ı görmek için eşi Marta ile birlikte Marmara Adası’na gelen Kör Agop, Ada’yı çok beğenmiş, bu süre zarfında Ahmet Pehlivan’a ait iki katlı ahşap evde hep beraber konaklamışlardı. Turizm potansiyelini de göz önüne alarak, Kumkapı’daki meyhanesinin kabını kacağını toplayarak Marmara’ya gelmişti. Bugün sahil bandında bulunan Kısmet Çay Bahçesi’nin olduğu yerde, asırlık çınar ağaçlarının altında lokantasını hizmete açmıştı. İki sezon açık kalan bu lokantada kim bilir kimler oturdu, eşsiz mezeleri ve sohbetiyle Agop’un mekânını doldurdu.

Ahmet Pehlivan yaşıtları arasında bileği kuvvetli, arkadaşlarıyla birlikte yaptığı güreşlerde daima kazanan taraf olmuştu. Aynı zamanda tüpsüz (nefes ile) uzun süreler denize dalabiliyor, çok uzun mesafeleri yüzebiliyordu. Hatta Marmara Kole Burnu’ndan Avşa Adası’na kadar yaklaşık 3 deniz mili mesafeyi yüzerek geçmişti. İri cüssesi, dayanıklılığı nedeniyle zamanla soyadı isminin önüne geçmiş ‘Pehlivan Ahmet’ olarak anılmaya başlamıştı. Dostlarının ısrarı üzerine, 1980 yazında Aba burnundaki zeytinliğinde eşi Ayşe Pehlivan ile birlikte mısır kaynatmış çay demlemişlerdi. Ertesi yıl küçük bir mutfak, derme çatma bir çardak altında tahta masa sandalyeleri ile Pehlivan Restaurant’ı açtılar.

Çocukluğumun en güzel günlerinin geçtiği ‘Aba’ sahilindeki Pehlivan Restaurant’ta Ahmet amca ile babam muhabbetle kadehlerini yudumlarken, Ayşe teyzenin yaptığı köfteler ile karnını doyuran bendeniz, iğde ağacının gölgesinde çoktan uyuya kalmış olurdum. Merkezden uzakta, sessiz-sakin zeytin ağaçları gölgesinde kendinizi evinizde gibi hissederdiniz. Sahilde demirde duran ‘Kör Agop’ isimli sandal da Agop’un oğlu Hayko tarafından hediye edilmişti Pehlivan ailesine. Ahmet amca 6 metre boyundaki bu küçük alamatra sandal ile Yenikapı’dan fırtınalı bir havada yola çıkarak yaklaşık bir günde Ada’ya varmıştı...

06 kor agapun restorani agop inciyan tavla oynarken 280xMarmara Adası Kör Agopun restoranı Agop İnciyan tavla oynarken
 
07 kor agop ahmet pehlivan hayko inciyan burhan kir 280xKör Agop, Ahmet Pehlivan, Hayko İnciyan, Burhan Kır

 

Seneler geçmiş, Kör Agop ile Pehlivan Ahmet bir bir göçüp gitmişti bu diyardan... Fiziki yaşamları son bulsa da isimleri ve dostlukları yaşıyordu hâlâ... Kör Agop Meyhanesi bugün üçüncü kuşak torun Daniel İnciyan tarafından aile geleneğini sürdürüyor. Pehlivan Restaurant ise Ali ve Nurdan Bozkurt çifti tarafından mütevazı pansiyonu ile birlikte Marmara Adası’nda müdavimlerine hizmet ediyor. Pehlivan Restaurant’a her gidişimde bir sahne canlanıyor gözümde. Ada yüzlü Ahmet amca taştan yapılmış set duvar üstündeki mangalının başında kısa kollu atleti ile oturuyor, Ayşe teyzenin hazırladığı köfteleri kekikleyip özenle kızartıyor olurdu. Çay bardağından devşirdiği kadehi mutlaka yanındadır ve Pehlivan’ın yokluğundan mustarip birçok arkadaşı artık Aba’ya gidemez olmuştur...

Bu yazı hazırlanırken; Selmin Sarıgöllü Ergüden arşivinden, Ayşe Pehlivan anlatımlarından ve fotoğraflarından, Zafer Savran arşivinden, Sami Öngör’ün ‘Geçen Yılları Düşündükçe’ adlı eserinden, ‘Kör Agop Meyhanesi’ tarihçesinden ve H. Can Yücel kişisel arşivinden yararlanılmıştır.

Son değişiklik Pazar, 04 Ekim 2015 19:47
Yorum yapmak için oturum açın