Tarih: 1 Temmuz Çarşamba, Saat: 18:00-20:00
Organizasyon: Adalar Platformu*
Adalar'da nasıl bir ulaşım?
İnsanları ve insan olmayanları odağına alan.
Engelliler, yaşlılar, çocuklar, hastalar için ayrımcılık yaratmayan.
Yaya öncelikli yollar ve yürünebilirliği sağlayan.
Adalar’ın kültürel ve doğal dokusunu değiştirmeyi hedeflemeyen.
Canlılar açısından güvenlik sorunları yaratmayan.
Temsil edilme yetersizliği yaşayanların koşullarının dikkate alan.
Kararları, projeleri çok yönlü araştırmalar ve katılım ile geliştiren.
Adalar’da nasıl kamusal alanlar?
Tasarım programı bir yönetim planı sistematiği içinde ele alınan.
Sürekli bir inşaat alanı olarak görülmeyen.
İşgallere, çıkar amaçlı kullanımlara açık, halka kapalı olmayan.
Çoklu ve bağımsız bir ortamda ve kritik bir düşünceyle tasarımları ele alan.
Giriş
1 Temmuz Çarşamba günü Adalar Platformu tarafından stratejik tasarım danışmanı ve endüstri tasarımcısı Özlem Yalım, endüstri tasarımcısı Gökhan Karakuş ve ulaştırma plancısı Prof. Dr. Haluk Gerçek’in konuşmacı oldukları, Adalar’daki sivil toplumdan kişilerin de katıldıkları “Adalar'da Sürdürülebilir Ulaşım ve Kamusal Alan Projeleri” başlıklı bir webinar düzenlendi.
Bu webinarlar serisi Adalar'daki ulaşımla ilgili güncel kararları ve kamusal alan projelerini tasarım profesyonelleri, uzmanlar, plancılar ve yerel katılımcılarla birlikte tartışmayı ve öneriler getirmeyi amaçlıyor.
Daha sonraki aşamada kamu yönetimlerinden temsilcilerin de katılması hedefleniyor.
Ele alınan sorular şunlardı:
1. Gerçekleştirilen tasarım fikirlerinin geliştirilme biçimindeki sorunlar
Kamusal alanlardaki kentsel tasarım ve ulaşım projelerinin geliştirilme yönteminin tartışılması. Kamu ile plan ve proje işlerini gerçekleştiren yapılar, kişiler arasındaki ilişkiler nasıl kuruluyor? Açık yapılı mı? Yoksa uygulama sürecinin bir parçası olarak mı görülüyor? Fikir üretimi kurumsal bürokrasi ile mi örtüşüyor?
2. Tasarım süreçlerinde programla, fikirlerinin yer ile ilişkilerindeki gözlemlenen sorunlar
Programlar nasıl ele alınıyor? Çok taraflı ilişkiler kuruluyor mu?
Yer ile ilişkiler: Yerin özelliklerinin keşfedilmesi. Yerel yapılar, küçük üretim, sosyal özellikler nasıl dikkate alınıyor?
Ögelerle, yapılarla sistemin ilişkileri, değerler ve tercihler.Yerleşim yapısı, morfolojisi ile ilişkiler nasıl kuruluyor?
3. Sürecin açık yapılı olması ve kamusal nitelik kazanması için neler yapılabilir?
Geçmişteki yapılanların değerlendirilmesi. Tespitler, yaşanan sürecin değerlendirilmesi ve sonraki aşamaları: Bundan sonra neler yapılabilir?
Özlem Yalım
Endüstri Tasarımcısı, Stratejik Tasarım Danışmanı, Köşe Yazarı
Özet
Webinar'ın giriş bölümünde Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilen kamusal alan düzenlemeleri, kentsel tasarım ve ulaşım projelerinin geliştirilme süreciyle ilgili sorunlar dile getirildi.
Gerçekleştirilen uygulamaların Adalar'a özgü yerleşim morfolojisini dikkate almayan, tasarım fikirlerinin geliştirilmesinde yaratıcı çalışmalara özerklik tanımayan, yerin özelliklerini dikkate almayan bürokratik bir yöntemle gerçekleştirildiği ifade edildi. Tasarım sürecinin profesyonellerin katılımına açılmadıkları, şeffaf davranmadıkları belirtildi.
"Place making" kavramı dile getirildi (Özlem Yalım).
Bu kamusal alanların planlanması, tasarımı ve yönetimine çok yönlü bir yaklaşım. Kamusal alanlarla ilgili tasarım kararları yerel topluluğun yerel bir topluluğun varlıklarından, ilhamından ve potansiyelinden yararlanması anlamına gelir. Yer kimliğinin doğası gereği politiktir. (Wikipedia)
Adalar, şehirden nispeten uzak kalmışlığı, zengin kültürel geçmişi ve mimari özellikleri ile bu tür şehircilik uygulamalarının, kamusal alanlarla ilgili tasarım yöntemlerinin deneyimlendiği bir pilot uygulama, bir “koruma laboratuvarı” gibi işlev görebilir. "Place making" olarak bilinen kentsel uygulamaların bir merkezi haline dönüştürülebilir. (Yalım).
Sorunlar ve çelişkiler bu türden bir pilot çalışma olarak kabul edebilecek bir şehircilik deneyimi için engel değil; bulunmaz fırsatlar olarak görülmelidir.
Tıpkı imar, turizm gibi konularda olduğu gibi. Ancak bu tür bir şehircilik deneyimi için araçsal bir mantıkla yaklaşılmaması gerekir (Yalım).
Yönetimler tarafından ifade edilen "bugünkü uygulamalar geçicidir, ileride gözden geçirilecektir” sözü güncel tasarım yöntemsel açıdan kabul edilebilecek bir yaklaşım değil. Hataları yaratan yöntemler üzerine sonradan gözden geçirme yapılamaz. (Yalım, Gerçek).
Bu verimli değil, göründüğünün aksine maliyetlidir de. Kente eklenen her yapı ve nesne kalıcıdır ve içinde yaşayanları – yaşam kalitelerini - etkiler. (Yalım).
Karar faytonların kaldırılması yönünde dahi olsa, bu süreç çok yönlü bir arayışla, farkındalık biçimi ile gerçekleşebilir (Gerçek). Ancak şu anda bütün kararların gözden geçirme imkanı var ve bunlar düzeltilebilir.
Adalar'ın yerleşim morfolojisi ile ilişkiler.
Adalar iki ayrı yerleşim düzenine sahip: Tarifeli seferlerin başlamasından itibaren oluşan transfer merkezi (iskeleler, duraklar) ve çevresi, genelde ızgara planlı, bitişik nizam yapılardan oluşan, içinde karma işlevlerin yer aldığı yürünebilir yerleşim alanı.
İkincisi buna eklemlenen, merkezin periferisinde yer alan konaklar, köşkler, villalar... Bu ikincisi araç gerektiriyor. Yürünebilir her zaman değil. Bugünkü otomobilin muadili sayabileceğimiz faytonlardır bu yerleşim morfolojisini var eden.
Ulaşım kararları, uygulamaları bu yerleşim morfolojisini yapılandırıyor.
Adalar'a özgü bu morfolojinin ve konut dokusunun korunarak güncellenmesi son derece yaratıcı bir iş, bütün koruma eylemselliklerinde olduğu gibi. İstanbul’un neredeyse bütün banliyö semtlerindeki yerleşim düzeni aşağı yukarı böyleydi: İstasyonlar ve vapur iskelelerinin çevreleri. Bu yerleşim morfolojisinden günümüze tek örnek kaldı. 19. yüzyıl İstanbul'undaki tarifeli seferler sonrası oluşan yeni yerleşim morfolojisinin ayakta kalan son örneği.
Eğer yeniden düzenlenen hareketlilik ile, koruma kararlarına uygun olarak bu morfolojinin ve ulaşımla arasındaki ilişkinin korunması isteniyorsa, planlama ve tasarım fikirleri bu tercihler üzerine kurulmalıdır.
Bundan sonra ne yapılabilir?
Yerelde nispeten örgütlü bir sivil toplum yapısı bulunmaktadır. Büyükşehir Belediyesi'nin bu düzenlemeleri gözden geçirmesi için imkan var. Hatalar da bir sonraki adımlarda nelerin yapılmaması gerektiğine ışık tutabilir.
Başarılı yerel uygulamalarda olduğu gibi bu çalışma ADALAR KONSEYİ adını taşıyabilecek bir arayüzle Adalar halkı ile buluşabilir.
Büyükşehir Belediyesi ve Adalar Belediyesi işbirliği ile, bütün aktörleri ilişkilendiren çok yönlü bir model geliştirme imkanı var. Sivil toplum tarafında bu motivasyon bulunmakta.
Uygulanması gereken tasarım yönetimi modeli ve öneriler nelerdir?
Yaratıcı çalışmalara, alternatif ve kritik bakışlara açılması gereken yalnızca ögeler değil, sistem tasarımıdır.
Proje yönetiminin sistemle ilgili yaklaşımlardan tasarım şartnamesine, hem çerçevelendirme aşamasında, hem de tasarım fikirlerinin geliştirilmesinde kullanılan yöntemler var. Yönetimlerin nesneleştirici olmayan, keşifleri teşvik edici bir yöntemle tasarımcıları harekete geçirmesi gerekir. Ancak bunun için tasarım fikirlerinin katılımcı yöntemlerle geliştirilmesi gerekir. Bunun çeşitli bilimsel yöntemleri var.
Pek çok kentin bu tür bölgelerini koruma, yeniden canlandırma, daha güvenli hale getirme gibi amaçlar doğrultusunda uygulanan en yaygın yöntemlerden biri "Design Thinking" denilen, "Tasarım Odaklı Düşünme" (TOD) Atölyeleri.
Bu atölye çalışmalarına gerek yerel yönetimden gerekse Ada sakinlerinden oluşan guruplar katılarak, birlikte paylaşımcı ve uzun soluklu sonuçlar tasarlayabilirler. TOD, pek çok kentte bu amaçla kullanılmış; kullanılmakta olan bir yöntem. Temel olarak sorunları anlamayı, ihtiyaçları belirlemeyi ve bunlara uygun çözümler tasarlamayı sistematize ediyor. Yerel yönetim- tasarımcı ilişkisinin karmaşıklığını şeffaflaştırıyor ve bu ilişkiye asıl kullanıcıları dahil edebildiği için de, tabandan kabul sağlayan sonuçların üretimine aracılık ediliyor.
Ancak ilke tasarım sürecinin kurumsal bürokrasiden bağımsız, onunla örtüşmeyen bir düzey olarak ayrı bir mantıkla geliştirilmesi.
Bir yerleşim alanı her bir ögenin aynı zamanda bir eyleyen olarak sisteme katıldığı karmaşık ve özgün bir bütün. Dolayısı ile her türlü kamusal düzenlemeyi ona uyarlı, çok boyutlu ve açık bir sistem içinde kavramaya çalışmak gerekiyor.
Sonuç
Büyükşehir Belediyesi ve Adalar Belediyesi kamusal alanlarla ilgili çalışmaları yeniden değerlendirmeli, yerel sivil toplum, profesyonel yapılar ve tasarım yönetimi ile ilgili uzman STK'lar ile aciliyetle gözden geçirmelidir.
Prof. Dr. Haluk Gerçek
Ulaştırma Plancısı, İTÜ İnşaat Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi.
Alınan kararları ve yapılan çalışmaları gözden geçirmek mümkün
Sosyo-ekonomik faaliyetlerin mekansal dağılımı (Adaların yerleşim morfolojisi), ulaşım ilişkilerini ve hareketlilik ihtiyaçlarını belirler. Öte yandan, ulaşım sistemi kararları da yerleşim yapısını etkiler ve kontrol edilemezse bu yapıyı olumsuz biçimde değiştirebilir. Adalar'daki ulaşımın, korunması gereken yerleşim yapısını, doğal ve kültürel mirası gözeterek biçimlendirilmesi gerekir.
Adalarda iki belirgin yerleşim biçimi var: İskeleler çevresinde dar sokaklardan ve bitişik nizam yapılardan oluşan karma işlevli (konut, ticaret, çarşı vb.) yapı. Bu bölgede hareketlilik ve erişim ihtiyaçlarının temelde yürüyerek karşılanması, sınırları iyi belirlenmiş bazı sokaklarda ve alanlarda bisikletli ulaşıma izin verilmesi gerekir. Ticari işletmelerim mal tedariki ve dağıtımının belirlenmiş zaman aralıklarında, elektrikli araçlarla yapılması düzenlenebilir.
İskeleler çevresindeki merkezi alan dışında ise bahçeli konaklar, köşkler ve villaların yer aldığı ve genelde üst gelir grubundan insanların yaşadığı bir yerleşim yapısı söz konusu. Bu bölgenin hareketlilik ve erişim ihtiyaçları eskiden Adaların taksileri diyebileceğimiz faytonlar tarafından karşılanıyordu. Faytonlar aynı zamanda Adalara gelen ziyaretçiler tarafından uzun mesafeli bir ulaşım ve turistik faaliyet aracı olarak da kullanılıyordu.
İBB, geçtiğimiz günlerde UKOME’nin aldığı bir kararla Adalardaki tüm yolları yaya yolu olarak ilan etti. Bu bence olumlu bir gelişme. Yaya yolu, yalnızca yayalara ayrılmış olan ve özel düzenlemelerle belirli kesimlerde bisiklet ya da diğer araçlarla sınırlı biçimde paylaşılabilen yol anlamına geliyor. Anlaşıldığına göre, faytonların yerine getirilen elektrikli araçlar motorlu araç sayılmıyor ve bunların belirlenmiş güzergahlarda yaya yollarında hareket etmeleri düşünülmüş.
2019 yılı Aralık ayında İBB tarafından düzenlenen Adalar Ulaşım Çalıştayı’nda ortaya çıkan görüşlere çok uymayan ve değişik nedenlerle (hayvan hakları savunucularının baskısı, ruam hastalığı vb.) hızlı bir şekilde alınmış kararlarla gelinmiş olan mevcut durumun ortak akıl ve katılımcı bir anlayışla yapılacak planlama ile düzeltilmesi mümkün. Bu bağlamda, çalıştayda önerildiği gibi, gerekli sağlık ve bakım koşulları sağlanarak az sayıda faytonun da sembolik ve kültürel öge olarak İBB tarafından işletilmesi mümkün olabilir.
Gökhan Karakuş
Tasarımcı, Stratejik Tasarım Danışmanı
Benim uzmanlık alanım, kentsel tasarım ve yaya yönlendirmeleri konusu.
Yaya öncelikli kentsel tasarım fikrini yönlendirici ve öncelikli bir unsur olarak görüyorum ve webinar’da bunu vurgulamaya çalıştım.
Özlem Yalım’ın dile getirdiği “place making” meselesini önemli bir kavram olarak değerlendiriyorum. Yer ile ilişkili yaya alanlarının sistematiğini göz önüne alıyorum ve ön planda tutuyorum.
Burada başvurduğum teorik yaklaşım de Certeau’nun yukarıdan bakış ile yerden bakış arasında yaptığı ayrım. Şehir planlama teknikleri daha çok ölçeklendirme mekanizmaları ile yukarıdan bakışı ön plana çıkarıyor. Oysa bunun yerle ilişkisinin kurulması, etkileşimli olması, yaşamın karmaşıklığı ile temas içinde olması gerekli.
Burada “yön bulma” ve akışlarda bu karmaşıklığı analiz edecek çalışmalar yapılması ve bilgi yönelimli süreçler içinde tasarım kararlarının verilmesi önemli. Yani var olan akışların, zamana ve yerin özelliklerine göre ölçülmesi, deneyimlenmesi kimi zaman da esnek çözümlerle nihai kararlara erişim yolları aranması gerekli. Özellikle transfer merkezlerinde, ziyaretçi yönetiminde (Adalar’a gelen ziyaretçilerin yönlendirilmesi ve pandemi koşullarında) dikkate alınacak bu unsurlar önemli.
Akışları yönlendirme konusunu şu başlıklar üzerinde düşünebiliriz:
Yön Bulma:
- Bir alanın nerede bittiğinin ve yeni bir alanın nerede başladığının gösterilmediği bir dünya düşünün...
- Görsel ipuçlarına sadece nerede olduğumuza veya gitmek istediğimiz yere nasıl gideceğimize bakarken değil, bir alana ulaştıktan sonra da ihtiyaç duyarız.
Yön Bulma ve Yayalar:
- Yön bulma, mimari yapıda kişinin oryantasyon deneyimini ve yapı içindeki yörünge seçimlerini etkiler.
- Ayrıca oryantasyona yardımcı olan mimari ve/ya tasarımsal elemanlar da yön bulma sisteminin kapsamına girer.
- Yayalara öncelik veren bir kentsel sokak ağı, yol bulma tasarımı projesi gerektirir.
KENTSEL TASARIM
Açık Kamusal Alanlar
Yer Oluşturma – Place making
Çeşitli Faaliyetlerin Yerleşmesi
Erişim ve Dolaşım Yolları - Yaya önceliği
YÖNLENDİRME ve TABELALAR
İyi Tasarlanmış Haritalar
Dinamik Elektronik Navigasyon
Toplama Durakları
Landmarks
Çok dilli işaretleme-iletişim...
Ekler
Faytonlar
Adalarda toplu ulaşım sistemi çevresinde gelişen çarşı, merkez ve yürüyüş mesafesindeki genellikle ızgara planlı, bitişik nizam bir yerleşim dokusu ile farklı bir tipolojideki bir yerleşim dokusu arasındaki ilişkiyi kurmak için kullanılan faytonlar yaklaşık 150 yıldır kullanılarak hiç değişmeden günümüze kadar geldiler.
Faytonlar toplu taşıma (tarifeli seferler: Vapurlar, banliyö trenleri) ile bağlantılı olarak işletildi. Faytonlar, onlardan önceki atlı arabalar gibi geleneksel taşıma araçları değildi. Modern, endüstriyel denebilecek hazır parçalar, fren sistemleri, süspansiyonlar ile tasarlanmış ve üretilmişlerdi. Şehrin bazı semtlerinde de 1980'lere kadar yer yer kullanımda kaldılar. O tarihlere kadar atlı arabalarla yük taşımacılığı da yapılıyordu.
Ancak ağırlık olarak son yıllarda, yoğun ziyaretçi trafiği ve piyasa odaklı yönetim biçimiyle ortaya sorunlar çıktı. Hayvan hakları savunucularının atların eziyet gördüğü konusundaki kampanyaları sonucunda Adalar'da faytonlar kaldırıldı.
Büyükşehir Belediyesi'nin toplu taşıma ile ilgili geliştirdiği proje ile iki tipte elektrikli araçlar satın alındı. Yollar tek yönlü hale getirilerek kenarlarına bariyerler yerleştirildi.
Kamusal alanlar ve kıyı düzenleme çalışmaları:
Bu çalışmayla birlikte Adalar'da bir takım kıyı düzenleme çalışmalarına girişildi. Koruma planlarının da katılımcı yöntemlerle geliştirileceği açıklandı. Ancak planlar ile bu uygulamalar ile bir bağlantı kurulamadı.
2. webinar’da bu dönüşümü aşağıdaki çerçeve içinde tartışmayı ve öneriler geliştirmeyi amaçlıyoruz.
Adalar'ın kıyıları, ön görünüm bölgeleri kültürel mirasının korunması ve değerlendirilmesi açısından en önemli kentsel peyzaj unsurlarıdır. Bu peyzajı oluşturan miras alanlarında çok sayıda aktör, yetkili otorite ve dinamik oluştuğu için çok taraflı şehircilik deneyimleri ile ele alınmalıdır.
Kıyı alanlarında çok boyutlu, çok aktörlü bir ilişki içinde ve yaratıcı çalışmalarla mevcut kentsel peyzajın rehabilite edilmesini sağlamak.
Adalar halkının ve ziyaretçiler için müşterek kullanım alanları olan kıyı alanlarının ve kamusal alanların yönetimi ve iyileştirilmesi Koruma Planları'nın en önemli bileşenlerden biridir. Bu planların hazırlık aşamasında Büyükşehir Belediyesi'nin Adalar Belediyesi ile işbirliği yaparak bu süreci birlikte yönetmesi örnek bir uygulama teşkil edecektir. Misyon çerçevesindeki katılımcı bir işbirliği ve yapılanma modelinin bir pilot çalışma olarak geliştirilmesi hedeflenebilir.
Kıyı alanları ortak bir kamusal deneyimin gelişmesini sağlamayı amaçlar.
Adalar'da kıyı alanlarında bir deneyim eksikliği göze çarpmaktadır. Kamusal alanların ortak yaşam alanlarını zenginleştirecek şekilde kullanılmasını, halkın ve ziyaretçilerin kamu işlevlerine erişim, eğitim, yaşam kalitesi, ulaşım gibi sorunlarının çözümünü sağlayacaktır.
Büyükada İskelesi’nin yanında bulunan büyük dolgu alanı, Atatürk Meydanı, bir ulaşım transfer mekanı olmanın yanında, önemli bir etkinlik merkezi (törenler, konserler, sergiler, dinlence...), adaya gelenler için bir karşılama ve yönlendirme bölgesidir.
Bu alanda Adalar ilçesinin en büyük meydanı bulunmaktadır. Transfer merkezinde, vapur ve motor iskeleleri (Bostancı, Maltepe, Kartal, Adalar, Kadıköy, Kabataş...) ve günlük tur motorlarının yanaştığı iskeleler, deniz otobüsleri terminali, fayton, bisiklet parkları ile bağlantılar bulunmaktadır. Denizin doldurulması ile elde edilen alanla üst kot ve geçişler arasındaki ilişkileri sağlayan yollar, merdivenler, asansörler, bekleme yerleri, kahveleri, restoranları, yayalara açık kıyı şeridi, bisiklet parkları ile birlikte bu bölge çok işlevli bir yönetim deneyimi bir pilot uygulama yapılması önerilmektedir. Meydan İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yeniden düzenlenmiştir.
Tespitler:
Kıyıdaki meydan ve kamu alanları ticari işlevlerin gelişmesi ile işgale uğramıştır. Kamu alanında ise bir bugüne kadar yönetim planı, buna uygun sürdürülebilir bir kentsel tasarım yapılmamıştır. İskelelerde, yürüyüş alanlarında bir kaos yaşanmaktadır. Yapılan mimari uygulamalar kalıcı ve kullanım konforunu geliştirecek özellikte değildir. Kültürel ve sanatsal etkinlikler zayıftır. Bu alanda yer alan farklı otoriteler, işlevler arasında bir ilişki bulunmadığı için bugün fiziki mekana ilişkin gelişmeler kaotik bir özellik taşımaktadır.
Motor iskelelerinin gelişmesi ve planlanması düzensizdir. Yaya alanı kullanım açısından sorunlar taşımaktadır. Ticari işlevler gelişmeyi destekleyecek bir biçimde yönetilememektedir. Yeni yapıların tasarımları niteliksizdir ve kamusal alanın işlevleri ayrışmış ve gelişigüzel düzenlenmiştir.
Vapur İskelesi, alanın başat kültür varlığı olarak önemine karşılık çoğu zaman kullanım dışı kalmıştır. Deniz otobüsleri iskelesi işlevsiz. Buna karşılık motor iskeleleri derme çatma, projesiz gelişmektedir ve kullanım standartlarına göre tasarımlar arasında bir ilişki kurulamamaktadır.
Gişeler, sinyalizasyon, yaya akış koridorları, vs düzensizdir. Kıyı şeridi kullanım açısından sorunlu ve karmaşık bir biçimde kullanılmaktadır. Bunlar arasındaki ilişkisizlik, işlevlerden çok yönetimlerin ayrı olmasından kaynaklanmaktadır.
Bu transfer merkezi ve meydanın kullanım biçimi yazın giderek artan ziyaretçi trafiği nedeniyle giderek sorunlu hale gelmiş ve ayrıca kullanım konforunun düşmesine neden olmuştur.
Engelliler, çocuklu aileler, yaşlılar için bir kamu yapısı olarak örneğin bir asansör bulunmazken, her binanın, ticari işlevin içinde bulunmaktadır. Bir taraftan ulaşım yapılarının bir bölümü düzenli olarak kullanılamaz durumdayken, diğer taraftan da kişi başına düşen alan küçülmüştür. Bu sahilde bir alışveriş merkezinin açılması ve cephesinin bu transfer alanına açılması ise buradaki gelişmelerin yalnızca dar bir açıdan gerçekleştiğinin bir başka göstergesidir.
Bugün gerçekleştirilmekte olan meydan düzenlemesindeki mimari kararlar, malzeme seçimleri, tasarımlar ise bu mekanın daha da niteliksiz ve kaotik hale gelmesine yol açabilecek özellikler taşımaktadır.
Ayrıca bu meydandaki mimari düzenlemenin amaçları belirsizdir. Örneğin turizm işlevi ile kültürel kullanım dengesi, rekreasyon alanlarının ilişkisi projede sorun edilmiş değildir. Oysa bu alan Büyükada’nın turizm, rekreasyon gibi işlevlerini çok yönlü bir düzeye taşımak ve kültürel sanatsal bir merkezi olarak gelişmek için önemli bir potansiyel e sahiptir.
Rekreasyon, spor, satış, yeşil alan düzenlemeleri, özel alanlar gelişigüzel yerleştirilmiş ve aralarındaki ilişki birbirini destekler nitelikte değildir. Yapılan düzenlemeler geçici nitelikte ve alana mimari açıdan değer ve işlev kazandırıcı özelikte değildir.
Çay bahçelerinin, seyyar satıcıların, bisiklet parklarının yerleştirmesi düzensizdir. Kimi zaman ulaşım işlevi ile çelişki yaratacak bir biçimde yayılmaktadırlar.
Alan potansiyelleri tam olarak kullanılamıyor ve kamusal bir yarar sağlanamıyor. Tanıtım işlevleri yetersiz, gelir amaçlı da kullanılamıyor. Kamusal etkinlikler, özel etkinlikler planlı değil. Bu alanı yönetecek misyon odaklı bir birim bulunmamaktadır.
Bu alanın kullanımında ve yönetiminde piyasa odaklı olmayan çok yönlü işlevleri öne çıkarmak ve ulaşım, etkinlikler için katılımcı aktörleri ilişkilendirmek gereklidir.
Çok işlevli, çok katmanlı ve çok aktörlü programlama çalışması ile ulaşım yapıları, rekreasyon alanları, kültürel ve ticari işlevlerin yer alacağı mekanların yönetim programında ve mimari tasarımında ve yönetiminde ihtiyaçları belirlemeyi ve çözümler geliştirilmesi hedeflenmelidir.
Gerekli mimari projelerin yönetim planı ve programlama çalışması ile gerçekleşecek işlevlerle, katılımcılarla birlikte düşünülmesi, katılıma açılması, farklı kullanım alanlarının çok yönlü tasarlanması, ticari işlevlerle kültürel işlevlerin dengelenmesi, ziyaretçi trafiğinin planlanması ve yönetilmesi, kamusal alanın esnek bir kullanım potansiyeline kavuşturulması mümkün olacaktır. Kamusal alanlarda kültürel ve sanatsal etkinlikler alana dair arayüz oluşturacak bir yönetim organı oluşturulması gereklidir.
*Adalar Platformu Hakkında:
Adalar Platformu, Adalar'da demokratik yönetim fikrinin, yenilikçi şehircilik deneyimlerinin geliştirilmesi için fırsatlar ve imkanlar sunan bir yer olmasını hayal eden kişiler tarafından oluşturuldu.
Eğer özetle söylemek gerekirse, Platform, Adalar'da başta koruma kavramının tek boyutlu ve nesneleştirici yöntemlerle dayatılmak yerine çok yönlü, keşifçi ve yaratıcı yöntemlerle ve hak temelli güncellenmesini;
Planlama, projelendirme, envanterleme, araştırma, proje geliştirme gibi kamusal alandaki fikir üretiminin, yaratıcı faaliyetlerin bürokrasi veya piyasa yapılarıyla örtüştürülmesi yerine hukuk normlarına uygun olarak bağımsız yapılara ve katılıma açılmasını;
Katılımın görüş almak veya itiraz etmekle sınırlandırılması yerine yerel kapasitelerin güçlendirilerek ve süreç odaklı gerçekleştirilmesi gibi ilkesel konuları sorun etmektedir.
İletişim: Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.