Tiyatro insanı insana, insanla anlatma sanatıdır. Tiyatro eğitirken eğlendiren sanat ve kültür dalıdır. Görüldüğü gibi insanı insan yapan eğitim ve algılama gücü bu sektörde de çok kıymetli oldu. Kalemi elime alırken tiyatro ile ilgili bir yazı yazmak değildi niyetim ama hep çok duygulu, çok endişeli ve de dıştan gelen baş döndürücü, yürek sarsan, zihin yoran fırtınalı dönemlerimde gönlüm hep çocukken kendime kardeş seçtiğim tiyatroya veya tiyatro ile ilgili her hangi bir uğraşa sarılmaktan yana olur.
Kendi kişiliğini ve hayatını kirletmediği sürece yara alsa bile insan bedenini koruyamıyor ama ruhu formasyonunun gücü ile dimdik ayakta ve tertemiz kalabiliyor. Sağlam bir düşünme gücü ve duygusallık da bu son dönemde pandemi üzüntüsü ve endişesi ile birleşince hayat daha da zor yaşanır oldu.
Eğitirken eğlendiren veya yaşarken eğlendiren diye yazmak çok kolay, ya anlatması, ya değerlendirilmesi? Konumuz eğer sanatsa, sanatın bir gülen bir de ağlayan yüzü olduğunu unutmayalım. İlla ki gülmek veya güldürmek istiyorsanız, o zaman ortamı bozmadan kişiliğinize göre bir gülme ve güldürme şekli bulacaksınız. Yaptığınız iş eğitimden geçiyorsa eğer, topluma bir mesaj, bir moral vermeniz değerli olacaktır.
Hayatı yaşarken eğlenmekten bahsediyorsak, orada kültür ve eğitim seviyesi avaz avaz bağırıyor zaten. Bunu en çok sosyal medyada açık açık görüyoruz. Ucuz reklâm, ucuz aktiviteler, insan doyumsuzluğunun, kişinin kendisine olan saygısızlığının, terbiye yoksulluğunun bariz göstergesi, topluma ve ilerde kendilerine de pahalıya patlayacaktır.
Adaya dönüş saatimi ayarladığım şu an, aklıma ada vapuru takıldı. Belki saat ve gün ayarlamalarını iyi yaptığım içindir ki ben vapur veya motorla Adalara geçtiğimde hiçbir terslikle karşılaşmıyorum. Yolcular çoğunlukla ada halkından oldukları için sosyal mesafeyi korumak çok zor olmuyor. Artık her yerde dezenfekte noktası var, vapurda maske takması için ikaz etmek zorunda kaldığım kimseye de rastlamadım. Ne yazık ki özellikle hafta sonu ada içinde bile pandemi döneminde olduğumuzu ya algılayamayan veya tümü ile unutan insanlarımız var. Plajlarda oturma düzenini sıkılmadan bozan ve hala protest kültüründen kurtulamayan kişilere soruyorum. Siz, uyum sağlamamakta direndiğiniz şeyin size, evlâdınıza, ailenize, topluma zarar değil, ölüm getirebileceğini niye unuttunuz?
İşte, yaşarken hayatın bize sunduğu tüm güzelliklerden doyasıya faydalanma içgüdüsüne kapılmak her zaman hepimizin ortak ve zayıf noktası olmuştur. Ne yazık ki zaten saygı çerçevesinde dikkat ederek yaşamak gerektiren bu özgürlüğümüz artık bize tamamen kısıtlanmıştır. Bunu göz ardı etmeden yaşayabilirsek Allahın bize bahşettiği ömre şükretmiş oluruz.
Yaşarken yaşatmayı ilke edinerek yaşamayı öğreniyoruz.