“Anlaşılan o ki, bu pilav daha çok su kaldıracak” diye bağlamıştık temmuz sayısında, “İmamoğlu’nun yasak ve tartışmaların gölgesinde kalan Adalar ziyaretinin arka planı” başlıklı yazımızı. Yazı aslında, önceki sayılarda örneğini bulacağımız “tarihe kayıt düşme” niyetindeki yazılardandı. Bütünsel bir okuma yapmak isteyenler, Adalı’nın 171. sayısındaki (Eylül 2019) "Ulaşım Çalıştayı Adalar için umut oldu” başlıklı yazıyla, 175. sayısındaki (Ocak 2020), "Faytonsuz Adalar’a Nasıl Gelindi?" başlıklı yazıyı okuyabilirler.
Bu kaydı sürdürmeye ihtiyaç olduğu için, aynı konu üzerinden devam ediyoruz.
Aşılamayan prosedür
Temmuz ayı boyunca Adalılar, ne olacak bu işin sonu sorusuna kilitlendiler. Satın alınan ve Adalar’a getirilen araçlar çalışma izni alabilecekler miydi? İmamoğlu ziyaretinde, araçların yol güzergahları, durakları ve rotaları belirlenmiş, iş test sürüşü ardından çalışmalarına kalmıştı. Ancak Adalar Kaymakamlığı’nın tam da İmamoğlu ziyaretinin yapılacak 19 Haziran günü, araçların karayolları mevzuatına uygun olmadıkları gerekçesiyle çalışmalarına ve hatta test sürüşü yapmalarına izin verilmeyeceği yazısı basın toplantısıyla açıklanmış, iş karşılıklı restleşmeye dönüşmüştü.
İmamoğlu, ziyaret günü kaymakamlık açıklamasını işgüzarlıkla değerlendiriyor, valilikle görüşülüp en kısa zamanda sorunun çözüleceğini dile getiriyor, hatta süre de veriyordu, “birkaç güne kadar” diye.
İBB yönetimi, araçların karayolları mevzuatına uygun olmadığının bilincindeydi. Ama adalar yollarının karayolu olmadığının da. Bunun için 25 Şubat 2020 tarihli UKOME toplantısında, Ada yollarının tümüyle yaya yolu olduğuna ilişkin bir karar da almışlardı. Aslında bu karar, Koruma Kurulu’nun daha önce almış olduğu kararlarla da örtüşüyordu. Adalar, anakaradan farklı bir konumda olagelmişti yıllardır. Adalar’ın yaya yolu olarak tanımlanması, aslında bu yollarda yayalardan başka hiçbir aracın kullanılamayacağı anlamına gelmiyordu. İl Trafik Komisyonu ve ardından gelen UKOME gibi kurumlar, Adalar’ı anakaradaki yollardaki mobiliteyi tarifleyen mevzuattan ayırmışlar, kullanılabilecek araç tanımlamasını yaparken de, ulaşım araçları olarak faytonlarla bisikletlerin kullanılabileceğini hüküm haline getirmişler, istisna olarak da kamu hizmeti verecek motorlu araçların, o da belli sayıda olmak üzere kullanılabileceğinin altını çizmişlerdi. Ada yollarının yaya yolu olarak tanımlanması, Adalar’da hayatın yaya öncelikli, yani yayalar dikkate alınarak akacağı anlamındaydı. Faytonlara hız sınırı getirilmekte (20-30 km), bu hız sınırının kamu araçları için de geçerli olduğu söylenmekteydi, her ne kadar kimse bu sınırlara uymasa da.
İBB yönetimi faytonların kaldırılıp, elektrikli araçların taşımada görevlendirileceğine ilişkin aldığı 25 Şubat tarihli kararına, bu maddeyi, yani adaların tüm yollarının yaya yolu olduğunu bir mevzuat hükmü haline getirilecek şekilde eklemeyi gerekli görmüştü. Böylelikle kullanılacak araçların, karayolu mevzuatına tabi olmayacağını da hükme bağlamış oluyordu.
İmamoğlu, kaymakamlığın yasak kararını çıkardığı gün, bu hükmü hatırlatmış, kaymakamlığın bunu bildiğini de sözlerine eklemişti.
Ancak günler geçiyor sorun çözülemiyordu. Valilik de aynı tutum içindeydi. Sorunun kaymakamlıktan değil daha yukarıdan kaynaklandığı anlaşılmıştı aslında, en başından beri. İBB yönetiminin üniversitelerden araçlarla ilgili aldığı teknik raporlar da işe yaramamıştı. Valilik Ankara’yı işaret ediyordu.
Erdoğan “düğümü çözüyor”
21-22 Temmuz tarihli internet ve matbu basının tamamında, Ankara’da sürpriz İmamoğlu – Soylu görüşmesi yer alacaktı. İmamoğlu ve belediye üst yönetimi Ankara’da makamında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu ziyaret etmişlerdi. Ziyarette başka konu gündeme geldi mi bilinmez ama, ulusal basın ajanslarınca servis edilen haberde görüşmenin Adalar’daki ulaşım araçlarıyla ilgili olduğu not ediliyordu. Ama asıl bomba haber, 23 Temmuz tarihli gazetelerdeydi. İmamoğlu-Soylu buluşması sırasında Soylu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı arayarak toplantıya bağlamış, sorun onun müdahalesiyle “çözülmüştü”. Araçların çalışacağı yollarda yapılacak düzenlemelerle birlikte araçların geçici olarak kullanılmasına izin verildiği anlaşılıyordu.
UKOME, bir önceki kararını kaldırıyor
23 Temmuz tarihinde UKOME olağanüstü olarak toplandı ve Ankara mutabakatının hükmü kesildi. Buna göre söz konusu araçlar 1 Haziran 2021 tarihine kadar kullanılabilecekti. Ancak araçların hareket edeceği şerit ayrılacak, yollar buna göre düzenlenecek ve bu şeride yayalar da dahil olmak üzere hiçbir araç (bisiklet, kamu hizmet araçları vs.) giremeyecekti.
Adalar’ın tüm yollarının yaya yolu olduğu gerçeği, bu kararla hükümsüz bırakılıyordu. UKOME 25 Şubat tarihli kararında yer verdiği “Adalar’ın tüm yollarının yaya yolu olduğu” ibaresi, 23 Temmuz tarihli toplantıda kaldırıyor, bunun yerine trafiğe kapalı yol tanımı getiriyordu. Trafiğe kapalı yolda sadece ulaşım için kullanılacak elektrikli araçlar çalışabilecekti.
Yap-boz dönemi
23 Temmuz-30 Temmuz arasındaki 1 hafta Büyükada’da yap-boz dönemi olarak anılacak, gelecekte. UKOME’nin aldığı kararın ada yollarında uygulanması kolay olmadı. Önce, daha önce araçların hareket edeceği güzergahları belirlemek için çizilmiş boyalı şerit üzerine 3’er metre aralıklarla kukalar çakıldı. Ama görüldü ki, bu engel başka araçların ve hatta yayaların girişine engel oluşturmuyor. Bunun üzerine yolun bazı bölümlerine, kesintisiz plastik bariyerler konuldu. Ve bu uygulamalar, Adalılar arasında büyük tepki yarattı. Tepki yaratmakla kalmadı, kazalara da neden oldu. Özellikle bisikletliler bu bariyer ve engellere takılmakta, zaten yokuşlu olan yollarda ilerlemek iyice zorlaşmaktaydı.
Adalı sivil toplumun tepkisi
Adalılar arasındaki tepkiler, Adalı sivil toplum kuruluşlarının ortak açıklamasıyla kamuya da mal olacaktı. Adalar’daki 13 sivil toplum kuruluşu ve inisiyatif, ortak açıklamayla, Adalar yollarının yaya yolu olmaktan çıkarılmasına tepki gösteriyorlardı. 29 Temmuz tarihli basın açıklamasında “23 Temmuz tarihli UKOME toplantısıyla ‘Adalar’ın tüm yollarının yaya yolu olma kararının kaldırılması’, kültürel ve doğal dokusu ile korunması gereken nadide bir değeri yok edecek vahim bir karardır” deniliyordu.
Kukalar ve bariyerler kaldırılıyor
Araçların bayram öncesinde sefere alınması kararlaştırılmış olmalı ki, 1 gece içinde Adalıların tepki gösterdikleri kukalar ve bariyerler kaldırıldı, bunun yerine karayollarında da hız düşürmek için kullanılan ışıldaklı yol işaretleri çıkıldı. Bariyerler, sadece araçların durak noktalarında bırakılmıştı ve tüm bu uygulamalar Büyükada’da yapılıyordu. Büyükada’da sorun çözülürse, uygulama diğer Adalar’a da yaygınlaştırılacaktı.
Seferler başlıyor
Çalışmalar tamamlandı ve Büyükada’da 30 Temmuz Perşembe günü saat 12.30’da düzenli seferlere “start” verildi. Aynı akşam 18.00’de, Büyükada Polis karakolu önündeki küçük tur yolu başlangıç noktasında bir mini tören de düzenlendi. Törene İETT Genel Müdürü Alper Bilgili, İETT Adalar Ulaşım Müdürü İlker Aksoy ve Adalar Belediye Başkanı Erdem Gül katılmıştı. Erdem Gül basına yaptığı açıklamada “Adaların her zaman yaya öncelikli olduğunu ve bu özelliğinin korunması gerektiğini” vurgularken; “elektrikli araçların acil ihtiyaç nedeniyle hayata geçirildiğini” söyleyecekti. Acil ihtiyaç “Gerek yaşlı nüfusumuz ve sağlık koşulları, gerekse de Adalar’ımızın fiziki yapısı”ndandı ve “Araçlar bu ihtiyaç çerçevesinde hizmet verecek ve toplu taşıma ile taksi şeklinde iki türde faaliyet gösterecek”ti. Erdem Gül, “Ada içi ulaşım sorununu en aza indirmek için çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Eksiklerimizi hatalarımızı bu süreçte hep birlikte göreceğiz. Ada halkı da sürece katılacak ve belki de en uygun modeli birlikte yakalayacağız” diye eklemeyi de ihmal etmemişti konuşmasında.
Konuşmasının özü, “1 Haziran 2021’e kadar kadar bu araçlarla idare edeceğiz artık” idi.
İBB TV, açılışı haber haline getirmiş, kullanıcılara da sormuştu, araçları nasıl buldunuz diye. Yanıtlayanlar memnun olduklarını belirtiyorlardı.
Temizdi, sessizdi, atlara eziyet bitmişti... Yanıtlar böyleydi.
Hikayemiz devam edecek...